2016/3862 K. 2018/8166 T. 18.10.2018

11. CD., E. 2016/3862 K. 2018/8166 T. 18.10.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/3862
Karar No.: 2018/8166
Karar tarihi: 18.10.2018
 

TÜRK MİLLETİ ADINA

1-Sanıkların 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık K1'in savunmasında F1 Medikal isimli şirkette malzeme alım satım işine baktığını, şirketin ortağı olmadığını, şirketin sahibi ve yetkilisinin sanık K2 olduğunu, kendisinin fatura kesme yetkisinin olmadığını, fatura kesme işine diğer sanık ve eşinin baktığını, son zamanlarda maaşını ödeyemez duruma geldiklerini ve şirketten ayrılmak zorunda kaldığını belirtmesi, sanık K2'nın savunmasında F1 Medakil şirketinin 2007 yılının Ocak ayından yine 2007 yılının Ağustos ayına kadar sahibi ve yetkilisi olduğunu, sanık K1'in yanında çalışan elemanı olduğunu, K1'in imza sorumluluğunun ve yetkisinin olmadığını, ekonomik sıkıntılar nedeniyle işyerini 7-8 ay kadar işletip daha sonra noter huzurunda işyerini kapattığını, kesinlikle sahte fatura düzenlemediğini belirtmesi ile sanık K1'in savunmasını doğrulaması, ancak dosya arasında Bulunan Yenimahalle 1. Noterliği'nin 01.09.2008 tarih 15002 yevmiye nolu genel vekaletname sureti ile sanık K2'nın sanık K1'i yetkili kıldığının anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sahte fatura düzenlemek suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların ve Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, 2009 ve 2010 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturaların asılları ya da suretlerinin dosya içerisinde bulunmadığının anlaşılması karşısında, 2009 ve 2010 takvim yıllarına ait fatura asıl ya da örneklerinden de kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması ve incelenmesi, suça konu faturaları kullanan kişi/şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairesinden sorulması, yapılmış ise vergi raporlarının dosya arasına alınması, bu kişi/şirketler hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu faturaları kullanan kişi/şirket yetkilileri de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sanık K1'in suç tarihlerinde şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname veya şirkete ait bir belge düzenleyip düzenlemediği, müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş ya da pay alıp almadığının araştırılması, sanıkların imza ve yazı örnekleri alınarak suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanıklara ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm delillere göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

2-Kabule göre de;

a-Hükümde "213 sayılı VUK'nin 359/b-1" olan uygulama maddesinin "213 SY'nın 359/b-2" olarak yanlış gösterilmesi,

b-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan TCK'nin 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.