2014/7060

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

AYŞE ACAR BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/7060)

Karar Tarihi: 21/9/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Ayşe ACAR

Vekili

:

Av. Mehmet ACAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, işin önemi ve niteliğine göre davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğine ilişkin bir içtihadın davada uygulanmaması ve bu tür davalarda davalı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/5/2014 tarihinde Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı 25/3/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık herhangi bir görüş sunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne izafeten DSİ Eskişehir Bölge Müdürlüğü tarafından başvurucunun Kütahya ili Çavdarhisar ilçesi Ağarı köyünde bulunan taşınmazı için 11/6/2012 tarihinde Gediz Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılmıştır.

8. Tensip zaptının ve cevap dilekçesinin tebliğinden sonra ön inceleme duruşmasının 18/10/2012 tarihinde yapılmasına karar verilmiş ve duruşma günü taraflara bildirilmiştir. Başvurucunun ve vekilinin ön inceleme duruşmasına katılmaması ile beraber tarafların artık uzlaşamayacakları tespit edilmiş ve tahkikat aşamasına geçilerek üç ziraat, iki mülk ve bir fen bilirkişi ile beraber 23/11/2012 tarihinde keşif yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti fen bilirkişisinin hazırladığı rapor hariç olmak üzere ilgili evrakları 4/12/2012 tarihinde Mahkemeye sunmuştur.

9. 5/12/2012 tarihinde yapılan duruşma sonucunda alınan karar gereği duruşmaya katılmayan başvurucuya söz konusu bilirkişi raporu tebliğ edilmiştir. Duruşma 29/1/2013 tarihine ertelenmiştir. Başvurucu ve davacı daha sonra ek rapor alınması yönünde anılan rapora itiraz etmiştir.

10. Mahkeme 29/1/2013 tarihinde yapılan ve sadece davacının katıldığı duruşmada itirazları reddetmiş, bilirkişi raporu ile tespit edilen 2.478,61 TL'nin ödenmesi için davacıya süre verilmiştir. Ayrıca fen bilirkişisinin 12/12/2012 tarihinde düzenlediği raporun başvurucuya tebliğ edilmesine karar verilmiş ve başvurucu bu rapora da çeşitli gerekçelerle 26/2/2013 tarihinde itiraz etmiştir. Rapora itiraz ederken başvurucu, cevap dilekçesinde belirttiği gibi davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağını yine dile getirmiştir.

11. 29/3/2013 tarihinde yapılan duruşma neticesinde taşınmazın idare adına tesciline karar verilmiştir. Mahkemenin 29/3/2013 tarihli ve E.2012/251, K.2013/170 sayılı kararının gerekçesi şu şekildedir:

"...

Dosyaya ibraz edilen 12/12/2012 havale tarihli fen bilirkişisi raporunun incelenmesinde, kamulaştırılan alanın yüzölçümünün toplam 482,69 m2 olduğunun rapor edildiği görülmüştür.

Keşfe birlikte götürülen bilirkişi heyeti 04/12/2012 havale tarihli bilirkişi raporunu tanzim ederek mahkememize ibraz etmiştir. İbraz edilen raporun incelenmesinde, davakonusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının bedelinin 2.478,61 TL olduğunu mahkememize rapor edildiği görülmüştür.

Davalı tarafa yapılan tebligatta ve gazete ilanlarında da belirtildiği gibi, mahkememizce yapılan keşif sonucunda belirlenen 2.478,61 TL kamulaştırma bedelini davacı tarafından mahkememizce verilen yasal süresi içindeZiraat Bankası Gediz Şube Müdürlüğü'ne mahkememiz dosya numarası belirtilerekyatırıldığı makbuz suretinin incelenmesinden görülmüştür.

4650 S.K. ile değişik 2942 S.K. nun 10. maddesi gereğince; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin bağlı bulunduğu köy muhtarının da katılımı ile ve aynı kanunun 15. maddesi ve geçici 5. maddesi hükmüne uygun olarak oluşturulan kamulaştırma bilirkişileri marifetiyle mahallinde bir kez keşif yapılmış ve bilirkişi kurulundan kamulaştırma bedeli ile ilgili gerekçeli rapor alınmıştır.

4650 S.K. ile değişik 2942 S.K. nun 10. maddesi gereğince, bilirkişi kurulunun raporu taraflaratebliğ edilmiştir.

Keşifte dinlenen muhtardan, dava konusu taşınmaza hangi ürünlerin ekilip, dikildiği, hangi tarımsal münavebe sisteminin uygulandığı, 4650 S.K. ile değişik 2942 S.K.nun 15/son maddesi gereğince değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle taşınmazın piyasadaki rayiç değeri ile ilgili bilgiler alınmıştır.

Bilirkişi kurulundan alınan usul ve yasaya uygun rapora göre, bilirkişi kurulunun belirlediği kamulaştırma bedeli adalet ve hakkaniyete uygun olduğundan 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesi gereği yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiş ve tarafların bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bilirkişi kurulunun; bilimsel, gerekçeli, mahkememizin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli, İl Tarım Müdürlüğü'nün verilerine uygun raporuna göre; kapitilizasyon faizi oranının ve münavebeye esas alınan ürünlerin kamulaştırma evrakına, dosya kapsamına ve taşınmazın tür ve miktarına uygun olduğu ve tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelire göre saptanan kamulaştırma bedelinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan bölümünün kamulaştırma bedelinin 2.478,61 TL olarak tespitine ... karar verilmiştir."

12. Mahkeme kararda davacı idarenin yapmış olduğu yargılama giderlerini 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 29. maddesi uyarınca idare üzerinde bırakmış, ayrıca başvurucu lehine 1.320 TL vekâlet ücretinin davacı idareden alınmasına, davacı idare de kendisini vekille temsil ettirdiğinden 1.320 TL vekâlet ücretinin başvurucudan alınarak davacı idareye verilmesine karar verilmiştir.

13. Başvurucu kararı katılma yoluyla temyiz etmiş, vekâlet ücreti yönünden kendisinin üzerine dava konusu hükmedilen bedel kapsamında aşırı ve orantısız yük yüklendiğini ileri sürmüştür. Ayrıca kamulaştırma bedelinin eksik olduğunu belirtmiş ve yasal faiz konularında da başvurucu itirazda bulunmuştur.

14. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 1/11/2013 tarihli ve E.2013/14491, K.2013/14522 sayılı kararla bilirkişi kurulunca münavebeye alınan buğday, şeker pancarı ve sılajlık mısırın 2012 yılı itibarıyla sulu şartlarda dekar başına ortalama verim, kilogram başına toptan satış fiyatı ve dekar başına üretim giderinin ayrıntılı olarak gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilmesini istemiş ve ilgili evrakların dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Dairenin temyiz incelemesi sonucunda 24/2/2014 tarihli ve E.2014/1320, K.2014/3223 sayılı kararıyla, davanın açıldığı ve dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle hüküm düzelterek onanmıştır. Başvurucunun ve davacının diğer itirazları ise reddedilmiştir.

15. Söz konusu karar, başvurucuya 14/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 13/5/2014 tarihinden bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

17. 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, ... asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, ... idare adına tesciline karar verilmesini ister.

 Mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, ... taşınmaz malın malikine ... bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır. Duruşma günü idareye de tebliğ olunur.

 ...

 Mahkemece belirlenen günde yapılacak duruşmada hakim, taşınmaz malın bedeli konusunda tarafları anlaşmaya davet eder. Tarafların bedelde anlaşması halinde hakim, taraflarca anlaşılan bu bedeli kamulaştırma bedeli olarak kabul eder ve ...

 Mahkemece yapılan duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hakim, en geç on gün içinde keşif ve otuz gün sonrası için de duruşma günü tayin ederek, 15 inci maddede sayılan bilirkişiler marifetiyle ve tüm ilgililerin huzurunda taşınmaz malın değerini tespit için mahallinde keşif yapar. ...

 Bilirkişiler, taraflar ve diğer ilgililerin beyanını da dikkate alarak, 11 inci maddedeki esaslar doğrultusunda taşınmaz malın değerini belirten raporlarını onbeş gün içinde mahkemeye verirler. Mahkeme bu raporu, duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğ eder. Yapılacak duruşmaya hakim, taraflar veya vekillerini ve bilirkişileri çağırır. Bu duruşmada tarafların bilirkişi raporlarına varsa itirazları dinlenir ve bilirkişilerin bu itirazlara karşı beyanları alınır.

 Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde gerektiğinde hakim tarafından onbeş gün içinde sonuçlandırılmak üzere yeni bir bilirkişi kurulu tayin edilir ve hakim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının kamulaştırılma bedelidir. . İdarece, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına . dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmaz malın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.

 (Ek fıkra: 11/04/2013-6459 S.K./6. md) Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılamaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanuni faiz işletilir.

 ..."

18. 2942 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 "15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;

 a)Cins ve nevini,

 b) Yüzölçümünü.

 c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,

 d)Varsa vergi beyanını,

 e)Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,

 f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini.

 g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,

 h) Yapılarda, (.)(2) resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,

 ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,

 Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.

 Taşınmaz malın değerinin tespitinde, kamulaştırmayı gerektiren imar ve hizmet teşebbüsünün sebep olacağı değer artışları ile ilerisi için düşünülen kullanma şekillerine göre getireceği kâr dikkate alınmaz.

 ..."

19. 2942 sayılı Kanun'un 12. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 "Kısmen kamulaştırılan taşınmaz malın değeri;

 ...

 b) Kamulaştırma dışında kalan kısmın kıymetinde, kamulaştırma nedeniyle eksilme meydana geldiği takdirde; bu eksilen değer miktarı tespit edilerek, kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin olunan kamulaştırma bedeline eksilen değerin eklenmesiyle bulunan miktardır.

 ...

 (b) ve (c) bentlerinde sözü edilen bedelin düşüş ve artış miktarları, 11 inci maddede belirtilen esaslara göre bedel takdiri suretiyle tespit olunur."

20. 2942 sayılı Kanun 'un 29. maddesi şöyledir:

 "10 uncu madde uyarınca mahkeme heyetinin harcırahları, 15 inci madde uyarınca mahkemece oluşturulan bilirkişilerin ve keşifte dinlenilen muhtarın mahkemece takdir edilecek ücretleri ile, tapu harçları ve bu Kanunun gerektirdiği diğer giderler kamulaştırmayı yapan idarece ödenir."

21. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesi şöyledir:

“(1) Yargılama giderleri şunlardır:

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti.

…”

22. 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesi şöyledir:

“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.”

23. 6100 sayılı Kanun’un 330. maddesi şöyledir:

“(1) Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücreti, taraf lehine hükmedilir.”

24. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesi şöyledir:

“Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.”

25. 2942 sayılı Kanun'a 18/6/2010 tarihli ve 5999 sayılı Kanun'la eklenen geçici 6. maddenin 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesiyle eklenen yedinci fıkrası ile onuncu fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:

“Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.

...

Bu madde hükümleri karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalara uygulanır. Kararı kesinleşen davalara ise, bu maddenin yalnızca sekizinci fıkra hükümleri uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Mahkemenin 21/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

27. Başvurucu, bedel tespitine yönelik davada taşınmaz değerinin düşük gösterildiğini, bununla birlikte dava açılmasına sebebiyet vermediği gibi açılan davanın kamulaştırma işleminin tamamlayıcı unsuru olması sebebiyle aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kamulaştırma işlemine karşı çıkmadığından davayı kaybetmiş gibi vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, bu hususu temyiz aşamasında dile getirmesine veDairenin aynı yönde içtihatları olmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, tahsiline karar verilen yargılama giderleri nedeniyle taşınmazın değerinin çok altında kamulaştırılması sonucunu doğurduğunu belirterek, Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde belirtilen mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşve yargılamanın iadesi veya tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, yukarıda sayılan şikâyetlerinden kamulaştırma bedelinin düşük gösterildiğine ilişkin şikâyetinin mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür. Başvurucunun, kamulaştırma bedelinin bir kısmını yargılama gideri olarak ödemek zorunda kaldığı iddiası ise adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden değerlendirilmiştir.

1. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

29. Başvurucu; aleyhine açılan kamulaştırmabedelinin tespiti ve taşınmazın tescili davası sonucunda hükmedilen kamulaştırma bedeli miktarının taşınmazın gerçek karşılığı olmadığını, komşu taşınmazların daha verimsiz olmasına rağmen dekarına daha yüksek bedel ödendiğini ileri sürmüştür.

30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 "Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.

31.6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.

32. Somut başvurunun dayanağını oluşturan konulardan biri olan kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin ödenmesi talebi, Anayasa'nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir. Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı ve kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 13. maddesi temel hak ve hürriyetleri sınırlanmada genel ilkeleri tespit ederken devlet ve kamu tüzel kişilerine özel mülkiyette bulunan taşınmazları kamulaştırma yetkisi veren ve kamulaştırma ilkelerini belirleyen Anayasa'nın 46. maddesi, mülkiyet hakkının sınırlanmasına ilişkin özel hükümler içermektedir. Anayasa'nın bütünselliği ilkesi gereği başvurucunun bahsedilen talebinin değerlendirilmesinde Anayasa'nın 35. maddesiyle birlikte 13. ve 46. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 28).

33. 2942 sayılı Kanun'un 10. ve 11. maddelerinde bir taşınmazın kamulaştırılması ve bu kamulaştırmanın satın alma usulü ile gerçekleştirilememesi hâlinde uyuşmazlığın yargıya taşınacağı hüküm altına alınmış, asliye hukuk mahkemelerinin görevli kılındığı bu yargılama sürecinde uygulanacak usule ilişkin kurallar ile kamulaştırmaya konu taşınmazın bedelinin belirlenmesine yönelik yöntem ve işlemler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir (bkz. §§ 17, 18). Yine 2942 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile de kısmi bir kamulaştırma işlemi yapılması hâlinde kamulaştırılan kısmın dışında kalan bölümlerde kamulaştırma nedeniyle değer kaybı söz konusu olduğunda bu kaybın da anılan Kanun'un 11. maddesi hükümleri uyarınca telafi edileceği düzenlenmiştir (bkz. § 19). Bu durumda söz konusu düzenlemeler ışığındakanun koyucunun, bireylerin mülkiyet hakkına kamulaştırma yolu ile müdahalede bulunulduğunda bu müdahalenin bireylerde yarattığı külfetin adil biçimde giderilebilmesi niyetini taşıdığı görülmektedir (Mehmet Deniz, B. No: 2013/2307, 10/3/2016, § 41).

34. Bu kapsamda başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili davasında İlk Derece Mahkemesi 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesi doğrultusunda kamulaştırmaya konu taşınmaz başında oluşturulan bilirkişi heyeti ve mahallî bilirkişi beraberinde keşif icra etmiştir. Mahkeme, tarafların keşfin ardından düzenlenen bilirkişi raporlarına itirazını, alınan raporların kanuna ve usule uygun olarak alınması ve hakkaniyete uygun olması gerekçeleriyle reddetmiş ve davanın daha fazla uzamasını önlemek maksadıyla bilirkişi raporlarını hükmüne esas almıştır. Mahkemenin bu kararı Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 24/2/2014 tarihli ilamı ile onanmıştır.

35. Başvuruya konu olan ve yukarıda özetlenen yargılama sürecinde kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespitinde kullanılan yöntem, taşınmazın kendine has özelliklerinin değerine etkisinin belirlenmesi ve emsalleri ile karşılaştırılması gibi somut olayın durumuna göre dikkate alınacak hususlar, ilgili kanun hükümlerinin öngördüğü sınırlar dâhilinde hâkimin takdir yetkisinde olmakla birlikte yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde kamulaştırma bedelinin tespiti hususunda tarafların talep ve itirazları dikkate alınarak değerlendirmeler yapıldığı ve bunun sonucunda mülkiyet hakkına kamulaştırma yolu ile yapılan müdahalenin karşılığı tespit edilerek müdahalenin giderimi yoluna gidildiği, karşılığın da başvurucuya İlk Derece Mahkemesinin ara kararının hemen ardından ödendiği tespit edilmiştir.

36. Açıklanan nedenlerle mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin meşru olduğu ve ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

37. Başvurucu dava açılmasına sebebiyet vermediğini, açılan davanın kamulaştırma işleminin tamamlayıcı unsuru olması sebebiyle aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olduğunu,kamulaştırma işlemine karşı çıkmadığından davayı kaybetmiş gibi vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, bu hususu temyiz aşamasında dile getirmesine ve Dairenin benzer yönde içtihatları olmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, tahsiline karar verilen vekalet ücreti nedeniyle taşınmazın değerinin çok altında kamulaştırılması sonucunu doğurduğunu iddia etmiştir.

38. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

39. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, ölçülü olması ve başvurucuya ağır bir yük getirmemesi gerekir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).

40. Mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi veuyuşmazlıkların makul sürede bitirebilmesi amacıyla belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu makamlarının takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız kılmadıkça ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Davanın sonucuna göre kaybeden tarafa yüklenen vekâlet ücretinin davanın açıldığı tarih itibarıyla öngörülebilir olduğu takdirde mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez (Serkan Acar, §§ 38-40).

41. Hukuk yargılamalarında uygulanan ve AİHM kararlarında da geçen "Kaybeden öder" ilkesi, tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarına hükmedilmesine ilişkin düzenlemeleri ifade eder (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 50).

42. 6100 sayılı Kanun'un 330. maddesinin gerekçesinde, genel hükümlere göre avukat ile iş sahibi arasında düzenlenen vekâlet sözleşmesi çerçevesinde avukatın aldığı ücretten farklı olarak vekâlet ücretinin, davada haklı çıkan tarafın davasını vekille takip etmesi durumunda diğer yargılama giderlerinin dışında lehine hükmedilen bir tutar olduğu, bu ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanacağı ve yargılama giderleri kapsamında olduğu belirtilmiştir. Maddenin gerekçesinde ayrıca 1136 sayılı Kanun’un 164. maddesinin beşinci fıkrasında geçen “Vekâlet ücreti avukata aittir.” hükmünün kararın taraflar için oluşturulduğu ve onların lehlerine ve aleyhlerine sonuç yaratacağı prensibinin uygulanmasına engel olmadığı, 1136 sayılı Kanun’daki hükmün avukat ile müvekkil arasındaki hukuki ilişkide geçerli olacağı, düzenlemede geçen vekâlet ücretinin avukatla müvekkili arasında yapılan sözleşmede geçen ücret olmadığı, mahkemece taraf lehine hükmedilen yargılama giderleri kapsamında bir ücret olduğu belirtilmiştir (Atilla İnan, B. No: 2012/615, 21/11/2013, § 26).

43. Somut olayda başvurucu, vekili vasıtasıyla davaya katılmış ve yargılama sürecine aktif olarak dâhil olmuştur. Başvuruya konu kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası sonunda Mahkeme, yargılama giderlerini 2942 sayılı Kanun gereği davacı idareye yüklemiş ancak başvurucu ve davacı idarenin vekille temsil edilmeleri, başvurucunun mahkemenin ödenmesine karar verdiğinden daha yüksek bir talepte bulunmuş olması ve idarenin talebe nazaran daha düşük bir bedel ödemesi sebepleriyle karşılıklı vekalet ücretine hükmetmiştir.

44. Bu durumda yargılama sürecinde başvurucu ile davacı idarenin karşılıklı olarak birbirlerine 1.320 TL vekâlet ücreti ödenmesine karar verildiği, hükmedilen vekâlet ücretlerinin taraflar için oluşturulduğu (bkz. § 42), başvurucuya da aynı miktarda vekâlet ücreti ödendiği gözönünde bulundurulduğunda başvurucu aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin somut olayda başvurucunun mahkemeye erişimini engelleyecek nitelikte olmadığı, bunun yanında kanun yolunda yapıldığı belirtilen 143 TL temyiz masrafının her davada kanun yoluna gereksiz başvuru yapılmasını önleyerek uyuşmazlıkları makul sürede bitirebilmesi amacı taşıdığı ve yine bu meblağın kanun yolu incelemesine ulaşmayı engelleyecek şekilde yüksek bir miktara ulaşmadığı anlaşıldığından mahkemeye erişim hakkına yönelik iddiaların ihlal niteliğinde olmadığı açıktır.

45. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması,

 2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/9/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.