2011/18 K. 2011/1519 T. 16.2.2011

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 1. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2011/18
Karar No.: 2011/1519
Karar tarihi: 16.02.2011
 

Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, davalıların miras bırakanı adına tespit edilen 52 parsel sayılı taşınmaza esas alınan vergi kaydının miktarının 4000 m2 olmasına rağmen 34.000 m2 üzerinden tespit ve tescil yapıldığını, vergi kaydı miktar fazlasının devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemiştir.

Davalılar, savunma getirmemişlerdir.

10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, Dairece; "...Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer iddiası ile açılmış olan davalarda hak düşürücü sürenin dava koşulu olarak ele alınamayacağı, işin esasına girilerek taşınmazın niteliği özel mülkiyete konu olacak yerlerden ise hak düşürücü sürenin gözönüne alınması, aksi halde işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği" gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi G... Ü....'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

-KARAR-

Dosya içeriğine, toplanan delillere, özellikle; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fırkası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü ile, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa gözetildiğinde, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşıldığına ve bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olan ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacı Hazinenin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 16.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.