2014/12805

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Z. Y. V. M. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/12805)

 

Karar Tarihi: 4/10/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Mehmet Sadık YAMLI

Başvurucu

:

Z. Y. v. M. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Aydın AYANOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, cezalı vergi tarhiyatına karşı açılan davanın süre aşımından reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/7/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgelere göre olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu Şirketin ticaret yaptığı şirketlerin bir kısmının sahte belge düzenleyerek piyasaya sürdüklerinin tespiti üzerine başvurucu Şirket hakkında vergi incelemesi yapılmıştır.

8. İnceleme sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporunda başvurucu Şirketinsöz konusu belgeleri kayıtlarına intikal ettirdiği tespit edilmiştir. Raporda, 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin olarak tespit edilen belgelerdeki matrah farkları üzerinden vergi zıyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılması ve özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

9. Vergi inceleme raporu ve rapora istinaden vergi dairesi müdürlüğü tarafından 2007 yılı için yapılan cezalı vergi tarhiyatına ilişkin ihbarnameler başvurucuya 27/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu tarafından 25/1/2013 tarihinde, İstanbul 4. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) dava açılmıştır. Dava dilekçesinde 2007 yılı vergilerine ilişkin ihbarname bilgilerine ve tutarlarına yer verilmiş, 2008 yılına ilişkin ihbarnamelerin ise henüz tebliğ edilmediği açıkça belirtilmiştir. Bununla birlikte dava dilekçesinde vergilendirme dönemi olarak 2007-2008 yazılmıştır.

10. Mahkeme 11/6/2013 tarihli kararında, davanın 2007 yılına ilişkin cezalı katma değer vergisi tarhiyatı ile özel usulsüzlük cezalarının iptali için açıldığı ancak 2008 yılına ilişkin vergi ve cezalardan da bahsedildiği, dava konusu dönem olarak 2007 ve 2008 yıllarının gösterildiği oysa davanın açılış tarihi itibarıyla henüz 2008 yılına ilişkin ihbarname tebliğ edilmediği de görüldüğünden dava konusunun 2007 yılı vergi ve cezalarına mı yoksa 2007 - 2008 yılları vergi ve cezalarına mı ilişkin olduğunun belli olmadığı ve netleştirilmesi gerektiği, bu hâliyle dilekçenin 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun bulunmadığı gerekçesiyle başvurucunun dava dilekçesini reddetmiştir. Bu karar, başvurucuya 25/6/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

11. Mahkemenin dilekçenin reddine dair kararından önce 5/4/2013 tarihinde, 2008 yılı için yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnameler de başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, söz konusu tebliğden sonra otuz günlük dava açma süresi içinde bu ihbarnamelere karşı herhangi bir dava açmamıştır.

12. Dilekçe ret kararının 25/6/2013 tarihinde tebliği üzerine başvurucu 6/8/2013 tarihinde dava dilekçesini yenileyerek 2007 ve 2008 yılları için üç ayrı dava açmıştır. 2007 yılı katma değer vergisi ve vergi zıyaı cezasına ilişkin dava aynı Mahkemenin E.2013/2275 sayılı esasına kaydedilmiştir. 2008 yılı katma değer vergisi ve vergi zıyaı cezasına ilişkin dava ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin dava ise sehven İstanbul 7. Vergi Mahkemesinde iki ayrı esas numarasına kaydedilmiştir. İstanbul 7. Vergi Mahkemesi, 2008 yılı katma değer vergisi ve vergi zıyaı cezasına karşı açılan davada 17/9/2013 tarihinde, bakılan davanın İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 11/6/2013 tarihli dilekçe ret kararı üzerine yenileme mahiyetinde açılan dava olduğu, anılan Mahkeme kayıtlarına alınması gerekirken sehven Mahkemelerinin esasına alındığı gerekçesiyle dosyanın esas kaydının kapatılarak İstanbul 4. Vergi Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

13. İstanbul 7. Vergi Mahkemesince gönderilen söz konusu dava dosyasıMahkemenin 2013/2658 esasına kaydedilmiştir. Mahkeme 1/10/2013 tarihli kararıyla davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir. Kararda, başvurucu adına tanzim ve tebliğ edilen 2008/4.ve 5. dönemi vergi zıyaı cezalı katma değer vergisi içerikli 26/12/2012 tarihli ihbarnamelerin 5/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 6/8/2013 tarihinde İstanbul 7. Vergi Mahkemesinde kayda giren dilekçe ile açılan davanın süresinde olmadığı belirtilmiştir.

14.Başvurucu tarafından itiraz edilen bu karar, İstanbul Bölge İdare Mahkemesince 13/2/2014 tarihinde onanmıştır. Onama kararının gerekçesinde, dilekçe retkararının 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine istinaden verildiği vurgulanmıştır.Başvurucu tarafından bu madde kapsamındaki eksiklikleri giderilerek açılan davanın aynı Mahkemenin E.2013/2275 sayılı dosyasında derdest olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple başvurucunun, bakılmakta olan davanın dilekçe ret kararı üzerine süresinde yenilenen dava olduğu yönündeki iddiasına itibar edilmediği ifade edilmiştir.

15. Başvurucunun karar düzeltme talebi, İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 11/6/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bu karar, başvurucu vekiline 8/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 31/7/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. 2577 sayılı Kanun'un "İdari davaların açılması" kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"1.İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.

2. Dilekçelerde;

...

b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,

...

d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,

e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası,

Gösterilir.

..."

18. 2577 sayılı Kanun'un "Aynı dilekçe ile dava açılabilecek hâller" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:

"1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir.

2. Birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerekir."

19. 2577 sayılı Kanun'un "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" kenar başlıklı 14. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:

...

g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,

Yönlerinden sırasıyla incelenir."

20. 2577 sayılı Kanun'un "İlk inceleme üzerine verilecek karar" kenar başlıklı 15. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;

...

d) 3/g bendinde yazılı hâlde otuzgün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak ... üzere dilekçelerin reddine,

...

Karar verilir.

...

3. Dilekçelerin 3 ncü maddeye uygun olmamaları dolayısıyla reddi hâlinde yeni dilekçeler için ayrıca harç alınmaz.

... ”

.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 4/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gizlilik Talebi Yönünden

22. Başvurucu Şirket vekili tarafından, ticari itibarın zarar görebileceği belirtilerek şirketin kimliğinin kamuya açık belgelerde gizli tutulması talep edilmiştir.

23. Başvurucunun, gizlilik talebinin kabulü talebine yönelik somut bir gerekçe ortaya koyduğu dikkate alındığında kamuya açık belgelerde kimliğin gizli tutulması talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kabul Edilebilirlik Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, vergi inceleme raporu ile 2008 yılının vergi/ceza ihbarnamelerinin de hazırlanıldığı öğrenildiğinden bu yıla ilişkin ayrı bir tebligat yapılması beklenmeksizin dava açıldığını, bir başka ifadeyle dilekçe ret kararına konu davanın 2008 yılı vergi/ceza ihbarnamelerine de ilişkin olduğunu belirtmektedir. Başvurucu, dilekçe ret kararında gösterilen eksiklikleri gidererek süresinde verdiği yenileme dilekçesiyle açtığı davanın dilekçe ret kararına dayanak davadan bağımsız yeni bir dava gibi değerlendirilerek süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesinin adil olmadığından şikâyet etmektedir. Sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmadığını, aldığı faturaların gerçek ticari işlemlere dayandığını, yapılan tarhiyatın hukuka aykırı olduğunu ifade edenbaşvurucu, Anayasa'nın 35., 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

2. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü, mahkemenin dava açma süresinin hesaplanmasıyla ilgili hukuk kurallarını hatalı değerlendirmesi ve uygulaması neticesinde uyuşmazlığın esasının incelenememesidir. Bu nedenle başvurucunun belirtilen şikâyetleri bağlamındaki ihlal iddiaları, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

26. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

27. Anayasa’nın 36. maddesinin birici fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

28. Anayasa Mahkemesi içtihadına göre de bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen mahkemeye erişim hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biridir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52). Mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak olmayıp bu hakkın sınırlandırılması mümkündür. Ancak mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir (Murat Kara ve diğerleri, B. No: 2014/6042, 9/3/2017, § 59).

29. Buna göre uygulanacak sınırlandırmanın ihlale yol açmaması için Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen koşullardan kanuna dayanma, meşru amaç izleme ve ölçülü olma koşulları yerine getirilmelidir.

30. Bu çerçevede dava açmayı imkânsız kılacak ya da aşırı zorlaştıracak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvurma için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bununla birlikte mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten ve kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

31. Somut olayda başvurucu Şirketin açtığı ilk davada henüz 2008 yılı vergilendirme dönemlerine ait ihbarnameler tebliğ edilmediği hâlde dava dilekçesinde 2008 yılının da vergilendirme dönemi olarak gösterilmesi nedeniyle Mahkeme, dilekçeyi 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine aykırı bulmuş ve 2008 yılı işlemlerinin de dava konusu edilip edilmediğini açıklığa kavuşturmak amacıyla aynı Kanun'un 15. maddesine istinaden dilekçenin reddine karar vermiştir. Ancak bu arada 2008 yılına ilişkin ihbarnameler düzenlenmiş ve Mahkemenin 11/6/2013 tarihli dilekçe ret kararının verilmesinden yaklaşık iki ay önce 5/4/2013 tarihinde başvurucu Şirkete tebliğ edilmiştir. Başvurucu Şirket, tebliğden itibaren otuz günlük dava açma süresi içinde 2008 yılına ilişkin bu ihbarnamelere karşı herhangi bir dava açmamış ancak dilekçenin reddedilmesinden sonra 6/8/2013 tarihinde ayrı bir dava açmıştır. Mahkeme, dava açma süresinin 2008 yılı ihbarnamelerinin tebliğ edildiği 5/4/2013 tarihinden başladığını belirterek davayı süre aşımı gerekçesiyle reddetmiştir. Kararı itirazen inceleyen Bölge İdare Mahkemesi ise özellikle dilekçenin reddi kararının 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca verildiği, dolayısıyla Kanun'un ayrı ayrı dava açılmasını öngören 5. maddesine istinaden verilmediği gerekçesine vurgu yaparak itirazı reddetmiştir.

32. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği ve özen yükümlülüğünün bir gereği olarak başvurucuların kural olarak bireysel başvuruda bulunmadan önce şikâyetlerini yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmeleri gerekir. Yetkili idari ve yargısal mercilerin bu sırada uygulayacakları usul kurallarının yorumlanması ise derece mahkemelerinin yetkisinde olup Anayasa Mahkemesince bireysel başvuruda incelenecek husus, derece mahkemesinin yorum ve uygulamasının temel hak ve özgürlüklere bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına olan etkisidir.

33. Somut olayda dava açma usulüne ilişkin kuralların karışık olduğundan söz edilemeyeceği gibi derece mahkemesinin uygulamasının öngörülemez nitelikte olduğu da söylenemez. Vergi mükellefi olan başvurucu Şirketin gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle usul kurallarına ilişkin bu yorum ve uygulamayı öngörebileceği, öte yandan bu konudaki uygulamada bir belirsizlik de olmadığı anlaşıldığından başvuru konusu yargılama işlemlerinin başvurucu Şirketin mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal oluşturmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

34. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.