2014/19499 K. 2016/3829 T. 28.4.2016

11. CD., E. 2014/19499 K. 2016/3829 T. 28.4.2016

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2014/19499
Karar No.: 2016/3829
Karar tarihi: 28.04.2016
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte belge düzenlemek

HÜKÜM : Mahkumiyet

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin olunmuş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 28.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Dairemizin 28.04.2016 tarih, 2014/19499 Es, 2016/3829 Karar sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.

... Asliye Ceza Mahkemesinin 18.04.2013 t, 2012/1003 Es. 2013/322 Kr. sayılı kararıyla sanığın VUK'nun 359/b-1, 43, 62 maddeleriyle iki kez cezalandırılmasına dair kararı usul ve yasaya aykırıdır.

Sanığın 2006 yılında toplam 56 adet adet sahte fatura düzenleyip kullandığı, 2007 yılında düzenleyip kullandığı faturalarında sahte olduğu kabul edilerek (vergi yılları baz alınarak ) iki kez cezalandırılması yoluna gidildiği görülmektedir.

Çoğunluk görüşüne dayanak teşkil eden Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 05.03.2002 tarih, 2002/11-28 Esas ve 2002/179 Karar sayılı kararıda kanımca yeniden tartışmaya açılmalıdır.

Anılan Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararının verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 765 s. TCK'nun 10.maddesinde "Bu kanundaki hükümler, hususi ceza kanunlarının buna muhalif olmayan mevaddı hakkında da tatbik olunur" şeklinde düzenleme mevcut iken,halen yürürlükte olan 5237 s. TCK'un 5.mdaddesinde "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" şeklinde düzenleme içermektedir.

Yani 765 s. TCK'nun genel hükümleri, özel kanunlarda aksi bir düzenleme olmadığı bir durumda uygulama yeri bulurken; 5237 s. TCK'nun genel hükümleri tüm üzel ceza kanunları bakımından bağlayıcı niteliktedir.Bu düzenlele 5237 s. TCK'nu (Anayasa ile diğer özel yasalar arasında) temel yasa haline getirmektedir.

Bundan dolayıdır ki; TCK'nun genel hükümleri arasında yer alan "Zincirleme Suç" kavramının özel yasalardan bağımsız bir şekilde yorumlanıp uygulanması zorunludur. Zira VUK'nu devletin vergi toplama hakkını ve buna bağlı olarak genel muhasebe sistemini güvenceye almaktadır. Vergi dönemi, beyanname dönemi gibi kavramlar devletin vergi toplama takvimini belirlemektedir.

Vergi Kaçakçılığı suçlarında zincirleme suç kavramını her hesap dönemi ve dolayısıyla takvim yılı ile bağlı tutan anlayış kanun koyucunun TCK m.43/1 md. ile kabul ettiği “zincirleme suç” kavramının tanımına, amaç ve fonksiyonuna açıkça aykırıdır. Birden fazla sahte fatura kullanan faile, farklı hesap dönemini kapsasa bile bir suç işleme kararına dayalı olarak yasanın aynı hükmünü birden fazla ihlal ettiği için TCK'nun m. 43/1’de öngörülen “zincirleme suç” hükmünün tatbiki gerekir.

Yani; suç işleme kararının ne zaman kesildiği ve ne zaman yenilendiği her olayın özelliğine göre ayrı ayrı değerlendirip tespit edilmelidir.Somut bir örek vermek gerekirse;bir fatura koçanını sahte olarak bastıran bir mükellefin 31 Aralık tarihinde faturayı sahte olarak düzenledikten hemen sonra 01 Ocak tarihinde ikinci bir sahte faturayı düzenlemesi halinde aynı suç işleme kararıyla hareket ettiği kuşkusuzdur. Sırf hesap döneminin değiştiğinden dolayı suç işleme kararınının yenilendiği kabul edilemez.

Buna ilişkin bir yasal düzenleme yapılmadıkça hesap dönemi baz alınarak faile birden fazla ceza verilmesi suçta ve cizada kanunilik ilkesine de açıkça aykırı olacaktır.

Bu sebepten usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluk görüşüne muhalifim. 28.04.2016