2016/693 K. 2016/959 T. 28.9.2016

VDDK., E. 2016/693 K. 2016/959 T. 28.9.2016

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/693
Karar No.: 2016/959
Karar tarihi: 28.09.2016

İstemin Özeti: Davacı adına, ikrazatçılık faaliyetinden elde ettiği ticari kazancını beyan etmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararı uyarınca 2005 yılı için salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisi davaya konu yapılmıştır.

İstanbul 2.Vergi Mahkemesi 23.3.2016 gün ve E:2016/804, K:2016/574 sayılı kararıyla; Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun, 21.10.2015 gün ve E:2015/727, K:2015/698 sayılı bozma kararına uyarak, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) fıkrası hükmüne yer verdikten sonra; Danıştayın yerleşik içtihatları uyarınca yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği, bir yılda birden çok kişiye veya aynı kişiye birden çok yılda borç para verilmesinin ikrazatçılık olarak kabul edildiği, borç para verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği, diğer taraftan ikrazatçılık faaliyetinden elde edilen paranın gelir vergisi ile banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu, vergi tekniği raporundaki tespitlerin değerlendirilmesinden, davacının babası K1'ın evinde yapılan arama sonucunda büyük çoğunluğu 2005 ilâ 2008 yılları arasında tescil edildiği anlaşılan toplam 29 tapu senedinin bulunması, K2'ın evinde yapılan aramada; biri K3'tan alınan iki arsaya ait tapu senetleri, bir adet, ödeyecek kısmında K4 isimli şahsın ismi yazılı bulunan ödeme günü ve alacaklı isminin bulunmadığı 1.4.2007 tarih ve imzalı 117.500-EURO'luk senedin bulunması, davacı ve kardeşlerinden şikayetçi olan K3 ve K5'ın sözkonusu kişilerden ilgili yıllarda toplam 2.834.249,99 TL borç olarak alınan paranın 16.967.708,00-TL olarak geri ödenerek toplam 14.133.458,01-TL tutarında faiz ödendiğinin tespit edilmesi ve bu ödemelerden çoğunun bankalardan teyit edilmesi, İstanbul'da döviz bürosu sahibi olan ve şikayetçilere yapılan ödemelere aracılık yaptığı anlaşılan K6'nin ifadesinde K3 ve K5 isimli şahısları tanımadığını ancak, K7, K8, K9 ve K2 kardeşlerle güvene dayalı bir hatır ilişkileri olduğunu, bu şahısların bilgisi doğrultusunda söz konusu para ticaretini gerçekleştirdiğini beyan etmesinin davacı ile kardeşlerinin ikrazatçılık faaliyetinde bulunduklarını gösterdiği, söz konusu tutanaklarda olaylarla ilgisi bulunması nedeniyle ifadesine başvurulan şahısların para hareketleri ile ele geçen senetler ve tapu kayıtlarındaki hareketlerin kaynağını açıklamaya yönelik beyanları, çiftçilikle iştigal eden bir kişinin evinde 29 tapu belgesinin mevcudiyeti, toplamda 16.967.708,00-TL yi bulan para transferinin karşılığı olmadan hatıra dayalı olarak yapıldığı hususları, normal ve mutad bir durum olarak kabul edilemeyeceğinden davacının kardeşleriyle birlikte ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunun anlaşıldığı, borç para verme ve bu paraların geri ödenmesi 2005 ilâ 2008 yılları arasında yaygın olarak gerçekleştirildiğinden ve davacı ile kardeşleri arasında elde edilen paranın nasıl paylaştırıldığına ilişkin bir tespit yapılamadığından ödünç alınan paralar toplamı ile geri ödenen paralar ve teminat olarak verilen taşınmaz değerleri toplamı esas alınarak hesaplanan ve ilk borç verilen 14.6.2005 tarihi ile son geri ödemenin gerçekleştiği 31.10.2008 tarihleri arasında 40 aya eşit olarak dağıtılan faiz gelirinden davacının payına düşen tutar üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

Davacı tarafından; aynı maddi olay nedeniyle salınan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergilerine karşı açtıkları davaların lehlerine sonuçlandığı, ikrazatçılık faaliyetin de bulunulduğu iddiasının somut delillere dayanmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasında, davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karşı yapılan temyiz isteminin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu öngörülmekle; yargılamanın bu aşamasında, ne bozulmakla kaldırılan ilk karar ve ne de ısrar edilmekle hükmüne uyulmayan bozma kararına göre temyiz incelemesi yapılamayacağı için ısrar kararı, Vergi Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulan vergi mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunun, uyulması yasadan dolayı zorunlu olan Kurulun bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebileceğine ve bu incelemenin, uyulması zorunlu bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılabileceğine; aynı nedenle temyiz isteminin Kurulumuzca incelenmesi gerektiğine; Kurul Üyeleri K10 ve K11'ün bu konudaki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilerek ve tebligat işlemleri tamamlandığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyere dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemelerince verilen kararlar, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebileceğinden ve temyiz istemine konu yapılan kararının, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine, 28.9.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Vergi Mahkemesinin ısrar kararının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması üzerine, bu karara uyularak aynı Mahkemece verilen kararın temyizen bozulması istenilmektedir.

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasında yer alan düzenlemeden, "ısrar" kararının, Danıştayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesi olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu ile ilgilidir. Anılan 4'üncü fıkrada belirtildiği üzere Kurul, bu başvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına uymak zorundadır. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu yönünden olacaktır. Bu incelemey yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri değil ilk bozma kararını veren dava dairesidir.

Bu nedenle ısrar niteliğinde bulunmayan kararı temyizen incelemek üzere dosyanın ilgili dava dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile temyiz isteminin esasının incelenmesi yolundaki karara katılmıyoruz.