2015/20244

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

UĞUR ÇELİK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/20244)

 

Karar Tarihi: 15/6/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucu

:

Uğur ÇELİK

Vekili

:

Av. Alper SAVRAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (C) fıkrası (4/C) kapsamında çalışan personelin 11/10/2011 tarihli ve 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 1. maddesi ile eklenen 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) ek 9. maddesi uyarınca diğer personele ödenmekte olan ek ödemeden yararlandırılmaması nedeniyle hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile ücrette adaletin sağlanması ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/12/2015 tarihinde Antalya Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 1/4/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

4. Başvurucu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) Antalya 13. Bölge Müdürlüğünde (Bölge Müdürlüğü) 4/C kapsamında geçici personel statüsünde çalışmaktadır.

5. Başvurucu, 2/11/2011 tarihli ve 28103 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile eklenen 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi uyarınca ek ödeme yapılması amacıyla 13/5/2014 tarihinde Bölge Müdürlüğünden talepte bulunmuştur.

6. Başvurucunun talebi üzerine Bölge Müdürlüğünün 23/5/2014 tarihli yazısıyla DSİ Strateji Geliştirme Başkanlığının 15/4/2014 tarihli "4/C personelinin ücretlerinin, tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre belirlendiği ve başkaca birek ödeme ise yapılamayacağı" yönündeki mütalaası başvurucuya gönderilmiştir.

7. Başvurucu; asli ve sürekli bir kamu hizmeti yürüttüğü, 4/C kapsamındaki birçok personelin gerek idarelerin işlemleri gerekse de Mahkeme kararları uyarınca ek ödemeden yararlandırıldıkları, aynı kurumdaki diğer personele ödendiği hâlde kendisine ek ödeme yapılmamasının hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle talebinin reddine dair idari işlemin iptali ve ek ödemelerinin tarafına ödenmesi istemiyle 24/6/2014 tarihinde, Antalya 3. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

8. Mahkeme 16/1/2015 tarihli ve E.2014/883, K.2015/59 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Yukarıda yer verilen geçici personelin çalıştırılmasına esas alınan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca geçici personele kararda sayılanlar dışında herhangi bir ad altında başka bir ücret ödenmeyeceği açık olup, aynı kararda geçici personele yapılacak ödemeler arasında 375 sayılı KHK uyarınca verilen ek ödemenin sayılmadığı görülmektedir.

Öte yandan 375 sayılı KHK'nın ek ödeme yapılacakların düzenlendiği Ek 9. maddesinde,aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanununagöre almakta olan personele ek ödeme yapılacağı kuralının bulunduğu, davacının ise Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen ücret sınırları dahilinde çalıştırılıp madde kapsamına girmediği, ek ödeme cetvelinde geçici personelin yer almadığı, bu nedenle de davacıya ek ödemesi yapılamayacağı açıktır.”

9. Bu karara karşı yapılan itiraz, Antalya Bölge İdare Mahkemesinin 28/4/2015 tarihli ve E.2015/999, K.2015/1523 sayılı ilamıyla reddedilerek hüküm onanmıştır.

10. Başvurucunun karar düzeltme talebi de aynı Mahkemenin 8/9/2015 tarihli ve E.2015/2587, K.2015/2505 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

11. Bu karar, başvurucu vekiline 24/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.

12. Anayasa Mahkemesine 25/12/2015 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

13. 657 sayılı Kanun’un 4. maddesi şöyledir:

“Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.

C) Geçici personel:

 Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.

(Ek paragraf: 10/9/2014-6552/66 md.) Özelleştirme uygulamaları sebebiyle iş akitleri kamu veya özel sektör işverenince feshedilen ve 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanun kapsamında diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil hakkı bulunmayan personel de bu fıkra kapsamında yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanıncaya kadar istihdam edilebilir. Bu kapsamda istihdam edileceklerin sayısı, öğrenim durumlarına göre çalışma şartları ve bunlara ödenecek ücretler ile diğer hususlar Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşleri üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.”

14. 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile eklenen 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi şöyledir:

 “Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa göre almakta olan personele, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı Cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personele, subay, sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay, sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile uzman jandarma ve uzman erbaşlara, mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarı dikkate alınmak suretiyle aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla, en yüksek Devlet memuru aylığına (ek gösterge dahil), ekli (I) sayılı Cetvelde yer alan kadro ve görev unvanlarına karşılık gelen oranların uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılır.

Ek ödemeye hak kazanılmasında ve bu ödemenin yapılmasında aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. Bu maddeye göre yapılacak ek ödeme damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ödemesi, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz.

Birinci fıkra kapsamına giren personelden; 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrası, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (c) ve (f) fıkraları ve 14/4/1982 tarihli ve 2659 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi kapsamında döner sermayeden ek ödeme yapılan personele, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin (Ç) fıkrası uyarınca sağlık hizmetleri tazminatı ödenen personele, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Kanunun 221 inci maddesi, 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ödeme yapılan personele, sözkonusu mevzuat hükümlerine göre ödeme yapılmaya devam olunur ve bunlara bu maddeye göre ayrıca ek ödeme yapılmaz. Bu fıkra kapsamında yer alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusu mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz.

Birinci fıkra kapsamına giren personelden; 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin son fıkrasında öngörülen ödemelerden yararlananlara, birinci fıkraya göre ödeme yapılmaz. Ancak üretimi teşvik primi ödenen personele, ödemenin yapıldığı tarih ile bir sonraki yılda yapılacağı tarih arasındaki dönemde birinci fıkra uyarınca kadro veya pozisyon unvanları için ödenmesi öngörülen ek ödemenin toplam net tutarı, anılan 3 üncü maddeye göre ödenen üretimi teşvik priminin net tutarına ulaştığı tarihten itibaren birinci fıkraya göre ödeme yapılmaya başlanır.

Birinci fıkra kapsamına giren personelden; kurumlarınca bir kadroya kurum içinden veya kurum dışından vekalet ettirilenlere, vekaletin 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine istinaden yapılmış ve bu hususun onayda belirtilmiş olması, vekalet görevinin Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek karar ile atama yapılması gereken kadrolar için ilgili bakan, diğer kadrolar için asili atamaya yetkili amir tarafından verilmesi, vekalet eden personelin asaleten atanmada aranan tüm şartları (asaleten atanmada sınav şartı aranılan kadrolar için bu sınavlara girebilme hakkının elde edilmiş olması dahil) taşıması kaydıyla vekalet ettikleri kadro için öngörülen ek ödemenin asli kadroları için öngörülen ek ödemeden fazla olması halinde, aradaki fark, vekalet görevine başlanıldığı tarihten itibaren ve bu görev fiilen yapıldığı sürece ödenir. Ancak, mehil müddeti, yıllık izin, mazeret izni, hastalık ve refakat izni, geçici görev, vekalet, görevden uzaklaştırma, hizmet içi eğitim, seminer ve kurs nedenleriyle görevlerinden ayrılanlara vekalet edenlere bu şekilde ödeme yapılmaz.

Ücret ve tazminatları ek 10 uncu maddeye göre ödenenlere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlarda görev yapan personele ve bir kadroya açıktan vekil olarak atananlara bu madde uyarınca ek ödeme yapılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak ek ödeme, bu maddenin yürürlük tarihinden önce hakları şahıslarına bağlı olarak saklı tutulanlar için şahsa bağlı haklardan sayılmaz ve ilgili mevzuatı uyarınca fark tazminatı uygulamasından yararlanan personel bakımından önceki kadro veya pozisyonun ücretinin artırılması sonucunu doğurmaz. Bu ek ödeme, fark tazminatı uygulamasından yararlanan personel hakkında, yukarıdaki hükümler esas alınarak ilgililerin yeni kadrolarına ilişkin mali haklarının belirlenmesinde fark tazminatı hesabında dikkate alınmak suretiyle uygulanır.

Kültür ve Turizm Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatı personeli ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Karayolları Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü personeline bu madde uyarınca yapılan ek ödemeler döner sermaye bütçelerinden yapılır. Devletin mali imkanlarını gözönünde bulundurmak suretiyle merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde istihdam edilen personele bu madde uyarınca yapılan ek ödemenin tamamını veya bir kısmını teşkilat yapısı esas alınarak merkezi yönetim bütçesinden veya döner sermayesi bulunan kurumlar için döner sermaye bütçesinden yaptırmaya Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Kadro karşılığı sözleşmeli personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (II) sayılı Cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel hariç olmak üzere, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele, çalıştıkları birim ve bulundukları pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer unvanlı memur kadrosunda çalışan, hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personel için belirlenmiş olan ek ödeme oranını aşmamak üzere, statüleri ile mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme yapılıp yapılmayacağını, yapılacak ek ödeme oranını sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin belirlemeye, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

15. 1/1/2014 tarihli ve 28869 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 30/12/2013 tarihli Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek Üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu Personele Ödenecek Ücretler Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı'nın "Ücretler" kenar başlıklı 7. maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:

"Geçici personele, bu Kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemez ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamaz."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 15/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, 657 sayılı Kanun’un 4/C kapsamında çalışmakta olduğunu 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesine göre ek ödeme alacak kişilerin sadece devlet memurları ile sınırlandırılmamasına rağmen Bakanlar Kurulunun "Geçici personele, bu kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemez." kararı gerekçe gösterilerek ek ödemeden yararlandırılmadığını, ek ödemeden yararlandırılmasına ilişkin başvurduğu idari ve yargısal süreçlerden de bir sonuç alamadığını belirtmektedir. Başvurucu, 657 sayılı Kanun'un 4/A ve 4/B kapsamında çalışan personel yönünden de mevzuatta benzer sınırlamalar bulunduğunu ancak bu personele ek ödeme yapıldığını, aynı kurumda aynı şartlarda çalışan bu personele ödeme yapılmasına karşın 4/C personeline ek ödeme yapılmamasının hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile ücrette adaletin sağlanması ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlallerin tespiti ile ek ödemelerden doğan haklarının tazmin edilmesi taleplerinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

19. Başvurucu 4/C kapsamında çalışan personelin 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesinde öngörülen ek ödemelerden yararlandırılmamak suretiyle eşit işe eşit, adil ve elverişli bir ücret ödenmediği gerekçesiyle ücrette adaletin sağlanması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalanhak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18). Çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri Anayasa’nın 55. maddesinde güvence altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme’de düzenlenen haklardan değildir (Halil Üstündağ, B. No: 2013/5062, 14/1/2014, § 34). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de adaletli ücret hakkının Sözleşme’de korunan bir hak olmadığını açıkça ifade etmektedir (Erdal Çalışkan/Türkiye, B. No: 36062/04, 2/12/2008, § 17).

20. Başvurucu ayrıca diğer ihlal iddiaları yanında hukuk devleti ve eşitlik ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun aynı kurumda çalışan diğer personelin ve başka kurumlarda 4/C kapsamında çalışan personelin 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesine göre yapılan ek ödemelerden yararlandırıldığı hâlde kendisinin bu ödemelerden yararlandırılmaması yönündeki şikâyetlerinin mülkiyet hakkı; mahkemelerce aynı konuda farklı kararlar verildiği yönündeki şikâyetinin ise esas itibarıyla adil yargılanma hakkına ilişkin olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle başvurucunun şikâyetleri mülkiyet ve adil yargılanma hakları kapsamında incelenmiştir.

1. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Başvurucu, 4/C kapsamında çalışan bir personel olarak 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında yapılan ek ödemelerden yararlandırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

22. Öncelikle başvurucunun başvuruya konu olayda Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında korunmaya değer bir menfaatinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 25).

23. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

24. Belirli durumlarda bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir "alacak" iddiasını elde etmeye yönelik "meşru bir beklenti", Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir. Meşru beklenti, makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklentidir. Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece ulusal hukukta mülkiyet hakkı kapsamında savunulabilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin kabulü için yeterli değildir. (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 37).

25. Dolayısıyla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma kapsamında olan meşru beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti mevcut hukuk sisteminde iddia edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tanıma ise mevzuat hükümleri ve yargı kararları ile yapılabilecektir (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37).

26. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26).

27. Başvuruya konu somut davada başvurucu, 4/C kapsamında geçici personel olarakçalıştığı hâlde ve memurlar ile sözleşmeli personelin yararlandırılmasına rağmen 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesinde düzenlenen ek ödemeden yararlandırılmadığını belirterek, Mahkemeden bu idari işlemin iptali ile idareye başvurduğu tarihten sonraki ek ödemelerin ödenmesi yönünde talepte bulunmuştur. Başvuru konusu olayda ihtilaf konusu, 4/C kapsamında çalışan geçici personele 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi uyarınca ek ödeme yapılıp yapılmayacağı hususuna ilişkindir.

28. Anayasa'nın ve Sözleşme’nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkının çalışanlara “ek ödeme” yapılmasına ilişkin olarak bireylere bir güvence sağlamadığı açıktır. Bununla birlikte bireyler ancak belirtilen ek ödemenin yapılması konusunda kanuni düzenleme veya içtihatlarda yeterli dayanağın olması hâlinde, bu yöndeki talepleri mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilerek güvencelerden yararlandırılabilir. Öyleyse bu aşamada değerlendirilmesi gereken husus, başvurucunun talep ettiği dönemde ek ödemeden yararlandırılması gerektiği iddiasının kanuni düzenlemeler veya yargısal içtihatlar ile desteklenip desteklenmediği, böylece başvurucunun iddiasının Anayasa'nın 35. maddesi kapsamındaki güvence hükmüne uygulama alanı sağlayacak yeterlilikte meşru beklenti oluşturup oluşturmadığıdır.

29. "Geçici personel", 657 sayılı Kanun'da, bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler olarak tanımlanmaktadır (AYM, E.2014/199, K.2015/115, 23/12/2015).

30. Geçici personel statüsü belli bir vasıf gerektirmeyen, daha çok bedensel çalışmalara ağırlık veren, başlangıç ve bitişi belli olan, süreli işlerde çalışmayı öngörmektedir. Bu personel, idare ile yaptıkları bir sözleşme uyarınca idare için belirli bir iş yapan kişi konumundadır ve yaptıkları iş, geçici veya mevsimlik olup asli ve sürekli görevlerden de sayılmaz. Bu nedenle geçici personel Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında belirtilen memur ve diğer kamu görevlileri kavramı dışında kalan, sözleşme ile çalıştırılan, işçi de olmayan, kendine özgü istisnai bir istihdam türüdür (AYM, E.2010/46, K.2011/60, 5/6/2013).

31. Bazı kamu görevlilerine ek ödeme yapılmasına ilişkin düzenlemeler, 375 sayılı KHK'ya 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile eklenen ek 9. maddesinde ortaya konmuştur (bkz. § 14). Söz konusu madde ile aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla, aylıklarını 657 sayılı Kanun ile 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'na göre almakta olan personele, 399 sayılı KHK'ya ekli (II) sayılı cetvele dâhil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personele, subay, sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay, sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile uzman jandarma ve uzman erbaşlara, miktarı ve ödeme koşulları kanun maddesinde belirtildiği şekliyle ek ödeme yapılması öngörülmüştür.

32. 657 sayılı Kanun'un 4/C maddesi kapsamında çalışan geçici personele ise bu madde uyarınca Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen esaslar çerçevesinde ücret ödemesi yapılmakta olup başvurucunun talep ettiği döneme ilişkin 30/12/2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararının 7. maddesinin (7) numaralı fıkrasında, geçici personele bu kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemeyeceği ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamayacağı düzenlenmiştir.

33. 657 sayılı Kanun'un 4/C maddesi kapsamında düzenlenen geçici hizmet sözleşmesinde yer alan "İlgiliye bu sözleşmede belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz ve sözleşmelerine bu yolda bir hüküm konulamaz." ibaresi ile hizmet sözleşmesinin dayanağını teşkil eden 10/1/2009 tarihli ve 27106 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2009/14538 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 3. maddesinin (5) numaralı fıkrasında yer alan "Geçici personele, bu Kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemez ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamaz." ibaresininiptali istemiyle açılan davada Danıştay Onbirinci Dairesi 6/12/2010 tarihli ve E.2009/1104, K.2010/9908 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiştir.

34. Öte yandan 4/C kapsamındaki sağlık personelinin 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'un 11/10/2011tarihli ve 663 sayılı KHK'nın 58. maddesinin (13) numaralı fıkrasının (ç) bendiyle değiştirilen 5. maddesi uyarınca döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmaması üzerine 4/C personeline ek ödeme yapılmamasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının ve bireysel işlemin iptali istemiyle açılan bir davada Danıştay Onikinci Dairesi 26/11/2013 tarihli ve E.2013/725, K.2013/8623 sayılı kararı ile davacıya ek ödeme yapılmamasına dair idari işlemin iptaline ancak Bakanlar Kurulu kararının iptaline ilişkin istemin ise reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “657 sayılı Yasa'nın 4/C maddesi kapsamında istihdam edilen geçici personelin statüsüne ve günümüz uygulamalarına dair yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davanın düzenleyici işleme ve bireysel işleme ilişkin kısımlarının ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir.

Davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı incelendiğinde;

Dava konusu edilen 5/1/2009 gün ve 2009/14538 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 'ücretler' başlıklı 3. maddesinin 5. fıkrasında; 'Geçici personele, bu Kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemez ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamaz' hükmü yer almaktadır.

Söz konusu hükümle münhasıran "ücret" konusu düzenlenmiş olup, 657 sayılı Yasa'nın 147. maddesinde "gündelik" olarak ifade edilen, geçici personelin çalışmasının karşılığı olan ve memurların "aylık" veya "maaş" adı altında aldıkları ödemeye tekabül etmektedir.

657 sayılı Yasa'nın 4/C maddesinde de belirtildiği üzere; geçici personelin ücretini belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna ait olduğundan, Bakanlar Kurulu Kararıyla bütçe olanakları çerçevesinde belirlenen ücret miktarının idarelerin tek taraflı tasarruflarıyla artırılarak geçici personele ekstradan ücret ödenmesini engelleyen söz konusu hükümde anılan maddeye aykırı biryön bulunmamaktadır.

Nitekim 657 sayılı Yasa'nın 146/2. maddesinde devlet memurları yönünden aynı nitelikte bir hükme yer verilmiş olup, bu konuda açılan davalarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 8/10/2009 gün ve YD İtiraz No:2009/665 sayılı, 20/1/2011 günlü, YD İtiraz No: 2010/845 sayılı kararları mevcuttur.

Bu nedenle davanın bu kısmının reddi gerekmektedir.

Davanın bireyselişleme ilişkin kısmına gelince;

A) Genel Olarak

Yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 'ücretler' başlıklı 3. maddesinin 5. fıkrası münhasıran ücret konusu düzenleyen bir madde olup, geçici personelin ücret dışında hiçbir mali/özlük hakka sahip olmadığına dair idare yorumunu kabule olanak bulunmamaktadır.

...

Sağlık Bakanlığı Döner Sermaye Ek Ödemesi yönünden konu incelendiğinde;söz konusu ödemenin, 4.1.1961 gün ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kuramları ile Esenlendirme (rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'un 5. maddesinde ve 12.5.2006 gün ve 26166 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurum Ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelikte düzenlendiği, bu ödemenin prensip olarak döner sermaye gelirinin elde edilmesine katkı sağlayanlara yapılması esasının kabul edilmesine karşılık, Kanun maddesinde bu ödemeden yararlanacaklar arasında657 sayılı Yasanın 4/C maddesi kapsamında istihdam edilen geçici personelin sayılmadığı görülmektedir.

Buna karşılık madde metnini dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haline getiren, 7.3.2006 gün ve 5471 sayılı Yasa'nın (2006 yılı değişikliği) genel gerekçesinde, madde gerekçesinde, ... yasa koyucunun geçici personeli bu ödemeden mahrum bırakma yönünde açık bir irade ortaya koymadığı anlaşılmaktadır.

.

Konuya ilişkin Anayasa hükümleri ile yukarıda hükmüne yer verilen İnsan Haklarına ve Çalışan Haklarına dair taraf olduğumuz uluslarası sözleşme hükümleri dikkate alındığında; "hukuk devleti ilkesi", "eşitlik ilkesi", "eşit iş için eşit ücret hakkı", "adil ve (yeterli) elverişli bir ücrethakkı", "adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı", "fazla mesai karşılığında zamlı ücret alma hakkı", "eşit muamele görme hakkı" gibi Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde olan evrensel hukuk normları ile İşHukukunun temel prensiplerinden biri olan "Eşit davranma ilkesi"göz önüne alındığında; Sağlık Bakanlığı teşkilatında görev yapan hemen tüm çalışan grupları kendi çalışmaları ile elde edilen döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılırken, geçici personelin katkı sağlayıp sağlamadığına yahut Bakanlık Merkez teşkilatında görev yaparak dolaylı olarak katkı sağlayıp sağlamadıklarına bakılmaksızınyararlandırılmamasında ülkemiz açısından bağlayıcılığı bulunan evrensel hukuk ilkelerine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Nitekim, Anayasa'nın 36/2. ve 138/1. maddeleri delaletiyle Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mercilerinin, öğretinin de belirttiği üzere kamu hukukunda da geçerli olan Medeni Kanun'un 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralı gereği; teorideki statünün uygulamada farklılaştırılması sonucu gerçekleşen hayat gerçekliğini görmezden gelmesi kabul edilemez.

.

Dolayısıyla, 1999 yılından sonra yaygınlaştırılan ve uygulamada Kanundaki tanım ve fonksiyonundan ciddi sapmalar yaşandığı öğreti ve kamuoyu tarafından dile getirilen ve yargı kararlarıyla tespit edilen ülkemiz geçici personel istihdam rejimindeki aksaklıkların, özellikle de geçici personelin 1 yıldan sadece 2 gün az süreli sözleşmelerle ve hemen her yıl yenilenen sözleşmelerle 'geçicilikten' uzak şekilde, somut olarak hangi işlerde çalıştırılacakları belirtilmeksizin asli/süreklimemur işlerinde istihdamının göz ardı edilmesi, Medeni Kanun'un 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralına ve Anayasa'nın 138/1. maddesinde ifade edilen evrensel hukuk kurallarına uygun düşmeyecektir.

Tüm bu açıklamalar neticesinde, geçici personelin Sağlık Bakanlığı döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmasına 'statü' bağlamında hukuki bir engel bulunmadığı, bu kişilerin döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmaması bakımından dafiilen yaptıklarıgörevin esas alınması ve 209 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Yönetmelikte belirtilen 'statü' dışındaki koşulları taşıyıp taşımadıkları araştırılarak, bu koşulları taşımaları halinde (ek ödemenin elde edilmesine katkı sağlama veya Bakanlık Merkez Teşkilatında çalışarak dolaylı katkı sağlama vs.) bu ödemeden yararlandırılmaları gerektiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının Kanun ve Yönetmelikte aranan diğer koşulları taşıyıp taşımadığı araştırılarak bir işlem tesis edilmesi gerekirken, geçici personel statüsünde olması gerekçe gösterilerek tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

…”

35. Ancak bu kararın temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 21/12/2015 tarihli ve E.2014/3779, K.2016/39 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"... Anayasa Mahkemesinin anılan kararı dikkate alındığında; B ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde 657 sayılı Kanun'un 4/C maddesi kapsamında geçici personel olarak görev yapan davacının, 209 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca yapılan döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılması ve 23/11/2006 tarihinden itibaren hak ettiği döner sermaye ek ödemelerinin hesaplanarak ödenmesi için yaptığı 20/5/2009 günlü başvurunun reddine ilişkin 27/5/2009 günlü ve 1197 sayılı işlemin hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır."

36. 209 sayılı Kanun'un ,663 sayılı KHK'nın 58. maddesinin (13) numaralı fıkrasının (ç) bendiyle değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...memurlar ve sözleşmeli..." ibaresinin, Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali istemine ilişkin Anayasa Mahkemesinin 23/12/2015 tarihli ve E.2014/199, K.2015/115 sayılı kararı ise şöyledir:

"12. Geçici personel tarafından yapılması öngörülen işlerin, memurlar ile sözleşmeli personelce yerine getirilen hizmetlerden farklı olması nedeniyle geçici personelin statüsü de kanun koyucu tarafından memur ve sözleşmeli personelden farklı düzenlenmiştir. Farklı hukuki konumlarda bulunan kişiler hakkında farklı düzenlemeler yapılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacağından, kanun koyucu tarafından döner sermaye gelirlerinden yararlanabilecek personel olarak memur ve sözleşmeli personel statülerinin öngörülmesinde, bir başka deyişle geçici personel statüsüne bu düzenlemede yer verilmemesinde eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.

13. Geçici personel tarafından yürütülen hizmetler ile memurlar ve sözleşmeli personel tarafından yürütülen hizmetlerin farklılığı gözetildiğinde, bu kişilerin yaptıkları işin "eşit iş" olarak kabulü mümkün olmadığından, ücretleri yönünden de itiraz konusu kuralda eşitlik ilkesinin ihlalinden söz edilemez.

...

 16. Döner sermayeli kurumlarda çalışan geçici personele, fiilen çalışmalarının ve emeklerinin karşılığı olarak aylık ücret ödenmekte olup bu kişilere ayrıca döner sermaye gelirinden ek ödeme yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yerine getirdikleri hizmetin niteliğinin gözetilerek farklı statüler için farklı ücret rejimleri öngörülmesinde ve bu kapsamda geçici personele itiraz konusu kuralda yer verilmemesinde, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine ve emeğin karşılıksız bırakılmamasını amaçlayan 55. maddesiyle Devlete verilen, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğüne aykırılık bulunmamaktadır.

17. Açıklanan nedenlerle kural, 'geçici personel' yönünden Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir."

37. Bu itibarla 657 sayılı Kanun'un 4/C maddesi kapsamında çalışan geçici personelin ücretleri, anılan madde uyarınca Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmekte olup bu kararların iptali istemiyle açılan davaların Danıştayca reddedildiği, benzer mahiyetteki başvurucu tarafından da emsal olarak gösterilen, geçici sağlık personeline 209 sayılı Kanun kapsamında ek ödeme yapılmaması üzerine açılan davanın kabulüne ilişkin Danıştay Onikinci Dairesince verilen hükmün de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kesin olarak bozulduğu görülmektedir. Öte yandan Anayasa Mahkemesi de geçici sağlık personeline ödeme yapılmaması nedeniyle başvurulan yasa hükmünün iptali istemini (bkz. § 35) reddettiği gibi aynı konuya ilişkin olarak yapılan bir bireysel başvuruyu da mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (İslam Şahin, B. No: 2014/7280, 21/1/2016).

38. AİHM de Vilho Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya (B. No: 63235/00, 19/4/2007, §§ 93-96) kararında, başka bir birime atanan polis memurlarına ek tazminat verilmemesi başvurusu yönünden mülkiyet hakkına konu olabilecek bir meşru beklentinin mevcut olmadığı gerekçesiyle ihlal olmadığına karar vermiştir. AİHM'in ayrımcılık yasağı kapsamında mülkiyet hakkının değerlendirildiği bir kamu kuruluşundan emekli olan başvurucunun yeniden çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylığının kesilmesi hakkındaki Fabian/Macaristan (B. No: 78117/13, 15/12/2015, §§ 25-34) kararında ise özel ve kamu sektörlerinden emekli olanlar ile kamu sektöründen emekli olanların kendi aralarında, makul ve haklı bir sebep de bulunmadan farklı uygulama yapılarak kamu sektöründen emekli olan bazı kişilerin yaşlılık aylıklarından kesinti yapılması ayrımcılık yasağının ihlali olarak görülmüştür. Ancak başvuru konusu olayda başvurucunun özlük hakları bakımından bir kesintinin dolayısıyla başvurucunun meşru beklentisine konu olabilecek aylığında bir azalmanın söz konusu olmadığı açıktır. Nitekim AİHM, mülkiyet hakkının ayrımcılık yasağı ile bağlantılı olarak incelenebilmesi için öncelikle Sözleşme'ye ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesi kapsamında korunması gereken bir mülkiyet hakkının mevcut olması gerektiğini belirtmektedir (Vilho Eskelinen ve diğerleri/Finlandiya, §§ 94, 95; Guberina/Hırvatistan, B. No: 23682/13, 22/3/2016, § 75).

39. Somut olayda başvurucu 24/6/2014 tarihinde dava açmış ve bu tarihten önceki döneme ait 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamındaki ek ödemeleri talep etmiştir. Dolayısıyla geçici personel olan başvurucunun talep ettiği dönemde ve dava tarihinde kendisine belirtilen ek ödemenin yapılacağına dair bir yasa hükmü veya idari bir düzenleme bulunmadığı, aksine ödeme yapılmamasına dair Bakanlar Kurulu kararı bulunduğu gibi bu kararın iptali isteminin Danıştayca reddedildiği gözetilmelidir. Başvurucunun ileri sürdüğü Danıştayın anılan içtihatlarının ise geçici sağlık personeline 209 sayılı Kanun kapsamında döner sermaye ek ödemesi yapılmasına ilişkin olduğu ancak Danıştay Onikinci Dairesinin davanın kabulüne ilişkin hükmünün Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından bozulduğu görülmektedir. Başvurucu talep ettiği dönem için 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında ek ödemeden yararlanabileceği yönünde yerleşik bir yargı içtihadı ortaya koymamıştır.

40. Bu durumda somut başvuru konusu olayda başvurucunun 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında ek ödemeden yararlanması yönündeki talebinin dava açtığı tarih ve talep ettiği dönem itibarıyla yürürlükteki kanun hükümleri veya konuyla ilgili yargı içtihatları tarafından desteklenmediği ve mülkiyet hakkı kapsamında meşru beklenti olarak nitelendirmeye yetecek somutlukta olmadığı anlaşılmış dolayısıyla başvurucunun, Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

41. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesi kapsamına giren korunmaya değer bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

42. Başvurucu, 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında ek ödemeden yararlandırılmamasına ilişkin idari işleme karşı açtığı davanın reddedilmesinin aynı konuda farklı mahkemelerce verilen kararlar ile çelişki oluşturduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

43. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

 “Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

45. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

46. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, §§ 43, 44).

47. Kural olarak aynı derecedeki bağımsız yargı mercileri arasında aynı hukuki metne ilişkin yorum ve içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi temyiz mercilerinin uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 45).

48. AİHM de bölgesel ve görevsel yetkilere sahip mahkemelerden oluşan her yargı sisteminin doğal olarak içtihat farklılıkları barındırabileceğini, bu tür farklılıkların aynı yargı yetkisi çevresinde bile görülebileceğini, bunun başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı olduğunun söylenemeyeceğini, hâkimlerin karar alma özerkliğinin, aynı metnin değişik yargı kademelerinde farklı yorumlanması sonucunu doğurabileceğini ancak mahkemelerin uygulamaları arasındaki uyumu ve içtihat birliğini sağlamaya yönelik mekanizmaların hayata geçirilmesinin de önemli olduğunu belirtmektedir (Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye [BD], B. No: 13279/05, 20/10/2011, §§ 49-58).

49. Başvuru konusu olayda geçici personel olan başvurucunun 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında ek ödemeden yararlandırılmamasına yönelik idari işlemin iptali ve ek ödeme yapılması istemiyle açtığı dava Mahkemenin 16/1/2015 tarihli kararı ile yukarıdaki gerekçelerle ve esas itibarıyla geçici personel statüsünde bulunan davacının Bakanlar Kurulu kararında belirlenen ücret sınırları dâhilinde çalıştığı ve bu kararda 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamındaki ek ödemenin sayılmadığı gerekçesiyle reddedilmiş (bkz. § 8), başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz ise Antalya Bölge İdare Mahkemesince 8/4/2015 tarihinde reddedilerek hüküm onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Mahkemece 8/9/2015 tarihinde reddedilmiştir (bkz. §§ 9, 10).

50. Başvurucu tarafından başvuru formuna eklenen Konya Bölge İdare Mahkemesinin 13/11/2013 tarihli ve Trabzon Bölge İdare Mahkemesinin 13/3/2014 tarihli kararları, 4/C kapsamında çalışan geçici sağlık personelinin 209 sayılı Kanun uyarınca döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmalarına ilişkin olup bu kararların 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında yapılan ek ödemeler ile bir ilgisinin bulunmadığı görülmüştür. Ancak başvurucunun ibraz ettiği Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 11/11/2014 tarihli kararında ise 4/C maddesi kapsamında çalışan geçici personelin 375 sayılı KHK'nın ek 9. maddesi kapsamında yapılan ek ödemelerden yararlandırılmaması işleminin iptaline ilişkin hükme yönelik olarak yapılan itirazın reddedildiği belirtilmektedir.

51. 666 sayılı KHK'nın 1. maddesi ile eklenen 375 sayılı KHK'nınek 9. maddesi ile bazı kamu görevlilerine aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla ek ödeme yapılması öngörülmüş ve bu hüküm ile ek ödemenin kapsamı ve mahiyeti belirlenmiştir. Bu yasal düzenlemeden sonra ücreti Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmekte olan 4/C kapsamında çalışan geçici personele söz konusu ek ödemenin yapılmaması üzerine başvuruya konu davada olduğu gibi idari yargı mercilerinde davaların açıldığı ve farklı kararlar verildiği görülmektedir.

52. Bu durumda somut olay bakımından 2011 yılında düzenlenen bazı kamu görevlilerine ek ödeme yapılmasına ilişkin KHK hükümlerinin mahkemelerce ilk defa yorumlanması söz konusudur.

53. İlgili mevzuatın ilk defa yorumlanmasında bölgesel ve görevsel yetkilere sahip mahkemeler arasında farklılıklar oluşması doğaldır. Diğer bir deyişle değişik yargı kademelerinde görev alan hâkimlerin tamamının ilk defa uygulanan bir kuralı aynı şekilde yorumlamaları mümkün olmayabilir. Ancak böylesi bir durumda mahkemelerin uygulamaları arasındaki uyumu ve içtihat birliğini sağlamaya yönelik mekanizmalar önem taşımaktadır (İslam Şahin, § 54).

54. Yüksek mahkemelerin oynaması gereken rol tam da yargı kararlarında doğabilecek içtihat farklılıklarına bir çözüm getirmektir. Bununla birlikte yeni kabul edilmiş bir yasanın yorumlanmasında olduğu gibi bazı hâllerde içtihadın müstekar hâle gelmesinin belirli bir zamanı gerektirdiği açıktır (Türkan Bal [GK], B. No: 2013/6932, 6/1/2015, § 56).

55. Başvuru konusu olayda ise idari yargı düzeninde yüksek mahkeme olan ve kararları ülke çapında tüm idari yargı makamlarınca dikkate alınması gereken Danıştayın Onbirinci ve Onikinci Daireleri, geçici personele ek ödeme yapılamayacağına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının iptali istemini reddetmiş (bkz. §§ 32, 33), benzer bir konuda geçici sağlık çalışanlarına döner sermaye ek ödemesi yapılmamasına dair açılan davada Danıştay Onikinci Dairesince verilen iptal kararı ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından dava edilen idari işlemin hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur (bkz. § 34). Yine geçici sağlık çalışanlarına döner sermaye ek ödemesi yapılmaması nedeniyle somut norm denetimine ilişkin bir başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından geçici personel tarafından yürütülen hizmetler ile memurlar ve sözleşmeli personel tarafından yürütülen hizmetlerin farklı olduğu ve yerine getirdikleri hizmetin niteliğinin gözetilerek farklı statüler için farklı ücret rejimleri öngörülmesinin Anayasa'nın 2., 10. ve55. maddelerine aykırı olmadığı belirtilmiştir (bkz. § 35).

56. Buna göre 4/C kapsamında çalışan geçici personele ek ödeme yapılmasına yönelik olarak yeni kabul edilen KHK hükümleri ile Bakanlar Kurulu kararı ve buna bağlı düzenleyici işlemlerin yorumlanması bakımından yüksek mahkemelerin kararları ile yargısal içtihatların geliştirilerek yeknesaklığın giderilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bu içtihatlar kararlılık kazandığı takdirde somut olayda olduğu gibi derece mahkemeleri nezdindeki farklı yorumların ve uygulamaların ortadan kalkacağı ancak bunun ise yargı sisteminin işleyişi gereği belirli bir zaman alabileceği kuşkusuzdur.

57. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün derece mahkemesi tarafından hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

58. Başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

59. Açıklanan nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 15/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.