2014/6855

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. M. S. T. A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/6855)

 

Karar Tarihi: 30/6/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör Yrd.

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

A. M. S.T. A. Ş.

Vekili

:

Av. Yüksel AYDIN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, davalı olarak yer alınan alacak davasında karar ve temyiz aşamasında fazladan harç alınması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 15/5/2014 tarihinde İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 23/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 14/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü15/12/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 30/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 6/1/2015 tarihinde ibraz etmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası kapsamında ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Bir banka ile başvurucu arasında yapılan sözleşme gereği Bankanın para sayma, dolar ve euro kontrol makinelerine ilişkin servis, bakım, onarım ve yedek parçaları ile bunlara ilişkin hizmet ve ödeme şartları konusunda 1/2/2007 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.

9. 8/6/2009 tarihinde yapılan rutin bakım sırasında bir arızanın meydana gelmesi nedeniyle başvurucu Şirkete teknik destek konusunda haber verilmiş, ertesi gün gerçek kişi A.Ş. ile O.K.I. arızanın giderilmesi amacıyla ilgili Bankaya gitmiştir. Arızanın giderilip giderilmediğinin anlaşılması amacıyla verilen paralardan A.Ş.nin 200 adet 500 Euro değerinde iki para destesini teslim etmediği bir süre sonra anlaşılmıştır.

10. Davacı Banka, gerçek kişi A.Ş. ile başvurucu aleyhine 27/8/2009 tarihinde 100.000 Euro değerindeki zararın tahsili amacıyla İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde alacak davası açmıştır.

11.Mahkeme, çeşitli tarihlerde aldığı bilirkişi raporları doğrultusunda başvurucuyu %50 kusurlu bulmuş; 20/12/2012 tarihli ve E.2009/626, K.2012/624 sayılı kararla davalı A.Ş. yönünden tümüyle, başvurucu yönünden ise davayı kısmen kabul etmiştir.

12. Buna göre hükmün başvuruyla ilgili kısmı şu şekildedir:

"1-Davanın davalı A... Ş.. yönünden tümüyle, davalı şirket yönünden KISMEN KABULÜ ile,

100.000 EURO davacı zararının, davalı A... Ş... bu tutarın tamamından, davalı şirket bu tutarın %50'si olan 50.000 EURO'luk kısmından sorumlu olacak şekilde olay tarihi olan 09.06.2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının bir yıllık EURO mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme veya tahsil anındaki TL karşılığının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

 Davalı şirket yönünden fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

2- Alınması gerekli 12.623,09 TL harçtan, peşin alınan 2.868,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.754,19 TL harcın tamamından davalı A. Ş. ( 6.311,54 TL' sindendavalıA. M. S. T. A.Ş.) sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,

Peşin alınan 2.868,90 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine..."

13.Başvurucu ile beraber davacı süresi içinde kararı temyiz etmiştir. Başvurucu temyiz dilekçesinde özetle davalı A.Ş. ile kendisi arasında bir iş ilişkisi kalmadığını, faiz miktarının yasal faiz olması gerektiğini ve hükmün fiilî ödeme veya tahsil anındaki Türk lirası cinsinden kurulması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu bunun yanında son olarak 12.623,09 TL olarak hesaplanan karar harcı miktarından 6.311,54 TL şeklinde sorumlu tutulmasının doğru hesaplandığını ancak peşin alınan 2.868,90 TL harcın davalılardan tahsiline karar verilmesi ile kendisinin karar harcının yaklaşık %75'inden sorumlu hâle geldiğini ileri sürmüş; kararın açıklanan nedenlerle bozulmasını talep etmiştir.

14.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 30/9/2013 tarihli ve E.2013/9642, K.2013/13948 sayılı kararıyla hüküm onanmıştır. Onama kararıyla beraber başvurucunun yatırdığı 3.156 TL temyiz karar harcının mahsubuyla bakiye 9.467 TL temyiz harcının da başvurucudan tahsiline karar verilmiştir.

15.Söz konusu karar, başvurucuya 19/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu, kararın resmî olarak tebliği yapılmadan önce 15/11/2013 tarihinde kayıt altına alınan dilekçesiyle karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

17. Başvurucu karar düzeltme dilekçesinde, olayın esasına tesir eden bir kısım faktörün gözden kaçırıldığı, yeterince değerlendirme yapılmadığı ileri sürülerek açıklamalar yapmıştır. Sonuç olarak da dosyada bulunan deliller, bilirkişi heyetinin rapora ilişkin görüşü ve Mahkemenin bilirkişi raporu üzerinden hareketle hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı bir karar verildiğini iddia etmiş ve karar düzeltme yoluyla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

18. Başvurucunun yanında davacı da süresi içinde 29/11/2013 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Karar düzeltme dilekçesi davacıya 2/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu daha sonra 16/12/2013 tarihinde karar düzeltme istemine ilişkin olarak ek beyanda bulunmuştur. Başvurucu ek beyanında,hem İlk Derece Mahkemesinin hem de Yargıtayın harç miktarlarını yanlış hesapladığını belirtmiştir. Ödenmesi gereken harçların bu sebeple yaklaşık iki misli arttığını iddia etmiştir.

20. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 18/3/2014 tarihli ve E.2014/1661, K.2014/4204 sayılı ilamla ileri sürülen sebeplerin 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesindeki yazılı hâllerden hiçbirine uymadığı gerekçesiyle karar düzeltme isteklerini reddetmiştir.

21.Söz konusu ilam, başvurucuya 16/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

22.Başvurucu 15/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

23. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi şöyledir:

"(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."

24. 1086 sayılı Kanun'un 440. maddesinin (I) numaralı fıkrası şöyledir:

"Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir:

1 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/31 md.) Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması,

2 – Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması,

3 – Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması.

4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması"

25. 6100 sayılı Kanun'un 326. maddesi şöyledir:

"(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.

26.2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 15. maddesi şöyledir:

"Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır."

27.492 sayılı Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahelenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır."

28. 492 sayılı Kanun'a ek 1 sayılı Tarife'nin 2012 yılına ait yargı harçları bölümünün nisbi harca ilişkin (a) ve (e) bentleri şu şekildedir:

"(a) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden (binde 59,4)

...

(e) Yukarıdaki nisbetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtayın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanır."

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 30/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

30. Başvurucu, gerek İlk Derece Mahkemesinin gerekse Yargıtay ilgili Dairesinin harç yönünden yanlış karar verdiğini, fazladan 9.467 TL harç ödemeye mahkûm edildiğini, konunun açıklamalı olarak izah edilip yanlış kararın düzeltilmesi talep edilmesine rağmen hiçbir gerekçe gösterilmeden taleplerinin reddedildiğini, mal varlığında azalma olduğunu, bu sebeple adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, 9.467 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.

B. Değerlendirme

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin temelinde yargılama sonunda harca ilişkin kurulan hükmün ve temyiz sonucunda hükmedilen temyiz karar harcının gerekenden fazla olması sebebiyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası bulunmaktadır.

32. Bakanlık tarafından şikâyetlerin bir kısmının fazla harç alınması ile ilgili karar düzeltme talebinde bulunulmasına rağmen gerekçe gösterilmeden reddedilmesine dolayısıyla gerekçeli karar hakkına ilişkin olduğunu belirtilmiştir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesinin önceki içtihadına atıfla görüş sunulmasına gerek görülmemiştir. Başvurucunun diğer şikâyeti hakkında ise kanun yolunda gözetilmesi gereken hususa ilişkin içtihat belirtilerek söz konusu hukuki süreç Anayasa Mahkemesinin dikkatine sunulmuştur.

33. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında ilk olarak başvuruya konu kararın, yanlış karara hiçbir gerekçe belirtilmemiş olması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtmiş ve gerekçe olmadan serdedilen tüm kararların adil yargılanma hakkını aynı zamanda ihlal edeceğini, ayrıca Mahkemenin kanun koyucunun yerine geçerek harç koymasının mülkiyet hakkını ihlal edeceğini iddia etmiştir.

34.Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."

35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılıAnayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."

36. 6216 sayılı Kanun'un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."

37.6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun'un 49. maddesinin (6) numaralı fıkrasında ise kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

38. Anılan kurallar uyarınca derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış olayların sübutu, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfîlik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar da bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede derece mahkemelerinin delilleri takdirinde açıkça keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

39. Harç, devletin yüklenmiş olduğu görevleri yerine getirebilmek için anayasal sınırlar içinde egemenlik yetkisine dayanarak değerlendirdiği, çeşitli kaynaklardan elde etmiş olduğu vergi ve resim gibi bir çeşit kamu geliridir. Ayrıca harç, bireylerin özel menfaatlerine ilişkin olarak kamu hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında bu hizmetlerin maliyetlerine katılmaları amacıyla zor unsuruna dayanılarak alınan mali yükümlülüktür (AYM, E. 2009/27, K. 2010/9, 14/1/2010).

40. Hukuk yargılamalarında uygulanan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da geçen "Kaybeden öder." ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine ilişkin düzenlemeleri ifade eder (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 50).

41. Dava harcı bir yargılama gideri olup kural olarak bu tür giderler mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil eder. Ancak gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmeksizin uyuşmazlıkları makul sürede bitirebilmesi amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi hâlinde başvurucuya yüklenecek olan harç bu çerçevede değerlendirilmelidir.

42. Somut olayda başvurucu, yargılama giderlerinden olan harç miktarlarının yanlış hesaplandığını ileri sürmektedir. Bu kapsamda başvurucu, davacı tarafından yatırılan ve müteselsilen tahsiline karar verilen 2.868,90 TL ile hükmedilen 6.311,54 TL karar harcı, 3.156 TL peşin ödenen temyiz harcı, temyiz incelemesi sonucunda hükmedilen 9.467 TL bakiye onama harcı olmak üzere toplam 21.803,44 TL ödediğini, kendisinin temyiz ettiği miktarın 50.000 Euro olduğunu, temyiz aşamasında reddedilen kısım üzerinden temyiz karar harcının hesaplanması gerektiğini, peşin alınan 2.868,90 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesiyle fazladan ödeme yaptığını ileri sürmekte ve 9.467 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talep etmektedir.

43. Başvurucu süresi içinde peşin alınan harcın 2.868,90 TL yönünden davalılardan müteselsilen tahsiline ilişkin hükmü temyiz etmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi temyiz incelemesi sonucunda yerel Mahkeme kararını onamıştır. Başvurucu daha sonra karar düzeltme aşamasında süresi içinde esasa ilişkin taleplerde bulunmuş, süresi geçtikten sonra ise hem temyiz harcına hem de peşin alınmasına hükmedilen harca ilişkin ek beyanda bulunmuştur. Yargıtayın aynı Dairesi tarafından ileri sürülen sebeplerin hiçbiri kanuna uygun bulunmayarak reddedilmiştir. Yargılama süreci, davanın konusu, tarafların sorumlu oldukları miktarların farklı olması,başvurucunun diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olması, müteselsilen sorumlulukta diğer davalıya rucü etme imkanının bulunması dikkate alındığında müddeabihin kısmi kabulü hâlinde müteselsilen sorumlu tutulan kişilerin yargılama giderlerinden nasıl ve ne şekilde, bu kapsamda uyuşmazlık konusu değer yahut hükme bağlanan tutar üzerinden yargılama giderlerinden sorumlu olup olmayacakları meselesi derece mahkemelerinin takdir edeceği ve dikkate alacağı hususlardır.

44. Bunun yanında somut olayda incelebilecek husus, başvurucunun ödemekle mükellef olduğu tutarın adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturup oluşturmayacağıdır. Davada hükme bağlanan tutar, davanın özel şartları, bireysel başvuru yapılırken yargılama giderlerinin mahkemeye erişim hakkı kapsamında ağır bir ekonomik yük getirdiğinden başvurucunun bahsetmemesi (bkz. § 30, § 33) dikkate alındığında ileri sürülen şikayetler kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlardır.

45. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

46. Başvurucu, başvuru konusu olayın başkaları tarafından bilinmesini istememekte ve kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinde bulunmaktadır. Somut olayda, başvurucu şirketin itibarının korunması maksadıyla gizlilik talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.