2016/8314 K. 2019/1503 T. 14.2.2019

11. CD., E. 2016/8314 K. 2019/1503 T. 14.2.2019

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/8314
Karar No.: 2019/1503
Karar tarihi: 14.02.2019
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanık hakkında 2011, 2012 ve 2013 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme ve 2012 takvim yılına ait defter ve belgeleri ibraz etmeme suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın iş yerinin tüm işlerini Mustafa Akbaba isimli şahsın yürüttüğünü, sadece resmiyette kendi adına açıldığını, bunun dışında hiçbir fiili veya maddi ortaklığının bulunmadığını savunarak suçlamayı kabul etmemesi, temyiz dilekçesinde de sokaklarda yaşadığını, ... isimli şahsın kendisini parkta yatarken görünce yardım edeceğini söyleyerek kendisinden vekaletname aldığını, adına bir sürü işlem yaptığını, bunların ne olduğunu bilmediğini, bu kişinin dolandırıcılık yapan ve piyasaya sahte fatura düzenleyen biri olduğunu beyan etmesi, 03.07.2013 tarih ve 2013-A-781/58 sayılı Vergi Tekniği Raporunda Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen başka bir soruşturma kapsamında yapılan aramalarda, sanığın iş yeri adına düzenlenen 04.04.2012 tarih ve 9683 seri nolu faturanın ... isimli şahsın evinde, 04.04.2012 tarih ve 9681 seri nolu faturanın da ... isimli şahsın evinde bulunduğunun, 9683 nolu faturanın sanık adına matbaada bastırılmış faturanın dizaynı ve şekli ile uyumlu olduğunun, 9681 nolu faturanın ise matbaada basılan fatura ile uyumlu olmadığının ve sahte olarak bastırıldığının tespit edilmesi ve dosya kapsamından sanığın savunması da dikkate alındığında sahte olduğu iddia olunan suça konu faturaları düzenlediğine dair somut ve yeterli kanıtların bulunmaması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; tarh dosyasından sanığın beyannamelerini verdikleri anlaşılan ... ve ... ... 'ın tanık sıfatıyla dinlenerek işyerinin muhasebe işlemleri konusunda kiminle muhatap oldukları hususunun sorulması, sanığın savunmasında belirttiği ...'nın açık kimlik ve adres bilgilerinin araştırılarak bu kişinin tanık sıfatıyla dinlenmesi ile imza ve yazı örneklerinin alınması, suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri/kişiler dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması ile gerekirse yüzleştirme yapılması, sanığın imza ve yazı örnekleri alınması, her takvim yılına ilişkin suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilmesi, dosyada mevcut sanık tarafından düzenlenmiş gözüken 10.10.2012 tarihli işe başlama bildirimi, kira sözleşmesi, yoklama fişi, 04.04.2011 tarihli işe başlama bildirimi ve kira sözleşmesinin asıllarının da vergi dairesinden getirtilerek bu belgelerdeki ve suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığa ve tespiti halinde ...'ya ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Kabule göre de;

a- "Sahte fatura düzenlemek" ve "defter ve belge ibraz etmemek" suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği keza sahte fatura düzenleme suçlarında, her takvim yılı içinde düzenlenen faturaların da ayrı suçları oluşturduğu ve her bir suç için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, "2011, 2012 ve 2013 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek ve 2012 takvim yılına ait defter ve belgeleri ibraz etmemek" suçlarını kapsayacak şekilde 213 sayılı Yasanın 359/a-2, 43 ve 62. maddeleri uyarınca tek bir hüküm kurulması,

b- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 14.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.