2014/14739

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ORHAN ERSOY BAŞVURUSU (13)

(Başvuru Numarası: 2014/14739)

 

Karar Tarihi: 19/7/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucu

:

Orhan ERSOY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari yargı kolunda açılan icra memuru eylemine dayalı tazminat davasının görev yönünden reddi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/8/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 31/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Komisyon tarafından aynı kararla başvurucunun adli yardım talebinin de kabulüne karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu hakkında, üçüncü kişilere olan borcu nedeniyle ilamsız takip başlatılmıştır. Başvurucunun Almanya'da ikamet ediyor olmasından dolayı babasının ikamet ettiği eve tebligat yapılmış ve aynı adreste Bolu 3. İcra Müdürlüğü görevlileri tarafından haciz gerçekleştirilmiştir. Başvurucu; Bolu 3. İcra Müdürlüğü görevlilerinin kasıtlı olarak zarar verici eylemde bulunduklarını, hukuka aykırı işlem yaptıklarını ileri sürerek haciz nedeniyle uğramış olduğu zararların tazmini için Sakarya 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde tam yargı davası açmıştır.

8. Mahkeme 14/10/2010 tarihli kararıyla, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 5. maddesinde İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarına adliye mahkemelerinde bakılacağının hüküm altına alındığına vurgu yapmıştır. Mahkeme, icra dairesi görevlilerinin eylemlerinden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin bulunan uyuşmazlığın 2004 sayılı Kanun'un açık hükmü uyarınca adli yargı kolunda görüleceğini tespit etmiş ve davayı görev yönünden reddetmiştir.

9. Söz konusu karar, Danıştay Onuncu Dairesinin 19/2/2013 tarihli kararıyla onanmış ve karar düzeltme istemi aynı Dairenin 28/5/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

B. İlgili Hukuk

10. Anayasa'nın "Hak arama özgürlüğü" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

11. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun idari dava türlerini belirleyen 2. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 "İdari dava türleri şunlardır:

a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlôl edilenler tarafindan açılan iptal davaları

 b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

 c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar. "

12. 6/1/1982 tarihli ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un idare mahkemelerinin görevini belirleyen 5. maddesi şöyledir:

"1. İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştavda çözümlenecek olanlar dışındaki:

a) İptal davalarını,

b) Tam yargı davalarını,

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklardan hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,

d) Diğer kanunlarla verilen işleri,

Çözümler.

2. Özel Kanunlarda Danıştayın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler. "

13. 2004 sayılı Kanun'un 5. maddesi şöyledir;

 " İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 19/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlaline Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; icra memurlarının eylem ve işlemlerinden Adalet Bakanlığının sorumlu olduğunu, davanın idareye karşı açılması gerektiğini, işin esasına girilmeden haksız ve yanlış değerlendirme yapılarak karar verildiğini ileri sürmektedir.

16. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

17. Mahkemeye erişim hakkı, ilk derece mahkemesine dava açma hakkının yanı sıra itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).

18. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle mahkemelerin, usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

19. Somut olayda başvurucu, Bolu 3. İcra Müdürlüğü görevlilerinin eylemleri nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemiyle Sakarya 2. İdare Mahkemesi nezdinde tam yargı davası açmıştır. Mahkeme, 2004 sayılı Kanun'un açık hükmü uyarınca uyuşmazlığın adli yargı kolunda görüleceğini tespit etmiş ve davayı görev yönünden reddetmiştir.

20. Mahkemeye erişim hakkı, yukarıda anılan ilkeler (bkz. §§ 16-18) uyarınca kişilere uyuşmazlıklarını yargı mercileri önüne taşıyabilme ve iddialarını davacı veya davalı sıfatıyla ileri sürme imkânı sağlamaktadır. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının belirli, özel bir yargı kolunda dava açılabilmesi adına güvence sağladığından söz edilemeyecek; uyuşmazlığı yargı önüne getirebilme anlamında, herhangi bir yargı mercine başvurulmasına yönelik olarak getirilen imkânın yeterli olduğu söylenebilecektir.

21. İlgili hukuk kısmında alınıtısı yapılan yasal düzenlemeler uyarınca idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan zararlara ilişkin olarak açılacak davalar için genel görevli yargı yeri idari yargı mercileridir. Bununla birlikte icra memurlannın eylem ve işlemlerinden kaynaklanan zararların tazmini için açılacak davalara yönelik olarak 2004 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile adli yargı mercilerinde idare aleyhine dava açma hakkı sağlanmış bulunmaktadır.

22. Bu hâle göre icra memurlarının haciz işlemleri nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini için 2004 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile adli yargı mercinde dava açma imkânı sağlanmış bulunduğundan söz konusu hüküm temel alınarak idari yargı kolunda açılan davanın görev yönünden reddine yönelik yargılama işlemlerinin mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal oluşturmadığı açıktır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

24. Başvurucu, yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını ileri sürmektedir.

25. Anayasa'nın 36. ve 141. maddeleri bağlamında medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerektiğine dair temel ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce incelenmiş ve bu konuda karar verilmiştir (Selahattin Akyıl, B. No.: 2012/1198, 7/11/2013). Başvuru konusu olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulumamaktadır.

26. Somut olayda 11/10/2010 tarihinde Sakarya 2. İdare Mahkemesi nezdinde açılan dava ile başlayan yargılama sürecinin Danıştay Onuncu Dairesi tarafından verilen karar düzeltme isteğinin reddine dair 28/5/2014 tarihli ilamla sona erdiği anlaşılmıştır.

27. Başvuruya konu yargılama süreci incelendiğinde davanın, iki dereceli bir yargılama sisteminde toplam yaklaşık 3 yıl 5 ay sürdüğü, yargılama sürecinin bütünü dikkate alındığında yargılama süresi bakımından bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.

28. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlaline edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/7/2017tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.