2014/4284

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NEZAHAT URAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/4284)

 

Karar Tarihi: 15/6/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Selami ER

Başvurucu

:

Nezahat URAL

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, sahibi olduğu meskene ilişkin yapı kullanım izin belgesinin Belediye tarafından iptal edilerek yıkım kararı alınmasına karşı açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi, aynı sitedeki diğer davacıların ise davalarının kabul edilmesi sonucu kazanılmış hakların korunmaması nedenleriyle mülkiyet ve adil yargılanma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişikindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 27/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı 28/12/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 19/1/2016 tarihli görüş yazısı 1/2/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını süresi içinde, 15/2/2016 tarihinde ibraz etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Aydın ili Kuşadası ilçesi Hacı Feyzullah Mahallesi 112 Ada 5 Parsel'de kayıtlı 73 numaralı meskenin sahibidir. Anılan mesken Cihan Sitesi Yönetimi adına 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamında kayıtlıdır.

8. Cihan Sitesi'nde toplam 110 mesken bulunmaktadır. Bu meskenlerin inşaatına Kuşadası Belediyesince verilen 7/7/1988 tarihli ve 22/10 sayılı ortak (tek) inşaat ruhsatnamesi kapsamında başlanmış olup anılan ruhsatın geçerlilik süresi içinde inşa süreci tamamlanarak yine aynı Belediye tarafından tüm meskenler için ortak (tek) olarak verilen 2/12/1998 tarihli ve 404 sayılı yapı kullanım izin belgesi ile kat mülkiyetine geçiş sağlanmış ve mesken sahipleri 25/2/1999 tarihinde tapularını almışlardır.

9. Kuşadası Belediyesi 18/7/2006 tarihli ve 4333 sayılı yazısında, 14/7/2006 tarihinde yapılan incelemede başvurucunun taşınmazının da içinde yer aldığı projeye ilişkin 2/12/1998 tarihli ve 404 sayılı yapı kullanım izin belgesinin iptal edildiğini ve 7/7/1988 tarihli inşaat ruhsatnamesinin beş yıllık geçerlilik süresinin dolmuş olması nedenleriyle anılan meskenin ruhsatsız hâle geldiğini, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. ve 42. maddeleri kapsamında proje kapsamındaki meskenlere ilişkin yapı tatil zaptı düzenlendiğini ve bu zapt uyarınca meskenin yirmi gün içinde ruhsatlandırılması veya yıkılması gerektiği hususları ihbaren 28/8/2006 tarihinde, başvurucu adresinde bulunmaması nedeniyle mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiştir.

10. Yeni ruhsat için başvuru yapılmaması üzerine Belediye Encümeninin 10/7/2007 tarihli ve 1573 sayılı kararıyla meskenin Kanun'a aykırı kısımlarının yıkılmasına ve başvurucuya 786,00 TL para cezası uygulanmasına karar verilmiştir. Bahsedilen karar 9/8/2007 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu, anılan kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle 30/12/2009 tarihinde anılan kararın geri alınması talebiyle Kuşadası Belediyesine başvuruda bulunmuştur. İdarece herhangi bir cevap verilmemek suretiyle talep zımnen reddedilmiştir.

12. Başvurucunun, anılan zımni ret işleminin iptali istemiyle 17/5/2010 tarihinde açtığı dava, Aydın 1. İdare Mahkemesinin (Mahkeme) 11/8/2010 tarihli ilamıyla süre aşımı yönünden reddedilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

"... Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden;dava konusu işlemin dayanağı olan 14/07/2006 tarihli Yapı Tatil Zabtına ilişkin bilgilendirme yazısının 28/08/2006 tarihinde, dava konusu 10.07.2007 tarih ve 1573 sayılı Kuşadası Belediye Encümeni kararınınsa 09/08/2007 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının bu işleme karşı 60 günlük dava açma süresi içinde idari yargı mercileri nezdinde dava açma hakkı bulunduğu gibi, bu işleme karşı davalı idareye başvuruda bulunup bu başvuruya cevap verilmemesi halinde 60 günlük zımmi ret süresinin dolduğu günden, eğer olumsuz bir cevap verilirse bu cevabın kendisine tebliğini izleyen günden itibaren kalan dava açma süresi içerisinde dava açması gerekirken, dava konusu işlemin kendisine tebliğinin üzerinden yaklaşık 2,5 sene geçtikten sonra (30/12/2009 tarihli başvuru) yaptığı başvuru üzerine tesis edilen zımmi ret işlemi üzerine dava konusu işlemin iptali istemiyle iş bu davayı açtığı anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu işlemin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra davalı idareye yapılan başvuru üzerine tesis edilen zımmi ret işleminin iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesi olanağı bulunmamaktadır."

13. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 14/9/2012 tarihli ilamıyla onanmış; karar düzeltme talebi de yine aynı Dairenin 9/1/2014 tarihli ilamıyla reddedilerek karar kesinleşmiştir.

14. Anılan karar başvurucuya 27/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucunun 27/3/2014tarihinde yaptığı bireysel başvuruda süre aşımı olmadığı tespit edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

14. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" kenar başlıklı 7. maddesi şöyledir:

"1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.

2. Bu süreler;

a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,

 b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;

Tarihi izleyen günden başlar.

 3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.

 4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz."

15. Aynı Kanun'un "İdari makamların sükutu" kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 "1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.

 2. (Değişik bent: 10/06/1994 - 4001/5 md.) Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler."

 16. Aynı Kanun'un "Üst makamlara başvurma" kenar başlıklı 11. maddesi şöyledir:

"1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.

2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır."

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 15/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, başvuruya konu konutunun Cihan Site Yönetimi tarafından toplam 110 konutluk bir proje içinde inşa edilen bir konut olduğunu, Kuşadası Belediyesince verilen 7/7/1988 tarihli ve 22/10 sayılı ortak (tek) inşaat ruhsatnamesi kapsamında bu meskenlerin inşasına başlandığını ve anılan ruhsatın geçerlilik süresi içinde inşaatların tamamlandığını, yine aynı Belediye tarafından tüm meskenler için ortak (tek) olarak verilen 2/12/1998 tarihli ve 404 sayılı yapı kullanım izin belgesi ile kat mülkiyetine geçiş işleminin sağlandığı ve bu mesken sahiplerinin 25/2/1999 tarihinde tapularını aldıklarını, tüm bu yasal sürecin bitiminden yaklaşık yedi yıl sonra anılan Belediye tarafından konutlarının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle meskenlere ilişkin yıkım kararı alındığı ve imar para cezaları verildiğini, bu hususlara ilişkin ihbarnameyi hatırlayamadığı bir tarihte tebliğ aldığını; 30/12/2009 tarihinde, anılan kararın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle geri alınması talebinde bulunmasına karşılık bu talebin cevapsız bırakılmak suretiyle zımnen reddedildiğini, bu ret işlemine karşı açtığı davanın ise yapılan hatalı değerlendirme nedeniyle süre aşımı yönünden reddedildiğini, kendisiyle aynı proje kapsamında mesken sahibi olan bazı konut sahiplerinin açtıkları davaları kazandıklarını belirterek kazanılmış haklara saygı ve hukuki öngörülebilirlik ilkeleri başta olmak üzere Anayasa'nın 10., 35., 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edilğini ileri sürmüş; anılan yıkım ve imar cezası kararlarının kaldırılması talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

19. Başvurucuya ait meskenin yıkımı ve para cezası uygulanmasına ilişkin 10/7/2007 tarihli idari işlem 9/8/2007 tarihinde tebliğedilmiş, başvurucu ise 30/12/2009 tarihinde Belediyeye başvurarak anılan idari işlemin geri alınmasını talep etmiş, talebinin zımnen reddi üzerine 17/5/2010 tarihinde Mahkemede zımni ret işleminin iptali davası açmıştır. Mahkeme 11/8/2010 tarihli ilamıyla davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik şikâyetinin esastan incelenebilmesi için öncelikle mülkiyet hakkına yönelik müdahaleye karşı başvuru yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediğinin incelenmesi gerekmektedir.

20. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

21.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

22. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).

23. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

24. İdari işlemlerden kaynaklanan hak ihlallerinin giderilmesi için öncelikle idari yargıda dava açılması gerektiği, başvuru yolları usulüne uygun biçimde tüketildikten sonra hak ihlali devam ediyorsa ancak bu takdirde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabileceği açıktır (Ahmet Dağcı, B. No: 2012/26, 26/3/2013, §§ 16-19).

25. 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesindeidare mahkemelerinde dava açma süresi altmış gün olarak belirlenmiş olup aynı Kanun'un 11. maddesinde ise ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması için işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde talepte bulunulabileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı ve dava açma süresinin yeniden işlemeyebaşlayacağı hükümleri yer almaktadır.

26. Başvuru konusu idari işlem, başvurucuya 9/8/2007 tarihinde tebliğedilmiştir. Başvuru dilekçesinde başvurucu, bu işlemden 2007 veya 2008 yılı içinde haberdar olduğunu kabul etmektedir. Başvurucu dava açma sürelerinin haklarını kısıtladığı veya yetersiz olduğu yönünde bir şikâyeti de dile getirmemektedir. Başvurucu aynı konuda emsal gösterdiği davada talebin kabulü nedeniyle kendisi lehine kazanılmış hak doğduğunu ileri sürmekte ancak bu iddiasını destekleyen bir kanun hükmü veya yerleşik hâle gelmiş bir yargı kararı sunmamaktadır.

27. Başvurucu 9/8/2007 tarihinde tebliğedilmiş idari işlemin iptali istemiyle tebliğden iki yılın üzerinde bir süre geçtikten sonra 30/12/2009 tarihinde Belediyeye başvurmuş, zımni ret üzerine işlemin tebliğinden yaklaşık 2,5 yıl sonra 17/5/2010 tarihinde dava açmıştır. Mahkeme 2577 sayılı Kanun'un 7. ve 11. maddelerinde öngörülen usule uyulmadığı yani süresinde dava açılmadığı gerekçesiyle davayı esasına geçmeksizin süre yönünden reddetmiştir. Bu karar Danıştay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Başvurucunun emsal gösterdiği dava ise aynı Mahkemenin 22/1/2009 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Başvurucu somut olayın koşulları ortada iken aradan geçen uzun sürelere rağmen neden bir dava açmadığını izah etmemektedir. Ayrıca başvurucu yeni bir ruhsat talebiyle Belediyeye başvurarak bu talebinin reddi hâlinde 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesine göre açacağı bir dava ile hak arama talebinde bulunma imkânına da her zaman sahip olup bu imkânı kullandığına dair bir belge de sunmamıştır.

26. Bu durumda ihlale neden olduğu ileri sürülen idari işleme karşı öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamı bireysel başvuru yapılmadan önce usulüne uygun şekilde tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği ileri sürülmüş olup bu sebeple başvurunun 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik kriterlerini taşımadığı anlaşılmaktadır.

27. Açıklanan nedenlerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/6/2016 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.