2014/4723

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RECEP SEYMEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/4723)

 

Karar Tarihi: 22/11/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucu

:

Recep SEYMEN

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/4/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde profesör olarak görev yapmaktadır.

7. Başvurucu, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün 31/8/2012 tarihli ve 55537, 55538, 55539 ve 55540; 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılıişlemleri ile farklı fiillerden dolayı beş ayrı göreve son verme cezası ile cezalandırılmıştır.

8. 31/8/2012 tarihli ve 55537, 55538, 55540 sayılı işlemler ile 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işlemlere dayanak disiplin kurulu kararlarında, soruşturma konusu fiiller 21/8/1982 tarihli ve 17789 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 9. maddesi kapsamında; 31/8/2012 tarihli ve 55539 sayılı işleme dayanak disiplin kurulu kararında ise soruşturma konusu fiil, Yönetmelik'in 12. maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve hâller kapsamında değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması fakat bu uygulamanın daha önce bir kez yapıldığı (tekerrür) gözetilerek aynı madde uyarınca görevine son verilmesi yönünde mezkur işlemler tesis edilmiştir.

A. İhlal İddialarına Konu Mahkeme Kararları:

1. İstanbul 8. İdare Mahkemesinin E.2012/1665 Sayılı Dava Dosyası

9. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 8. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

10. Mahkeme 28/11/2012 tarihli ara kararıyla yürütmenin durdurulması istemini reddetmiştir.

11. Mahkeme 12/7/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir. İptal kararının gerekçesinde özetle; Yönetmelik'in 33. maddesinde göreve son verme cezasının disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir. Dava konusu göreve son verme işleminin ise Disiplin Kurulu kararı ile tesis edilmesi nedeniyle hukuka uygun olmadığı tespit edilmiştir. Kararın gerekçesinde ayrıca, tekerrüre esas alınan 9/12/2011 tarihli işlem ile verilen cezanın İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararıyla iptal edilmiş olması karşısında dava konusu işlemin bu yönüyle de hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir.

12. KararDanıştay Sekizinci Dairesince 4/2/2014 tarihinde onanmış, aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 25/12/2014 tarihli kararıyla kesinleşmiştir.

2. İstanbul 3. İdare Mahkemesinin E.2012/1683 Sayılı Dava Dosyası

13. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55538 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

14. Mahkemenin 29/3/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde, Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca yetkisiz makamtarafından tesis edilmesi (bkz. § 11) nedeniyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

15. Mahkeme 30/9/2013 tarihli kararıylaaynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

16. Karar Danıştay Sekizinci Dairesince 6/5/2014 tarihinde onanmış, aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 25/12/2014 tarihli kararıyla kesinleşmiştir.

3. İstanbul 1. İdare Mahkemesinin E.2012/1677 Sayılı Dava Dosyası

17. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55539 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

18. Mahkemenin 26/11/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle; bir gazeteye kişisel görüş belirtmekten ibaret olan fiilinkademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerle aynı ağırlık ve nitelikte olmadığı, başka bir ifadeyle isnat edilen fiil ile verilen ceza arasında orantılılık bulunmadığı, bu nedenle tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

19. Mahkeme 18/4/2013 tarihli kararıylaaynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

20. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince4/2/2014 tarihinde onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 25/12/2014 tarihli kararıyla kesinleşmiştir.

4. İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657 sayılı Dava Dosyası

21. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 31/8/2012 tarihli ve 55540 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

22. Mahkemenin 27/12/2012 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde, Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca yetkisiz makamtarafından tesis edilmesi (bkz. § 11) nedeniyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

23. Mahkeme 7/5/2013 tarihli kararıylaaynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

24. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince 4/2/2014 tarihinde onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 27/6/2014 tarihli kararıyla kesinleşmiştir. Nihai karar 21/8/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.

5. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin E.2013/1413 sayılı Dava Dosyası

25. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle İstanbul 9. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

26. Mahkemenin 11/10/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle; daha önce bir kez daha uygulandığı belirtilen tekerrüre esas alınan cezanın (9/12/2011 tarihli, 38763 sayılı işleme konu ceza) İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 21/3/2013 tarihli kararıyla iptal edildiği belirtilmiştir. Buna göre daha önceki cezanın yargı kararıyla iptal edilmiş olması ve dolayısıyla davanın konusunu teşkil eden, cezanın aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince göreve son verme olarak uygulanmasına yönelik işleminmaddi ve hukuki dayanağının ortadan kalkması sebebiyle hukuka uygun olmadığı tespit edilmiştir.

27. Mahkeme 30/12/2013 tarihli kararıyla aynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

28. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesince 18/2/2015 tarihinde onanmış; aynı Dairenin karar düzeltme isteminin reddine dair 16/3/2017 tarihli kararıyla kesinleşmiştir.

B. İhlal İddialarına Konu Mahkeme Kararları Sonrasında İdarece Tesis Edilen İşlemler

29. İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 29/3/2013 tarihli kararı ile 31/8/2012 tarihli ve 55538 sayılı işlemin yürütmesinin durdurulması üzerine aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 30/5/2013 tarihli ve 2013/72 sayılı kararla isnat edilen disiplin suçunun oluşmadığı gerekçesiyle göreveson verilmesine ilişkin teklif reddedilmiştir.

30. İstanbul 6. İdare Mahkemesinin7/5/2013 tarihli kararı ile 31/8/2012 tarihli ve 55540 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 30/5/2013 tarihli ve 2013/71 sayılı kararla isnat edilen disiplin suçunun oluşmadığı gerekçesiyle göreveson verilmesine ilişkin teklif reddedilmiştir.

31. İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2/7/2013 tarihli kararı ile 31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Disiplin Kurulunun 28/11/2013 tarihli toplantısında yeniden incelenmiştir. Disiplin Kurulunca, belirtilen fiilden dolayı başvurucunun Yönetmelik'in 9. maddesinin (l) bendi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası olarak uygulanmasına karar verilmiştir. Belirtilen işlem tesis edilirken İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2/7/2013 tarihli iptal kararındaki gerekçe doğrultusunda tekerrüre ilişkin hükümler uygulanmamıştır. Söz konusu disiplin cezasının da daha sonra İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli kararıyla iptal edildiği ve kararın Danıştay tarafından onanarak kesinleştiği tespit edilmiştir.

32. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 11/10/2013 tarihli kararı ile 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının yürütmesinin durdurulması üzerine aynı soruşturma dosyası Disiplin Kurulunun 3/12/2013 tarihli toplantısında yeniden incelenmiştir. Disiplin Kurulunca, belirtilen fiilden dolayı başvurucunun kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası olarak uygulanmasına karar vermiştir. Fakat Rektörlük makamının 13/12/2013 tarihli ve 75070 sayılı işlemi ile bu kez Disiplin Kurulunun 28/11/2013 tarihli kararına konu cezaya atfen (bkz. § 31)bu uygulamanın daha önce yapıldığı (tekerrür) belirtilerek cezanın yine Yönetmelik'in 13.maddesi gereğince göreve son verilmesi şeklinde uygulanması uygun görülmüştür. Başvurucunun söz konusu cezaya karşı yaptığı itiraz Üniversite Disiplin Kurulunun 9/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

33. Bu süreçte başvurucunun, yukarıda belirtilen cezalara konu fiillerinin dışında ayrıca, 13/7/2012 tarihinde Rektörlük Sekreterliğine giderek ve sekretere silahla geldiğini de belirterek hakaret ve tehdit içeren konuşmalarda bulunduğu iddiasıyla hakkında yapılan soruşturma neticesinde Disiplin Kurulunun 6/2/2014 tarihli ve 3 sayılı kararıyla Yönetmelik'in 9. maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak başvurucunun 1. derecenin 4. kademesinde olması nedeniyle söz konusu ceza uygulanamayacağından aynı Yönetmelik'in 13. maddesi gereğince 1/4 oranında aylıktan kesme cezası olarak uygulanmasına karar verilmiştir. Fakat Rektörlük makamının 13/2/2014 tarihli ve 2534 sayılı işlemi ile bu uygulamanın daha önce iki kez yapıldığı (tekerrür) gözetilerek cezanın Yönetmelik'in 13. maddesi uyarınca göreve son verilmesi şeklinde uygulanması uygun görülmüştür.

34. Aynı süreçte başvurucu, İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin göreve son verme cezalarının iptaline ilişkin kararlarının uygulanarak görevine başlatılması talebiyle 23/1/2014 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne başvurmuştur.

35. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü 12/3/2014 tarihli ve 4967 sayılı işlemi ile başvurucunun göreve başlatılma talebini reddetmiştir. İşlemin gerekçesinde, söz konusu mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilerek uygulandığı, ancak Disiplin Kurulunun 3/12/2013 ve 6/2/2014 tarihlerinde almış olduğu kararlar ile (bkz. §§32, 33) görevine son verilmiş olması ve bu kararların yürürlükte bulunması sebebiyle göreve başlatılması yönünde işlem tesis edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

36. Söz konusu işlem 19/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

37. Başvurucu 7/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

C. Olayla İlgili Diğer Yargısal ve İdari Süreçler

1. İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2014/930 Sayılı Dava Dosyası

38. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 13/2/2014 tarihli ve 2534 sayılı işlemin (bkz. § 33) iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle 25/4/2014 tarihinde İstanbul 6. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

39. Mahkemenin 30/4/2014 tarihli ara kararıyla davanın durumu ve uyuşmazlığın niteliği gereği, yürütmenin durdurulması hakkında yeni bir karar alınıncaya kadar dava konusu işlemin yürütmesi durdurulmuştur.

40. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair 30/4/2014 tarihli karar 16/5/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.

41. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü müzekkereye cevap olarak Anayasa Mahkemesine sunduğu 18/7/2016 tarihli yazıda, başvurucunun görevine son verilmesine ilişkin işlemlerin dava konusu edildiği İstanbul 5. İdare Mahkemesinin E.2014/944 ve İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E.2014/291 sayılı dosyalarının devam etmesi nedeniyle İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 30/4/2014 tarihli ve E.2014/930 sayılı yürütmenin durdurulması kararından sonra başvurucunun göreve başlatılmadığını belirtmektedir.

42. Mahkemenin 3/7/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde, Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca dava konusu işlemin yetkisiz makam (rektör) tarafından tesis edildiği, ayrıca fiil ile verilen ceza arasında açık orantısızlık bulunduğu, bu sebeple dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

43. Mahkeme 22/9/2014 tarihli kararıylaaynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

44. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli kararıyla onanmıştır.

45. Davalı idare tarafından karar düzeltme yoluna gidilmiş olup karar henüz kesinleşmemiştir.

46. Diğer taraftan bu süreçte,İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 22/9/2014 tarihli kararıyla 13/2/2014 tarihli ve 2534 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 22/1/2015 tarihli ve 2015/1 sayılı kararla göreveson verilmesine ilişkin teklif reddedilmiştir.

2. İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2014/291 Sayılı Dava Dosyası

47. Başvurucu, göreve son verme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 13/12/2013 tarihli ve 75070 sayılı işlemin (bkz. § 32) iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle 7/2/2014 tarihinde İstanbul 7. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

48. Mahkemenin 9/5/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde, Yönetmelik'in 33. maddesi uyarınca dava konusu işlemin yetkisiz makam (rektör) tarafından tesis edilmesi nedeniyle hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

49. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair 9/5/2014 tarihli karar 11/7/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.

50. Söz konusu karar üzerine başvurucu 19/8/2014 tarihinde İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde profesör kadrosuna atanmıştır.

51. Mahkeme 27/10/2014 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına ilişkin 9/5/2014 tarihli kararındaki aynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

52. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

53. Diğer taraftan bu süreçte İstanbul 7. İdare Mahkemesinin27/10/2014 tarihli kararıyla13/12/2013 tarihli ve 75070 sayılı işleme konu göreve son verme cezasının iptal edilmesi üzerine aynı soruşturma dosyası Yüksek Disiplin Kurulunda görüşülmüş ve 25/9/2014 tarihli ve 2014/133 sayılı kararlagöreveson verilmesine ilişkin teklif reddedilmiştir. Bununla birlikte başvurucu aynı fiilden dolayı disiplin amirinin 24/12/2014 tarihli ve 28784 sayılı işlemi ile aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmıştır. Başvurucunun söz konusu işlemin iptali istemiyle açtığı dava neticesinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinin27/5/2015 tarihli kararıyla isnat edilen disiplin suçunun oluşmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir. Karar Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından 13/5/2016 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme incelemesi Danıştayda devam etmektedir.

3. İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 2014/944 Sayılı Dava Dosyası

54. Başvurucu, hakkındaki yargı kararlarının uygulanarak göreve başlatılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 12/3/2014 tarihli ve4967 sayılı işlemin (bkz. § 35) iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle 22/4/2014 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

55. Mahkemenin 4/7/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulması istemi kabul edilmiştir. Kararın gerekçesinde özetle; Anayasa'nın 138. ve 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince idarenin yargı kararlarına uymak zorunda olduğu belirtilmiştir. Buna göre İstanbul 1. İdare Mahkemesinin E.2012/1677, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin E.2012/1683 ve İstanbul 9. İdare Mahkemesinin E.2013/1413 sayılı dosyalarında verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulü ve iptal kararları gereğince başvurucunun görevine başlatılması gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ifade edilmiştir.

56. Yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin 4/7/2014 tarihli karar 31/7/2014 tarihinde idareye tebliğ edilmiştir.

57. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü müzekkereye cevap olarak Anayasa Mahkemesine sunduğu 18/7/2016 tarihli yazıda, İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 9/5/2014 tarihli ve E.2014/291 sayılı yürütmenin durdurulması kararı gereği işlem tesis edilerek başvurucunun atamasının yapılmış olması (bkz. §50) nedeniyle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin mezkur kararına yönelik ayrıca bir işlem tesis edilmediğini belirtmektedir.

58. Mahkeme 20/10/2014 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulmasına ilişkin 4/7/2014 tarihli kararındaki aynı gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

59. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 16/3/2017 tarihli kararıyla onanmıştır.

4. İstanbul 1. İdare Mahkemesinin E.2013/871 (Bozma Sonrası E.2017/423) Sayılı Dava Dosyası

60. Başvurucu, İstanbul 1., 3. ve 6. İdare Mahkemelerinde açtığı davalar neticesinde anılan mahkemelerce verilen yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanmadığını ve soruşturma sürecinde şahsının ve ailesinin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiğini belirterek bu sebeple uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde 19/4/2013 tarihinde dava açmıştır.

61. Mahkemenin Danıştayın bozma kararı uyarınca verdiği 18/5/2017 tarihli kararında, başvurucunun göreve başlatılmamasına sebep olan 31/8/2012 tarihli ve 55537 sayılı göreve son verme işleminin İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 12/7/2013 tarihli kararı ile iptal edildiği ve temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, ayrıca başvurucunun göreve iade edildiğinin tespit edildiği belirtildikten sonra;

- Uyuşmazlıktaki mahkeme kararlarına konu işlemlerin tesis edildiği 31/8/2012 tarihi ile tazminat davasının açıldığı 19/4/2013 tarihleri arasındaki sekiz aylık döneme ilişkin ücret tutarı olarak idarenin 5/9/2014 tarihinde başvurucuya 38.244,04 TL ödediği, dolayısıyla maddi tazminat talebinin bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı; fiilî çalışmaya bağlı parasal hak unsurları yönünden maddi tazminat talebinin reddi gerektiği,

- Söz konusu ücret alacağının faizsiz olarak ödendiği anlaşıldığından dava tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz ödemesi yapılması gerektiği,

- Manevi tazminat talebinin ise yürütmeyi durdurma kararları verilen göreve son verme işlemlerinin başvurucunun davalı idareye başvuru tarihi itibarıyla hukuka aykırılıklarının mahkeme kararıyla sabit olmadığı ve esasen yürürlükte olan bir başka işlem nedeniyle mahkeme kararlarının yerine getirilemediğinin anlaşıldığı, bu sebeple başvurucunun manevi zararından söz edilemeyeceği gerekçesiyle reddi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.

62. Karar, temyiz incelemesi için Danıştayda olup henüz kesinleşmemiştir.

5. İstanbul 1. İdare Mahkemesinin E.2013/2339 (Bozma Sonrası E.2017/421) Sayılı Dava Dosyası

63. Başvurucu, İstanbul 1.ve 6. İdare Mahkemelerinde açtığı davalarda verilen iptal kararlarının uygulanmaması nedeniyle uğradığı maddi vemanevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 1. İdare Mahkemesinde 29/7/2013 tarihinde dava açmıştır.

64. Mahkemenin Danıştayın bozma kararı uyarınca verdiği 18/5/2017 tarihli kararında, başvurucunun göreve başlatılmamasına sebep olan 17/5/2013 tarihli ve 30826 sayılı göreve son verme işleminin İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli kararı ile iptal edildiği ve temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği, ayrıca başvurucunun görev iade edildiğinin ve uyuşmazlıktaki mahkeme kararlarına konu işlemlerin tesis edildiği 31/8/2012 ile tazminat davasının açıldığı 29/7/2013 tarihleri arasındaki on bir aylık döneme ilişkin ücret alacağı tutarının 52.886,69 TL olduğunun tespit edildiği belirtildikten sonra;

- Söz konusu ücret alacağının sekiz aylık döneme tekabül eden 38.244,04 TL kısmının E.2017/423 sayılı dosyada dava konusu edildiği ve davanın hâlen derdest olduğu, dolayısıyla maddi tazminat talebinin bu kısmının derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi gerektiği,

- Söz konusu ücret alacağının, üç aylık döneme tekabül eden 14.642,65 TL kısmının 5/9/2014 tarihinde idarece başvurucuya ödendiği, bu sebeple maddi tazminat talebinin bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı ancak söz konusu ücret alacağının faizsiz olarak ödendiği anlaşıldığından dava tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için faiz ödemesi yapılması gerektiği,

-Fiilî çalışmaya bağlı parasal hak unsurları yönünden maddi tazminat talebinin reddi gerektiği,

- Profesör olarak görev yapan başvurucunun hukuka aykırılığı sabit olan işlemler zinciri ve mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle mesleki kariyeri ile sosyal çevresindeki saygınlık ve itibarının zarar gördüğü ve bu nedenle ızdırap ve eleme maruz kaldığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.

65. Karar temyiz incelemesi için Danıştayda olup henüz kesinleşmemiştir.

6. İstanbul 7. İdare Mahkemesinin E.2014/1070 Sayılı Dava Dosyası

66. Başvurucu, lehine verilen mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle 31/5/2013-31/5/2014 tarihleri arasında uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle İstanbul 7. İdare Mahkemesinde 2/6/2014 tarihinde dava açmıştır.

67. Mahkemenin 31/3/2016 tarihli kararında, başvurucu hakkında tesis edilen göreve son verme işlemlerinin hukuka aykırılığının mahkeme kararları ile tespit edildiği, başvurucunun ancak Ağustos 2014 tarihinde göreve başlatıldığı, hukuka aykırı işlemleri nedeniyle idarenin hizmet kusurunun oluştuğu tespit edilmiştir. Bu tespitten hareketle kararda;

- 31/5/2013-31/5/2014 tarihleri arasında yoksun kaldığı ücret tutarlarının mahkeme kararları gereğince zaten başvurucuya ödendiğinin tespit edildiği belirtilerek ve ayrıca, fiilî çalışmaya bağlı parasal hak unsurları yönünden maddi tazminat talebinin reddi gerektiği,

- Başvurucunun hukuka aykırı bir şekilde ve süregelen birden fazla işlemle görevine son verilmesi nedeniyle sıkıntı ve üzüntü duyduğu kabul edilerek dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 50.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.

68. Karar temyiz incelemesi için Danıştayda olup henüz kesinleşmemiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

69. 2577 sayılı Kanun'un "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez."

70. Yönetmelik'in "Süre Durdurma Cezasının Uygulanamaması" başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Yönetici, öğretim elemanı, memur veya diğer personelin bulunduğu maaş derece ve kademesi itibariyle hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanmasının mümkün olmadığı hallerde, fiilin ağırlık derecesine göre brüt aylıklarının ¼'ü - ½'si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir."

71. Anılan Yönetmelik'in "Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Amir ve Kurullar" başlıklı 33. maddesinin (d) bendi şöyledir:

"Üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarma cezası disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine, Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

72. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

73. Başvurucu 31/8/2012 ve 17/5/2013 tarihlerinde hakkında tesis edilen göreve son verme cezalarının iptali istemiyle İstanbul İdare Mahkemelerinde açtığı davalarda verilen iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmediğinden ve göreve iade edilmediğinden şikâyet etmektedir. Göreve iade edilmemesi nedeniyle eğitim-öğretim ve çalışma haklarından yoksun bırakıldığını, aile hayatının olumsuz etkilendiğini belirten başvurucu; Anayasa'nın 36., 41., 42. ve 48. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

74. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu çerçevede başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özünün, hakkındaki göreve son verme cezalarının iptali istemiyle açtığı davalarda lehine verilen kararların uygulanmadığına ilişkin olduğu görüldüğünden belirtilen ihlal iddiaları niteliği gereği mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

75. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

76. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

77. Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:

"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."

78. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).

79. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).

80. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması "mahkemeye erişim hakkı" kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde "mahkemeye erişim hakkı" da anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım, B. No:2012/144, 2/10/2013, § 28).

81. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili olup olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım, § 29).

82. Buna göre başvurucunun yargı kararlarının uygulanmadığı iddialarını, İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin göreve son verme cezalarının iptaline ilişkin kararları gereğince görevine başlatılması talebiyle 23/1/2014 tarihinde idareye yaptığı başvurunun 12/3/2014 tarihli ve 4967 sayılı işlem ile reddedilmesi üzerine göreve başlatılmaması yönündeki iradenin açıklanmış olması hususuna dayandırdığı dikkate alındığında başvurunun süresinde yapıldığı açıktır.

83. Yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiştir. (Barış Yaslan, B. No: 2014/14830, 23/3/2017; Bülent Türk, [GK], B.No: 2014/7002, 1/12/2016).

84. Anayasa Mahkemesinin anılan başvurularda ortaya koyduğu içtihada göre bireysel başvuruda yargılamanın tümü bakımından kesinlik taşımayan kararların icra edilmemesine ilişkin şikâyetlerde adil yargılanma hakkı yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından bakılacak husus, bu kararın uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak nitelikte olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayda olayın koşulları dikkate alınarak incelenmesi gerekir.

85. Adil yargılanma hakkına ilişkin ilke bu şekilde olmakla birlikte diğer temel haklar yönünden kesin ve nihai nitelikte olmayan kararların icra edilmemesi şikâyetinin somut olayın koşulları dikkate alınarak yargılamanın bütününden bağımsız olarak incelenmesi mümkündür. Nitekim Anayasa Mahkemesi Yaman Akdeniz ve diğerleri (B. No: 2014/3986, 2/4/2014) başvurusunda yürütmenin durdurulması kararının uygulanmadığına ilişkin başvuruyu ifade özgürlüğü yönünden incelemiştir. Benzer şekilde Mahkeme, Kristal-İş Sendikası ([GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015) başvurusunda yürütmenin durdurulması isteminin reddi üzerine yapılan bireysel başvuruyu sendika hakkı yönünden incelemiştir.

86. Somut olayda başvurucunun, ihlal iddialarına konu İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin göreve son verme cezalarının iptaline ilişkin kararlarının uygulanarak görevine başlatılması için 23/1/2014 tarihinde idareye başvurduğu ancak Disiplin Kurulunun 3/12/2013 ve 6/2/2014 tarihli kararları ile de görevine son verilmiş olduğu ve söz konusu kararların yürürlükte olduğu gerekçesiyle görevine başlatılmadığı anlaşılmaktadır.

87. Başvurucu hakkında daha önce tesis edilmiş göreve son verme işlemlerine karşı İstanbul 8. İdare Mahkemesinin E.2012/1665, 3. İdare Mahkemesinin E.2012/1683,6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657 sayılı dosyalarında açılan davalarda anılan mahkemeler tarafından verilen gerek yürütmenin durdurulması gerekse iptal kararlarının gerekçelerinde, göreve son verme cezasının disiplin amirlerinin bu yoldaki isteği üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verileceğinin defaatle belirtildiği görülmektedir. Dolayısıyla idarenin, başvurucunun yargı kararı üzerine göreve iade edilmemesine dayanak olarak gösterdiği Disiplin Kurulu kararlarının alındığı tarihlerde (3/12/2013 ve 6/2/2014) göreve son verme cezasının tayininde disiplin kurulunun yetkisiz makam olduğuna dair kararlardan haberdar olduğu açıktır. Nitekim ilerleyen süreçte belirtilen disiplin kurulu kararlarına konu göreve son verme cezası işlemlerinin de aynı gerekçeyle idari yargı mercilerince iptal edildiği görülmektedir (bkz. §§ 38-43;47-51).

88. Bu tespitlere göre idarenin, ihlal iddialarına konu mahkeme kararlarının verilmesinden sonraki süreçte de söz konusu kararların gerekçesini açıkça görmezden gelerek aynı hukuka aykırılık unsurunu içeren başka işlemler tesis etmeye devam ettiği, tesis ettiği bu yeni işlemlerin zincirleme olarak yeni uyuşmazlıklar doğmasına neden olduğu gibi başvurucunun daha önceki mahkeme kararları uyarınca göreve başlatılmasına da engel olarak ortaya konulduğu görülmektedir. Bu itibarla yetkili makam konusundaki sarih yargı kararlarına rağmen takındığı bu tutumu dikkate alındığında işlem ve eylemlerinde hukuka uygun davranmakla yükümlü olan idarenin söz konusu yükümlülüğü yerine getirmeye yönelik gerekli özeni gösterdiğinden söz edilemez. İdarenin bu özensiz tutumunun etki ve sonuçlarının, ihlal iddialarına konu yargı kararlarının uygulanması sürecine de sirayet ettiğigörülmekle birlikte somut olayın özel koşullarında bu durumun, yargı kararının uygulanmaması suretiyle mahkemeye erişim hakkı yönünden bir ihlal oluşturup oluşturmadığının Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer verilen içtihadı dikkate alınarak ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

89. Bu bağlamda başvurucunun, İstanbul 7. İdare MahkemesininE.2014/291 sayılı dosyasında verilen 9/5/2014 tarihli yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair karar gereğince ve ayrıca, ihlal iddialarına konu mahkeme kararlarının uygulanarak göreve başlatılması talebinin reddine ilişkin 12/3/2014 tarihli işlemin iptali istemiyle İstanbul 5. İdare Mahkemesinde açtığı davada verilen 4/7/2014 tarihli, yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne dair karar gereğince 19/8/2014 tarihinde yeniden profesör kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kapsamda, ihlal iddialarına konu İstanbul 1., 3., 6., 8. ve 9. İdare Mahkemeleri kararlarının da 19/8/2014 tarihinde uygulandığı kabul edilmelidir. Bu noktada ise 19/8/2014 tarihi itibarıyla İstanbul 1., 3., 8. ve 9. İdare Mahkemelerinin mezkur kararlarının henüz kesinleşmemiş olduğu, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin E.2012/1657 sayılı dosyasındaki 7/5/2013 tarihli iptal kararının ise 27/6/2014 tarihinde kesinleşmekle birlikte nihai kararın 21/8/2014 tarihinde idareye tebliğ edildiği görülmektedir. Bir başka ifadeyle söz konusu iptal kararları, belirtilen yargılamalara ilişkin nihai kararlar olan karar düzeltme istemlerinin reddine dair kararların verildiği ve/veya idareye tebliğ edildiği tarihlerden (bkz. §§ 12, 16, 20, 24, 28) önce icra edilmiştir. Öte yandan göreve son verme cezalarının iptali istemiyle açılan davalarda verilen esasa ilişkin kararlar olmakla birlikte icra edildikleri tarih itibarıyla henüz kesinleşmediği -ya da nihai kararının idareye tebliğ edilmediği-tespit edilen söz konusu kararların, 19/8/2014 tarihine kadar icra edilmemiş olmasının yargılama sonundaki nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak bir nitelik arz etmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca başvurunun başka bir hakla bağlantısı da tespit edilmemiştir. Bu durumda mahkemeye erişim hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

90. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.