2016/5464 K. 2018/9877 T. 04.12.2018

11. CD., E. 2016/5464 K. 2018/9877 T. 04.12.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/5464
Karar No.: 2018/9877
Karar tarihi: 04.12.2018
 

TÜRK MİLLETİ ADINA

1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 09.06.1998, 1998/11-154 E., 1998/213 K. ve Dairemizin, 02.02.2012, 2011/11383 E., 2012/950 K. sayılı kararlarında açıklandığı üzere, VUK'nın 139. maddesine göre; vergi incelemeleri, esas itibarıyla incelemeye tabi olanın iş yerinde yapılır. İş yerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zaruri sebeplerle incelemenin yerinde yapılması imkansız olur veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabilir. İş yeri faal olan mükelleflere, defter ve belgelerini vergi dairesine getirmesi için yapılan tebligat hukuki sonuç doğurmaz ve "defter ve belgeleri gizleme" suçunun unsurları oluşmaz. Somut olaya gelince, vergi denetmeni tarafından, defter ve belgelerini incelenmek üzere denetmenlik adresine getirilmesi için çıkarılan tebligatın sanığa tebliğ edilmesine rağmen sanığın istenen defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşılmış ise de, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından;

Hesapların dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı VUK'nin 139. maddesinin 2. fıkrasında yer alan 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin, iş yerinde faaliyetin devam edip etmediğinin incelemeyi yapan vergi dairesinden sorulması, iş yeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespit varsa belgesinin istenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,

2-Kabule göre;

a)Defter ve belgelerin ibrazına ilişkin istem yazısının 27.10.2009 tarihinde tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük sürenin bitimi olan 12.11.2009 tarihinin, yüklenen suçun işlendiği tarih olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda suç tarihinin 2009 olarak eksik gösterilmesi,

b)Suç tarihinden önce, 03.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5409 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesi gereğince hapis cezasının alt sınırının 18 aya yükseltildiği gözetilmeden, temel cezanın 1 yıl olarak uygulanması suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,

c)Sanığa yüklenen "defter ve belgeleri ibraz etmeme" suçu neticesinde meydana gelen somut bir zarar bulunmadığı gibi suç tarihindeki adli sicil kaydına göre engel mahkûmiyeti bulunmayıp, "duruşmadaki iyi hali" gerekçe gösterilerek hakkında takdiri indirim yapılan sanık hakkında, "Sanığın kişilik özellikleri duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulduğunda yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememizde kanaat meydana gelmediği"şeklindeki gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek çelişkiye neden olunması,

d)- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 04.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.