2016/7336 K. 2016/7265 T. 31.10.2016

11. CD., E. 2016/7336 K. 2016/7265 T. 31.10.2016

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/7336
Karar No.: 2016/7265
Karar tarihi: 31.10.2016
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanığın yetkilisi olduğu ...San. Tic. Ltd. Şirketinin 2005- 2006 takvim yıllarında sahte fatura düzenlendiği iddiası ile açılan kamu davasında; sanığın savunmasında ... isimli kişinin kendisini yurt dışında göndermek amacıyla şirket kuracaklarını söyleyerek bazı evraklar aldığını, ancak daha sonra şirketin kurulamadığını söylediğini, kendi adına bu eylemlerin onun tarafından gerçekleştirildiğini beyan ettiği, ayrıca temyiz dilekçesinde, duruşmada ... dışında ... ve ...'den de bahsetmesine rağmen onların tutanaklara geçirilmediğini, bu üç kişinin kendisini kandırdıklarını beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; sahte fatura kullanan ilgili mükellefler hakkında düzenlenen raporlar getirtilerek, bu mükellefler hakkında dava açılmış olup olmadığının araştırılması, sahte faturaları kullanan şirket yetkililerinden bu faturaları hangi ticari ilişki karşılığında kimden aldıkları ile sanığı tanıyıp tanımadıkları hususlarının sorulması, yine faturalar ve faturaların teslimine ilişkin bilgi formları üzerindeki imza ve yazıların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınması, sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında dosya içine 2005 ve 2006 yılına ait faturaların konulmadığı görülmekle; her takvim yılı için kanaat edinilecek kadar faturanın onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, 10.07.2004 ve 24.11.2004 tarihli yoklama fişlerinde imzaları bulunan ... ile ...ile şirketin diğer ortağı gözüken Erdinç Sayın'ın tanık olarak beyanlarına başvurulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yetinilerek mahkumiyet kararı verilmesi,

2- Kabule göre ise;

a- 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesine göre "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği, aynı takvim yılında değişik zamanlarda birden fazla sahte fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

b- Suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında engel sabıkası bulunmayan ve olumlu kanaat oluştuğu için hakkında takdiri indirim yapılan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 51. maddesi gereğince erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmemesi,

c- Hüküm kurulurken uygulanan 213 sayılı VUK'nun 359/b-1 maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,

d- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 31.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.