2016/72230

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BEKİR MUSTAFA YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/72230)

 

Karar Tarihi: 17/7/2019

R.G. Tarih ve Sayı: 11/9/2019-30885

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Fatih HATİPOĞLU

Başvurucu

:

Bekir Mustafa YILMAZ

Vekili

:

Av. Ekrem BAYDAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutuklamanın hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması ve resen yapılan tutukluluk incelemesinin süresinde yapılmaması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 22/12/2016 ve 9/4/2018 tarihlerinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Yapılan incelemede aralarında konu ve kişi bakımından irtibat olması nedeniyle 2018/12263 numaralı başvurunun2016/72230 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına ve diğer dosyanın kapatılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Tutuklamaya İlişkin Süreç

9. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile bağlantılı suçlar nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında 17/2/2016 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde gözaltına alınmıştır.

10. Başvurucu 20/2/2016 tarihinde Başsavcılığa sevk edilmiştir. Başvurucunun Savcılıktaki ifadesi şöyledir:

“… 1994-1998 yıllarında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenim gördüm. 1999-2001 yılları arasında … araştırma görevlisi [olarak] görev yaptım. 2001-2010 yılları arasında… Dış Ticaret Müsteşarlığında hukuk müşaviri olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılından bu güne kadar da yine Ankara’da serbest avukatlık yapmaktayım.

Soruşturma kapsamında göz altına alınan yahut aranan şüphelilerden S.A.yı 2010 yılı sonundan itibaren maliki olduğum avukatlık bürosunda kendi işini takip eden avukattır. Bir nevi kiracımdır. İşlerimiz farklıdır. Benim uzmanlık alanım ihale rekabet alanındadır. S.A. bildiğim kadarıyla aile ve basın hukuku üzerine çalışmaktaydı. S.A. ile tanışıklığımızı sağlayan Avukat F.Ö.dür. F.Ö. benim üniversiteden arkadaşımdır. Kendisi İstanbul’da serbest avukatlık yapmaktadır. F.Ö. bana S.A. ile bir ekip oluşturun daha iyi çalışırsınız şeklinde teklifte bulununca, 2010 yılında bu teklif ikimize de makul geldi. Birlikte çalışmaya başladık. Büroda 4’ü avukat olmakla birlikte 11 kişi ile birlikte çalışmaktayım.

Yine şüphelilerden A.T.Ç.yi kiracım olan S.A.nın bacanağı olması nedeni ile tanımaktayım. Telefonla zaman zaman görüşmekteyim. Zaman zaman seyrek olarak görüşmekteyiz. En son geçen yıl yani 2015 yılı yaz aylarında çalıştığı Aydınlı Grup adına uzmanlık alanıma ilişkin bir kısım teknik bilgi isteyince kendisine yardımcı oldum. Zaten bu kapsamda ücretimi de aldım. Ben S.A. ile birlikte çalışmaya başlamadan önce kendisinde Aydınlı Grubun vekaleti varmış, büromda çalışmaya başladığında yaptığımız iç anlaşma gereği benim büromda çalışan diğer personellere olduğu gibi tarafıma da Aydınlı Grup tarafından vekalet verilmiştir. Ancak Aydınlı Grubun hiç bir davasına girmişliğim yoktur.

Bugüne kadar eğitim hayatımda FETÖ/PDY denilen örgüt adı altında faaliyet gösterdiği iddia edilip dava açılan eğitim kurumları yahut yurtlar ile her hangi bir irtibatım olmamıştır. Ancak üniversite hazırlıkta Ankara Maltepe Dershanelerine gitmiştim.

Benim şahsi olarak kullandığım cep telefonu ifade başında belirtmiş olduğum cep telefonudur. Bunun haricinde eşimin ve bürodaki çalışanlarımın kullandığı hatlar da benim adımadır. Ancak fiilen kendileri kullanmaktadır. En son kullandığım mail adresi …

Fetullah Gülen ile hiç bir irtibatım olmamıştır. Kitaplarını okumam. Basın yayın kuruluşlarındaki yayınlarını izlemem. Sohbetlerini izlemem. İddia edilen yapılanma ile de hiç bir irtibatım yoktur. Yüz yüze de görüşmedim.

İhbarda ismi geçen kişiler ile benim her hangi bir irtibatım yoktur. Ancak basından H.Ş. ve Ö.F.K. ismini duydum. Bunun haricinde diğer kişileri tanımadığım gibi isimlerini de duymadım. Benim için hiç bir anlam ifade etmeyen isimlerdir.

Bugüne kadar FETÖ/PDY örgütü ile hiç bir bağlantım olmadığı gibi her hangi bir kod adı veya takma isim de kullanmadım.

Hatırladığım kadarıyla 2011 yılında pasaport aldıktan sonra tam olarak hatırlamamakla birlikte umre ve hac için Suudi Arabistan’a ailem ile birlikte gittim. Yine sanırım 2011 yılında uluslararası tahkim davası nedeni ile Enerji Bakanlığı adına İsviçre’ye iş için gittim. Devam eden tarihlerde yurt dışı çıkış kayıtlarından tespit edileceği üzere Akkuyu Nükleer Santraline ilişkin iş görüşmesi yapmak amacı ile gittim. Bunun haricinde yurt dışı ziyaretim yoktur. Bu ziyaterin hiç birinde FETÖ/PDY yapılanması kapsamında yapılan ziyaret ve seyahatler değildir.

Üst paragrafta belirttiğim gibi benim iş görüşmesi haricinde A.T.Ç. ile her hangi bir görüşmem söz konusu değildir. Her hangi bir toplantıya da birlikte katılmadım. A.T.Ç. ile bunun haricinde hiç bir bağlantım yoktur.

Sorulan C.D. adlı kişiyi basından bilirim. Hiç bir irtibatım yoktur. Şayet sorulan soruşturmaya konu maliki olduğu gayrimenkulü satın almam ise; ben bu villayı Coldvel Banker E.B. emlak firması aracılığı ile aldım. Emlakçı ile yapmış olduğumuz sözleşme de vardır. Bu sebeple doğrudan C.D. ile irtibatım olmadı. Tapu işlemleri sırasında C.D. eşine vekaletname verdiğinden alım satım işlemlerini eşi ile birlikte tapuda gerçekleştirdik. Ancak bu alım satım sırasında da C.D. yoktu. Yine C.D.nin eşi ve emlakçı ile beraber kredi almak için bankaya gittik. Bu ev için Finans Bank Çankaya Şubesinden 1.350.000 TL kredi, 150.000 TL de banka havalesi yaptım toplamda bu evi 1.500.000 TL’ye C.D. ve eşinden satın almış oldum.

Hatırladığım kadarıyla Galatasaraylı İş Adamları Derneği haricinde her hangi bir derneğe üyeliğim yoktur. Bunun haricinde bilgim dışında her hangi bir derneğe üyeliğim yapılıp yapılmadığından haberim yoktur.

S.A. ordu yardımlaşma sandığı niteliğinde bir vakfın anlaşmalı avukatıdır. Bildiğim kadarıyla bu vakfın amacı bütün askerlerin ihtiyacı olan özellikle basın hukuku ile ilgili haklarının korunması için hukuk yardımı almalarını temin eden bir vakıftır.

Bu kapsamda S.A. Genel Kurmay Başkanından başlamak üzere vakfın kapsamındaki bütün üst rütbeli kişilerin avukatıdır. Bunları ne tanır ne de görüşür. Zaten parasını da yaptığı işleri karşılığı vakıftan ücret tarifesine göre alır. Bu kişilerden birinin de H.C. olduğunu bilahare öğrendim. Yani örnek vermek gerekirse askerler ve paşalar hakkında basın yayın organlarında çıkan asılsız yahut diğer niteliklerdeki tekzip, tazminat ve benzeri davalara ilişkin vakfın istemi üzerine S.A. gerekli hukuki girişimleri yapar. Nitekim bir kaç öncesinde S.A.yı H.C. aramıştı. Aramasının sebebi de MİT tırları soruşturması kapsamında ifadesi alınmak isteniyormuş. Bu sebeple S.A.ya ifade sırasında yanında bulunmak üzere avukatı olması teklifinde bulunmuş. Bu durumu bana S.A. anlattı. Bire bir gördüğüm olay ve olgu değildir. Ben S.A.ya kesinlikle bu nevi bir davada H.C.nin avukatı olmasının uygun olmadığına kanaat getirdik. Zaten S.A. da bu teklifi kabul etmedi. Şunu belirtmem gerekir ki bu yardım vakfının çalışma sisteminde bütün paşalar öncelikle kendileri adına S.A.ya vekalet vermişlerdi. Bu kapsamda Genel Kurmay Başkanı N.Ö.den H.A.ya kadar tüm üst rütbeli subay ve komutanlar S.A.ya vekalet vermişlerdir. Ama hemen hemen hiç birisi de S.A.yı tanımazlar. O da hiç bir askeri tanımaz.

Öncelikle ben itham edilmem nedeni ile şunu söylemek isterim ki; Adana ilinde vuku bulan MİT tırlarının durdurulması eyleminin vatana ihanet olarak algılanması gerektiğini düşünüyorum. Ve bundan dolayı itham edilmek de beni son derece üzmüş ve gururumu rencide etmiştir.

MİT tırlarının durdurulması sonrası C.D.nin Cumhuriyet gazetesinde MİT tırlarının durdurulması olayına ilişkin görüntüleri yayınlaması olayı ile bu şahsa ve eşine ait gayri menkulü satın almam arasında hiç bir illiyet ve irtibat yoktur. Şöyle ki, Ankara’da avukatlığa başladığımdan beri Armada AVM’de kiracı olarak avukatlık ofisim bulunmaktaydı. Aylık 30.000 TL kira ücreti ödemekteydim. Bu sebeple büro arayışına girdim. Yaptığım iş niteliği gereği, iş merkezinden ziyade müstakil bir binada çalışmanın uygun olacağını düşündüğümden bir çok emlakçı ile görüştüm. Bu süreçte E.B. isimli bir emlakçı bana bir satılık villa gösterdi. O anda ben C.D.ye ait olduğunu bilmiyordum. Emlakçı ile pazarlık yaptım.Son olarak 1.500.000 TL’ye anlaştık. Ancak bu meblağı ödeyecek param yoktu. Bu sebeple nakit arayışına girmem gerektiğini gören emlakçı ben sana kredi bulurum dedi. Bu süreç yaklaşık 2 ay sürdü. Sonunda bana Finansbank’tan çok uygun oranlı kredi verilmesinde aracı oldu. Bankaya hiç nakit param olmadığını söyledim. Amacım evin yüzde 75’ine değil de tamamına kredi alabilmekti. Ekspertiz raporunda evin değeri 1.800.000 TL gösterildi. Ekspertiz raporunu veren firma bankanın bulmuş olduğu lisanslı bir firmaydı. Yani bu konuda benim her hangi bir dahlim olmadı. Bu miktarın %75’i 1.350.000 TL ye tekabül etmekteydi. Bu miktarı bankadan kredi alarak aldım. Kalan 150.000 TL tutarındaki kısmını da kayın biraderim N.E.den borç alıp C.D.ye havale ettim. Bu meblağ o civarın rayici sayılır. Hatta aynı nitelikte başka bir villa çok uzun süredir 1.900.000 TL’ye satılığa çıkarıldığı halde satılamamıştı. Kısmen bu evi uygun fiyatlı olarak satın almış oldum.

Belirttiğim gibi Cumhuriyet gazetesinde yayın yapılması olayı ile ilgili hiç ilgim yoktur. Bunun haricinde de C.D.ye verilmek üzere elden başkaca hiç bir ödemede bulunmadım. Bu gayrimenkul bizzat tarafımdan alınmıştır. Her ne kadar aynı büroda diğer şüpheli S.A. benimle birlikte çalışmakta ise de, alım satım, paranın ödenmesi ve tüm insiyatif bana aittir. Bürodaki personelin maaşı, büro giderleri benim tarafımdan ödenmektedir. S.A.nın bu olaylara ve işlemlere etki ve katkısı yoktur. Hatta kendisi büroyu aldığımı alım satımı gerçekleştirdikten sonra öğrendi.

Benim Küçükbay Yağ ve Deterjan A.Ş. ile hiç bir ilgim yoktur. Her ne kadar soruda bu firma ile bu firma adına Akbank üzerinden para gönderdiğim vebu firmanın da hâkim savcılık sınavında sahtecilik yapan M.S.Ö. ve G.S. adlı şahıslara para gönderdiği iddia edilmiş ise de; bu tespitin doğru olmadığını düşünüyorum. Akbank şubesinde hesabım yoktur. Sadece İNG Bank’tan para gönderirim. Hazırlanan tablonun yanlış değerlendirilerek sorunun sorulduğu kanaatindeyim.

İsmi geçen Z.H. adlı şahsı tanımadığım gibi FETÖ/PDY kapsamında tutuklanan yahut yakalanan şahıslara bu şahsın yardım edip etmediği hususunda bir bilgim yoktur. Z.H. ismini de ilk defa duyuyorum.

Belirtmiş olduğunuz yapılanmayı basından bildiğim öğrendiğim kadarıyla ben de bu yapılanmanın terör örgütü olduğunu düşünmekteyim. Maltepe Dershanesinde tesadüfen 1 yıl Üniversiteye hazırlık kapsamında eğitim gördüm. Bunun haricinde devam eden zamanlarda bu yapı ile doğrudan veya dolaylı hiç bir bilgim olmadığı gibi bu yapının amaçları doğrultusunda hiç bir eylem ve ilgim ayrıca fikren de bu yapı ile hiç bir ortaklığım olmamıştır.

Atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmem. Belirttiğim gibi benim iddia edilen yapılanma ve örgütle hiç bir ilgi ve irtibatım yoktur. Atılı suçları kabul etmem.

Şüpheli S.A.nın 30/12/2015 günü saat 14.35’te C. İsimli kişi ile yaptığı telefon görüşmesinde; (şüpheliye konuşmaya ilişkin metin okundu) şeklinde konuşma geçtiği tespit edilmiştir. Şüpheli S.A.nın ‘C.D.nin villasıydı bu, biz ondan aldık’ şeklinde konuşmasının sebebi nedir? Bahsi geçen evi şüpheli S.A. ile ortak mı aldınız? Evin bedelinin ödenmesinde şüpheli S.A.nın ne gibi bir katkısı oldu? Bu konuyla ilgili ayrıntılı olarak ifadenizi veriniz. Sorusuna

‘Üst paragrafta belirttiğim gibi bu iş yeri tamamen tarafımca alınmıştır. S.A.nın neden bu sebeple konuştuğunu anlamıyorum. Belki halk tabiri ile başkasının malı ile övünmek derler. S.A.nın bu alışveriş ile hiç bir ilgisi yoktur.’ Şeklinde cevap verdiği anlaşılmıştır.”

11. Savcılık; başvurucuyu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanması istemiyle aynı tarihte İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

12. Hâkimlik aynı tarihte başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu Hâkimlikte Savcılık ifadesine benzer şekilde beyanda bulunmuştur.

13. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 20/2/2016 tarihinde, başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüpheliler … ve Bekir Mustafa Yılmaz’ın üzerilerineatılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama, silahlı terörörgütüneüye olmasuçlarından;şüphelilerinayrı ayrı tutuklanmalarının talep edildiği, şüphelilerin FETÖ/PDY terör örgütünün üyesi olduklarının iddia olunduğu, FETÖ/PDY hakkında hali hazırdadevam edenbir çok soruşturma ve davalarınbulunduğu, benzer soruşturmalardan birinin ‘MİT tırlarının durdurulması’ olayı olarak bilinen olay olduğu, 1/1/2014 tarihinde Mit’e ait … tırlarındurdurularak’devlet sırrı’ niteliğindeki yardım faaliyetinin deşifre edilmeye çalışıldığı, el koyma girişiminde bulunulduğu, bu eylemlere ilişkin soruştuımanın devam ettiği, FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen’den gelen talimatlar doğrultusunda bir kısım yazar ve basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı, ‘MİT tırlarının durdurulması’ olayında da benzer şekilde kamuoyu oluşturma çalışması yapıldığı, MİT tırları üzerinden yürütülenbu çalışmalar kapsamında C.D.nin genel yayın yönetmenliğini yaptığı Cumhuriyet gazetesinde 29/5/2015 tarihinde C.D. imzasıyla yayımlanan haberle MİT’e ait devlet sırrı kapsamında yardım faaliyeti yürüten tırlara ait ‘devletin güvenliği veya iç veyadış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken’ nitelikteki bilgi ve fotoğrafları FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amacı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahteihbar ve delillerle teröre yardım eden ülke konumunasokarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasını sağlamak amacına yardım etmek için temin ettiği ve devlet sırrınıifşa maksadıylayayınladığının tespit edildiği, bundan ötürü yapılan soruşturmakapsamında C.D. ve E.G. isimli şahısların tutuklandıkları, soruşturma ve yargılamanın halen devam ettiği, bu soruşturmaların genişletilmesiyle bu dosya kapsamında haklarında soruşturma yürütülen şüphelilerin de FETÖ/PDYile bağlantılıoldukları yönünde delillere ulaşılmasıyla geniş çaplı soruşturmaya başlandığı, bir kısım şüphelilerin telefon görüşmekayıtlarındandatespit edildiği üzere C.D.ye ait bir villanın alımı konusundaşüpheli Bekir Mustafa Yılmaz ve S.A.nın birlikte hareket ettikleri, C.D.nin MİT tırlarınındurdurulması ile ilgili haberleri yapması karşılığında satışı yapılan villanın değerinin çok üzerinde haricen kendisine ödeme yapıldığı, şüphelilerin FETÖ/PDYörgütü adına faaliyet yürüttükleri, deşifre olmamak için kod isim kallandıkları, örgüt adına gizlilikiçerisinde toplantılar yaptıkları, kamukurum ve kuruluşlarındagizliörgütlenmedebulundukları, kamu kurumlarında görevli yöneticilerin ihtiyaçlarını karşıladıkları, maddi menfaat karşılığında örgütyararınafaaliyettebulunmalarını sağladıkları, şüphelilerinFETÖ/PDY ilebağlantılı Aydınlı Grupilebağlantılarının tespit edildiği,FETÖ/PDYile ilgili pek çok soruşturmanınhalen devam ettiği, örgütün bir çok üyesininveeylemlerininhenüz tam olarakdeşifreedilemediği, örgüt lideri Fetullah Gülen’in talimatları doğrultusundaMİT’e ait tırların durdurulması görüntülerinin yayınlanmasında şüphelilerin etkin rol oynadıkları, örgütün amaçlarından birinin sahte delil ve kurgular üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini terörle ilişkilendirmek olduğu, soruşturma kapsamında yapılan aramalarda ele geçirilen dijital malzemeler ve diğer materyallerin incelenmesinindevamettiği,henüztanıkbeyanlarınınalınmadığı, birkısım şüphelilerinfirarda olduğu, beyanları alınamayantanıklara etki etmeolasılığının yüksekolduğu, şüphelilerinatılısuçları işledikleri yönündekuvvetli suç şüphesinin bulunduğu bu itibarla bu şüphelilerin üzerilerine atılı suçlar yönünden;kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğu, bu suçların yasada öngörülen cezalarının alt ve üst sınırı, bu suçların önemli ve ciddi sayılan suçlardan olması hasebiyle tutuklama nedenininvarsayıldığı,atılı suçlarınkatalogsuçlardanolduğu,CM’nın 100.vedevamımaddelerinde belirtilen tutuklama yasağı veya yargılama engeli gibi halin bulunmadığı, atılı suçlar yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarı göz önüne bulundurulduğunda kaçabilecekleri yönünde şüphe bulunduğu, soruşturınanın henüz taınamlanmadığı, çok kapsamlı bir şekilde ve çok yönlü olarak soruşturmanın devaın ettiği, bu anlamda şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme, tanıklar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, atılı suçlar yönünden beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde ‘ölçülülük’ ilkesi uyarıncadaha hafif koruma önlemiolan adli kontrol tedbiri uygulanmasının bu aşamada yetersiz kalacağı, kanaatine varılmakla şüpheliler A.T.Ç ve Bekir Mustafa Yılmaz’ınCMK’nın 100. Ve devamı maddeleri uyarınca … tutuklanmalarına… [karar verildi.]

14. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, ancak itirazı İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından -tutuklama kararındaki gerekçelere atfen- kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek 11/3/2016 tarihinde reddedilmiştir.

15. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 21/3/2016 tarihinde resen -ve duruşmalı olarak- yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüpheli[nin] … [üzerine] atılı suçlar yönünden; kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu, bu suçların yasada öngörülen. Cezalarının alt ve üst sınırı, bu suçların önemlive ciddi sayılan suçlardan olmasıhasebiyletutuklama nedeninin varsayıldığı,atılı suçların katalog suçlardan olduğu, CMK’nın100. Ve devamı maddelerinde belirtilen tutuklama yasağıveya yargılama engeli gibi halin bulunmadığı, atılı suçlar yönünden şüphelilerin alabileceği ceza miktarı gözönünebulundurulduğundakaçabilecekleri yönünde şüphe bulunduğu,soruşturmanınhenüz tamamlanmadığı, çok kapsamlı birşekildeve çok yönlü olarak soruşturmanın devam ettiği, bu anlamda .şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme, tanıklar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, atılı suçlar yönünden beklenen ceza veyagüvenlikönlemi değerlendirildiğinde’ölçülülük’ ilkesi uyarınca daha hafifkorumaönlemiolan adlikontroltedbiri uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçların sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel cezaveya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından CMK’nın 100. Ve 108. Maddeleri gereğince şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına… [karar verildi.]

16. Anılan karara karşı başvurucunun yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği itirazın reddine karar vermiştir.

17. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 24/5/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutukluluk hâlinin devamına, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk amacıyla açıklama suçlarından ise başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“…

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17/5/2016 tarih, 2016/9898 soruşturma numaralı yazısıyla şüpheliler hakkında HTS talep edildiği, İstanbul 3. Sulh CezaHakimliği’ncebutalebin kabul edildiği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/5/2016tarih, 2016/9898 soruşturma numaralı yazısıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’na şüpheliler hakkında verilen HTS kararının uygulanması için yazı yazıldığı, HTS kararıyla ilgili raporların savcılık dosyasına … henüz sunulmadığı ayrıca şüphelilerde ele geçirilen cihazlarla ilgili raporların da dosyaya sunulmamış olduğuanlaşılmıştır.

Şüphelilerin yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda tutuklanmalarınakarar verildiği, dosyada delillerin toplanmasına devam olunduğu ancak tutuklamanın bir tedbir olduğu, tutuklamayla kişilerin mağduriyetine sebebiyet verilmemesi için dosyadaki delil toplama aşamasının Cumhuriyet savcılığınca bir an öne tamamlanmasının gerektiği, bu aşamada delillerin tam olarak toplanamamış olması diğer… tutuk1ama nedenleriyle birlikte göz önüne alındığında tutuklama nedenlerinin geçerliliklerini koruduklarını kabul etmek gerektiğianlaşıldığındanhakimliğimizceşüphelilerin silahlıterörörgütüneüyeolmasuçundantutuklulukhallerinin …devamına,

Hâkimliğimizce yapılan değerlendirmede şüphelilerin terör örgütüne üye olma suçu dışındaki isnat edilen diğer suçlamalar olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, devletin gizlikalmasıgereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama,şeklindekisuçlamalarla ilgili bu aşamada dosyada şüphelilerin tutuklanmalarını gerektirecek düzeyde venitelikte delil bulunmadığı bu suçlar bakımından tutuklamanın bir tedbir oluşu ve kişilerin mağduriyetine sebebiyet verilmemesi gerektiği de dikkate alınarak şüphelilerin bu suçlar yönünden tahliyelerine … [karar verildi.]

18. Anılan karara karşı başvurucunun 27/5/2016 tarihinde yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği 2/6/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

19. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği 23/6/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüphelilerin üzerlerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun CMK’nın 100. Maddesindebelirtilenkatalog suçlardan olduğu, şüpheli anlatımları, telefon tape kayıtlarına göre yapılan görüşme veiçerikleri, para transferine ilişkin yapılan tespitler, şüphelilerden elde edilen dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir delillerin bulunduğu, atılı suçun cezası ve delillerin henüz tam olarak toplanmamış bulunması dikkate alındığında Adli kontrol kararının yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin orantılı olduğu anlaşıldığından CMK’nın 108. Maddesi gereğince tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

20. Anılan karara karşı başvurucunun yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 12/8/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… itiraz konusu kararda kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delil ve vakıaların soruştıırma dosyasının içeriğine uygun şekilde ortaya konulduğu; tutuklamayı gerektiren nedenlerin ve tutuklama tedbirinin ölçülülük ilkesine uygun olduğunun, tutuklama yerine adlikontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağını gösteren vakıa ve delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek açıklandığı, açıklamaların soruştuıma dosyası içeriğine de uygunolduğu; tüm bu olgu, tespit ve nedenler karşısında İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nin itiraza konu tutukluluğun devamına dair kararında usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmayıp, kararın yerinde olduğusonuç ve vicdani kanaatine varılmakla, şüpheli müdafıinin yerinde görülmeyen itirazlarının reddine … [karar verildi.]

21. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği 25/7/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanan şüpheliler A.T.Ç., Bekir Mustafa Yılmaz [ve] S.A. hakkında dosyadaki mevcut delil durumu şüpheli S.A.nın paralel devlet yapılanmasının Ankara sorumlusu olarak ihbarda belirtildiği, diğer şüpheli A.T.Ç. ile bacanak olduğu ve A.T.Ç.nin FETÖ/PDY terör örgütünde davranış şekli olan ‘Ömer’ kod adı ile tanındığı, şüphelinin yapılan dinlemelerde 4/1/2016 tarihinde M. İsimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde ve paralel devlet yapılanması içinde yer alan teröristlerden ‘bizim grup’ olarak bahsettiği, M.nin ise grubun bittiğini ve grup üyelerinin yurt dışına kaçtığını belirttiği, şüpheli S.a.nın ise bu işin sorumlusunun bacanağı olan ‘Ömer’ kod adlı A.T.Ç. olduğunu belirttiği, soruşturma konusu olayda S.A. ile Bekir Mustafa Yılmaz’ın birlikte hareket ettikleri, her ne kadar şüphelilerin diğer suçlardan İstanbul9.Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla tahliyelerine kararverilmişise de;tüm şüphelilerin FETÖ/PYD terör örgütüne üye olduklarına ilişkin dosya kapsamı itibariile değerlendirildiğinde ve delillerin henüz toplanmamış olması, atılı suçun yasada ön görülen cezasının alt ve üst sınırı, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, şüphelilerin kaçma ihtimallerinin bulunması, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından CMK’nın 100. Ve 108. Maddeleri gereğince şüpheliler hakkında ayrı ayrı tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

22. İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği 25/8/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik organizasyonu içerisinde hareket etmeyip Türkiye Cumhuriyeti Devletini ortadan kaldırmayı amaçlayan ve bu aınaç doğrultusunda devletin çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına sızarak kamu hukukundan kaynaklanan gücü kendiamaç ve doğrultularında kullanarakfaaliyettebulunduğukamuoyunayansıyanbir çok hazırlıksoruşturması ve kamu davalarından anlaşılan FETÖ/PDY olarak adlandırılan yasa dışısilahlıterörörgütüolarakbelirtilenyapıilebağlantılıolarakhareket ettiğikanaatine varılanillegalbiroluşum’sözdeYurttaSulhKonseyi’ olarakfaaliyetgösterenveTürk Silahlı Kuvvetlerininmeşruemirkomutazinciridışına çıkabilengizliliğe ve denetime önem veren ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturularak soruşturma kapsamındaki bilgi ve belgelere göre de Türk Silahlı Kuvvetlerinin meşru hiyerarşik yapısı yerine oluşturulan illegal yapı tarafından yapılan planlama çerçevesinde verilen yasal mevzuata ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizınet Kanununa aykırı görevlerin yerine getirilerek bu kapsamda sözde ‘YurttaSulhKonseyi’ olarak adlandırılan illegal oluşumun amacı ve faaliyeti ile ilgili olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe bildirisini TRT televizyon kanalında silah zoru ile okutarak kamuoyunun bilgisine sunulduğu, amaçladıkları hedefe ulaşabilmek içinde ülkemizin bir çok yerinde ve özellikleAnkara ve İstanbul gibibüyük şehirlerdeCumhurbaşkanlığı Külliyesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT binası’nın bombalanarak sivil halkın da içinde bulunduğu kolluk güçlerine ateş edilmesi, bir çok sivil vatandaş ile kamu görevlilerinin öldürülmesi, kamu ve özel şahısların araçlarına, iş yerlerine zarar verilerek zorla girilmesi gibi eylemlerin gerçekleştirildiği, bu durumda FETÖ/PDY suç örgütünün bu manada artık silahlı terör örgütü olarak kabulü gerektiği, bu silahlı terör örgütü mensuplarının devletin çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına sızarak kamu hukukundan kaynaklanan güç ve otoriteyi bulundukları konum ve statüye göre örgütten gelen talimatları esas almak suretiyle örgütün faaliyeti ve amacına ulaşabilmek için hareket ettikleri ve yine bu silahlı terör örgütünün sivil uzantılarının da himmet adı altında paralar toplayarak, bu toplanan paralarıda çeşitli şekillerde gerek yurt içinde gerekse yurtdışına transferinde faaliyet gösterdikleri, yine bir kısım sivil unsurlarının da özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sahte ihbar ve delillerle teröre yardım eden ülke konuınuna sokarak uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmasını sağlaınak amacıyla devlet sırrı niteliğindeki bir takım bilgileri ifşa ederek kamuoyunda bir algı yaratma faaliyetinde bulundukları, şüphelilerinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekliştcınıeye kalkıştığı darbe girişiminden önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmalar kapsamında 20/2/2016 ve 22/2/2016 tarihlerinde İstanbul 5. Ve 8. Sulh Ceza Hâkimliklerince silahlı terör örgiitüne üye olma suçundan tutuklandıkları anlaşılmıştır.

Bu düzenlemeler ve açıklamalar ışığında yapılan inceleme neticesinde:

Şüphelilerin üzerlerine atılı olan silahlı terör örgiitüne üye olma suçunun TCK’nın 314/2. Maddesinde düzenlenmiş olduğu, 23/7/2016 tarih ve 29779 nolu Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin 667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6/1. Ve 6/ı. Maddelerindeki düzenlemeye göre tutukluluğun incelenmesi, tutukluluğa itiraz ve tahliye taleplerinin dosya üzerinden karara bağlanabileceği belirtildiğinden şüphelilerin üzerlerine atılı suçların mahiyeti ve niteliği gözönüne alınarak da CMK’nın 108. Maddesinde düzenlenen tutukluluğun incelenmesinin soruşturma dosyası üzerinden yapılmasına karar verilerek hazırlık soruştuıına dosyası incelendiğinde;

Şüphelilerin üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, şüphelilerin ifade ve savunmaları, şüphelilerin ikametinde ve işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçen bilgi ve belgeler, şüphelilerin kullanmış oldukları telefonlar üzerinde yapılan ilk incelemelerdeki kayıt ve bulgular, kolluk görevlilerince düzenlenmiş olan açık kaynak tespit tutanağı, soruşturma dosyası içerisindeki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklar C.D. ve E.G. hakkında silahlı terör örgiitüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan dosyanın tefriki ile MİT tırlarının durdurulması olayıyla ilgili Cumhuriyet gazetesinde 29/5/2015 tarihinde yayımlanan haberlerle ilgili olarak ‘Devletingüvenliği veya iç veya dış sayasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması bilgileri açıklamak’ suçundan ma iyetlerine dairverilmiş olan2016/37Esas,2016/162Karar sayılı karar içeriği, şüpheliler hakkındaki MASAK raporu ile hazırlık evrakı kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; Şüphelilerden S.A. hakkında yapılan ihbarda bu şüphelinin FETÖ/PDY örgüt yapılanması içerisinde örgütün Ankara sorumlusu olarak faaliyet gösterdiğinin belirtilmiş olması, şüpheliler A.T.Ç. ve S.A.nın bacanak oldukları ve birbirleri ile irtibatlı oldukları, şüphelilerden A.T.Ç.nin FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde ‘ÖMER’ kod adı ile tanındığı, bu şüphelinin yapılan dinlemelerde 4/1/2016 tarihinde M. İsimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanması içerisinde yer alan terör örgütü mensuplarından ‘Bizim Grup’ olarak bahsettiği, M’nin ise ‘Grubun bittiğini ve grup üyelerinin yurt dışına kaçtığını’ belirttiği, gerçekten de kaınuoyuna yansıyan haberlerde başta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere ülkemizgenelinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü hakkındaki hazırlık soruşturması dosyalarında yer alan bir çok şüphelinin ya hakkında herhangi bir ifade alma işlemi yapılmadan önce ülkemizi terk ederek yurt dışına kaçtıkları gibi sorgularının yapıldığı hakimliklerce adli kontrol tedbiri kapsamında serbest bırakıldıklarında da gayri yasal yollardan yurtdışına kaçtıklarının somut bir gerçeklik olduğu, MİT tırlarının durdurulması olayıyla ilgili olarak hakkında mahkumiyet kararı verildiği anlaşılan sanık C.D.ye ait bir villanın alımı konusunda şüphelilerden Bekir Mustafa Yılmaz ve S.A.nın birlikte hareket ettikleri, C.D.nin MİT tırlarının durdurulması ile ilgili haberleri yapması karşısında satışı yapılan villanın değerinin çok üzerinde haricen kendisine ödeme yapıldığı, MASAK raporlarından da anlaşıldığı üzere FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün finansman kaynaklarından biri olan himmet adı altında toplanan paraların yurtdışına çıkarılmasında rol oynadıkları, yine yapılan soruşturmalarda silahlı terör örgütü ile iltisaklı olduğu anlaşılan Aydınlı Grup ile şüphelilerin bağlantılarının bulunduğunun tespit edilmiş olması karşısında şüphelilerin üzerilerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması, hazırlık soruşturması ile bu kapsamda delil toplama işlemlerinin çok kapsamlı bir şekilde halen devam ediyor olması nedeniyle mevcut delil durumuna göre delillerin tam olarak toplanmamış olması, şüphelilerin üzerine atılı suçun 100/3. Maddesinde belirtilen ve tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasında yer alması, atılı suçun kanun maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayacı cezanın alt ve üst hadleri ile şüphelilerin suçunun sabit olması halinde verilebilecek ceza miktarı ile şüphelilerin tutuklulukta geçirdiği süre nazara alındığında tutukluluk hallerinin sonlandırmasını gerektiren bir neden bulunmadığı, şüpheliler tutuklandıktan sonra geçen süre zarfında tutuksuz yargılanınak üzere serbest bırakılmalarını gerektirecek nitelikte lehlerine yeni bir delil bulunmaması, şüphelilerin üzerlerine atılı suçun ilerde şüpheliler aleyhine vasfının değişerek daha ağır cezai müeyyideleri olan TCK’nın 309. Ve 312. Maddelerinde düzenlenen suçlara dönüşebileceği ve şüphelilerin tutuklama gerekçelerinde belirtilen nedenlerin ortadan kalkmaması, şüphelilerin üzerine atılı suçun kanun maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezanın alt ve üst hadlerine göre ileride yapılacak yargılama sonucunda verilebilecek muhtemel ceza miktarı nazara alındığında şüphelilerin serbest kalmaları halinde kaçacakları nitekim FETÖ/PDY silahlıterör örgütü mensuplarının fırsatbulduklarında yasalve gayriyasal yollarla kaçtıkları daha önceden soruşturma dosyaları içeriklerinden anlaşılmış olmasınedeniyleadli kontrol tedbirinin uygulanmasının yeterli olmayacağı kanaatine varılmakla CMK’nın 108. Ve devamı maddeleri gereğince şüphelilerin … tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

23. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 26/9/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“…Şüpheliler Bekir Mustafa Yılmaz, A.T.Ç.ve S.A.hakkındasilahlı terör örgütüne üye olma suçundanüzerlerineatılı suçunvasıf ve mahiyeti, mevcutdelil durumu ve delillerin henüz toplanmamış olması, atılı suçun yasada ön görülencezasınınüstsınırı, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, atılı suçların CMK’nın 100. Maddesinde sayılan katalog suçlardan oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruşturma konusu suçların ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçların sabit görülmesihalinde verilmesimuhtemel cezaveyagüvenliktedbirleriyletutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, busuretle şüphelilerintutukluluk hallerininsonlandırılmasını gerektirecek nitelikteyenibir delilinbulunmadığı,tutuklamanedenlerininortadankalkmadığıanlaşıldığından CMK’nın100. Ve 108. Maddelerigereğince şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

24. İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği 27/10/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüphelilerin üzerlerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun CMK’nın 100. Maddesindebelirtilenkatalog suçlardan olduğu, şüpheli anlatımları, telefon tape kayıtlarına göre yapılan görüşme ve içerikleri, para transferine ilişkin yapılan tespitler, şüphelilerden elde edilen dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suçşüphesinin varlığını gösterir delillerin bulunduğu, atılı suçun cezası ve delillerin henüz tam olaraktoplanmamış bulunması dikkate alındığında tutuklama tedbirinin orantılıolduğuanlaşıldığındanbahsekonutahliye taleplerinin … reddine, CMK’nın 108/1.maddesi gereğince tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

25. Anılan karara karşı başvurucunun yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 30/11/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“…İtiraz konusu kararda kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delil ve vakıaların soruşturma dosyasının içeriğine uygun şekilde ortaya konulduğu; tutuklamayı gerektiren nedenlerin ve tutuklama tedbirinin ölçülülük ilkesine uygun olduğunun, tutuklama yerine adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersizkalacağını gösteren vakıa ve delillerin somut olgularla gerekçelendirilerek açıklandığı, açıklamaların soruşturma dosyası içeriğine de uygun olduğu; tüm bu olgu, tespit ve nedenler karşısında İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin itiraza konu tutukluluğun devamına dair kararında usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmayıp, kararın yerinde olduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılmakla, şüphelinin yerinde görülmeyen itirazlarının reddine … [karar verildi.]

26. İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği 25/11/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… ŞüphelilerA.T.Ç.,BekirMustafaYılmazveS.A. hakkında silahlı terör örgütüneüye olmasuçundan; üzerlerineatılı suçunvasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu vedelillerinhenüz tamamının toplanmamışolması, ziraşüphelilerdenele geçirilen dijital materyellerin incelenmesine ve şifrelerinin çözülmesi çalışmalarına devam edildiğinin bildirilmesi, atılı suçun yasada ön görülen cezasının üst sınırı, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, soruşturına konusu suçların ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçların sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilinbulunmadığı,tutuklaınanedenlerininortadankalkmadığıanlaşıldığından yukarıda anılan şüphelilerin muhtelif tarihlerdeki tahliye taleplerinin reddine, tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

27. Başvurucu 21/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

28. İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 27/12/2016 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu ile ilgili olarak; atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz tamamının toplanmamış olması, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sının, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, atılı suçun CMK’nın 100. Maddesinde sayılan katalog suçtan oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasınınbuaşamadayetersizkalacağı,suçunsabitgörülmesihalindeverilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından yukarıda anılan şüpheli ve müdafıilerinin tahliye taleplerinin reddine, aynca savcılık talebinde belirtilen tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

29. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği 27/1/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… şüpheliler A.T.Ç., Bekir Mustafa Yılmaz ve … S.A.nın üzerilerine atılı suçunvasıf ve mahiyeti, suç vasfının aleyhlerine ağırlaşabileceği, mevcut delil durumu ve delillerin henüz top]anmamış olması ile şüphelilerin beyanları nazara alınarak, atılı suçların yasada ön görülen cezalarının miktarı, şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediklerine ilişkin suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, şüphelilerin kaçması, saklanması, veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut delillerin bulunması, soruştı.ırma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesimuhtemelceza veya güvenlik tedbirleriyletutuklama tedbirininölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından CMK’nın 100. Ve 108. Maddeleri gereğince dosyakapsamındaki tüm tahliye taleplerinin reddine, şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

30. Anılan karara karşı başvurucunun yaptığı itirazı inceleyen İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği 22/2/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… şüphelilerin üzerlerine atılı silahlı terör üdafile üye olma suçunun CMK’nın 100. Maddesinde belirtilen katalog suçlardan olduğu, şüpheli anlatımları, telefon tape kayıtlarına göre yapılan görüşme ve içerikleri, para transferine ilişkin yapılan tespitler, şüphelilerden eldeedilen dijital materyaller üzerinde yapılan inceleme sonucu elde edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir delillerinbulunduğu,atılı suçun cezası ve delillerin henüz tam olarak toplanmamış bulunması dikkate alındığındatutuklama tedbirinin orantılı olduğu anlaşıldığından itirazın reddine … [karar verildi.]

31. İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 24/2/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüpheli … Bekir Mustafa Yılmaz suçu ile ilgili olarak; atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz tamamının toplanmamış olması, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sının, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren soıput delillerin oluşu, atılı suçların CMK’nın 100. Maddesinde sayılan katalog suçu oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruştı.ırnıa konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasınınbuaşamadayetersizkalacağı,suçunsabitgörülmesihalindeverilmesi muhtemel cezaveya güvenliktedbirleriyle tutuklamatedbirininölçülüolduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni birdelilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından yukarıda anılan şüphelilerin tahliye taleplerinin ayrı ayrı reddine, ayrıcaca savcılık talebinde belirtilen tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

32. İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 24/3/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüpheli … Bekir Mustafa Yılmaz’ın … [üzerine] atılı Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz tamamının toplanmamış olması, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sının, şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren soıput delillerin oluşu, atılı suçların CMK’nın 100. Maddesinde sayılan katalog suçu oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruştı.ırnıa konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında; adli kontrol hükümlerinin uygulanmasınınbuaşamadayetersizkalacağı,suçunsabitgörülmesihalindeverilmesi muhtemel cezaveya güvenliktedbirleriyle tutuklamatedbirininölçülüolduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni birdelilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından yukarıda anılan şüphelilerin tahliye taleplerinin ayrı ayrı reddine, ayrıcaca savcılık talebinde belirtilen tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

33. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği 25/4/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… şüpheliler … Bekir Mustafa Yılmaz’ın üzerilerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, savunma içerikleri, tape kayıtları, örgütsel bağlantıyı gösterir ilişkiler, para transferleri gereği kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olguların varlığı, mevcut delil durumu ve delillerin henüz toplanmamış olması, atılı suçların yasada ön görülen cezalarının miktarı,soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi ve kaçma şüpheleri gereği adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından CMK.nın 100. Ve 108. Maddeleri gereğince dosya kapsamındaki tüm tahliye taleplerinin reddine, şüphelilerin tutukluluk hallerinin ayrı ayrı devamına … [karar verildi.]

34. İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği 6/6/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… silahlı terör örgütüne üye olma, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarının vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin henüz toplanmamış olması, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen tutanaklar, iletişimin tespiti kayıtları, tanık beyanları, atılı suçların yasada ön görülen cezasının üst sınırı, şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin oluşu, atılı silahlı terör örgütüne üye olma ve Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçlarının CMK 100/3-a-11 maddesinde sayılan katalog suçlardan oluşu nedeniyle tutuklama sebeplerinin var sayıldığı, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu suretle şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından CMK.nın 100. Ve 108. Maddeleri gereğince şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına … [karar verildi.]

35. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği 28/6/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemesi sonunda başvurucunun tahliye talebinin reddine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

“… Şüphelilerin ifade ve savunması, soruşturma dosyası içindeki bilgi ve belgeler, tutuklama kararlarındaki belirtilen gerekçeler ve nedenlere göre şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı, üzerine atılı suçun CMK’nun 100/3.maddesinde belirtilen tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasında yer alması, atılı suçların kanun maddesinde belirtilen hürriyeti bağlayıcı cezaların alt ve üst hadleri ile ileride suçun sabit görülmesi halinde verilmesi muhtemel ceza miktarı dikkate alındığında şüphelilerin kaçma şüphelerinin bulunduğu ve bu aşamada adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı anlaşıldığındanCMK.nın 108. Ve devamı maddeleri gereğince şüphelilerin tutukluluk halinin devamına … [karar verildi.]

36. İstanbul 12. Sulh Ceza Hâkimliği 28/7/2017 tarihinde resen yaptığı tutukluluk incelemes