2007/259 K. 2008/33 T. 25.1.2008

VDDK., E. 2007/259 K. 2008/33 T. 25.1.2008

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2007/259
Karar No.: 2008/33
Karar tarihi: 25.01.2008

İstemin Özeti : Unlu mamul üretim ve satışı yapan davacı adına, katma değer vergisi beyannamesini vermemesi nedeniyle, 1998 yılının Ağustos dönemi için takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden re'sen katma değer vergisi salınmış, ağır kusur cezası kesilmiştir.

Ankara 4.Vergi Mahkemesi 18.6.2002 günlü ve E:2001/939, K:2002/422 sayılı kararıyla; tarhiyatın dayanağı olan belgelerin mahkemelerince davalı idareden istenilmesi üzerine ibraz edilen belgelerden, şirketin 1998 yılının Ağustos dönemi dışındaki tüm katma değer vergisi beyannamelerini vermiş olduğu, Temmuz ve Eylül dönemi beyannamelerinde, vergilendirme dönemlerinin sonuna kadar yıl içinde gerçekleşen toplam mal teslimi ve hizmet bedellerinin ve önceki dönemden devreden katma değer vergilerinin mevcut olduğu, bu beyanlardaki bilgilerin aksi yönde idarece yapılmış bir tespit bulunmadığı, yapılan teslimler ve alımlar nedeniyle hesaplanan ve indirim konusu yapılan katma değer vergisi bulunup bulunmadığının defter ve belgelerden tespiti mümkün olmasına rağmen bu yönde bir inceleme yapılmadığı, takdir komisyonunca 1998 yılının Temmuz dönemi matrahının esas alındığı ve matrahın tümü için en yüksek vergi nispeti uygulanmak suretiyle yapılan tarhiyatın yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle vergi ve cezayı kaldırmıştır.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 23.11.2005 günlü ve E:2002/3751, K:2005/2084 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde beyanname vermemenin re'sen takdir nedeni olarak belirlendiği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükelleflerin de beyanname vermek mecburiyetinde olduklarının belirtildiği; mükelleflerin katma değer vergisi indiriminden yararlanabilmeleri için indirim konusu katma değer vergilerinin alış faturası veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesi ve bu belgelerin defterlere kaydı yanında ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesinin de verilmesi gerektiği, beyanname vermeyen mükelleflerin indirim hakkından yararlanmasına imkan bulunmadığı; olayda, Ağustos ayı beyannamesini vermeyen davacının, bu döneme ilişkin ödenecek vergisinin belirlenmesinde, ilgili dönemde, davacının kayıtlarında yer alan ve indirim konusu edilebilecek katma değer vergisinin dikkate alınmasının yasada öngörülen düzenlemelere uymadığı, takdir edilen matraha herhangi bir eleştiri getirilmeyerek doğruluğu Mahkemece de kabul edilmiş olmasına rağmen, bu matrah esas alınarak yapılan tarhiyatın tamamen kaldırılması yolundaki mahkeme kararında da

isabet görülmediği, diğer yandan bozma kararı üzerine verilecek kararda 1998 yılı Temmuz döneminden devreden katma değer vergisinin dikkate alınacağının tabii olduğu gerekçesiyle, kararı bozmuştur.

Ankara 4.Vergi Mahkemesi 26.12.2006 günlü ve E:2006/1125, K:2006/1494 sayılı kararıyla; 3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde, beyanname verilmiş olmasının katma değer vergisi indiriminin koşulu olarak öngörülmediği; yine, vergi inceleme raporlarıyla katma değer vergilerinin tespitinde, deftere kaydedilmekle birlikte hesaplara yanlış veya noksan yazılması sonucunda fazla vergi tahakkuku halinde, yıllık katma değer vergisi beyan tablosunun mükellefler lehine değiştirilebildiği dikkate alındığında, beyanname vermeme nedeniyle yapılan tarhiyatlarda aksine bir uygulamanın, farklı şekilde re'sen tarhiyatlara muhatap olan mükellefler bakımından eşitsizlik yaratacağı, dolayısıyla soyut ifadelere dayanılarak ve dönem kayıtları incelenmeksizin takdir edilen matrah ve bu matrah esas alınarak yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle, vergi ve cezanın kaldırılması yolundaki kararında ısrar etmiştir.

Israr kararı davalı idarece temyiz edilmiş, tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi …'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince

verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

1998 yılının Ağustos dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesini vermeyen davacı şirket adına, takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden re'sen salınan ağır kusur cezalı katma değer vergisinin kaldırılması yolundaki kararında ısrar eden vergi mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun re'sen vergi tarhiyatını düzenleyen 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 1 inci bendinde, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemiş olması re'sen takdir sebebi olarak belirtilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Beyan Esası" başlıklı 40 ıncı maddesinde, katma değer vergisinin, bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça mükelleflerin yazılı beyanları üzerine tarh olunacağı düzenlemesi yer almış, herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükelleflerin de beyanname vermek mecburiyetinde oldukları da yine aynı maddede kurala bağlanmış, aynı Kanunun 34 üncü maddesinde de alış faturası veya benzeri vesikalarda ayrıca gösterilen katma değer vergisinin, bu vesikaların kanuni defterlere kaydedilmesi şartıyla indirilebileceği öngörülmüştür.

Bu düzenlemelerin birlikte incelenmesinden, mükelleflerin katma değer vergisi indiriminden yararlanabilmeleri için, indirim konusu edilen katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmesinin ve bu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olmasının yanında, ilgili döneme ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinin de verilmesi gerektiği anlaşıldığından, ilgili dönem beyannamesini vermeyen mükelleflerin sözü edilen indirim hakkından yararlanmalarına olanak bulunmamaktadır.

Bu bakımdan; olayda, Ağustos/1998 dönemine ilişkin katma değer vergisi beyannamesini vermeyen davacının, bu döneme ilişkin ödenecek vergisinin belirlenmesinde, ilgili dönemde, davacının kayıtlarında yer alan ve indirim konusu edilebilecek katma değer vergisinin dikkate alınması, açıklanan hukuki duruma uygun bulunmadığından, takdir olunan matraha herhangi bir eleştiri getirilmeyerek doğruluğu Mahkemece de kabul edilmiş olmasına rağmen, takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarh işleminin, tamamen iptali yolundaki vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Öte yandan, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda, Temmuz/1998 döneminden devreden 192.000.000.- Türk lirası tutarındaki katma değer vergisinin de dikkate alınacağı tabiidir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle Ankara 4.Vergi Mahkemesinin 26.12.2006 günlü ve E:2006/1125, K:2006/1494 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 25.1.2008 gününde esasta ve gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Katma değer vergisi mükelleflerinin, Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinde öngörülen indirim müessesesinden yararlanabilmeleri için, yaptıkları mal veya hizmet alımları sırasında yüklendikleri katma değer vergisinin, alış faturalarında gösterilmiş olması ve faturaların defterlere kaydedilmiş olması gerekmekte olup, bunların sahte veya yanıltıcı belge olmaması koşulu ile indirimden yararlanabilmesi için bu hususlar yeterli sayılmaktadır.

Her ne kadar ihtilaflı dönemde beyanname verilmediği hususu tartışmasız bulunduğundan, bu döneme ilişkin vergi matrahının re'sen takdir yolu ile saptanması yerinde ise de, yükümlünün bu döneme ait defter ve belgelerinin mevcut olduğu ve bunların doğruluğu yolunda aksi yolda bir iddia veya kanıt bulunmadığı anlaşıldığına göre indirimleri hiç dikkate alınmadan saptanan re'sen takdir matrahının vergi mahkemesince bu defter ve belgeler üzerinde yapılacak veya gerekli görülürse bilirkişi marifeti ile yaptırılacak bir inceleme sonucuna göre saptanmasından sonra yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekeceği oyu ile kararın gerekçesine katılmıyoruz.

KARŞI OY

X- Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi ısrar kararının dayandığı hukuki nedenler ve gerekçe karşısında, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.