2016/5620 K. 2018/10138 T. 11.12.2018

11. CD., E. 2016/5620 K. 2018/10138 T. 11.12.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/5620
Karar No.: 2018/10138
Karar tarihi: 11.12.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkûmiyet

1-.... Gıda Konfeksiyon Tekstil İmal. San. Tic. Ltd. Şirketinin yetkilisi olan sanık hakkında 2011 takvim yılında sahte fatura düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın,....'un, iş yeri açacağını söyleyerek birlikte çalışmayı teklif etmesi üzerine ...ve... ile birilikte muhasebeciye giderek şirket kurduklarını, sonra bu kişilerin iş yeri çalışmıyor diyerek şirketi devretmek istediklerini ve...'in getirdiği vekaletname ile şirketteki hisselerini ... isimli birine devrettiğini savunması,... Noterliğinin 12.05.2011 tarih, ... yevmiye sayılı limited şirket hisse devri sözleşmesinde, sanığın şirket hisselerinin, ... adına vekaleten ... tarafından devralındığının anlaşılması, şirket adresi olarak belirtilen iş yerinin sahibi olan tanık ...'in, sanığı tanımadığını, muhasebeci olarak bildiği ...'ın iş yerini kiraladığını belirtmesi, şirketin muhasebe kayıtlarını tutan ...'nun tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde, ...'ın kendisinin elemanı olduğunu ve ... Gıda Konfeksiyon Tekstil İmal. San. Tic. Ltd. Şirketinin muhasebe kayıtlarının ... tarafından tutulduğunu belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi bakımından, suça konu fatura asıl veya onaylı örneklerinden kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması, suça konu faturaları kullanan mükellef veya şirketler hakkında sahte fatura kullanma suçundan karşıt inceleme raporları düzenlenip düzenlenmediği araştırılarak, ilgili şirket yetkilileri veya mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığı sorulup, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, sanığın savunmasında geçen ...... ve... isimli kişiler ile ..., ... ve ... isimli kişilerin açık kimlik bilgileri ile adresleri tespit edilerek, CMK'nin 48. maddesine göre kendileri aleyhine tanıklıktan çekinme hakları hatırlatılmak suretiyle tanık sıfatıyla dinlenmeleri, suça konu faturalar gösterilerek faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, sanık ile adı geçen kişilerin yazı ve imza örnekleri temin edilerek, suça konu faturalardaki yazı ve imzaların aidiyeti yönünden uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması, suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri veya mükellefler tanık olarak dinlenilerek faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Kabule göre de;

a-“Sahte fatura düzenleme" ve "muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme" suçlarının vasıflarının farklı olduğu, 213 sayılı Yasanın 359/a-2. maddesine göre, “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme” suçunun oluşabilmesi için belgenin gerçek bir muamele veya duruma dayanma zorunluluğunun bulunmasının gerektiği, belgenin gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde varmış gibi düzenlenmesi halinde ise, sahte belge düzenleme suçunun oluşacağı; sanığın üzerine atılı suçun sübutu halinde eyleminin, 213 sayılı VUK'nin 359/b maddesinde düzenlenen “sahte fatura düzenleme” suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanığın muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği kabul edilmek suretiyle aynı Kanunun 359/a-2. maddesi uyarınca hüküm kurulması,

b-Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK'nin 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

c-Sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde kendini vekil ile temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunmaması,

d- 5237 sayılı TCK'nin 53/3 maddesi gereği, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilinceye kadar, diğer kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.