2016/8270 K. 2018/6860 T. 13.9.2018

11. CD., E. 2016/8270 K. 2018/6860 T. 13.9.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/8270
Karar No.: 2018/6860
Karar tarihi: 13.09.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet

HÜKÜM : Sanık ... hakkında; Beraat

Sanık ... hakkında; Mahkumiyet

A-Sanık ... hakkında "defter ve belge ibraz etmemek" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı nedenin bulunmadığı, azaltıcı sebeplerin ise nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

B-Sanık ... hakkında "2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek" suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1-Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği göz önünde bulundurulduğunda; sanık hakkında 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan kamu davası açıldığı, hükmün gerekçe kısmında "... 2008 ve 2009 yıllarında sahte fatura tanzim ettiği, suç raporu, 07/12/2012 tarihli hakim havaleli bilirkişi raporu, sanık savunması ve tüm dosya kapsamı ile anlaşılmakla bu nedenlerle sanığın eylemine uyan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/b maddesinin 2008 ve 2009 yıllarında sahte fatura kullanıldığı nazara alınarak iki sefer uygulanmasına karar vermek gerektiği" belirtildiği halde, hüküm fıkrasında sahte fatura düzenleyip kullanmak suçundan hüküm kurmak suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması,

2-Sahte fatura düzenlemek suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki "Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır" şeklindeki düzenlemeye göre de; faturaların ve Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, 2008 ve 2009 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturaların asılları ya da suretlerinin dosya içerisinde bulunmadığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; 2008 ve 2009 takvim yıllarına ait fatura asıl ya da örneklerinden de kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması ve incelenmesi, suça konu faturaları kullanan kişi/şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairesinden sorulması, yapılmış ise vergi raporlarının dosya arasına alınması, bu kişi hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu faturaları kullanan kişi ya da şirket yetkilileri de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sanığın savunmasında şirket kuruluşu ile ilgili sadece vekaletname verdiğini, nasıl müdür olduğunu anlamadığını belirtmesi nedeniyle de suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığa ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

3-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

C-Sanık ... hakkında "sahte fatura düzenlemek" suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1-Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği ve her takvim yılı içinde düzenlenen faturaların ayrı suçları oluşturacağı cihetle; sanık hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan kamu davası açılmış olup, hükmün gerekçesinde "sanığın şirket müdürü olarak görev yapmış olduğu 16/08/2004-14/02/2008 tarihleri arasında sahte fatura kullandığına dair delil elde edilemediği" belirtilip, hüküm fıkrasında ise her takvim yılı için ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden ''sahte fatura düzenlemek'' suçundan yazılı şekilde tek beraat hükmü kurulması suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması,

2-Sanığın suçlamayı kabul etmeyen savunmasına karşılık, vergi tekniği raporunda BA-BS analizlerine göre kurum tarafından düşük miktarda alış beyanında bulunulduğunun, kuruma bs formu ile satış beyanında bulunan kurumların çok düşük miktarda ya da hiç satış beyanında bulunmadıklarının, kurumun yüksek KDV matrahlarının olduğu bir durumda alış ve satışa ilişkin beyanların çok düşük olmasının mükellefin gerçek bir ticari faaliyetinin olmadığını gösterdiğinin, kurumun ilgili dönem muhtasar beyanlarıyla bir işçi çalıştırdığının, bazı dönemlerde hiç işçi çalıştırmadığını beyan etmesinin ve şube ile deposunun bulunmamasının beyan ettiği kdv matrahları ile işletme kapasitesinin uyuşmadığını gösterdiğinin, kurumun 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında gerçek anlamda herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığının, gerçekte komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaptığının 01.01.2006 tarihinden itibaren düzenlediği faturaların tamamının sahte olduğunun belirtilmesi nedeniyle maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu faturaları kullanan kişi/şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığının ilgili vergi dairesinden sorulması, yapılmış ise vergi raporlarının dosya arasına alınması, bu kişi hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu faturaları kullanan kişi ya da şirket yetkilileri de dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulmasından sonra toplanan tüm delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, sanık ... ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

M.O.