2016/514 K. 2016/628 T. 25.5.2016

VDDK., E. 2016/514 K. 2016/628 T. 25.5.2016

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/514
Karar No.: 2016/628
Karar tarihi: 25.05.2016

İstemin Özeti : Davalı gümrük müdürlüğünde görev yapmakta iken ödenen sosyal yardımlar, maaş ve matraha dahil edilmeyerek, gelir ve damga vergisinin eksik alındığının Muhasebat Başkontrolörlüğü raporu ile tespit edildiğinden bahisle, noksan vergi kesilmek suretiyle fazladan yapılan ödemelerin geri istenmesine ilişkin 16.3.2009 tarih ve 980 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, 16.1.2012 gün ve E:2010/601, K:2012/128 sayılı kararıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 5'inci maddesinde, takibatın alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; 3'üncü maddesinde de alacaklı amme idaresi teriminin devleti, il özel idarelerini ve belediyeleri; tahsil dairesi teriminin, alacaklı amme idaresinin bu Kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade ettiğinin belirtildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında, vergi dairesinin, mükellefi tespit, vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlandığı; 2'nci fıkrasının ilk cümlesinde ise mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceğinin kurala bağlandığı, olayda, davacıya 2004 ve 2005 yıllarında görev yaptığı Haramidere Akaryakıt Gümrük Müdürlüğünde sosyal yardım ödemelerinden eksik kesilen gelir ve damga vergisinin tahsili amacıyla dava konusu işlem tesis edilmiş ise de üstte anılan hükümlerin değerlendirilmesinden, vergiyi tahsile yetkili olan idarenin vergi dairesi olduğu, vergi dairesi dışındaki idarelerin ise ancak bildirim ödevleri bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, idari makamların kamu gücü kullanarak tek taraflı irade ortaya koyabilme ve idari işlem tesis edebilme iktidarı olarak ifade edilen yetki, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre davacı hakkında vergi tarh etme yetkisi bulunmayan gümrük müdürlüğünce, fazladan yapıldığı ileri sürülen ödemelerin geri istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 26.3.2015 gün ve E:2012/5535, K:2015/1021 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8'inci maddesinin 2'nci fıkrasında; vergi sorumlusunun, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlandığı ve yine aynı Kanunun 11'inci maddesiyle, yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu tutuldukları, davacıya yapılan maaş, yardım ve benzeri her türlü ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılması ve ilgili saymanlığa yatırılması yükümlülüğü, vergi sorumlusu sıfatıyla davalı idareye ait olduğundan bu sıfatla fazla ödenen vergiyi talep etmeye yönelik idari işlem tesis etme yetkisinin bulunduğu, bu durumda, işin esasına girmek suretiyle karar verilmesi yerine yetki yönünden dava konusu işlemin iptaline karar veren mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, 30.9.2015 gün ve E:2015/1635, K:2015/2224 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

Davalı idare tarafından; mahkeme kararı üzerine gümrük saymanlık müdürlüğüne en yakın vergi dairesi olan Galata Vergi Dairesi Müdürlüğüne olayın intikal ettirildiği, raporda ve İstanbul Defterdarlığı yazısında kişi borçlarının ilgili personelden tahsilinin sağlanmasının kendilerinden istendiği, sadece bildirim görevini yerine getirmeleri nedeniyle tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi : Kesin ve yürütülmesi gerekli olma niteliğini haiz olmayan bildirim niteliğindeki dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken söz konusu işlemin iptali yolunda verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Davalı gümrük müdürlüğünde görev yapmakta iken ödenen sosyal yardımlar, maaş ve matraha dahil edilmeyerek, gelir ve damga vergisinin eksik alındığının Muhasebat Başkontrolörlüğü raporu ile tespit edildiğinden bahisle, noksan vergi kesilmek suretiyle fazladan yapılan ödemelerin geri istenmesine ilişkin 16.3.2009 tarih ve 980 sayılı işlemin iptali yolunda verilen ısrar kararı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği öngörülmüştür.

2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6'ncı maddesinde; vergi mahkemelerinin, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümleyeceği, aynı Kanunun 5'inci maddesinde ise idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davalarına bakacağı hüküm altına alınmıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 31'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisinin harcama yetkilisi olduğu, 32'nci maddesinde bütçelerden harcama yapılabilmesinin, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkün olacağı; harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgilerin yer alacağı, 33'üncü maddesinde bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerektiği, giderlerin gerçekleştirilmesinin; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanacağı düzenlemelerine yer verilmiştir. Kanunun 71'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, 1'inci fıkrada kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan ve kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararının, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edileceği, son fıkrasında ise kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esasların, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

Anılan yetkiye istinaden yayımlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 1'inci maddesinde Yönetmeliğin amacının, kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu, 10'uncu maddesinde kamu zararından doğan alacakların, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili birimlerce sorumluların ve ilgililerin bilinen adreslerine imzaları alınmak suretiyle veya 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, 12'nci maddesinde kamu zararından doğan alacakların, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edileceği, tespit edilen kamu zararlarının; rızaen ve sulh yolu ile ödenmek, 22.4.1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak, 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edileceği belirtilmiştir.

Dosyadaki belgeler ile yukarıda değinilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, her ne kadar dava konusu işlemin içeriğini vergi alacağı oluştursa da davacıya yapılan ödemenin, fazla ve yersiz ödemenin iadesi niteliğindeki bir idari işlem olduğu, yapılan kesintinin vergi olmasının, tesis edilen idari işlemin mahiyetini değiştirmeyeceği anlaşılmaktadır. Davacıya yapılan yersiz ve fazla ödemeden kaynaklanan ve 5018 sayılı Kanunun ilgili hükümleri kapsamında çözüme kavuşturulması gereken uyuşmazlık konusu idari işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözüm yeri, idare mahkemesidir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 30.9.2015 gün ve E:2015/1635, K:2015/2224 sayılı ısrar kararının, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde yer alan, görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olmasının bozma sebebi olduğuna dair hüküm uyarınca bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 25.5.201 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX - KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.