2014/786

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HİDAYET KASIM VE YILMAZ ATAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/786)

 

Karar Tarihi: 10/5/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Mehmet Sadık YAMLI

Başvurucular

:

1. Hidayet KASIM

 

 

2. Yılmaz ATAŞ

Vekili

:

Av. Necati ŞEKERCİOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, "Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) görev yapamaz." ifadesini içeren sağlık raporu ile raporun ekinde yer aldığı yazının iptali istemiyle açılan davanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesince (AYİM) ortada idari davaya konu olacak idari işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Birinci başvurucuya ait 2014/786 numaralı başvuru 17/1/2014 tarihinde, ikinci başvurucuya ait 2014/5265 sayılı başvuru ise 16/4/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, her iki başvuru için de görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamışlardır.

7. Konu yönünden irtibatları nedeniyle başvuruların birleştirilmesine, 2014/5265 sayılı başvuru dosyasının kapatılmasına ve incelemenin 2014/786 sayılı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucu Hidayet Kasım Yönünden

9. Başvurucu, TSK'da astsubay statüsünde görev yapmakta iken hakkında Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Sağlık Kurulunca düzenlenen 2/4/2012 tarihli sağlık kurulu raporuyla ''Obezite, tanımlanmamış kilo fazlalığı'' tanısı konularak aynı raporda ''33/D/1 TSK'da görev yapamaz.'' tespiti yapılmıştır

10. Başvurucunun bu rapora itiraz etmesi üzerine İzmir Asker Hastanesi Sağlık Kurulu 16/11/2012 tarihinde anılan raporla aynı yönde rapor düzenlemiştir. Bu raporun ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından başvurucunun görev yaptığı Balıkesir Asker Hastanesi Baştabipliğine yazılan 18/12/2012 tarihli ve "Maluliyet Tespiti" konulu 8040-360075-12 sayılı yazıda şöyle denilmiştir:

"1. Aşağıda açık kimliği ve görev yeri yazılı personelin 1'inci Kontrol Muayenesi Sonucunda verilen "E66.0 Obezite" tanılı ve 33/D/1 TSK'da Görev Yapamaz" kararlı İlgi (a) sağlık kurulu raporu MSB Sağlık Daire Başkanlığınca 11 Aralık 2012 tarihinde onaylanarak İlgi (b) yazı ile gönderilmiştir.

2. Onaylanan. üç nüsha sağlık kurulu raporu, maluliyet tespiti için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına gönderilmiştir.

3. İlgi (a) raporun personele tebliğ edilerek, maluliyet tespiti sırasında tabip bulundurup bulundurmayacağına dair dilekçesinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına gönderilmesini ve tebellüğ belgesinin 31 Aralık 2012 tarihine kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderilmesini rica ederim."

11. Başvurucu, bu yazının ve yazı ekindeki İzmir Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 16/11/2012 tarihli raporunun iptali istemiyle dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde ilgili mevzuata göre tüm branşlarda muayene edilmesi gerekirken sadece iç hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilerek TSK'da görev yapamayacağına ilişkinrapor verilmesinin hukuka aykırı olduğunu vemevzuata aykırı şekilde malulen emekliedilmek üzere olduğunu belirtmiştir

12. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Üçüncü Dairesi 4/7/2013 tarihli ve E.2013/338, K.2013/936 sayılı kararıyla davacının TSK'da görev yapamayacağına ilişkin raporun doğuracağı tek sonucun, ilgilinin TSK'dan ilişiğinin kesilerek malulen emekliye sevk edilmesi olup sağlık raporunun malulen emekliye sevk işleminin hazırlık işlemi niteliğinde bulunduğu, şartları yerine getirilerek emekliye sevk işlemine karşı açılacak davada raporun hukuka aykırılığının ileri sürülebileceği ve bu iddianın değerlendirilebileceği, dolayısıyla ortada idari davaya konu olabilecek bir işlem bulunmadığıgerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"5434 Sayılı T. C. Emekli Sandığı Kanununun Ek 26’ncı maddesinde; 5434 sayılı Kanun ve ona ek kanunlara göre sandıkla ilgilendirilenlerin emeklilik işlemlerinin istek üzerine veya yaş haddi veya malullük (adi veya vazife malullüğü) hallerinde iştirakçinin mensup olduğu kurumun en yüksek amirinin onayı ile tekemmül edeceği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Kamu Görevlilerinin Emekliye Sevk Onayları başlıklı 48’inci maddesinde yaşlılık, malûllük işlemlerinin istek üzerine veya yaş haddi, malûllük veya vazife malûllüğü hallerinde kamu idaresinin en yüksek amirinin onayı ile tekemmül edeceği hüküm altına alınmıştır.

...

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 21’inci maddesinde; asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davalarına Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde karara bağlanacağı belirtilmiştir. İdari işlem; kamu gücü kullanılarak bir hukuki durum doğurmak, var olan bir hukuki durumu değiştirmek ya da ortadan kaldırmak için yapılan irade açıklamaları olarak tanımlanmaktır. İdari işlem yöneldiği sonucun niteliğine göre yükümlendirici veya yararlandırıcı olabilir, ilgilinin hukuki statüsünde bu yönde değişiklik yaratır. İdari işlem icrailik vasfına sahiptir, başka bir işlemin varlığına gerek olmaksızın çeşitli hukuki sonuçlar doğurur. İdarenin her faaliyeti idari işlem değildir. Başka bir işlemin varlığına gerek olmaksızın doğrudan doğruya hukuki sonuç doğuran işlemler idari yargıda iptal davasına konu olur. Bilgi verici, açıklayıcı, tavsiye niteliğindeki yazılar, iç düzen ve hazırlık işlemleri idari davaya konu olmazlar.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına ilişkin raporun doğuracağı tek sonuç bulunmakta olup bu da ilgilinin sağlık nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinde ilişiğinin kesilmesidir. 5434 ve 5510 sayılı kanun hükümleri gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz raporu düzenlenen personel hakkında malulen emekliye sevk işleminin yapılması gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına ilişkin rapor da malûlen emekliye sevk işleminin hazırlık işlemidir. Hazırlık işlemi niteliğinde bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına dair raporun sonuç doğurması için emekliye sevk kararının alınması gereklidir. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapılamayacağına dair rapor idari davaya konu olmaz. Hazırlık işlemi hangi işleme ait ise o işlemin iptali için açılan davada hukuka aykırılığı iddia edilebilir. Aksinin kabulü; mesnet alınan idari işlem dava konusu yapılmadan hazırlık işleminin denetlenmesi sonucunu doğurur. Şartları varsa süresi içerisinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz raporunun esas alındığı malûlen emekliye sevk kararının iptali istemiyle açılan davada raporun hukuka aykırı olduğu, tesis edilen işlem için yeterli olmadığı ileri sürülebilir. İlgili iddia bu davada değerlendirilebilir."

13. Karar oyçokluğu ile verilmiş olup karşıoyda özetle sağlık kurulu raporunun kişiyi doğrudan hedef alan, idari işlemin tesisinde bağlayıcı bir etkisi olan, asıl iradenin parçasını oluşturan, ayrı bir idari işlem kimliğinde bulunan tek taraflıve icrai işlem niteliğinde olduğu, hazırlık işlemi niteliğinde olmadığı, bu nedenle idari yargı denetimine tabi tutularak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşüne yer verilmiştir.

14. Bu karara yapılan karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 12/11/2013 tarihli ve E.2013/1436, K.2013/1398 sayılı kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir. Bu karar, başvurucuya 18/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 6/12/2013 tarihinde emekli edilmiştir.

16. Başvurucu 17/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Başvurucu Yılmaz Ataş Yönünden

17. Başvurucu, TSK'da astsubay statüsünde görev yapmakta iken hakkında GATA Sağlık Kurulunca düzenlenen 7/12/2012 tarihli sağlık kurulu raporuyla ''Obezite, tanımlanmamış kilo fazlalığı'' tanısı konularak aynı raporda ''33/D/1 TSK'da görev yapamaz.'' tespiti yapılmıştır.

18. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından başvurucu adi malul kabul edilmiş ve hakkında malullüğe ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi amacıyla görevi ile ilişiğinin kesilerek ilgili belgelerin gönderilmesi başvurucunun kurumundan talep edilmiştir.

19. Kara Kuvvetleri Komutanlığının 6/5/2013 tarihli yazısı ile emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili belgelerin hazırlanarak gönderilmesi başvurucunun görev yaptığı birliğinden talep edilmiştir. Yazıda şöyle denilmiştir:

"1. ... Yılmaz ATAŞ ... 'ın "Obezite tanılı ve "TSK'da Görev Yapamaz" kararlı ilgi (a) sağlık raporu, Sosyal Güvenlik Kurumu Bşk.lığınca ilgi (b) ile onaylanarak "Adi Malul" olduğuna karar verilmiştir...

2. Söz konusu personele; ilgi (c) Yönetmelik'in 31'inci maddesi tebliğ edilerek, emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi için ilgi (ç) emirde belirtilen belgelerin hazırlanarak K.K.K.lığına gönderilmesini rica ederim."

20. Başvurucu, bu yazının ve ekindeki İzmir Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 7/12/2012 tarihli raporunun iptali istemiyle dava açmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde ilgili mevzuata göre tüm branşlarda muayene edilmesi gerekirken sadece iç hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilerek TSK'da görev yapamayacağına ilişkin rapor verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıcamevzuata uygun kilo ve boy şartını taşıdığını ileri sürmüştür.

21. AYİM Üçüncü Dairesi 27/2/2014 tarihli ve E.2014/267, K.2014/259 sayılı kararıyla davacının TSK'da görev yapamayacağına ilişkin raporun doğuracağı tek sonucun, ilgilinin TSK'dan ilişiğinin kesilerek malulen emekliye sevk edilmesi olup sağlık raporunun, malulen emekliye sevk işleminin hazırlık işlemi niteliğinde bulunduğu, şartları yerine getirilerek emekliye sevk işlemine karşı açılacak davada raporun hukuka aykırılığının ileri sürülebileceği ve bu iddianın değerlendirilebileceği, ortada idari davaya konu olabilecek bir işlemin bulunmadığıgerekçesiyle oybirliğiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerekçe yukarıda yer verilen gerekçe ile (bkz. § 12) paralel olup gerekçede ayrıca, davacı hakkında emekliye sevk işleminin yapılmadığı davaya konu edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığının 6/5/2013 tarihli yazısının (bkz. § 19) emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili belgelerin hazırlanarak gönderilmesine ilişkin olduğu, idari bir işlem olmadığı, emekliye sevk işleminin tekemmülü için hazırlık işlemi olduğu, hazırlık işlemlerinin de kesin icrai nitelikte olmadığından idari davaya konu yapılmasının mümkün olmadığı, emekliye sevk işlemi tesis edildiğinde bu işlemin dava konusu edilebileceği ifade edilmiştir.

22. Bu karar, 17/3/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve karar düzeltme yoluna başvurulmadan 16/4/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

23. Başvurucu 6/3/2014 tarihinde emekli edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

24. 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun ek 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"5434 sayılı Kanun ve ona ek kanunlara göre Sandıkla ilgilendirilenlerin emeklilik işlemleri;

...

b) İstek üzerine veya yaş haddi veya malullük (adi ve vazife malullüğü) hallerinde, iştirakçinin mensup olduğu kurumun en yüksek amirinin,

...

onayı ile tekmemmül eder. "

25. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları" kenar başlıklı 48. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık, malûllük veya vazife malûllüğü işlemleri;

...

b) İstek üzerine veya yaş haddi, malûllük veya vazife malûllüğü hallerinde kamu idaresinin en yüksek amirinin,

...

onayı ile tekemmül eder.

..."

26. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun "İdari davalar ve yargı yetkisinin sınırı" kenar başlıklı 21. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.

İdari yargı yetkisi, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yerindelik denetimi yapılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlıyacak tarzda kullanılamaz ve idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.

..."

27. Aynı Kanun'un "İdari yargılama usulü kanunu ile hukuk usulü muhakemeleri kanununun uygulanacağı haller" kenar başlıklı 56. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde; İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun hakimin davaya bakmaktan memnuiyetini gerektiren haller, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, bağlılığı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım ve duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/21 md.) Bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır."

28. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” kenar başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Dilekçeler, ...:

a)..

d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,

...

yönlerinden sırasıyla incelenir."

29. Aynı Kanun’un “İlk inceleme üzerine verilecek kararlar” kenar başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

“Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;

a) ...

b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine,

...

Karar verilir..”

B. Uluslararası Hukuk

30. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...”

31. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ifade edilen hakkın kurucu unsurlarından birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu belirtmiştir (Golder/Birleşik Krallık, B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36). Mahkemeye erişim hakkı, Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olup (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B. No: 54252/07, 16/6/2009, § 52) bu kapsamda (1) numaralı fıkra, herkesin kişisel hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme veya bir yargı yeri önüne çıkarma hakkını güvence altına alır (Golder/Birleşik Krallık, § 36).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Mahkemenin 10/5/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Bağımsız ve Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

33. Başvurucular, yapısı ve bünyesindeki kurmay subaylar nedeniyle AYİM’in bağımsız ve tarafsız olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

34. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

35. Anayasa Mahkemesi tarafından bu konu daha önce incelenirken belirtildiği üzere AYİM’in oluşumu, statüsü ve görevleri Anayasa ve ilgili Kanun'da hüküm altına alınmıştır. AYİM’e atanan askerî hâkimlerin bağımsızlığının Anayasa ve ilgili Kanun hükümleri ile garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri yönünden askerî hâkimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek bir hususun bulunmadığı, kararlarından dolayı idareye hesap vermek zorunda olmadıkları, ayrıca disipline ilişkin konuların AYİM Yüksek Disiplin Kurulunca incelenip karara bağlandığı görülmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 29). Diğer yandan sınıf subayı üyelerinin en fazla dört yıllık bir süre ile görev yapmaları, disiplin konularında yukarıda bahsedilen Disiplin Kuruluna tabi kılınmaları, görev süreleri içinde idari veya askerî yetkililerce herhangi bir değerlendirmeye tabi tutulmamaları bu subayların idareye karşı bağımsızlıklarını güçlendirmiştir.

36. Açıklanan nedenlerle Mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmadığına ilişkin bir husus saptanmadığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizinaçıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

37. Başvurucular, sağlık raporunun iptal davasına konu olabileceğini, bu yönde birçok içtihat bulunduğunu, kaldı ki tek başına sağlık raporunun değil sağlık raporuyla birlikte emekliliğe sevk işleminin de dava konusu edildiğini belirterek adil yargılanma hakkınınihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

38. Bakanlık tarafından her iki başvuru için sunulan görüşlerde özetle; uyuşmazlığınsağlık raporunun tek başına “kesin ve yürütülebilir bir idari işlem” olmadığı gerekçesiyle AYİM tarafından incelenmemesinden kaynaklandığı, 2577 sayılı Kanun’un ilk inceleme konularını düzenleyen 14. maddesinde “kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem”in iptal davasına konu olabileceğinin düzenlendiği, 1602 sayılı Kanun'un ilk inceleme konularını düzenleyen 44. maddesinde bu husus yer almamışsa da aynı Kanun'un 56. maddesinin 2577 sayılı Kanun'a yaptığı atıfla doldurulduğu, böylece idari yargılama usulü alanını düzenleyen her iki kanunun, iptal davası açılabilmesi için ortada “kesin” ve “icrai” nitelikte bir idari işlemin bulunması şartını aradığının söylenebileceği, başvuruya konu AYİM kararlarında da belirtildiği üzere hazırlık işlemi hangi işleme ait ise o işlemin iptali için açılan davada hukuka aykırılığın iddia edilebileceği, başvuruya konu olaylarda Kara Kuvvetleri Komutanlığı yazılarının emeklilik işlemlerinin yapılabilmesi için ilgili belgelerin hazırlanarak gönderilmesine ilişkin olduğu ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

39. Başvurucuların açtığı davalar, AYİM Üçüncü Dairesi tarafından ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğinden başvurucuların davalarının esasının incelenmemesi nedeniyle başvuru adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmiştir.

40. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:

“Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

41. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

42. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

43. Dava konusu yapılmış maddi olay ve olgular ile delillerin değerlendirilmesi ilke olarak derece mahkemelerinin takdirindedir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında derece mahkemelerinin maddi olay ve olgular ile delillerin değerlendirilmesi hususundaki takdirini denetlemesi kural olarak mümkün değildir. Ancak derece mahkemelerinin bu husustaki değerlendirmelerinin bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermesi ve bunun hak ve özgürlüklere müdahale teşkil etmesi hâlinde Anayasa Mahkemesinin denetim hakkı saklıdır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

44. Olayda, başvurucuların TSK'da görev yapamayacaklarına ilişkin olarak düzenlenen sağlık raporları ve bu raporların ekinde yer aldığı idari yazışmalar dava konusu edilmiştir. AYİM Üçüncü Dairesi, ortada emekliye sevk işleminin bulunmadığı, sağlık raporlarının ve ekinde bulunduğu yazıların hazırlık işlemi mahiyetinde olup kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde olmadığından idari davaya konu yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin ret kararı vermiştir. Gerekçede, emekliye sevk işlemi tesis edildiğinde bu işlemin dava konusu edilebileceği ve bu durumdaişlemin sebep unsuru olan sağlık raporlarının yargısal denetiminin yapılabileceği de belirtilmiştir.

45. Sağlık raporlarının ve ekinde tebliğ edildikleri yazıların emeklilik işlemi olarak kabul edilmeyerek hazırlık işlemi niteliğinde kabul edilmesine ilişkin değerlendirmenin bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içermediği ve mahkemeye erişim hakkı, idari işlemlerin hazırlık aşamalarının ayrıca dava konusu edilebilmesi güvencesini sağlamadığındanortada başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

46. Kaldı ki somut olayın koşulları çerçevesinde her iki başvurucunun açtığı başvuruya konu davaların reddine karar verilmesinden ve AYİM kararlarının tebliğinden sonra emeklilik işlemlerine karşı dava açma süresinin de geçmediği ve başvurucuların emeklilik işlemlerinin iptali istemiyle dava açma imkânlarının bulunduğu görülmektedir.

47. Sonuç olarak sağlık raporları üzerine tesis edilecek idari işlemlere karşı başvurucuların dava açma imkânlarının bulunduğu, bu çerçevede sağlık raporlarının yargısal denetiminin yapılabileceği gözetildiğinde başvurucuların mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

48. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 10/5/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.