2016/1941 K. 2016/7797 T. 23.11.2016

11. CD., E. 2016/1941 K. 2016/7797 T. 23.11.2016

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/1941
Karar No.: 2016/7797
Karar tarihi: 23.11.2016
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

I- Sanık ...'in temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanığın sorgusunda bildirdiği " ... Cad. ... Sokak No:10/1 ...l" adresine çıkartılan tebligatın muhatabın gösterilen adresten adres bırakmadan ayrıldığından bahisle iade edilmesi üzerine, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile eklenen 2. fıkra uyarınca bilinen en son adres olarak kabulü gereken ve muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın yapılmasına imkan veren Mernis adresine anılan Yasanın 21/2. maddesine göre usulüne uygun şekilde 10.12.2013 tarihinde tebliğ edilen hükmün, sanık tarafından yasal süresinden sonra 24.02.2014 tarihinde temyiz edilmiş olması nedeniyle eski hale getirme ve temyiz istemini içeren dilekçesinde sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguların (anne ve babasının vefatlarının 2010 yılında gerçekleşmesi nedeniyle) gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla eski hale getirme ve temyiz isteği yerinde görülmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,

II- Sanık ... müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

Sanık ve müdafiinin düzenlenen faturaların gerçek olduğuna ilişkin savunmaları sebebiyle 2. celsede kendilerine "taşıma irsaliyesi, sevk irsaliyesi, ödeme makbuzu, banka dekontu, hesap ekstresi vb." belgelerin ibrazı için süre verilmesine hükmün verildiği 12. celseye kadar dosyaya belge sunulmadığı görülmekle tebliğnamedeki sübuta ilişkin bu yöndeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

1) Sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, dosya içinde 2008 takvim yılına ait faturaların bulunmadığı, 27.11.2008 tarihine kadar şirket ortağı ve müdürü olan sanık hakkında düzenlenen vergi tekniği, vergi suçu raporlarında da 2008 yılında sahte fatura düzenlediğine ilişkin somut bilgiye yer verilmediği Esas No : 2016/1941görülmekle, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, 2008 takvim yılında 27.11.2008 tarihine kadar düzenlenmiş suça konu fatura asılları veya onaylı örnekleri temin edilip dosya arasına konulduktan ve incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığı tespit edildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini, 2008 takvim yılında düzenlenmiş birden fazla faturanın varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, 5728 sayılı Kanun'un 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b maddesinin 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilerek en son faturanın 08.02.2008 tarihinden önce düzenlenmiş olması halinde anılan yasadaki değişiklik öncesi 359/b-1 maddesi uyarınca temel cezanın 18 ay hapis cezası olarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı,

2) Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 23.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.