2013/6484

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

JOSEF ASBOTH BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/6484)

 

Karar Tarihi: 31/3/2016

R.G. Tarih ve Sayı: 1/7/2016-29759

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Selami ER

Başvurucu

:

Josef ASBOTH

Vekili

:

Av. Jülide ERTÜRK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Demirbank T.A.Ş.ye el konulması ile yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilmesi sürecinde el konulan hisse senetleri karşılığında tazminat ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının, tazminat istemine ilişkin yargılama sürecinde ilgili yargı kararlarının uygulanmaması ve davanın süre yönünden reddi nedeniyle adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/8/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır.Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 10/12/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasın karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 15/06/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 14/8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 24/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını süresi içinde 1/9/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

7. Bakanlığın görüş yazısında, başvurucunun iddialarının BDDK ve TMSF’den görüş alındıktan sonra değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bunun üzerine, 14/12/2015 tarihli yazılar ile BDDK ve TMSF’den başvurucunun iddialarıyla ilgili açıklama yapması istenmiş ve BDDK Hukuk İşleri Başkanlığı 31/12/2015 tarihli, TMSF Başkanlığı ise 5/1/2016 tarihli yazıları ile açıklamalarını ibraz etmişlerdir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

8. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile ilgili dava dosyaları ve ilgili kurumlardan elde edilen belgelerde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucunun bir kısım hisse senetlerine (yaklaşık 10.000 EURO) sahip olduğu Demirbank T.A.Ş.nin (Banka) temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) 6/12/2000 tarihli ve 123 sayılı kararı ve zararının özkaynaklarını aştığı, yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediği ve faaliyetlerinin devamının mali sistemin güven ve istikrarını tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle TMSF'ye devredilmiştir.

10. TMSF Yönetim Kurulunun 6/12/2000 tarihli ve 29 sayılı kararı ile de Banka hisse senetlerinin tamamının, Banka zararının ödenmiş sermayeye tekabül eden miktarının, Bankaya aynı miktarda yapılacak ödeme karşılığında devralınmasına ve hisse senetlerinin Banka pay defterine TMSF adına kaydedilmesinin Banka Yönetim Kurulundan istenmesine karar verilmiş ve 275 milyon TL tutarında sermaye karşılığı kaynak Bankaya aktarılarak hisseleri devralınmıştır.

11. Bunun üzerine TAKASBANKın üye ve ortaklara duyuru amacıyla hazırladığı 25/1/2001 günlü işlemle Demirbank T.A.Ş.nin hisse senetlerinin 31/1/2001 tarihinde bulundukları alt hesaplardan çıkartılarak TMSF adına açılacak hesaba aktarılacağı duyurulmuş ve 31/1/2001 tarihinde hisseler TMSF'nin hesabına aktarılarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) Bankanın senet tahtası kapatılmıştır. Ayrıca hisse senetleri fiziken 23/5/2001 tarihinde TMSF yetkilerince teslim edilmiştir.

12. TMSF Bankanın kendisinde bulunan hisse senetlerini Fon Kurulunun 25/1/2001 tarihli ve 16 sayılı kararıyla satışa çıkarmış ve bu işlem 26/1/2001 tarihli Resmî Gazete'de ilan edilmiştir. Ardından Fon Kurulunun 19/9/2001 tarihli ve 213 sayılı kararına istinaden 20/9/2001 tarihinde HSCB Bank Plc. (HSBC) ile hisse devir sözleşmesi imzalamış, fiili devir 30/10/2001 tarihinde gerçekleştirilmiştir. BDDK 11/12/2001 tarihli 547 sayılı kararıyla (13/12/2001 tarihli ve 24612 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan) Bankanın HSBC ile birleşmesine izin vermiştir.

13. Başvurucu, BDDK'nın 6/12/2000 tarihli ve 123 sayılı kararı neticesinde tasarruf hakkının kaybedildiğinden bahisle Bankanın hisse senedi bedellerinin tazminat olarak ödenmesi istemi ile BDDK'ya yaptığı başvurunun cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi işlemine karşı 2002 yılında Danıştayda tam yargı davası açmıştır.

14. Yargılama sonunda Danıştay Onuncu Dairesi 26/6/2003 tarihli ve E.2002/2746, K.2003/3103 sayılı kararında BDDK'nın aynı işlemi hakkında yine aynı Dairede başka kişilerce iptal davası açıldığı ve bu davanın 3/6/2003 tarihli ve E.2002/4599, K.2003/2145 sayılı karar ile söz konusu işlemin18/6/1999 tarih ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu'na uygun olduğu gerekçesiyle reddedildiğini ve bu durumda kararın hukuka uygunluğunun ortaya konulduğu anlaşıldığını belirterek davanın reddine hükmetmiştir.

15. Kararın temyiz edilmesi sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, 21/10/2004 tarihli ve E.2004/1373, K.2004/1633 sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen ve eldeki davanın reddine dayanak alınan 3/6/2003 tarihli kararın temyiz incelemesi sonucu bozulduğunu, buna ilişkin karar düzeltme isteminin de reddedildiğini belirterek, bozmaya hükmetmiş, karar düzeltme istemini de 26/5/2005 tarihli ve E.2005/650, K.2005/1217 sayılı karar ile reddetmiştir.

16. Bozma ilamı üzerine dosya bu defa yeni kurulan Danıştay Onüçüncü Dairesine sevk edilmiş, Onüçüncü Daire bu defa 4389 sayılı Kanun'un 20. maddesinin5. fıkrası uyarınca 19/9/2005 tarihli ve E.2005/8619, K.2005/3982 sayılı ilamı ile görevsizlik kararı vermiş ve davanın Ankara İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğine hükmetmiştir.

17. Görevsizlik kararı üzerine dava Ankara 3. İdare Mahkemesinde görülmeye başlanmıştır.

18. Yapılan yargılama sonunda Ankara 3. İdare Mahkemesi 29/12/2005 tarihli ve E.2005/2531,K.2005/2473 sayılı kararı ile Bankanın TMSF'ye devredilmesi sonrasındaTAKASBANKın üye ve ortaklara duyuru amacıyla hazırladığı 25/1/2001 günlü işlemle Demirbank T.A.Ş.nin hisse senetlerinin 31/1/2001 tarihinde bulundukları alt hesaplardan çıkartılarak TMSF adına açılacak hesaba aktarılacağının duyurulduğunu ve TMSF'nin hesabına aktarılan hisse senetlerinin 23/5/2001 tarihinde fiziken TMSF yetkilerince teslim alındığının anlaşıldığını, bu durumda Demirbank T.A.Ş.nin hisse senetleri 31/1/2001 tarihinde TMSF hesabına aktarılırken İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) senet tahtası kapatıldığından başvurucunun 31/1/2001 tarihi itibarıyla tüm işlemleri öğrendiğinin açık olduğunu ve başvurucunun bu tarihten itibaren 60 gün içinde davalı idareye başvurması veya doğrudan dava açması gerekirken bu süreler geçirildikten sonra idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine süresi içinde açılmayan davanın reddine hükmetmiştir.

19. İlk Derece Mahkemesi kararının temyizi üzerine Danıştay Onüçüncü Dairesi, 10/7/2006 tarihli ve E.2006/2960, K.2006/2984 sayılı kararı ile onamaya hükmetmiştir.

20. Yukarıda belirtilen yargılama süreci devam ederken Bankanın çoğunluk hissesini elinde bulunduranlarca BDDK'nın 6/12/2000 günlü ve 123 sayılı işlemine karşı Danıştay Onuncu Dairesinde açılan iptal davası önce reddedilmiş, ancak Danıştay İdari Dava daireleri Kurulunun bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen 5/11/2004 tarihli ve E.2004/8038, K.2004/7170 sayılı kararla (Başvurucu bu davada katılan olarak yer almıştır.) kabul edilerek idari işlemin iptaline karar verilmiştir. Bu karar Danıştay İdari Dava daireleri Kurulunun 14/4/2005 tarihli ve E.2005/202, K.2005/276 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir. TMSF tarafından gerçekleştirilen Bankanın satış işlemine karşı Ankara 10. İdare Mahkemesinde açılan iptal davası ise 21/4/2004 tarihli ve E.2003/1260, K.2004/810 sayılı kararla kabul edilmiş ve Danıştay 13. Dairesinin 3/6/2005 tarihli ve E.2005/1792, K.2005/2962 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.

21. Bu karar üzerine BDDK kararın uygulanabilmesi için inceleme yapmış ve 5/1/2005 tarihli ve 1523 sayılı Kurul kararıyla Bankanın tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden terkin edilerek sona erdirildiğini, tüzel kişiliği sonra erdiren işlemlerden sadece Bankanın HSBC ile birleşmesi işlemine BDDK Kurul kararıyla onay verildiğini, tüzel kişiliği sona erdiren diğer işlemlerin TMSF tarafından yerine getirildiğini, ayrıca 26/12/2003 tarihinde yürürlüğe giren 12.12.2003 tarihli ve 5020 sayılı Kanun nedeniyle kararın uygulanmasının hukuken ve fiilen mümkün olmadığına ilişkin karar alınmıştır. Başka banka hissedarının Bankanın TMSF'ye devir işlemini iptal eden Danıştay kararı sonrasında kararın yerine getirilmesi amacıyla BDDK aleyhine açtıkları davada verilen ret kararı Danıştay 13. Dairesi 11/2/2009 tarihli ve E.2008/1823, K.2009/1705 kararıyla davacının Bankanın hâkim ortağı olmadığı, küçük hissedarı olduğu, davacının hisselerinin mülkiyetine son veren işlemin TMSF tarafından yerine getirildiği, davacının mülkiyetini kaybetmesinde BDDK'nın bir işlevi bulunmadığı, ayrıca Bankanın tüzel kişiliğinin de mevcut olmadığı, dolayısıyla kararın yerine getirilmesinde hukuki ve fiili imkansızlık bulunduğu gerekçesiyle onamıştır.

22. Başvurucu ise söz konusu kesinleşen Mahkeme kararları üzerine Bankaya el konulması tarihinden önceki durumun, tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen oluşturulması ile kendisine hissedarlık haklarının iade edilmesi için BDDK'ya başvuru yapmış, başvuru zımnen reddedilmiştir.

23. Başvurucu zımnen ret üzerine Ankara 10. İdare Mahkemesinde 16/2/2007 tarihinde açtığı tam yargı davasında, Bankaya el konulması ile Bankanın faaliyetlerinin durdurulduğunu ancak tüzel kişiliği ile birlikte tüm varlıklarının tamamının satışının söz konusu olmadığını, Bankanın bir kısım varlıklarının hâlen TMSF'nin yönetiminde olduğunu dolayısıyla hukuken iadesi mümkün bazı varlıkların mevcut olduğunu bu nedenle hissedarlık haklarının iadesinin kısmen de olsa sağlanabileceğini, sağlanamaz ise Mahkeme kararlarının nasıl yerine getirileceğinin kendisine açıklanması gerektiğini, iadenin sağlanamaması durumunda uğradığı zararın Bankanın bilançosunda yer almayan değer unsurları üzerinden saptanarak kendisine ödenmesi gerektiğini ifade ederek uğradığı zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

24. Ankara 10. İdare Mahkemesi, 16/2/2010 tarihli ve E.2007/84, K.2010/236 sayılı kararı ile TMSF'ye devredilmiş ve satışı yapılmış olan bir bankanın, işlem tesisinden önceki sahiplerine iadesi suretiyle eski haline getirilmesi ve ihdasını gerektirmesi hâlinde,19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nda belirtilen hâkim ortak-kurucu ortakların bu yolda irade beyanlarının bulunmasının kaçınılmaz olduğunu, ancak somut dava konusu olayda, hakim ortak, nitelikli pay sahibi veya bankanın kurucusu olmayan, ancak hisse senedi sahibi olan başvurucu ve aynı durumda olan şahıslar tarafından, BDDK'nın 6/12/2000 günlü ve 123 sayılı kararının iptali istemi ile bireysel dava açılmadığı, Bankanın hisse senetlerinin borsa kaydından silindiği ve zarara uğranıldığından bahisle açtıkları davalar sonucunda verilen süre ret kararlarının ise onanarak kesinleştiğini, başvurucunun sahibi olduğunu iddia ettiği hisse senetlerinin mülkiyetini BDDK'nın 123 sayılı kararı ile değil, TMSF'nin 6/12/2000 tarihli ve 29 sayılı kararı (bkz. § 7) sonucunda kaybettiğini, dolayısıyla oluştuğu iddia edilen zararla BDDK'nın 123 sayılı kararı arasında nedensellik bağı bulunmadığını; mahkeme kararlarının yerine getirilmemesi iddiasına gelince Danıştay Onuncu Dairesinin, Bankanın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin TMSF'ye devredilmesine ilişkin BDDK kararını iptal ettiğini, BDDK tarafından alınan kararlarda hisselerin mülkiyetinin devrine ilişkin karar bulunmadığını, bu durumda iptal kararının uygulanması çerçevesinde yapılacak işlemler arasında hisselerin mülkiyetinin iadesinin yer almadığını, ayrıca zaten HSBC Bankası ile TMSF arasında imzalanan hisse devri sözleşmesi ve fiili hisse devrinin gerçekleşmesi ile Bankanın HSBC Bankası ile birleştirilmiş olduğu dikkate alındığında artık ortada Bankanın tüzel kişiliğinin de bulunmadığını, bu nedenle hisselerin varlığındanda söz edilemeyeceğini ve Banka hakkında el koyma ve devir işlemlerinden önceki hukuki durumun yeniden yaratılmasının hukuki ve fiili imkansızlık nedeniyle mümkün olmadığını belirterek davanın reddine hükmetmiştir.

25. İlk Derece Mahkemesi kararı temyiz edilmiş, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 30/11/2011 tarihli ve E.2010/1964, K.2011/5435 sayılı ilamı ile ve benzer bir gerekçe ile onanmıştır.

26. Aynı Daireye yapılan karar düzeltme istemi de 4/7/2013 tarihli ve E.2012/1980, K.2013/2093 sayılı ilam ile reddedilmiştir.

27. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilam başvurucuya 31/7/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

28. Başvurucu 23/8/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

29. 4389 sayılı mülga Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 "Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatın, Kanunda gösterilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler de yapmak suretiyle uygulanmasını sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, tasarrufların güvence altına alınmasını temin etmek ve Kanunla verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu" kurulmuştur. Kurum, tasarruf sahiplerinin haklarını ve bankaların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla yükümlü ve yetkilidir. Kurumun merkezi Ankara'dadır. Kurum gerekli gördüğü yerlerde teşkilat kurabilir."

30. 4389 sayılı mülga Kanun’un 14. maddesinin üçüncü fıkrası ile beşinci fıkrasının ilgili bölümleri şöyledir:

"...

3. (Değişik fıkra: 17/12/1999 - 4491/7 md.)

Kurum, bir bankanın;

 a) Bu maddenin (2) numaralı fıkrası kapsamında alınması istenen tedbirleri kısmen ya da tamamen almadığını, bu tedbirlerin kısmen veya tamamen alınmış olmasına rağmen mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan bulunmadığını ya da mali bünyesinin bu tedbirler alınsa dahi güçlendirilemeyecek derecede zayıflamış olduğunu,

b) Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğini,

 c) Bu madde hükümlerinin uygulanmasında Kurulca belirlenecek değerleme esasları çerçevesinde yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aştığını,

 d) Faaliyetine devamının mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arzettiğini,

 Tespit ettiği takdirde, Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın yönetim ve deneti