2016/10473 K. 2016/20134 T. 22.6.2016

19. CD., E. 2016/10473 K. 2016/20134 T. 22.6.2016

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 19. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/10473
Karar No.: 2016/20134
Karar tarihi: 22.06.2016
 

213 Sayılı Kanuna Aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.09.2010 gün ve 2009/1068 Esas, 2010/608 karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,

Dairemizin 18.11.2015 gün ve 2015/8652 Esas, 2015/7391 sayılı kararıyla;

"Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçlarından dava açılmasına karşın gerekçeli karar içeriğine göre sadece 2006 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan hüküm kurulduğu anlaşıldığından, 2007 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan açılan dava hakkında her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşıldığından, sanık müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,'' karar verilmiştir.

I- İTİRAZ NEDENLERİ;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.06.2016 tarih ve KD-2016/153490 sayılı yazısı ile;

“Dosya içeriği incelendiğinde, düzenlenen iddianamede sanığın 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçundan cezalandırılmasının talep edildiği görülmüştür.

Mahkumiyet ilamı incelendiğinde ise, gerekçeli kararda, suç tarihi olarak "2006-" şeklinde bir ibarenin yer aldığı, kararda iddianamenin anlatıldığı, iddianame içeriğinde yer aldığı şekilde sanık hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarına ilişkin vergi inceleme raporlarından bahsedildiği, ancak suçun kabul kısmında, genel ifadelerle sanığın suçu işlediğinin sübut bulduğundan bahsedildiği, sanığın hangi takvim yılına ilişkin sahte fatura kullanmak eyleminden cezalandırıldığından bahsedilmediği, aynı şekilde hüküm fıkrasında "Sanığın sübut bulan eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi delaletiyle (5728 sayılı Kanun değişikliği öncesi) sanığın geçmişinde birden fazla kasıtlı suçtan kaydının bulunuşuna ve bu doğrultuda suç işleme hususunda ve somut olaydaki kastının yoğunluğuna, suç sonucu meydana gelen zararın çokluğuna göre asgari hadden uzaklaşılarak eylemine uyan

V.U.K.'nun 359/b-1 maddesi gereğince takdiren ve teşdiden 2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA" şeklinde hüküm kurulduğu, hangi takvim yılına ilişkin sahte fatura kullanmak suçundan cezalandırılma yoluna gidildiğinden bahsedilmediği görülmüştür.

Gerekçeli kararın suç başlığında sadece 2006- yılı ibaresinin yer alması, sanık hakkında 2006 takvim yılına ilişkin hüküm verildiğine ilişkin bir veri olarak değerlendirilebilir ise de, karar içeriğinde iddianamenin ve iddianame içeriğindeki 2006 ve 2007 yılı vergi inceleme raporlarındaki tespitlerin anlatılması, hüküm fıkrasında da diğer sebeplere ilaveten "suç sonucu meydana gelen zararın çokluğuna göre asgari hadden uzaklaşılarak" şeklindeki ibarenin teşdit gerekçesi olarak yer alması hususlarının da her iki takvim yılına ilişkin hüküm kurulduğuna ilişkin veriler olarak kabulü mümkündür. Netice itibariyle, karar içeriği ve hüküm fıkrası kapsamına göre, sanığın 2006 takvim yılından mı, 2007 takvim yılından mı, yoksa her iki takvim yılını da içerir şekilde mi cezalandırıldığı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır.

Daire ilamında ise, sanık hakkında sadece 2006 takvim yılına ilişkin hüküm kurulduğu kabul edilerek, 2006 takvim yılına ilişkin hükmün onanmasına karar verildiği, 2007 takvim yılına ilişkin olarak da mahallinde yeniden hüküm kurulmasının mümkün olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

Sanığın 2006 ve 2007 takvim yıllarına ilişkin cezalandırıldığına ilişkin kabule üstünlük tanınması halinde ise, daha önce 2007 takvim yılından bir kez cezalandırılan sanığın, Dairenin onama ilamına göre, 2007 takvim yılına ilişkin sahte fatura kullanmak suçundan ikinci kez yargılanması durumunun ortaya çıktığı anlaşılmıştır.Sonuç itibariyle, sanığın hangi takvim yılına ilişkin olarak sahte fatura kullanmak suçundan cezalandırıldığına ilişkin mahkeme ilamında açık bir hüküm bulunmadığının anlaşılması karşısında; yerel mahkeme hükmünün bozulması yerine yazılı şekilde onanmasına karar verilmesi yasaya aykırı olmuştur.'' denilerek itirazen dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

II- KARAR

1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 17.06.2016 tarih ve KD-2016/153490 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK'nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,

2) Dairemizin 18.11.2015 gün ve 2015/8652 Esas, 2015/7391 sayılı onama kararının kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi,

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre,

12.11.2009 tarihli iddianame ile sanık hakkında vergi suçu raporu ve mütalaaya uygun olarak "2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak" suçlarından dava açıldığı, her takvim yılındaki eylemlerin ayrı suçları oluşturduğu gibi aynı yılda birden fazla fatura kullanılması nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, hangi takvim yılından hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 4369 sayılı Kanun ile değişik 359/b-1. maddesindeki cezanın onsekiz aydan üç yıla kadar hapis iken 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle anılan maddedeki suç için üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü nazara alındığında, her takvim yılı için son faturanın hangi vergi indiriminde kullanıldığının tespiti ile suç tarihleri belirlenerek yürürlükte bulunan Kanun maddesi

uyarınca uygulama yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde yıl belirtilmeden tek suçtan mahkumiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi gereğince sanığın cezada kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, sanığın mağduriyetine yol açılmaması için İNFAZIN DURDURULMASINA, 22.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.