2016/5274 K. 2018/10328 T. 13.12.2018

11. CD., E. 2016/5274 K. 2018/10328 T. 13.12.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/5274
Karar No.: 2018/10328
Karar tarihi: 13.12.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenlemek, defter ve belgeleri ibraz etmeme

HÜKÜM : Mahkûmiyet

A-Sanık hakkında defter ve belge ibraz etmeme suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden;

Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Defter ve belgelerini, vergi incelemesine esas olmak üzere istenmesine rağmen merciine teslim etmediği iddia olunarak, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılan sanık hakkında; düzenlenen vergi inceleme raporunda somut bir zarara yer verilmediği, vergi ve cezaların eylemden doğan zarar niteliğinde olmadığı; sanık hakkında "defter ve belgeleri gizlemek" eylemi nedeniyle CMK'nin 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasına engel oluşturabilecek somut bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanamadığı gözetilmeden; engel sabıkası bulunmayan, sabıkasız geçmişi nedeniyle hakkında takdiri indirim nedeni uygulanan ve hükmolunan hapis cezası “bir daha suç işlemekten çekineceği” kanaatiyle ertelenen sanık hakkında, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 08.02.2008 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesiyle değişik CMK'nin 231. maddesinin uygulanmaması,

B-Sanık hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü yönünden;

Sanığın, sahte fatura düzenlemediğini, şirketin adına kurulduğunu ama işleri kendisinin takip etmediğini savunması karşısında suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;

1-Sahte düzenlendiği iddia edile fatura asılları getirtilerek, faturaların sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylediği takdirde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,

2-Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının anlaşılması halinde ise;

a)Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,

b)Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,

c)Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,

3-Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;

a)Faturayı düzenleyen mükellef sanığa ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması,

b)Daha sonra, faturaları düzenleyen ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

C- Kabule göre de; Sahte fatura düzenleme suçu yönünden, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin, her iki suç yönünden ise Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 13.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.