2014/8763

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

REYHAN YILMAZ BAŞVURUSU

 

(Başvuru Numarası: 2014/8763)

Karar Tarihi: 20/12/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucu

:

Reyhan YILMAZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yargı kararının gereği gibi icra edilmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 11/6/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvurudan Önceki Gelişmeler

6. Başvurucu, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı bünyesinde 3. sınıf uzman olarak görev yapmakta iken teşkilata intibak edemediği gerekçesiyle 4/11/2011 tarihli işlem ile 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmıştır.

7. Başvurucunun söz konusu atama işleminin iptali istemiyle açtığı davada Ankara 7. İdare Mahkemesi 21/11/2012 tarihinde verdiği kararla yetkisiz makam tarafından tesis edildiği gerekçesiyle dava konusu atama işlemini iptal etmiştir.

8. Anılan iptal kararından sonra başvurucu, bu kez yetkili makam tarafından tesis edilen 26/12/2012 tarihli işlem ile yeniden Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmıştır.

9. Başvurucu 26/12/2012 tarihli atama işleminin iptali ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların tazmini istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

10. Mahkeme 23/9/2013 tarihli kararıyla dava konusu işlemin, başvurucunun MİT Müsteşarlığı bünyesindeki 3. sınıf uzmanlık görevinden alınmasına ilişkin kısmının iptali istemi yönünden davayı reddetmiş; Orman Genel Müdürlüğü emrine mühendis olarak atanmasına ilişkin kısmını ise iptal etmiştir. Kararın ret hükmüne ilişkin gerekçesinde başvurucunun yapılan soruşturmalar neticesinde sübuta erdiği anlaşılan fiillerinden teşkilata intibak edemediğinin anlaşıldığı, söz konusu fiillerin niteliği itibarıyla başka kuruma atama için yeterli gerekçe oluşturduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir. İptal hükmüne ilişkin gerekçede ise başvurucunun eski kurumundaki kariyerine uygun bir göreve atanması gerektiği, başvurucunun daha önce 3. sınıf uzman olarak görev yaptığı dikkate alındığında kazanılmış hakkı korunmadan mühendis olarak atanmasının hukuka uygun olmadığı ifade edilmiştir.

11. Karar hem başvurucu hem de davalı idareler tarafından temyiz edilmiştir.

12. Başvurucu, Mahkeme kararının uygulanması kapsamında 25/12/2013 tarihinde Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde uzman kadrosuna atanmıştır.

13. Başvurucu; Orman Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı 10/2/2014 tarihli dilekçesinde Mahkeme kararı gereğince (A) grubu uzman kadrosuna atanması gerektiğini ancak atandığı kadronun bu nitelikte olmadığını, ayrıca yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının da tarafına ödenmediğini belirtmiştir. Söz konusu başvurusu üzerine başvurucunun statüsünde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

14. Başvurucu 11/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Bireysel Başvurudan Sonraki Gelişmeler

15. Danıştay Beşinci Dairesi 30/5/2017 tarihli kararıyla başvurucunun temyiz istemini reddederek kararın davanın reddine ilişkin kısmını onamış, davalı idarelerin temyiz istemini ise kabul ederek kararın iptal ve parasal hakların ödenmesine ilişkin kısmını bozmuştur. Bozma kararının gerekçesinde ilgili mevzuat hükümleri uyarınca başvurucunun ilk defa MİT Müsteşarlığı emrindeki görevine atanırken Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) (A) grubunda aldığı puana göre (A) grubu kariyer bir mesleğe yerleştirilmediği, bu sebeple başka kurum ve kuruluşlara ataması yapılırken (A) grubu uzman kadrosuna atamasının yapılmasına olanak bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu itibarla başvurucunun kazanılmış hak aylık derecesine ve öğrenim durumuna uygun mühendis kadrosuna atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

16. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden dava dosyasında yapılan incelemede, bozma kararı üzerine Mahkemece henüz bir karar verilmediği tespit edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararların sonuçları" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

19. Başvurucu; İdare Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde dava konusu atama işleminin kariyerine uygun bir kadroya atanmadığı gerekçesiyle iptal edilmesine rağmen idarenin yargı kararını gereği gibi yerine getirmediğini belirtmektedir. İptal kararı gereğince (A) grubu uzman kadrosuna atanması gerekirken (B) grubu uzman kadrosuna atandığını ifade eden başvurucu, ayrıca mahkeme kararında tazmin edilmesine karar verilen parasal hak kayıplarının da ödenmediğinden şikâyet etmektedir. Başvurucu, yargı kararını aynen ve gecikmeksizin icra etmekle yükümlü olan idarenin hukuk dışı bu uygulamaları nedeniyle maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü, atama işleminin iptali istemiyle açtığı davada lehine verilen kararın gereği gibi uygulanmamasıdır. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiaları, adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).

23. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).

24. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması "mahkemeye erişim hakkı" kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde "mahkemeye erişim hakkı" da anlamını yitirecektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).

25. Kural olarak mahkeme kararlarının uygulanması, ilam zamanaşımı dolmadığı sürece her zaman talep edilebilir. Bu yöndeki bir talebe rağmen mahkeme kararı uygulanmamışsa olumsuz kamu gücü işleminden kaynaklanan bir süregelen ihlalden söz edilebilir. Bu durumda başvurucu mahkeme kararının uygulanması talebini müteakiben makul bir süre bekledikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Başvurucunun talebinden vazgeçtiği ya da takipsiz bıraktığı anlaşılmadıkça bu tür başvuruların süresinde yapıldığını kabul etmek gerekir. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkili olup olmadığının ve başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığının da bu çerçevede belirlenmesi gerekir (Ahmet Yıldırım, § 29).

26. Yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiştir. (Barış Yaslan, B. No: 2014/14830, 23/3/2017; Bülent Türk, [GK], B. No: 2014/7002, 1/12/2016).

27. Anayasa Mahkemesinin anılan başvurularda ortaya koyduğu içtihada göre bireysel başvuruda yargılamanın tümü bakımından kesinlik taşımayan kararların icra edilmemesine ilişkin şikâyetlerde adil yargılanma hakkı yönünden Anayasa Mahkemesince bakılacak husus bu kararın uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak nitelikte olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayda olayın koşulları dikkate alınarak incelenmesi gerekir (Barış Yaslan,§§ 26, 27).

28. Adil yargılanma hakkına ilişkin ilke bu şekilde olmakla birlikte diğer temel haklar yönünden kesin ve nihai nitelikte olmayan kararların icra edilmemesi şikâyetinin somut olayın koşulları dikkate alınarak yargılamanın bütününden bağımsız olarak incelenmesi mümkündür. Nitekim Anayasa Mahkemesi Yaman Akdeniz ve diğerleri (B. No: 2014/3986, 2/4/2014) başvurusunda yürütmenin durdurulması kararının uygulanmadığına ilişkin başvuruyu ifade özgürlüğü yönünden incelemiştir. Benzer şekilde Mahkeme, Kristal-İş Sendikası ([GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015) başvurusunda yürütmenin durdurulması isteminin reddi üzerine yapılan bireysel başvuruyu sendika hakkı yönünden incelemiştir (Bülent Türk,§ 39).

29. Somut olayda bireysel başvuruya dayanak olan ve gereği gibi yerine getirilmediği ileri sürülen karar, başvurucunun başka bir kuruma naklen atanmasına ilişkin davada verilen iptal kararıdır.Başvuruya konu edilen 23/9/2013 tarihli iptal kararının esasa ilişkin bir karar olmakla birlikte başvuru tarihi itibarıyla kesin olmadığı, nitekim bireysel başvurunun incelenme sürecinde temyiz merciince bozulduğu görülmektedir. Bu bağlamda somut olayın özel koşullarında söz konusu kararın gereği gibi icra edilmemesinin yargılama sonundaki nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak bir nitelikte olmadığı anlaşılmakta olup ayrıca başvurunun başka bir hakla bağlantısı da tespit edilmemiştir. Bu durumda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır.

30. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.