2014/6890

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TURAN CENGİZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/6890)

 

Karar Tarihi: 29/6/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

Raportör Yrd.

:

Hikmet Murat AKKAYA

Başvurucu

:

Turan CENGİZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, talep edilen bir alacağın ödenmemesi üzerine açılan alacak davasında borcun nereden kaynaklandığına ilişkin bir evrak sunulmaması, sebebi açıklanmadan davanın kabulüne karar verilmesi, zamanaşımı iddiasında bulunulmasına rağmen talebin kabul edilmemesi gerekçeleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/3/2013 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5.Anayasa Mahkemesinin 13/3/2003 tarihli ve E.1991/1, K.2003/1 sayılı kararıyla Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) kapatılmıştır.

6. Başvurucu, o dönem kapatılmasına karar verilen partinin Edremit İlçe başkanıdır.

7.Yapılan incelemeler sonucunda Edremit İlçe Teşkilatına ait 545,01 TL gelir farkı oluştuğu tespit edilmiş ve başvurucuya bu durum Edremit Kaymakamlığı İlçe Malmüdürlüğü tarafından 10/6/2013 tarihinde bildirilerek farkın ödenmesi istenmiştir. Söz konusu yazı şu şekildedir:

"Balıkesir Deftardarlığı Milli Emlak Müdürlüğünden alınan 2/4/2013 tarih ve ... sayılı yazı ve eklerinde belirtilen hususlarla ilgili;

Anayasa Mahkemesinin 13/3/2003 tarih ve 1991/1 esas, 2003/1 sayılı kararı ile kapatılmasına karar verilen ve 2820 Siyasi Partiler Kanunun 110. maddesi uyarınca malları hazineye intikal eden Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) hakkında İnceleme Grubu tarafından düzenlenen 23/01/2013 tarih ve 2013/01,002,004 sayılı raporuna göre Edremit İlçe Teşkilatına ait 545,01 TL gelir farkı oluştuğu ancak bu tutarın mevcut olmadığı belirlendiği bildirildiğinden dolayı, öncelikle 659 sayılı KHK.'nın 9/1 maddesine göre sulhen 545,01 TL gelir farkının Malmüdürlüğümüze yatırılmasını, aksi takdirde yasal yollara müracaat edileceği hususunu bilgilerine tebliğen rica ederim."

8. Başvurucu aynı gün Edremit Malmüdürlüğüne hitaben bir dilekçe vermiştir. Dilekçenin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Tarafıma tebliğ edilen ilgi sayılı yazınızda belirtmiş olduğunuz rapor ve hususlarla ilgili belirtilen 545,01 TL gelir farkının bu zamana kadar yani aradan geçen 10 yıllık süre aşımı da göz önünde tutularak zaten borç sayılmayacağı, sayılsa da şu ana kadar tarafıma böyle bir borcun bildirilmiş olması gerekirdi. Zaten böyle bir borcu da kabul etmem mümkün değildir. Böyle bir borç da yoktur. Bu dönemde parti kapatıldığında ilgili yasa gereğince bütün malvarlığı ile birlikte gelir ve gideri ile birlikte hazineye intikal ettirilmiştir..."

9.Bunun üzerine 27/6/2013 tarihinde Maliye Bakanlığı tarafından başvurucu aleyhine Edremit 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açılmıştır.

10.Dilekçe teatisi aşamalarından sonra 19/12/2013 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında tahkikat aşamasına geçilmiş, duruşma sonunda şu şekilde karar alınmıştır:

"...

1-Taraflara dilekçelerinde belirttikleri ancak henüz sunmadıkları delillerini sunmaları için ikişer haftalık kesin süre verilmesine süresi içerisinde sunulmadığı takdirde bu delillerden vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına, ihtar yapıldı

2-Davacıvekiline dosyaya sunduğu belge ve raporlarınaslı veya onaylı örneğini sunması için iki haftalık kesin süre verilmesine süresi içerisinde sunulmadığı takdirde bu delillerden vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına ihtar yapıldı

3-Deliller dosyaya sunulduktan sonra dava ve cevap dilekçeleri doğrultusunda dosyanın bir hesap bilirkişisine tevdii ile bilirkişi raporu düzenlettirilmesine, bilirkişi için 150 TL ücret takdirine, masrafın davacı gider avansından karşılanmasına... [karar verildi]"

11. Davacı vekili süresi içinde belge ve raporların onaylı örneklerini dosyaya sunmuştur. Bilirkişi, raporunu 26/2/2014 tarihinde düzenlenmiş ve aynı gün Mahkemeye sunmuştur. Bilirkişi raporunda ilgili belgelerin incelenmesi sonucunda gelir farkının 545,01 TL olduğu belirtilmiştir.

12. 27/2/2014 tarihinde yapılan duruşmada, bilirkişi raporunun birer örneği başvurucuya ve davacıya elden verilmiştir.

13. Başvurucu bilirkişi raporunu kabul etmemiş, ayrıca talebin zamanaşımına uğradığını ilk defa bu celsede ileri sürmüştür. Davacı ise duruşmada söz alarak zamanaşımı itirazının süresinde ileri sürülmediğini ifade etmiştir.

14. Mahkeme, duruşma sonunda dosyanın incelemeye alınmasına; bir sonraki duruşmanın 15/4/2014 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

15. 15/4/2014 tarihinde yapılan duruşmada, zamanaşımına ilişkin def'inin zamanında ileri sürülmediği gerekçesiyle yargılamaya devam olunmuştur. Duruşma sonunda davanın kabulüne ve 545,01 TL'nin temerrüt tarihi olan 10/6/2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte başvurucudan alınıp davacıya verilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

16.Bireysel başvuru 12/5/2014 tarihinde yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

17. 22/4/1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 107. maddesi şöyledir:

"Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılan siyasi partinin bütün malları Hazineye geçer."

18. 2820 sayılı Kanun'un 74. maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:

"Siyasi partiler harcamalarını fatura, fatura yerine geçen belgeler ile bu belgelerin temin edilmesinin mümkün olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu gösterecek muhtevaya sahip olmak şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler. Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma gibi mücbir sebeplerle aslının temin edilemediği hallerde, fatura ve fatura yerine geçen belgeler yerine bu belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli örnekleri kullanılabilir.

19. 18/2/1998 tarihli ve 23262 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 235 Sıra No.lu Millî Emlak Genel Tebliği'nin 2. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Tespit komisyonları; kapatılan partinin malvarlığını, her türlü defter ve belgelerini tespit eder ve düzenlenecek rapor ve tutanaklarla birlikte illerde defterdarlığa (Millî emlâk dairesi başkanlığı veya millî emlâk müdürlüğü), ilçelerde ise malmüdürlüğüne teslim ederler. Genel merkezin bulunduğu ilde ise söz konusu tespit işlemleri, il tespit komisyonu tarafından yetkili parti temsilcisi de hazır bulundurularak yapılır. Düzenlenen tutanaklar parti temsilcisi ile birlikte imzalanır."

20. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 161. maddesi şöyledir:

" Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz."

21. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesi şöyledir:

"(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 29/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, tespit edilen gelir farkının aradan geçen zaman zarfında neden kaynaklandığına dair net bir açıklama yapılmadan tahsil edildiğini, bu zamana kadar böyle bir borcun bulunması hâlinde tarafına bildirilmesi gerektiğini, borcu kabul etmediğini; zira, Parti kapatıldığında ilgili yasa gereğince Partinin bütün mal varlığı ile birlikte gelir ve giderlerinin Hazineye intikal ettiğini, ayrıca zamanaşımı yönünden de borca itiraz ettiğini, herhangi bir delil olmamasına rağmen davanın kabul edildiğini, maddi anlamda böyle bir borcu ödeyecek gücü bulunmadığını, dava sürecinde ve Malmüdürlüğünce yollanan dilekçede borcun neden kaynaklandığına ilişkin evrak sunulmadığını, borcun neden kaynaklandığına dair Mahkeme tarafından açıklama istenmediğini, bu yüzden Mahkemece istenen kanıt ve delillerin sunulamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

24. Başvurucunun anılan ihlal iddialarının özünün yargılama sonucunda eksik incelemeye dayalı, adil olmayan karar verildiğine ilişkin olduğu değerlendirilerek bu iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

25. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

 "Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."

27. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

28. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları açık bir keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).

29. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada geçerli olan delil sunma ve inceleme yöntemlerinin adil yargılanma hakkına uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında olmayıp Anayasa Mahkemesinin görevi, başvuru konusunun yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddialarının da yargılamanın bütünü kapsamında değerlendirilmesi gerekir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27; benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68). Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, tarafların tanık ve bilirkişi incelemesi de dâhil dermeyan ettikleri delillerin değerlendirilmesi ve özellikle bu taleplerin reddi hâlinde yargılama makamınca bu karara ilişkin tutarlı şekilde gerekçe gösterilmesi gereğidir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Vidal/Belçika, B. No: 12351/86, 22/04/1992, § 34; Tamminen/Finlandiya, B. No: 40847/98, 15/06/2004, §§ 40-42).

30. Somut olayda borcu kabul etmeyen başvurucu aleyhine açılan alacak davasında başvurucu, dilekçelerin teatisi aşamasında borcu kabul etmediğini belirtmiştir. Başvurucu tahkikat aşamasında buna ek olarak zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de Mahkeme, itirazın süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davaya devam etmiştir. Dolayısıylazamanaşımına ilişkin olarak davanın tahkikat aşamasında itiraz edilmiş ve davacının duruşmada zamanaşımına karşı beyanda bulunmuş olması gerekçeleriyle Mahkemenin davaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Başvurucu, gelir farkının nereden kaynaklandığı hususu açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulduğunu ileri sürse de gerek Malmüdürlüğünün başvurucuya gönderdiği yazıda gerekse bilirkişi raporunda buna ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Nitekim bilirkişi, ilçe teşkilatının gelir-gider defterini, gelir makbuzlarını, vergi müfettişlerinin 2013/01,02,01 sayılı raporunu inceleyerek kanaatini belirtmiş ve gelir farkının 545,01 TL olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunma imkanından yararlanmış ve Mahkeme elde edilen deliller sonucunda davanın kabulüne karar vermiştir.

31. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün, Derece Mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.

32. Başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Mahkeme tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.

33. Açıklanan nedenlerle kanun yolu şikâyeti niteliğinde olan başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 29/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.