2016/453 K. 2016/576 T. 11.5.2016

VDDK., E. 2016/453 K. 2016/576 T. 11.5.2016

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/453
Karar No.: 2016/576
Karar tarihi: 11.05.2016
 

İstemin_Özeti :2009 yılı işlemleri incelenen davacı şirket adına, ikrazatçılık faaliyetinden elde ettiği kazancını kayıt ve beyan dışı bıraktığı ileri sürülerek re'sen salınan Ekim-Aralık 2009 dönemi vergi ziyaı cezalı geçici vergi davaya konu edilmiştir.

Ankara 4. Vergi Mahkemesi 7.6.2011 gün ve E:2010/1508, K:2011/1537 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) bendi, 9, 30 ve 134'üncü madde hükümlerine değindikten sonra; vergi inceleme raporunda, faiz karşılığı ödünç para aldıkları ileri sürülen kişilerin ifadelerinde, davacı şirketin ortağı K1 ile bu kişinin oğlu ve aynı zamanda şirket temsilcisi K2 tarafından borç para verildiği yolunda beyanların yer aldığı, anılan kişilerin davacı şirketin ortağı ve temsilcisi olması dışında, şirketin ödünç para alan kişilere faiz karşılığı ödünç para verdiği yönünde bir ifade yer almadığı, bununla birlikte, davalı idarece davacı şirketin kasa ya da banka hesaplarından bu kişilere para transferi yapıldığı ve bunun karşılığında şirket tarafından faiz elde edildiği yolunda bir tespitin de bulunmadığı, faiz karşılığı ödünç para aldıkları ileri sürülen kişilerin ifadeleri dikkate alındığında, K1 ile K2'ın çeşitli tarihlerde değişik kişilere ödünç para verdikleri ve bunun karşılığında faiz elde ettikleri, ödünç paralara ilişkin çek ve senetlerin, yapılan icra takiplerinin bu kişilerle ilişkili olduğu, bazı durumlarda paraların tahsil edilememesi nedeniyle borçlular tarafından bazı gayrimenkullerin şirkete değil de K2'a devredildiği, dolayısıyla, ikrazatçılık faliyetinin davacı şirket tarafından yürütülmediği, bu yöndeki iddia ve şikayetlerin davacı şirketin ortağı K1 ile bu kişinin oğlu ve aynı zamanda davacı şirket temsilcisi K2 yönelik olduğu sonucuna varıldığı, ikrazatçılık faaliyetinin davacı şirket tarafından yürütüldüğü yolundaki davalı idare işlemi, mükellefiyette hata durumunu oluşturduğundan ihtilaf konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezalı vergilendirmeyi kaldırmıştır.

Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 4.6.2014 gün ve E:2011/8039, K:2014/4193 sayılı kararıyla; vergi inceleme raporu uyarınca yapılan tarhiyatın dayanağı davacı adına düzenlenen vergi tekniği raporunun tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davacının savunma hakkının engellendiği tartışmasız olduğundan mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin temyiz istemini reddetmiş ise de karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 7.5.2015 gün ve E:2014/9070, K:2015/1984 sayılı kararıyla; davacı şirkete tebliğ edilen ihbarnameye ek vergi inceleme raporunda gerekli tüm bilgilerin yer aldığı görüldüğünden, davacı adına düzenlenen vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesinin savunma hakkını kısıtlamaması nedeniyle uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesine geçildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) bendi, 9, 30 ve 134'üncü madde hükümlerine değindikten sonra; vergi mahkemesince, ikrazatçılık faaliyetinin davacı şirket tarafından yürütülmediği sonucuna ulaşılmışsa da faiz karşılığı ödünç para aldıkları ileri sürülen kişilere, firma üzerinden yüksek tutarlarda fatura düzenlenmesi, bayilik ve araç satımı adı altında düzenlenen sözleşmelerin bu kişilere imzalatılması suretiyle borç para verme işlemlerinin gizlenmeye çalışıldığı, faiz karşılığında borç para aldığını beyan eden şahıs ve şirket yetkililerinin tümünün birden bir kasıt içerisinde hareket ettiklerinin düşünülemeyeceği, şirket yetkilisinin ve oğlunun, bu şirketin gelir kaynaklarından başka hiçbir geliri olmadığı ve bu firmanın hiçbir şekilde ortaklarına kâr payı dağıtmadığı göz önüne alındığında, üçüncü kişilere faiz karşılığı verilen paraların, şirketin kazancına ait olduğu sonucuna varıldığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Ankara 4. Vergi Mahkemesi, 19.10.2015 gün ve E:2015/1245, K:2015/2369 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

Davalı idare tarafından; davacı şirketin ortağı K1 ile oğlu ve aynı zamanda şirketin kanuni temsilcisi olan K2'dan faiz karşılığı borç para aldığını beyan eden şahıs ve şirket yetkililerinin tamamının birden bir kasıt içerisinde hareket ettiklerinin düşünülemeyeceği, ifade verenlerin büyük bir kısmına, faaliyet konusu ile ilgisi olmamasına rağmen yüksek tutarlarda faturalar düzenlendiği, faiz karşılığı borç para verildiğini gizlemek için bayilik veya araç alım satımı adı altında sözleşmeler düzenlenerek borçlulara imzalatıldığı yolunda beyanda bulundukları ve bu durumların tespit edildiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

2009 yılı işlemleri incelenen davacı şirket adına, ikrazatçılık faaliyetinden elde ettiği kazancını kayıt ve beyan dışı bıraktığı ileri sürülerek re'sen salınan Ekim-Aralık 2009 dönemi vergi ziyaı cezalı geçici vergiyi kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Davaya konu vergi ziyaı cezalı geçici verginin matrahı yönünden bağlı olduğu kurumlar vergisinin kaldırılması yolundaki ısrar kararı, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 11.5.2016 gün ve E:2016/454, K:2016/577 sayılı kararıyla bozulduğundan, bu dosyada davaya konu vergilendirmenin hukuka uygunluğu konusunda, söz konusu bozma kararı gözetilerek yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Ankara 4.Vergi Mahkemesinin, 19.10.2015 gün ve E:2015/1245, K:2015/2369 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 11.5.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.