2013/8115 K. 2013/18947 T. 11.12.2013

11. CD., E. 2013/8115 K. 2013/18947 T. 11.12.2013

Salihli 1. Asliye Ceza Mahkemesi - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2013/8115
Karar No.: 2013/18947
Karar tarihi: 11.12.2013
 

Yokluğunda verilen hükmün, 08.04.2011 günü usulüne uygun şekilde sanık E. S. 'e tebliğinden sonra, sanığın mahkemeye hitaben yazdığı ancak imzalamayı unuttuğu 11.04.2011 günlü temyiz dilekçesinin 12.11.2011 günü mahkemeye ulaştığı, mahkemece sanığa yazılan 15.04.2011 günlü yazıyla temyiz dilekçesindeki imza eksiğinin giderilmesi ve temyiz harcının yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarı sonrasında sanığın, 16.08.2011 havale tarihli dilekçesinde, daha önce mahkemeye göndermiş olduğu ve imza eksiği bulunduğu belirtilen temyiz dilekçesinin kendisine iade edilmediğini, bu nedenle mağdur edildiğini ve dosyasının bir an önce Yargıtay'a gönderilmesini istediğini belirtiğinin anlaşılması karşısında, sanığın yasal süre içerisinde mahkemeye gönderildiği anlaşılan 11.04.2011 günlü dilekçesinde imza eksiği bulunsa dahi bu dilekçedeki hükmü temyiz etme iradesini, imzasını taşıyan ve 16.08.2011 günü mahkemeye ulaşan ikinci dilekçesiyle de ortaya koyduğu, imza eksiği bulunduğu iddia edilen 11.04.2011 günlü ilk temyiz dilekçesinin sanığa yazılan ihtar yazısına eklenmemesinin sanığın kusurundan kaynaklanmadığı gibi yokluğunda verilen 04.03.2011 günlü kararda, temyiz yasa yoluna başvurabilmesi için temyiz harcının yatırılması gerektiği, temyiz harcının yatırılmaması durumunda bu hakkı kullanamayacağına ilişkin bir ihtarat bulunmadığı, sanığın da hükmün kendisine tebliğ edildiği tarihten sonra yasal süresi içerisinde 11.04.2011 tarihli temyiz dilekçesi ile hükmü temyiz ettiği gibi temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kendisine tebliği üzerine temyiz harcını da yatırdığı cihetle, mahkemenin sanık E. S. 'in temyiz isteminin süresinden sonra yapıldığı ve temyiz harcının yatırılmadığı gerekçesine dayalı ve hukuken geçersiz olan 19.08.2011 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede gereği görüşüldü;

I) Sanık O. A. 'in, sahte fatura düzenlemek suçundan hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “sahte fatura düzenlemek” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, sanığın 01.07.2004 tarihinde “C. Ö. Taahhüt Ltd. Şti.ndeki hisselerinin tamamını devredip ortaklıktan ve şirket müdürlüğünden ayrıldığının anlaşılması nedeniyle en aleyhe kabul ile suç tarihi olan 01.07.2004'den, temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2. ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,

II) Sanıkların “sahte fatura düzenlemek” suçundan sanıklar E. S. ve T. V., “defter ve belge gizlemek” ve “özel belgede sahtecilik” suçlarından sanıklar E. S. , T. V. ve O. A. haklarında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.03.2002 gün ve 28/179 sayılı kararında da açıklandığı üzere, her bir takvim yılında işlenen “sahte fatura düzenlemek” suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturacağı gibi, aynı takvim yılı içerisinde farklı dönemlerde birden çok sahte fatura düzenledikleri anlaşılan sanıklar E. S. ve T. V. hakkında zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanması gerekirken, beş farklı takvim yılında işlenen “sahte fatura düzenlemek” suçlarının tek suç kabulü ile yazılı şekilde uygulama yapılması isabetsizliği aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

1) Sanıklar E. S. ve T. V. hakkında “sahte fatura düzenlemek”, sanık T. V. hakkında ise “defter belge gizlemek” suçlarından yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak:

Suç tarihinde yürürlükte olan 213 sayılı Kanunun 359/b-l maddesinde belirlenen hapis cezası 18 aydan 3 yıla kadar, aynı Yasanın 359/a-2 maddesinde öngörülen cezanın ise 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olup, 5237 sayılı TCK'nun 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK'nun “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nun 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu

takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak yazılı şekilde hükümler kurulması,

2) “Defter belge gizlemek” suçunun işlendiği 26.03.2006 tarihinden önce Sanık O. A. 'in 01.07.2004 tarihi itibarıyla “C. Ö. Taahhüt Ltd. Şti.ndeki hisselerinin tamamını devredip ortaklıktan ve şirket müdürlüğünden ayrıldığı, sanık E. S. 'in ise suç tarihinde şirket ortağı olmasına rağmen, temsile yetkili yasal temsilci sıfatını taşımadığı, anılan tarihte şirket müdürünün sanık T. V. olduğu cihetle sanıklar O. A. ve E. S. 'e yüklenen defter belge gizlemek suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilerek beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,

3) “Özel belgede sahtecilik” suçunun suç tarihinin , sahte belgenin kullanıldığı tarih olduğu gözönünde bulundurulup, suç tarihinin ve buna bağlı olarak zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti ve lehe yasanın belirlenmesi bakımından, suça konu 01.01.2003 başlangıç tarihli kira kontratının hangi tarihte ve kim tarafından mükellef “C. Ö. Taahhüt Ltd. Şti'nin tarh dosyasına eklenmek üzere Vergi Dairesine verildiği araştırılıp, anılan kira kontratı üzerindeki yazı ve imzaların sanıklara ve kiralayan Ü. X.'e aidiyeti hususunda kriminal inceleme de yaptırılmadan eksik incelemeyle sanıklar T. V. , O. A. ve E. S. hakkında yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri tesis edilmesi,

4-Kabule göre de;

5237 sayılı TCK'nun 53.maddesinin 1.fıkrasının (a), (b), (d), (e) bentlerinde yer alan hak yoksunluklarının hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar, (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,

Yasaya aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.