2016/8031 K. 2018/7373 T. 27.9.2018

11. CD., E. 2016/8031 K. 2018/7373 T. 27.9.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/8031
Karar No.: 2018/7373
Karar tarihi: 27.09.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanığın 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlediği ve 2006 takvim yılına ilişkin defter ve belgeleri ibraz etmediği iddiasıyla açılan kamu davasının yargılamasında; sanığın suçlamayı kabul etmeyerek 2006 yılında cezaevinde olduğunu, defter ve belgelerin diğer ortak Hasan Tırış tarafından Cemalettin isimli muhasebeciye verildiğini, adı geçen muhasebecinin bürosuna gittiğini, ancak alacağını gerekçe göstererek defter ve belgeleri teslim etmediğini, bu yüzden ibraz edemediğini, sahte fatura düzenlemediğini, kendisi cezaevinde iken diğer ortağın düzenleyip düzenlemediğini bilmediğini ifade etmesi, temyiz dilekçesi, şirket ile ilgisi bulunmayan Mustafa Duymak isimli şahsın şirket karar defterinde karar alınmış gibi kendisini şirket yetkilisi gösterdiğini ifade ederek, buna ilişkin Sakarya 4. Noterliğinden 21.07.2006 tarih ve 14075 yevmiye nolu belgeyi ibraz etmesi ve sahte fatura düzenlemek suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, ilgili takvim yıllarına ait düzenlendiği iddia olunan faturaların dosya içine konulmadığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; öncelikle sanığın savunmasında ve temyiz dilekçesinde bahsi geçen beyanların doğruluğunun araştırılması bakımından, şirket muhasebecisi olan Cemalettin Tufan'ın tanık sıfatıyla ifadesine başvurularak, şirketin 2006 takvim yılına ilişkin defter ve belgelerin kendisinde olup olmadığı, sanığa teslim edip etmediği sorulup, temyiz dilekçesi ekinde yer alan Sakarya 4. Noterliğince düzenlendiği belirtilen belgelerin doğruluğu merciinden araştırılarak, ilgili takvim yıllarına ait fatura asıl ya da örneklerinden kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, suça konu faturaları kullandığı belirlenen şirket ya da şahıslar hakkında dava açılmış ise bu dava dosyalarının getirtilip incelenmesi ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya intikal ettirilmesi, faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, gerektiğinde faturalardaki yazı ve imzaların sanığa aidiyeti hususunda da bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;

a) 213 sayılı VUK'nin 359/a-2. maddesinde düzenlenen defter ve belgeleri ibraz etmeme suçunun, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit ve saklama mecburiyeti bulunan defter ve belgelerin vergi incelemesine esas olmak üzere istenmesi halinde yetkili kimselere ibraz edilmemesi sonucunda oluştuğu cihetle, yapılan incelemede, defter ve belgelerin ibrazına dair 21.11.2008 tarih ve VDENY-2008-186/57 istem yazısının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından, anılan istem yazısının aslı veya onaylı örneği celp edilerek incelenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

b) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, aynı eylemin düzenlendiği 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü nazara alındığında, 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçunun cezasının alt sınırının 18 ay hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak takdir edilmesi suretiyle fazla ceza tayini, c) Aynı takvim yılı içerisinde farklı tarihlerde düzenlenen sahte fatura eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı gözetilmeden eksik ceza tayini,

d) 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarları itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 1 Nolu paragrafa Üye ...'in değişik gerekçesi ile 27.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

DEĞİŞİK GEREKÇE

Sanık ... hakkında faturanın asıllarının veya onaylı örneklerinin dosyada bulunması gerektiğine dair çoğunluk bozma kararına ayrıntısı E:2018/3390, K:2018/4256 sayılı muhalefet şerhimizle açıkladığımız karşı oyda gösterildiği üzere;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesindeki “Kaçakçılık suçu”, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen sahtecilik suçundan tamamen ayrı olarak özel düzenlenmiş “vergi kaçakçılığı” suç tipi vardır. 2018/3390 Esas sayılı kararda ayrıntılı açıkladığımız üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ndaki vergi kaçakçılığı suçu birden çok aşaması olan, çoğu zaman Resmi Kurumlardan alınmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanun’unda sayılan, fiziki ve şekil şartlarının tam olan belgelerin içeriğinin gerçeğini yansıtmadan yanıltıcı bilgilerle Kamunun aleyhine kendi menfaatlerine yönelik hileli davranışlarla vergi kaçakçılığı suçu gerçekleşmektedir. Suçun maddi konusu fatura değildir. Burada tanımlanan sahtecilikten anlaşılması gereken “içerik sahteciliği”dir. 2018/3390 Esas sayılı kararda açıkladığımız üzere Vergi Usul Kanunu’na göre tutulan veya düzenlenen saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri sahte olarak düzenleme, kullanma, gizleme, değiştirme suçlarında; sanıklardan ele geçen faturanın gerçek bir ticari ilişkiye dayanmaması halinde bu kanuna göre içerik bakımından sahte belge olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda faturanın taraflar arasında daha önce herhangi bir satım, hizmet veya sözleşmelerinden doğan hukuki bir ilişkinin varlığı şarttır. Buna göre fatura ve diğer belgelerin içerik sahteciliğinin incelenmesi için şekli ve fiziki bir inceleme yeterli değildir, belge içeriğinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı Ceza hukuku yargılamasındaki delillendirme metodları ve Vergi Usul Kanunu çerçevesinde muhasebe bilgileri ile belge içeriğinin içeriğin sahte olup olmadığı anlaşılabilir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine göre suçun gerçekleşmesi için belge aslının veya onaylı suretinin dosya içinde olması veya olmaması suçun sübutu için tek başına etkili değildir. Belge aslının veya suretinin aranmasının önemli olmadığı böyle bir durumda da belge aslını veya suretini aramak belgeleri kaybeden, ibraz etmeyen veya gizleyen şahıslar açısından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde tanımlanan suçun hiç bir şekilde cezalandırılamayacağı anlamına gelir ve bu maddeye göre cezalandırılması gereken sanığı daha az cezası olan defter ve belgeyi ibraz etmeme suçuna yönlendirme sonucu doğuracaktır.

Bu sebeplerle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde “sahte fatura düzenleme ve kullanma” suçlarında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 227.mad.3.f ile 230. maddelerinde öngörülen “şekil şartlarını” taşıyıp taşımadıklarının tespitine gerek bulunmadığından, sayın çoğunluğun fatura asıllarının veya onaylı suretlerinin dosya içerisinde bulundurulmasına ve faturaların bulunmadığı ya da 230. maddedeki zorunlu unsurları taşımadığının tespiti halinde sanığın üzerine atılı suçun oluşmayacağına ilişkin bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum. Ancak faturanın şekil şartları dışındaki suçun sübutu için aranan diğer eksikliklerin araştırılması gerektiği, bu sebeplerle sayın çoğunluğun 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde suçun sübutu için diğer bozma sebeplerine katılıyorum. 27/09/2018