2016/5992 K. 2019/63 T. 7.1.2019

11. CD., E. 2016/5992 K. 2019/63 T. 7.1.2019

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/5992
Karar No.: 2019/63
Karar tarihi: 07.01.2019
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanıklar hakkında “2008 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesi:

Sanık ...’in, ...’a işleri takip etmesi için vekaletname verdiğini, şirketle bir ilgisinin olmadığını savunması; diğer sanık ...’ın da şirketin işleri ile kendisinin ilgilendiğini beyan etmesi ve suça konu olan faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını savunması nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;

1- Suçlara konu olan faturaları düzenleyen şirketler hakkında düzenlenmiş vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,

2- Aynı şirketler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,

3- Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanık ...’i tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesi konusunda sanık ...’in bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,

4- Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanun’un 10. ve 333. maddelerinde düzenlenmiş ve aynı Kanun’un 359. ve 360. maddelerinde öngörülen cezaların bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağı öngörülmüştür.

Tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilci bulunup da suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemiş ise sorumluluğun, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlara göre suçun şeklî sorumlusuna değil, ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye ait olacağı dikkate alınarak, bu kapsamda araştırma yapılarak sanıkların sorumluluklarının ve suça ne şekilde katıldıklarının belirlenmesi,

5- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;

a) Faturayı düzenleyen şirketlere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullanan şirkete ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,

b) Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

6- Kabule göre; de

a) Suça konu faturanın Aralık ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle “25.01.2009” olan suç tarihinin, gerekçeli karar başlığında “2008” şeklinde eksik yazılması,

b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 07.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.