2014/559

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEYFETTİN TUFAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/559)

 

Karar Tarihi: 2/2/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

Raportör Yrd.

:

İsmail Emrah PERDECİOĞLU

Başvurucu

:

Seyfettin TUFAN

Vekili

:

Av. Mehmet Cemal İLGE

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, iş mahkemesinde açılan ve görevsizlik kararı üzerine idare mahkemesinde devam eden davanın süre aşımından dolayı reddedilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/1/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 6/11/2008 tarihinde tarafına tasarruf teşvik neması ödenmesi isteminde bulunmuş, bu talebin idarece 31/12/2008 tarihli işlemle reddedilmesi üzerine talebin reddine ilişkin işleme karşı 2/2/2009 tarihinde açtığı dava, Batman İş Mahkemesinin 4/2/2010 tarihli kararıyla husumet yokluğu gerekçesiyle reddedilmiş, temyiz incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesinin kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21/4/2010 tarihli ilamı ile bozulmuştur.

9. Batman İş Mahkemesi bozma kararına uyarak yaptığı değerlendirme sonucu 13/9/2011 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne hükmetmiş, bu karar da Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 3/2/2012 tarihinde bozulmuştur.

10. Bozma üzerine dava dosyasını tekrar incelemeye alan Batman İş Mahkemesi 8/5/2012 tarihli kararı ile dava konusu uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğunun Uyuşmazlık Mahkemesinin 20/12/2010 tarihli kararı ile hüküm altına alındığını belirterek davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeyerek 6/6/2012 tarihinde kesinleşmiştir.

11. Başvurucu, davanın usulden reddi üzerine 17/9/2012 tarihinde Batman İdare Mahkemesinde aynı talep ile dava açmıştır.

12. Batman İdare Mahkemesi 10/10/2012 tarihli kararı ile davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmetmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

 "...

Bu durumda; davalı idarede görev yapan davacı tarafından, 3417 sayılı Kanun uyarınca tasarrufu teşvik uygulamaları kapsamında hak ettiği alacakların ödenmesi istemiyle adli yargı yerinde açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğuna dair kararın kesinleştiği 06.06.2012 tarihini izleyen günden itibaren 30 gün için de (en son 06.07.2012 tarihinde) dava açılması gerekirken, 17.09.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle inceleme olanağı bulunmamaktadır.

 ..."

13. Başvurucunun itirazı üzerine bu karar Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 13/6/2013 tarihli kararıyla onanmış, başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Mahkemenin 13/11/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

14. Karar düzeltme talebinin reddine ilişkin karar başvurucuya 10/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 8/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 2/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Yargılamanın Sonucuna İlişkin İddia Yönünden

16. Başvurucu, açtığı davanın süre yönünden reddinin kanuna aykırı olduğunu, yargılama süreci devam ederken Yargıtayın farklı içtihatlar ortaya koyarak dava açanları hata yapmaya zorladığını ve yapılan hata sonucu davanın süre yönünden reddedildiğini belirterek adil yargılanma, mülkiyet ve etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun, açtığı davanın süre aşımı gerekçesi ile reddedilmesini bireysel başvuruya konu ettiği anlaşıldığından, başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi uygun görülmüştür.

18. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).

19. Dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Ancak mahkemelerin, usul kurallarını uygularken davanın hakkaniyetine halel getirecek ölçüde katı şekilcilikten, öte yandan kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).

20. Somut olayda Mahkemece, başvurucunun talebi dosyada yer alan bilgi ve belgeler ışığında değerlendirilip olaya uygulanacak 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun ilgili hükümleri ile birlikte yorumlanmak suretiyle, gerekçesi de belirtilerek (bkz. § 12) bir karar verilmiştir. Yapılan bu değerlendirme ve ulaşılan sonuç, dava açmayı imkânsız kılacak ya da aşırı zorlaştıracak nitelikte aşırı şekilci bir yaklaşımdan kaynaklanmadığı gibi belirtilen kanun hükümlerineöngörülmeyecek şekilde olağanın dışında bir anlam vermek suretiyle sonuca ulaşıldığına dair bir uygulama olarak da değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkını ihlal eden bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

21. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu, anılan iki farklı yargılama mercinde geçirilen toplam süreninmakul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

23. 2577 sayılı Kanun'un 9. Maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 " Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. "

24. Başvurucunun Batman İş Mahkemesinde açtığı davanın, idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği, bunun üzerine başvurucunun Batman İdare Mahkemesinde tekrar açtığı davanın ise 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca görevsiz yargı mercince verilen görevsizlik kararının kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren en geç otuz gün içinde açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği ve söz konusu kararın, karar düzeltme talebinin de reddiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.

25. Başvurucu, anılan iki farklı yargılama mercinde geçirilen toplam sürenin makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmişse de, Batman İş Mahkemesince verilen görevsizlik nedeniyle ret kararının kesin nitelikte bir karar olduğu ve bu kararla Batman İş Mahkemesinde devam eden yargılama sürecinin sona erdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar 2577 sayılı Kanun'un 9. Maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde görevsiz yargı mercine başvurma tarihinin, görevli idari yargı mercilerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği öngörülmüşse de bu durumun öncelikle aynı fıkranın birinci cümlesi uyarınca belirtilen otuz günlük süre içerisinde görevli idari yargı mercine başvurulması durumunda geçerli olacağı, Batman İdare Mahkemesinin söz konusu süre yönünden ret kararında, bir önceki başlıkta yapılan değerlendirmeye göre ihlal oluşturacak herhangi bir unsur da bulunmadığı gözetildiğinde öngörülen süre içerisinde görevli idari yargı mercinde tekrar dava açmayan başvurucunun, anılan iki farklı yargılama mercinde geçirilen toplam sürenin makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğine ilişkin iddiasının kabul edilme imkânı bulunmadığı görülmektedir.

26. Açıklanan nedenlerle başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası, her iki yargılama merci yönünden ayrı ayrı ele alınacaktır.

1. Batman İş Mahkemesinde Görülen Dava Yönünden

27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurular incelenebilir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 17).

28. Somut olayda, Batman İş Mahkemesinde görülen davanın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmıştır.

29. Açıklanan nedenlerle, Batman İş Mahkemesinde görülen yargılama süreci yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın,diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Batman İdare Mahkemesinde Görülen Dava Yönünden

30. Anayasa'nın 36. ve 141. maddeleri bağlamında medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerektiğine dair temel ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce incelenmiş ve bu konuda karar verilmiştir (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013). Başvuru konusu olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulumamaktadır.

31. Somut olayda, 17/9/2012 tarihinde Batman İdare Mahkemesine açılan dava ile başlayan yargılama sürecinin Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi tarafından karar düzeltme isteminin reddedildiği 13/11/2013 tarihinde sona erdiği anlaşılmıştır.

32. Başvuruya konu yargılama süreci incelendiğinde; davanın, iki dereceli bir yargılama sisteminde yaklaşık 1 yıl 2 ay sürdüğü, yargılama sürecinin bütünü dikkate alındığında başvurucunun haklarını ihlal edecek bir gecikme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle, Batman İdare Mahkemesinde görülen yargılama süreci yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.  1. Yargılamanın sonucuna ilişkin ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmaları nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Batman İş Mahkemesinde görülen yargılama süreci yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 3. Batman İdare Mahkemesinde görülen yargılama süreci yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.