2013/2424

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NECDET SÜRENER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/2424)

 

Karar Tarihi: 31/3/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucu

:

Necdet SÜRENER

Vekili

:

Av. Hayrettin KÜÇÜKSOY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; Telsiz Genel Müdürlüğünün teşkilat yapısının dönüştürülmesi hakkında yapılan yasal değişiklik ile genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, başmüfettiş ve müfettiş kadrolarında görev yapan personelin idari veya teknik uzman kadrolarına atanmasına karşın Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun olmayan yasal düzenleme uyarınca bölge müdür yardımcısının belirtilen uzman kadrolara atanmaması üzerine açılan davanın reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerinde güvence altına alınan eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri ile yargı kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen 138. maddesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/4/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvurucu Telsiz Genel Müdürlüğünde 1990-2000 yılları arasında sırasıyla şef, şube müdürü ve bölge müdür yardımcısı olarak görev yapmıştır.

5. 27/1/2000 tarihli ve 4502 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu, Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Telsiz Kanunu ve Posta, Telgraf ve Telefon İdaresinin Biriktirme ve Yardım Sandığı Hakkında Kanun ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Ulaştırma Bakanlığına bağlı Telsiz Genel Müdürlüğü kaldırılıp kamu tüzel kişiliğine, idari ve mali özerkliğe sahip Telekomünikasyon Kurumu kurulmuştur.

6. Başvurucu da Telsiz Genel Müdürlüğüne bağlı Samsun Bölge Müdürlüğünde Bölge Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken Bakanlar Kurulunun 23/6/2000 tarihli ve 2000/1006 sayılı kararı ile 4502 sayılı Kanun uyarınca kurulan Telekomünikasyon Kurumunda uzman kadrosuna atanmıştır.

7. 5/11/2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile bu Kurum yeniden yapılandırılmış, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak adı değiştirilerek üstlendiği görev ve yetkiler yeniden düzenlenmiştir.

8. Başvurucu, 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanun'a eklenen geçici 8. maddenin beşinci fıkrası uyarınca idari bir uzman kadrosuna atanması istemiyle 17/12/2008 tarihinde Kurumun İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığına başvurmuş ancak anılan yasa maddesinde sayılan unvanlar arasında Bölge Müdür Yardımcısı kadrosunun yer almadığı gerekçesiyle başvurucunun talebi 23/12/2008 tarihinde reddedilmiştir.

9. Başvurucu idari uzman kadrosuna atanması talebinin reddi işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal haklarının faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle 29/6/2009 tarihinde Ankara 14. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

10. Mahkeme 22/1/2010 tarihli ve E.2009/607, K.2010/54 sayılı kararı ile Samsun İdare Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetki yönünden davanın reddine karar vermiştir.

11. Yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine yargılamaya Samsun 1. İdare Mahkemesinde devam edilmiş, Mahkemenin 22/1/2010 tarihli ve E.2009/728, K.2010/54 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Uyuşmazlık konusu olayda, davacı tarafından 2813 sayılı Kanun'un geçici 8. Maddesi uyarınca idari uzman kadrosuna atamasının yapılması istenilmekte ise de, yukarıda anılan yasa maddesinde idari uzman kadrosuna Telsiz Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, başmüfettiş ve müfettiş kadrolarında görev yapanların atanacakları hükme bağlandığı görülmekte olup bu kadrolar arasında davacının bahsi geçen dönemde yürüttüğü bölge müdür yardımcısı kadrosunun sayılmamış olduğunun görülmesi karşısında dava konusu işlemde yasa hükmüne ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Davacının bahsi geçen yasa hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası ise yerinde görülmemiştir."

12. Temyiz edilen karar, Danıştay Beşinci Dairesinin 11/11/2011 tarihli ve E.2010/2700, K.2011/6242 sayılı ilamıyla onanmıştır.

13. Başvurucunun karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 12/12/2012 tarihli ve E.2012/495, K.2012/8729 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

14. Karar, başvurucu vekiline 13/3/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 11/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 2813 sayılı Kanun’un 4502 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik mülga5. maddesinin ikinci ve sekizinci fıkraları şöyledir:

“.

Bu Kanun ile 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununda belirtilen genel esaslar çerçevesinde, Kanunlarla öngörülen yetki ve sorumlulukları uygulamak ve verilen diğer görevleri yapmak üzere kamu tüzel kişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz özel bütçeli Telekomünikasyon Kurumu kurulmuştur. Kurum görevlerini yerine getirirken bağımsızdır.

.

Kurum personelinden kadro karşılığı sözleşmeli olarak çalıştırılacak personelin unvan, sayısı, nitelikleri, ücretleri, diğer mali ve sosyal hakları, sözleşme esasları ile bu Kanuna ekli kadro unvan ve derecelerinde değişiklik yapılması Kurulun teklifi ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir."

17. Anayasa Mahkemesinin 12/12/2007 tarihli ve E.2002/35, K.2007/95 sayılı kararı ile 4502 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değiştirilen 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun mülga 5. maddesinin sekizinci fıkrasının iptaline karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Anayasa’nın 128. maddesi kapsamında olan Kurum personelinden, kadro karşılığı sözleşmeli olarak çalıştırılacak personelin unvanının, sayısının, niteliklerinin, ücretlerinin, diğer mali ve sosyal haklarının ve sözleşme esaslarının belirlenmesi ve kanuna ekli kadro unvan ve derecelerinde değişiklik yapılması yetkisi, itiraz konusu kuralla, Kurulun teklifi ve Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü üzerine Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır.

Buna göre, Kurum’da çalışan memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi gerekirken, buna ilişkin düzenlemelerin Bakanlar Kurulu’na bırakılması, Anayasa’nın 128. maddesine aykırıdır."

18. 2813 sayılı Kanun'un 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kurulmuştur. Kurum, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu ile Başkanlık teşkilatından oluşur."

19. 2813 sayılı Kanun'a 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle ilave edilen ek 4. maddesi şöyledir:

"4502 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi ile Telekomünikasyon Kurumu için ihdas edilen anılan Kanuna ekli (2) sayılı listedeki kadrolar bütün ek ve değişiklikleriyle iptal edilmiştir. Bilgi Teknolojileri ve İletişimKurumuhizmetlerinde kullanılmak üzere ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerdeki kadrolar ihdas edilmiştir."

20. 2813 sayılı Kanun'a 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle eklenen geçici 8. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun ile yapılan yeni düzenleme sebebiyle Kurumda; Kurul Başkanı, üyeleri ve yönetici kadrolarında bulunanlar ile kadro veya görev unvanı değişmeyenler yeni kadrolarına hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar. Bu şekilde atanan personele, atandıkları tarihteki eski kadrolarına ilişkin olarak almakta oldukları ödemelerin toplam net tutarı; atandıkları yeni kadrolarına ilişkin olarak yapılan her türlü ödemelerin (fazla mesai ücreti ve performansa dayalı ödül hariç) toplam net tutarından fazla olması hâlinde, aradaki fark atandıkları kadroda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın her ay tazminat olarak ödenir. İsteğe bağlı olarak, atandıkları kadro unvanında herhangi bir değişiklik olanlarla başka kurumlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir.

Kadro ve görev unvanı değişen veya kaldırılan personel bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Atama işlemi yapılıncaya kadar Kurumca ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski unvanlarına ait ödemeleri almaya devam ederler. Ataması yapılan personelin aylık ücretleri ile her türlü malî ve sosyal haklarında meydana gelen farklar hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.

Kurumda, telekomünikasyon uzman ve uzman yardımcısı kadrolarına atanmış veya bu unvanları almış sayılanlar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın durumlarına göre bilişim uzmanı veya bilişim uzman yardımcısı kadrolarına atanmış veya bu unvanı kazanmış sayılırlar. Önceki kadrolarında geçirdikleri süreler, yeni kadrolarında geçirilmiş sayılır. Diğer mevzuatta geçen telekomünikasyon uzman ve uzman yardımcısı ibareleri, bilişim uzman ve uzman yardımcısı olarak anlaşılır.

Kurumun hizmet birimleri ve teşkilatı, bu Kanuna uygun olarak düzenleninceye kadar, Kuruma verilen görevler, daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler tarafından yapılmaya devam edilir.

4502 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesi uyarınca Telekomünikasyon Kurumunun faaliyete başladığının Resmi Gazetede ilan edildiği tarihten önce, Telsiz Genel Müdürlüğünde genelmüdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, başmüfettişvemüfettişkadrolarındagörevyapmaktayken,15/8/2000tarihindeKurumkadrolarınaatananlardan;bu maddenin yürürlük tarihinde Kurumda telekomünikasyon uzmanı unvanlı kadroların dışındaki kadrolarda görev yapanlar bu maddenin yürürlüğünden itibaren öğrenim alanına göre idarî veya teknik uzman kadrolarına atanırlar."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 31/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu Bölge Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı Telsiz Genel Müdürlüğünün yapılan yasal değişikliklerle önce Telekomünikasyon Kurumuna sonra da Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna dönüştürüldüğünü, bu yasal değişikliklere göre Telsiz Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı, daire başkanı, şube müdürü, başmüfettişvemüfettişkadrolarında görev yapanların öğrenim alanına göre idari veya teknik uzman kadrolarına atandıklarını, kendisinin de idari uzman kadrosuna atanma talebinde bulunduğunu, ancak bölge müdür yardımcısı unvanının yasada sayılmadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, bu işleme karşı başlattığı yargısal süreçten de bir sonuç alamadığını belirtmiştir.

23. Başvurucu, görev yaptığı Kurumun teşkilat yapısını yeniden düzenleyen yasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gereklerine aykırı olarak düzenlendiğini, kıdem ve derece olarak daha düşük unvanlı şube müdürlerinin dahi idari ve teknik uzman kadrolarına atandığı hâlde bölge müdür yardımcısı sıfatıyla kendisinin bir idari uzman kadrosuna atanmaması üzerine açtığı davanın reddedilmesiyle Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerinde güvence altına alınan hukuk devleti ile eşitlik ilkeleri ile yargı kararlarının bağlayıcılığını düzenleyen 138. maddesini ihlal ettiğini ileri sürmüş; ihlalin tespit edilerek yeniden yargılamaya hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı değildir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Anayasa'nın 2., 10. ve 138. maddelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerinin özünün, görev yaptığı kurumun yapısının değiştirilmesi kapsamında yapılan yasal değişiklik ile birtakım unvanlı personelin atandığı hâlde kendisinin bir idari uzman kadrosuna atanmamasına ilişkin olduğu anlaşıldığından başvurucunun bu şikâyetleri eşitlik ilkesinin ihlali iddiası başlığı altında değerlendirilmiş, başvurucunun aleyhine sonuçlanan iptal davasında İlk Derece Mahkemesince Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun olmayan bir yasal düzenlemeye göre ve Anayasa'ya aykırılık iddiası da gözetilmeden karar verildiği iddiası ise yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına yönelik olup adil yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.

1. Eşitlik İlkesinin İhlaline İlişkin İddia

25. Başvurucu, görev yaptığı Kurumun dönüştürülmesine ilişkin yapılan yasal değişikliklere göre daha düşük unvan, kadro ve derecedeki personelin idari ve teknik uzman kadrolarına atanmasına rağmen Bölge Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığı hâlde kendisinin de bir idari uzman kadrosuna atanması talebinin reddedildiğini, bu işleme karşı başlattığı yargısal süreçten de bir sonuç alamadığını belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

26. Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

 ...

 Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

.

 Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."

27. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 "Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."

28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 "Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."

29. Başvurucunun, Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine yönelik iddialarının, anılan maddelerdeki ifadeler dikkate alındığında, soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle ayrımcılık yasağının ihlal edilip edilmediğinin tartışılabilmesi için ihlal iddiasının, kişinin hangi temel hak ve özgürlüğü konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı sorularına cevap verebilmesi gerekmektedir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 33).

30. Başvuru konusu olayda, Telsiz Genel Müdürlüğünde Bölge Müdür Yardımcısı olarak çalışan başvurucu, bu Kurumun yapısının dönüştürülmesine ilişkin yasa değişikliği kapsamında kıdem ve derece itibarıyla daha alt düzeyde bulunan bazı unvanlar bakımından idari ve teknik uzman kadrolarına atanması yönünde düzenleme yapılmakla birlikte, Bölge Müdür Yardımcısı olan kendisinin bu uzman kadrolarına atanmadığını belirterek Anayasa'nın 10. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesini ihlal ettiği ileri sürülmekte ise de başvuru dilekçesinin içeriğinden, söz konusu ayrımcılığın hangi temel hak ve özgürlüğün kullanımına yönelik olarak gerçekleştiğinin belirtilmediği ve eşitlik ilkesinin ihlali iddiasının Anayasa ve Sözleşme kapsamındaki hak ve hürriyetlerden herhangi biri ile bağlantısının kurulmadığı anlaşılmaktadır.

31. Her ne kadar somut olayda başvurucunun bir idari uzman kadrosuna atanmak suretiyle dilediği bir kamu görevinde çalışması talebine ilişkin şikâyet ettiği hususun çalışma hakkı yönünden ele alınabileceği düşünülebilirse de yukarıda yer verilen Anayasa ve Kanun hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşmenin ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, § 18). Bireyin dilediği alanda çalışma özgürlüğü ve çalışma hakkı Anayasa'nın 48. ve 49. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme'de düzenlenen haklardan değildir(Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 24). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de kamu hizmetine girme ya da dilediği kamu görevinde çalışma hakkının Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir hak olmadığını açıkça ifade etmektedir (Leander/İsveç, B. No: 9248/81, 26/3/1987, § 59; Kosiek/Almanya, B. No: 9704/82, 28/8/1986, §§ 34-35; Massa/İtalya, B. No: 14399/88, 24/8/1993, § 26; Neigel/Fransa, B. No: 18725/91, 17/3/1997, § 44).

32. Öte yandan AİHM'in ayrımcılık yasağı kapsamında mülkiyet hakkını değerlendirdiği bir kamu kuruluşundan emekli olan başvurucunun yeniden çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylığının kesilmesi hakkındaki Fabian/Macaristan kararında, özel ve kamu sektörlerinden emekli olanlar ile kamu sektöründen emekli olanların kendi aralarında, makul ve haklı bir sebep de bulunmadan farklı uygulama yapılarak kamu sektöründen emekli olan bazı kişilerin yaşlılık aylıklarından kesinti yapılması ayrımcılık yasağının ihlali olarak görülmüştür (Fabian/Macaristan, B. No: 78117/13, 15/12/2015, §§ 25-34). Ancak başvuru konusu olayda 2813 sayılı Kanun'a 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle eklenen geçici 8. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre bölge müdür yardımcısı iken bu kadronun kaldırılması nedeniyle uzman kadrosuna atanan başvurucunun özlük hakları bakımından bir kesintinin, dolayısıyla başvurucunun meşru beklentisine konu olabilecek aylığında bir azalmanın söz konusu olmadığı görülmektedir. Nitekim başvurucu da mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunmadığı gibi başvuru konusu olayda esas itibarıyla bir kamu kurumunun yeniden yapılandırılması kapsamında kadro ve unvanların değiştirilmesi ve yeni kadrolar ihdas edilmesi, bu kapsamında kimi personelin başvurucunun talep ettiği idari veya teknik uzman kadrolarına, kimi personelin ise özlük hakları korunarak aynı veya başka kadrolara atanması söz konusudur.

33. Sonuç itibarıyla başvurucunun Anayasa'nın 10. maddesine dayanan ihlal iddiasının konusu, Anayasa'da güvence altına alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin ortak koruma alanı dışında kalmaktadır. Bu olgulara göre ortada ortak koruma kapsamında bir hak bulunmadığından eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarının incelenmesi mümkün değildir.

34. Açıklanan gerekçeyle eşitlik ilkesinin ihlali iddiasına ilişkin başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlaline İlişkin İddia

35. Başvurucu, görev yaptığı Kurumda idari uzman kadrosuna atanması talebinin reddi işleminin iptali istemiyle açılan davada Anayasa Mahkemesinin iptal kararına aykırı olduğunu iddia ettiği yasal düzenlemeye göre davanın reddedilerek adil olmayan bir karar verildiğini ileri sürmüştür.

36. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

37. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

38. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

39. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,bariz takdir hatası veya açık keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Muhammet Kaplan, B. No: 2013/1586, 18/9/2013, § 21).

40. Anayasa Mahkemesinin 4502 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değiştirilen 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun mülga 5. maddesinin sekizinci fıkrasının iptaline ilişkin 12/12/2007 tarihli ve E.2002/35, K.2007/95 sayılı kararında; Kurumda çalışan memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği hâlde buna ilişkin düzenlemelerin Bakanlar Kuruluna bırakılmasının Anayasa’nın 128. maddesine aykırı olduğu belirtilerek buna ilişkin ilgili yasal düzenlemenin iptaline karar verilmiştir (bkz. § 17). Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı çerçevesinde 5809 sayılı Kanun ile 2813 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler ile Kurumda çalışan personelin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işleri yasayla düzenlemiştir.

41. Başvuru konusu olayda başvurucunun idari uzman kadrosuna atanması talebinin reddi işleminin iptali ve yoksun kaldığı parasal haklarının faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davada Samsun 1. İdare Mahkemesince 2813 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesindebölge müdür yardımcısı kadrosunun sayılmamış olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir (bkz. § 11). Karar temyiz edilmiş, anılan hüküm Danıştay Beşinci Dairesinin 11/11/2011 tarihli ilamıyla onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 12/12/2012 tarihli ilamıyla reddedilmiştir (bkz. §§ 12, 13).

42. İlk Derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde de değinildiği üzere, 2813 sayılı Kanun'a 5809 sayılı Kanun'un 67. maddesiyle eklenen geçici 8. maddenin beşinci fıkrasında, belirtilen dönem itibarıyla idari veya uzman kadrosuna atanabilecek unvanlar arasında bölge müdür yardımcısı unvanı sayılmamıştır. Buna göre anılan hükmün dava konusu uyuşmazlıkta uygulanması da kanunun açık hükmü karşısında beklenmesi gereken bir sonuçtur. Başvurucunun Anayasa'ya aykırılık iddiasının ciddi görülmemesi ise Mahkemenin takdir yetkisi kapsamındadır. Derece mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz.

43. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün derece mahkemelerince delillerin değerlendirilmesinde isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

44. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemeleri tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi derece mahkemelerinin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

45. Açıklanan gerekçeyle adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Eşitlik ilkesinin ihlaline ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA

31/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.