2016/5621 K. 2018/9818 T. 04.12.2018

11. CD., E. 2016/5621 K. 2018/9818 T. 04.12.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/5621
Karar No.: 2018/9818
Karar tarihi: 04.12.2018
 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Sanığın yokluğunda verilen kararın 11.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz süresinin son günü 18.10.2013 günü olup, Kurban Bayramı nedeniyle resmi tatil olduğu, tatilin bitmesini müteakip ilk iş günü olan 21.10.2013 tarihinde ise temyiz dilekçesinin verilmiş olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki sanık müdafiinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğine dair görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan vekilinin, cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1-Defter ve belgeleri gizleme suçu yönünden suç tarihi itibariyle 5904 sayılı Kanunun 23. maddesi ile değişik 213 sayılı Kanun'un 359/a-2. maddesince öngörülen temel cezanın alt sınırının 18 ay olduğu gözetilmeyerek sanık hakkında temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,

2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile Dairemizin yerleşmiş kararlarında açıklandığı üzere, yasa metninin tekrarı gerekçe olmadığı gibi yasalarda yer alan hükümler uygulanırken gösterilen gerekçelerde çelişkiye, zafiyete düşülmemesi gerekir. Suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan, dosyaya olumsuz kişiliği yansımayan, duruşmadaki iyi hali TCK’nin 62. maddesi uyarınca cezasından taktiri indirim nedeni yapılan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığı kararı verilirken kanun metninin tekrarı ile yetinilerek yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi ve duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulduğunda yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmadığı belirtilmek suretiyle gösterilen gerekçelerde de çelişkiye düşülmesi,

3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27/09/2011 gün ve 2011/3-167-2011/194 sayılı Kararında da açıklandığı üzere sanığın mahkumiyetiyle sonuçlanan ceza davasında katılan kendisini vekille temsil ettirdiğinden, vekil duruşmalara katılmasa dahi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca katılan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, katılan vekilinin duruşmaları takip etmediği gerekçesiyle vekalet ücreti yerine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,

4-TCK'nin 53/3 maddesi gereği, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilinceye kadar, diğer kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.