2016/382 K. 2016/605 T. 25.5.2016

VDDK., E. 2016/382 K. 2016/605 T. 25.5.2016

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/382
Karar No.: 2016/605
Karar tarihi: 25.05.2016
 

İstemin Özeti : Dava, 31.10.2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında yer alan "Mükellefin istemesi halinde, 15 günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir." şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Dördüncü Dairesi, 16.3.2015 gün ve E:2013/1375, K:2015/822 sayılı kararıyla; tarhiyat öncesi uzlaşmanın, vergi inceleme raporu uyarınca tarhı önerilen vergi ve kesilecek cezaların mükellefe ihbarnameyle tebliğinden önce, mükelleflerin vergi idaresiyle tahakkuk edecek vergi ve ceza tutarında anlaşmak için başvurabilecekleri idari bir çözüm yolu olduğu 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 14'üncü maddesinde, Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde idareye, (15) günden aşağı olmamak şartıyla süre belirlenmesi konusunda takdir yetkisi tanındığı, ek 11'inci maddesinin son fıkrasıyla verilen yetki çerçevesinde çıkarılan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 10'uncu maddesinde, 14'üncü maddeye uygun olarak, uzlaşma gün ve saatinin, bir yazı ile uzlaşma gününden en az (15) gün önce mükellefe bildirileceği düzenlemesinin yapıldığı ancak, fıkranın devamında, mükellefin istemesi halinde (15) günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarihin uzlaşma günü olarak belirlenebileceği belirtilerek, mükelleflerin istemi halinde (15) günden daha önceki bir tarihin uzlaşma günü olarak belirlenmesinin sağlandığı, diğer bir ifadeyle (15) günlük yasal sürenin, mükellefin iradesine bağlanarak kısaltılması yoluna gidildiği, vergisel işlemlerde uygulanacak usul kanunu Vergi Usul Kanunu olup, Kanunun 14'üncü maddesinde tüm vergisel işlemlerde sürelerin yasalarında belirleneceği kuralına yer verilerek, tek istisna olarak kanununda açıkça süre belirlenmemişse, bu sürenin ''15 günden az olmamak'' koşuluyla idarece belirlenebileceği belirtilmek suretiyle idareye takdir yetkisi tanındığı ve idarece belirlenen bu sürenin ilgiliye tebliğ edileceği hususunun da açıkça kurala bağlandığı, kanunda öngörülen yasal sürenin, mükellefin iradesine bağlanmış bile olsa kısaltılmasının hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı, 14'üncü maddede belirlenen sürenin azaltılabileceğine ilişkin herhangi bir istisna öngörülmemiş olması ve Kanunda açıkça süre belirlenmemişse idarenin belirleyeceği sürenin (15) günden az olamayacağı hususları göz önüne alındığında davaya konu düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu düzenlemeyi iptal etmiştir.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 21.10.2015 gün ve E:2015/715, K:2015/637 sayılı kararıyla iptali istenen düzenlemenin, diğer hükümlerle olan bağlantıları da dikkate alındığında, nezdinde yapılan incelemeden, bunun sonucunda adına salınacak vergi ve cezalardan bilgi sahibi olan ve çıkabilecek uyuşmazlıkları, tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerinin öngördüğü amaç doğrultusunda ancak, (15) günden daha kısa sürede sonuçlandırmak isteyen mükelleflere yönelik olduğu sonucuna ulaşıldığı, uzlaşma tarihinin öne alınmasına idarenin tek başına karar vermediği, aksine mükellefin talep ve rızasının bulunması şartının arandığı, bu yönüyle düzenlemenin, uzlaşma hakkının kullanılmasını engelleyici, zorlayıcı ya da zorlaştırıcı niteliği bulunmadığı gibi istekte bulunan mükelleflerin iradeleriyle uygulanabilir nitelikte olduğu, dosya içeriğinden; 2007 yılı işlemleri için yürütülen vergi incelemesi sırasında davacının 19.12.2012 tarihli dilekçesiyle tarhiyat öncesi uzlaşma talep ettiği, 24.12.2007 tarih ve 2012-A-725/29, 30, 31 ve 32 sayılı vergi inceleme raporları uyarınca tarhı önerilen vergi ve kesilecek cezalar için 28.12.2012 tarihinin uzlaşma günü olarak belirlendiği hususunun, 27.12.2012 tarihli uzlaşma davetiyesiyle kendisine tebliğ edildiği, 28.12.2012 tarihli uzlaşma görüşmelerinde teklif edilen tutarlarda uzlaşılamadığının saptandığı, Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 9'uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, incelemenin sonuçlandığı tarihte tarh zamanaşımının sona ermesine üç aydan az bir zaman kalması halinde, uzlaşma talebi bulunulup bulunulmadığının sorulmayacağı ve uzlaşma talebinde bulunmaya davet edilmeyeceğinin belirtilmiş olmasına karşın, iptal istemine konu yapılan düzenlemeyle davacıya, tarhiyat öncesi uzlaşma hakkının tanınmış olduğu, bu durumda, dava konusu düzenlemenin 213 sayılı Kanunda öngörülen yetki sınırları içerisinde yapıldığı, aynı Kanunun 14'üncü maddesiyle süre belirleme konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin, mükelleflerin aleyhine sonuç doğuracak şekilde değil aksine zamanaşımının sona ermesine üç aydan az bir zaman kalan tarhiyatlarla da ilgili olarak uzlaşma talep edebilme hakkını sağlayacak şekilde kullanıldığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Davacı tarafından; dava konusu düzenleme ile sürelerin kısaltılması mükelleflerin iradesine bırakılmış gibi görünse de bunun gerçeği yansıtmadığı, anılan hükmün hukuk devleti, hukuki güvenlik, kuvvetler ayrılığı ilkelerine ve normlar hiyerarşisine aykırı olduğu ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi : K1

Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Kurul kararı kaldırıldıktan sonra temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca tebligat işlemleri tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

31.10.2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliğinin 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında yer alan "Mükellefin istemesi halinde, 15 günlük süreye bağlı kalmaksızın daha önceki bir tarih uzlaşma günü olarak belirlenebilir." şeklindeki düzenlemenin iptali yolunda verilen Danıştay Dördüncü Dairesi kararını bozan Kurul kararının düzeltilmesi istenmiştir.

Karar Düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesi uyarınca istemin kabulünü gerektirecek nitelikte bulunduğundan, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 21.10.2015 gün ve E:2015/715, K:2015/637 sayılı kararı kaldırıldıktan sonra temyiz istemi yeniden incelendi.

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Dördüncü Dairesinin 16.3.2015 gün ve E:2013/1375, K:2015/822 sayılı kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, 25.5.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, istemin kabulünü gerektirecek nitelikte bulunmadığından, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.