2016/1262 K. 2017/3 T. 25.1.2017

VDDK., E. 2016/1262 K. 2017/3 T. 25.1.2017

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/1262
Karar No.: 2017/3
Karar tarihi: 25.01.2017

İstemin_Özeti : Dava, Şanlıurfa, A1 Karayolu muayene istasyonunda görevli olduğu dönemde muayene harcı ödenmeden gerçekleştirdiği iddia edilen teknik muayene işlemleri nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 17 ve 13'üncü maddeleri uyarınca davacı hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alınması ve kendisinden teminat göstermesinin istenmesi yolundaki 9.1.2009 tarih ve 126 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Gaziantep 1. Vergi Mahkemesi, 21.1.2010 gün ve E:2009/142, K:2010/197 sayılı kararıyla; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13'üncü maddesinin (d) bendi, 492 sayılı Harçlar Kanununun 127 ve 128'inci maddeleri ile 6183 sayılı Kanunun 9, 13, 17 ve 20'nci maddelerine değindikten sonra; olayda, inceleme elemanı tarafından yapılan araştırma neticesinde, Şanlıurfa, A1 İlçesi Karayolları muayene istasyonunda görevli davacı tarafından teknik muayene işlemi gerçekleştirilen araçların teknik muayene harçlarının tahsil edilmediğinin tespit edildiğinin bildirilmesi üzerine davalı idarece, otomasyon kayıtları üzerinde sadece davalı idareye kayıtlı olan 637 araca ilişkin trafik harçlarının vergi ziyaı cezalı olarak araç sahipleri adına ihbarnameler düzenlenerek tebliğ edildiği, 343 kişinin ödemede bulunduğu, kalan araç sahipleri hakkında ise işlemlerin halen devam ettiği, toplamda 3711 araca ilişkin muayene harcı ödenmeksizin teknik muayene işlemi yapıldığının tespit edildiğinden bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği, davacı vekili tarafından davalı idarece gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı, soruşturmanın eksik incelemeye dayandığı ileri sürülmekte ise de davacı tarafından düzenlenen karayolu muayene defteri örneğinin, araştırmayı yapan maliye müfettişince CD ortamında davalı vergi dairesine gönderildiği, defterde kayıtlı olan makbuz numaraları ile davalı vergi dairesi kayıtlarının uyuşmadığı, savunma ekinde yer alan listedeki araçların tamamının muayene harcı ödenmeden ve muayene izin belgesi olmaksızın teknik muayene işlemlerinin yaptırıldığı, bu durumun davalı idarenin E-vdo otomasyon kayıtlarından da anlaşıldığı, dolayısıyla davacıya isnat olunan olayın resmi belgeler üzerinde sabit olduğu hususları dikkate alındığında söz konusu iddialarda isabet görülmediği, bu itibarla, müteselsil sorumluluğa ilişkin yukarıda değinilen Harçlar Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle araç sahipleri nezdinde vergisel bir takip yapılmasına gerek bulunmaksızın teknik muayene harçlarını tahsil etmeden muayenelerini yapan davacıdan ziyaa uğrattığı harçların cezalı olarak aranmasına ilişkin davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 2.4.2014 gün ve E:2010/9944, K:2014/1385 sayılı kararıyla; davalı idarenin dosya içeriğindeki savunma ve eklerinde; araç sahipleri adına ihbarnameler düzenlenerek tebliğ edildiğinin görülmesi ve ödenmeyen muayene harçlarından öncelikle harcı ödemekle mükellef olan araç sahiplerinin sorumlu olması karşısında davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş; davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.

Şanlıurfa Vergi Mahkemesi, 2.6.2016 gün ve E:2016/363, K:2016/555 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Gaziantep 1. Vergi Mahkemesi kararında ısrar etmiştir.

Davacı tarafından; davalı idarece 6.6.2011 tarihi itibarıyla muayene harçlarını ödemeyen mükellef sayısının 74 olduğu, bunlardan 37'sinin de 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma talep ettiği, olayda, sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir eylem ya da ihmali bulunmadığı ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi : K1

Düşüncesi : Dava konusu işlemin dayanağını teşkil eden 492 sayılı Harçlar Kanununun 128'inci maddesinde, gerekli harçları tamamen almadan işlem yapan memurların harcın ödenmesinden mükellefler ile müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmış olup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun geçici 18'inci maddesinin açık hükmü karşısında harç alma/tahsil etme yetkisi bulunmayan davacının müteselsilen sorumlu tutulması mümkün olmadığından davanın reddi yolunda verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Şanlıurfa, A1 Karayolu muayene istasyonunda görevli olduğu dönemde muayene harcı ödenmeden gerçekleştirdiği iddia edilen teknik muayene işlemleri nedeniyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 17 ve 13'üncü maddeleri uyarınca davacı hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alınması ve kendisinden teminat göstermesinin istenmesi yolundaki 9.1.2009 tarih ve 126 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

492 sayılı Harçlar Kanununun 127'nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, harçların tamamı peşin olarak ödenmeden harca mevzu olan işlemin yapılmayacağı; 128'inci maddesinde, gerekli harçları tamamen almadan işlem yapan memurların harcın ödenmesinden mükellefler ile müteselsilen sorumlu oldukları kurula bağlanmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun geçici 18'inci maddesinde ise araç muayenesi ile ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğünce verilen hizmetin, yetkilendirilen gerçek veya tüzel kişilerce faaliyete geçirilinceye kadar devam edeceği, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan muayeneler için 35'inci maddede belirtilen muayene ücreti ile bu ücretin genel katma değer vergisi oranı kadar fazlasından oluşan tutarın, Teknik Muayene Harcı olarak vergi dairelerince tahsil edileceği, bu harç hakkında 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359'uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13'üncü maddesinin 1'inci bendinde, 9'uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin mevcut olması halinde, hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı; 17'nci maddesinin 1'inci bendinde, 13'üncü maddenin 1, 2, 3 ve 5'inci bentlerinde yazılı ihtiyati haciz sebeplerinden birisi mevcut ise vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanının, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının görevli olduğu dönemde, karayolu muayene defteri üzerinde yapılan araştırma sonucunda, 3711 aracın teknik muayene harçlarının tahsil edilmediğinin tespit edildiği, muayene harcını ödemeyen araç sahiplerinin bir kısmı adına vergi ziyaı cezalı harç tarh edilerek düzenlenen ihbarnamelerin araç sahiplerine tebliğ edilmesi üzerine bir kısmının ödemede bulunduğu anlaşılmıştır. Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilen olayla ilgili olarak hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılan davacının, 6183 sayılı Yasanın yukarıda değinilen hükümleri kapsamında sorumlu tutulmasını gerektirecek şartlar oluşmadığından, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 25.1.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX - KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.