2016/8317 K. 2016/7382 T. 3.11.2016

11. CD., E. 2016/8317 K. 2016/7382 T. 3.11.2016

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/8317
Karar No.: 2016/7382
Karar tarihi: 03.11.2016
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık ...’ın sorgusunda beyan ettiği adrese gönderilen gerekçeli kararın tebliğ edilemeden iade edilmesi üzerine, mernis adresine Tebligat Kanununun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken iade edilen önceki adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olması nedeniyle sanığın öğrenme üzerine 01.09.2014 tarihli temyizinin süresinde yapıldığının kabulü ile yapılan incelemede;

1- ... Ltd. Şti. ortakları ve yetkilileri olan sanıkların ilgili takvim yıllarında sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, sanıkların savunmalarında, şirketle bir ilgilerinin bulunmadığını, işe gireceklerinden bahisle noterde bir kısım evrakı imzaladıklarını, şirket sahibi olarak ... ve ...’yu bildiklerini savunmaları, 10/05/2011 tarih ve VDENR-2011-1273/58 sayılı vergi suçu raporunda ve bu rapora uygun olarak verilen 17/05/2011 tarih ve 2011/601 sayılı katılan idare mütalaasında savunmalarda ismi geçen ... ve ...’nun sanıklar ile iştirak halinde sahte fatura düzenleme suçunu işlediklerinin belirtilmesi, sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun'un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için; öncelikle ... dışındaki diğer sanıkların şirket kuruluşu için (dava dışı kişilerden) ... ve ...'ya vekaletname verip vermedikleri, suça konu faturalardan birkaçının asılları veya onaylı suretleri getirtilip incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesinden sonra, faturaları kullanan firmalar hakkında düzenlenen varsa vergi raporlarının, karşıt inceleme tutanaklarının aslı veya onaylı örnekleri getirtilerek, bu firmalar ve şahıslar hakkında sahte fatura kullanmak suçundan dava açılıp açılmadığı, açılmışsa akibeti araştırılıp bu dava ile birleştirilememesi halinde, dava dosyaları celp edilip özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren ve sahteliği belirleyen delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım satım karşılığı olup olmadığının, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile, faturaları düzenleyen mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoğu olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları kullanan kişi ve şirketler ile sanıkların ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak, suça konu faturaları kullanan şirket yetkililerinin faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıklarının sorulması, ... ve ...'nun olayla ilgili beyanlarının alınarak gerektiğinde, şirket adına düzenlenen belgelerdeki sanıklara atfen atılan imzalar ile faturalar üzerindeki imzaların sanıklar ve ... ile ... eli ürünü olup olmadığı konusunda da bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre, sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Kabule göre;

a- 1136 sayılı Kanun'un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/1. maddeleri uyarınca, sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiğinden kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

b- Sanık hakkında hükmolunan cezanın uygulama maddesi olarak 213 Sayılı Yasanın 359 maddesi yazılmak suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine aykırı olarak uygulanan madde fıkrasının gösterilmemesi yasaya aykırı,

c- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ..., ... ve sanıklar ..., ... (sekendiz) müdafileri ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.