2013/7732

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET HANİF ARIKAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/7732)

 

Karar Tarihi: 4/2/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Mehmet Hanif ARIKAN

Vekili

:

Av. Mehmet EJDER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, besicilik faaliyeti yürütülen taşınmazın kısmen kamulaştırılması sonucunda besicilik yapma imkânının ortadan kalktığı ileri sürülerek açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olması ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/10/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudanyapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/11/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 5/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 10/8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 19/8/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 31/8/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucuya ait Şanlıurfa ili Merkez Gölpınar köyü 720 parsel numaralı 16.350.00 m² büyüklüğündeki bağ ve ahır niteliğini haiz taşınmazın 2.419,16 m²’lik kısmı hakkında Gaziantep-Şanlıurfa otoyolu Birecik-Şanlıurfa kesimi doğu bağlantı yolu yapımı ve emniyet sahası tesis etme amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırma kararı alınmış; 13/12/2002 tarihinde Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılmıştır.

9. Mahkemenin 7/4/2003 tarihli ve E.2002/1336, K.2003/430 sayılı kararıyla iki ayrı keşif yapıldığı, bilirkişi raporları alındığı, ilk bilirkişi raporunda taşınmaz üzerinde bütünleyici parça bulunduğunun belirtildiği, bu nedenle ikinci bilirkişi raporuna göre daha yüksek bir değerin takdir edildiği, ikinci keşifte yapılan gözlem ve alınan fen bilirkişisi raporu sonucunda bütünleyici parçanın bu taşınmaz üzerinde bulunmadığının anlaşıldığı, tarafların bu duruma bir itirazının bulunmadığı, taşınmazın kuru tarım arazisi olarak değerlendirildiği, ikinci bilirkişi kurulu raporuna göre karar verildiği, taşınmazın konumuna ve diğer özelliklerine göre objektif değer artışının uygulanamayacağı belirtilerek 5.239,59 TL kamulaştırma bedelinin başvurucuya ödenmesine ve kamulaştırılan kısmın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

10. Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda kısmi kamulaştırma nedeniyle taşınmazın kalan kısmında tarımsal işletme büyüklüğünün bozulmadığı, kalan arazi şekil ve büyüklüğünün ekonomik tarımsal faaliyete imkân verdiği, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12. maddesi dikkate alınarak dava konusu parselin herhangi bir değer değişmesine uğramadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

11. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 10/7/2003 tarihli E.2003/7791, K.2003/9473 sayılı ilamıyla Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı onanmıştır.

12. Başvurucu 10/3/2003 tarihinde Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, Şanlıurfa ili Merkez Gölpınar köyü 720 numaralı parselde bulunan, bağ ve ahır niteliğinde olan taşınmazının otoyol yapımı nedeniyle kısmen kamulaştırılması sonucunda ahırının otoyol kenarında kaldığını, besicilik faaliyetini gerçekleştirmesi için yol ile ahırı arasında olması gereken mesafenin ortadan kalktığını, dolayısıyla besicilik faaliyetinde bulunamadığını belirterek uğradığı zararın giderilmesini talep etmiştir.

13. Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 13/5/2003 tarihli kararı ile söz konusu uyuşmazlıkta idari yargı yerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.

14. Anılan karar üzerine başvurucu, Gaziantep İdare Mahkemesinde aynı uyuşmazlık nedeniyle tam yargı davası açmış; ayrıca Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir.

15. Gaziantep İdare Mahkemesinin 19/9/2003 tarihli kararı ile uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiğini belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.

16. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 29/6/2006 tarihli ilamıyla Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı bozulmuştur.

17. Bozmaya uyularak yürütülen yargılamada Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/4/2007 tarihli ve E.2006/719, K.2007/355 sayılı kararıyla keşif yapılmış ve iki ayrı bilirkişi raporu alınmış, işletmede yetiştirilen hayvanların dışarıdan gelecek hastalıklar ile diğer tehlikelere karşı korunmasını ve sağlıklı olarak yetiştirilmesini sağlamak amacıyla olması gereken sağlık koruma bandının kara yoluna yakınlık nedeniyle oluşmadığı, kara yolundan gelebilecek yüksek seslerin ve egzoz gazlarının hayvanlar üzerinde olumsuz etkilere neden olacağı, taşınmazda hayvancılık faaliyetinin yürütülemeyeceği yönündeki bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

18. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27/9/2007 tarihli ve E.2007/9856, K.2007/10505 sayılı ilamıyla fenni bilirkişi tarafından tanzim edilen krokide otoyola uzaklıkları ve yüz ölçümleri yazılı besi ahırlarına konulacak büyükbaş besi hayvanlarının sayısı, tesislerin özellikleri, açık alanda bulundukları dikkate alındığında bu hayvanların otoyol nedeniyle meydana gelecek olumsuzluklardan etkilenmeyeceği yönündeki bilirkişi raporunun dikkate alınması gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

19. Karar düzeltme istemi üzerine aynı Dairenin 18/2/2008 tarihli ve E.2007/14576, K.2008/1554 sayılı ilamı ile "...Mahkemece, dava konusu taşınmazda yer alan besi ahırlarının otoban geçmeden önce, Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine göre sağlık koruma bant mesafeleri de dikkate alınarak tesis edilip edilmediği araştırılıp, söz konusu tesislerin, Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde işletilmediğinin tespiti halinde davanın reddine; Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde işletildiğinin tespit edilmesi halinde ise; mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak, taşınmazdaki kamulaştırmanın, sağlık koruma bandı mesafesini ortadan kaldırıp kaldırmadığı tespit edilerek, otoban nedeniyle usulüne uygun şekilde oluşturulmuş sağlık koruma bandının ortadan kalktığının tesbiti halinde ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu hususta inceleme yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşıldığı ..." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

20. Bozmaya uyarak yürütülen yargılamada, Mahkemenin 4/4/2011 tarihli ve E.2008/201, K.2011/332 sayılı kararıyla yapılan araştırma ve değerlendirmeler sonucunda Bayındırlık İl Müdürlüğü arşivinde Şanlıurfa ili Merkez Gölpınar köyü 720 parsel numaralı taşınmaza ilişkin besi hayvancılığı ile ilgili herhangi bir başvurunun bulunmadığı, başvurucunun taşınmazında yer alan besi ahırlarının; 26/10/1983 tarihli ve 18203 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan mülga Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği hükümlerine uygun olmadığı, Yönetmelik'in belirlediği sağlık koruma bandı mesafeleri dikkate alınarak inşa edilmediği ve Yönetmelik hükümlerine göre işletilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

21. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 9/4/2012 tarihli ve E.2011/20030, K.2012/7227 sayılı ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararı onanmıştır.

22. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 9/10/2012 tarihli ve E.2012/13255, K.2012/19075 sayılı ilamıyla 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde yazılı hâllerden hiçbirinin bulunmadığı belirtilerek reddedilmiştir.

23. Karar, başvurucuya 30/9/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

24. Başvurucu 11/10/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

25. Mülga Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin 6. maddesinin “Sağlık Koruma Bandı Zorunluluğu” birinci fıkrası şöyledir:

“Sanayi bölgelerinin ve sanayi bölgelerinin dışında kurulacak olan birinci ve ikinci sınıf gayrı sıhhi müesseslerin etrafında sağlık koruma bandı konulması zorunludur. Bu alanda mesken ve insanların yiyip içmesine dinlenip eğlenmesine mahsus yerler yapılamaz. Sağlık koruma bandı içinde uygun tarımsal faaliyetler yapılabilir, atıklara dayanıklı bitkiler yetiştirilebilir.”

26. 26/9/1995 tarihli ve 22416 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin “Sağlık Koruma Bandı Mecburiyeti” kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:

"Sanayi bölgelerinin ve sanayi bölgelerinin dışında kurulacak birinci ve ikinci sınıf gayri sıhhi müesseselerin etrafından sağlık koruma bandı konulması mecburidir. Bu alanda yapılaşmaya izin verilmez; ancak uygun zirai faaliyetler yapılabilir.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Mahkemenin 4/2/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

28. Başvurucu, taşınmazının otoyol yapımı nedeniyle kısmen kamulaştırılması sonucunda ahırının otoyol kenarında kaldığını, otoyol nedeniyle besicilik faaliyetinin önemli ölçüde kısıtlandığını belirterek 10/3/2003 tarihinde Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında talebinin Mahkemenin 12/4/2007 tarihli kararıyla kabul edildiğini ancak bozma ilamlarına ilişkin gerekçelerinin hatalı olduğunu, yargılamada esas alınan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin 1995 yılında yürürlüğe girdiğini ancak kendi işletmesinin 1994 yılında kurulduğunu dolayısıyla işletmenin yapımından sonra yürürlüğe giren Yönetmelik'in davasının reddine gerekçe yapılamayacağını, ayrıca anılan Yönetmelik'in 2012 yılına kadar aynı bölgedeki hiçbir kurum ya da kuruluş tarafından dikkate alınmadığını ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; tazminat ödenmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucu; Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın hukuka aykırı olarak reddedildiğini, bozma ilamlarına ilişkin gerekçelerin hatalı olduğunu, yargılamada esas alınan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin 1995 yılında yürürlüğe girdiğini ancak kendi işletmesinin 1994 yılında kurulduğunu, dolayısıyla işletmenin yapımından sonra yürürlüğe giren Yönetmelik uyarınca karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca anılan Yönetmelik'in 2012 yılına kadar aynı bölgedeki hiçbir kurum ya da kuruluş tarafından dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

30. Bakanlığın görüş yazısında başvurucunun şikâyetlerinin kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, ayrıca mülga Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin "Sağlık Koruma Bandı Zorunluluğu" kenar başlıklı 6. maddesi ile 26/9/1995 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’nin "Sağlık Koruma Bandı Mecburiyeti" kenar başlıklı 5. maddesinin aynı hükmü ihtiva ettiği belirtilmiştir.

31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap yazısında şikâyetlerini tekrarlamıştır.

32. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."

33. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

34. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

35. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (