2016/10042 K. 2018/8818 T. 6.11.2018

11. CD., E. 2016/10042 K. 2018/8818 T. 6.11.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/10042
Karar No.: 2018/8818
Karar tarihi: 06.11.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

Bozma üzerine yapılan yargılamada toplanan deliller gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa uygun şekilde vasfı tayin kılınmış, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Üye ...'ın karşı oyu ile 06.11.2018 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Dairemizin 06.11.2018 tarih 2016/10042 E, 2018/8818 Kr. Sayılı Onama yönündeki çoğunluk görüşüne aşağıdaki gerekçelerle katılmıyorum.

Yerel mahkemece sanığın defter ve belgeleri ibraz etmemek suretiyle gizleme suçundan 213 sayılı VUK'nin 359/a-2, TCK'nin 62, 50, 52/4. maddeleri uyarınca 6.000 TL APC ile cezalandırılmasına dair kararı usul ve yasaya aykıdır.

Çünkü suç tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 213 sayılı VUK'nin 359/a-son fıkrasına göre hükmolunan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde, hapis cezasının her bir günü için sanayi sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için yürürlükte bulunan asgari ücretin 1 aylık brüt tutarının yarısının esas alınacağı öngörülmüştür.

Ancak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe 5237 sayılı TCK'nin 5. maddesine göre Türk Ceza Kanununun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.

Her ne kadar 11.05.2005 tarihli ve 5349 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6.maddesiyle adı geçen Kanuna eklenen geçici 1. maddeyle TCK’nın 5. maddesinin yürürlüğü 31 Aralık 2006 tarihine ertelenmiş, daha sonrada 5560 sayılı Kanun’la sözü geçen geçici 1. maddede yer alan tarih 31 Aralık 2008 tarihine kadar uzatılmış ise de, hüküm tarihi itibariyle TCK'nin 5. maddesi yürürlüğe girmiş durumdadır.

Yerel mahkemece 14/04/2009 tarih 2009/69 E, 2009/400 Kr sayı ile sanığın 213 sayılı VUK'nin 359/a-2, TCK'nin 62 ve VUK'nin 359 maddeleri uyarınca (hapsin bir günlüğünün sanayi sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücret olan 209 TL'nin yarısına karşılık gelecek şekilde paraya çevrilmesi suretiyle) 31.350 TL APC ile cezalandırılmasına dair karar Dairemizin 17.04.2013 tarih 2011/10991 E, 2013/6508 Kr sayılı ilamı ile 5728 sayılı Yasa ile değişik VUK'nin 359/a-2 maddesine göre uyarlama yapılması gereğine işaretle bozulmuştur.

Ancak hüküm tarihi itibari ile sanık lehine olan yasanın belirlenmesi bakımından öncelikle TCK'nin 5. maddesinin yürürlüğe girdiği gözönüne alınmak gerekirdi.

Suç tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 213 sayılı VUK'nin 359/a-2 maddesinde öngörülen ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis iken 23.01.2008 tarih, 5728 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten sonra hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırı 1 yıl hapis olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı ceza baz alınarak mukayese yapıldığında eski yasal düzenlemenin sanık lehine olduğu tartışmasızdır.

Yerel mahkemece Bozma ilamına uyularak kurulan yeni hükümde daha ağır hapis cezasını gerektiren 5728 sayılı Yasa ile değişik VUK'nin 359/a-2. Maddesi geçmişe yürütülerek uygulanmıştır. Her ne kadar TCK'nin 50/1-a maddesine göre adli para cezasına çevrilirken sonuç cezanın (6.000 TL APC) daha lehe olduğu kabul edilmişsede bu değerlendirmenin de uygun olmadığı görüşündeyim. Çünkü sonuç adli para cezasının ödenmemesi durumunda 5237 sayılı TCK'nin 50/6 fıkrasına göre hapis cezasına çevrilmesi söz konusu olduğunda sanık aleyhine bir hukuki durum ortaya çıkmaktadır.

Bu sebeplerle hüküm tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK'nin 5/1. maddesi yürürlüğe girmiş olduğundan 213 sayılı VUK'nin (5728 sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki) 359/a-2 maddesine göre hapis cezasının belirlenmesi, TCK'nin 50/1-a maddesine göre seçenek yaptırımlara çevrilmesi sanık lehine olacaktır.

Yukarıda belirttiğim gerekçelerle sayın çoğunluğun Onama yönündeki görüşüne katılmıyorum. 06.11.2018