2016/9118 K. 2019/2614 T. 13.3.2019

11. CD., E. 2016/9118 K. 2019/2614 T. 13.3.2019

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2016/9118
Karar No.: 2019/2614
Karar tarihi: 13.03.2019
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Defter ve belgeleri gizlemek

HÜKÜM : Mahkumiyet

2005-2009 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin vergi incelemesi için istendiği 24.12.2010 tarihli tebligatlara rağmen 2005 yılına ait defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği anlaşılmakla; sanık ... belgelerine...'ın el koyduğundan bahisle ibraz edemediğini belirtmiş ise de,...ın sanıkların şirketine ait defter ve belgelere el koyduğunu ancak, daha sonra sanıkların çalışanı ...'a verdiğini beyan ettiği,...'ın da 02.12.2010 tarihli beyanında, ifade tarihinden 7 ay önce belgeleri teslim alıp sanıkların iş yerine bıraktığını belirterek...'ın beyanını doğruladığı, belgelerin ...ve ...'da olduğundan bahisle yapılan şikayet konusunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, sanıkların tüm belgelerin...'da olduğunu belirtmesine rağmen diğer yıllara ait defter ve belgeler ibraz edilmiş olup yalnızca 2005 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibraz edilmediği anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık ... müdafiinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanun'un 10 ve 333. maddelerinde düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 359 ve 360. maddelerinde öngörülen cezaların bu fiili işleyenler hakkında hükmolunacağı belirtildiğinden, tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilci bulunup da suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemişse sorumluluğun, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak, suçun şeklî sorumlusuna değil, ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye ait olduğu, dosya arasında bulunan Ticaret Sicil Memurluğu yazısına göre sanıklar ... ve ...'ın müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili olduklarının belirtildiği, sanık ...'ın savunmalarında şirket işleri ile diğer sanık ...'ın ilgilendiğini, kendisinin ilgilenmediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunması ile sanık ...'ın işlerle kendisinin ilgilendiğini, tebligattan haberdar olduğunu, defter ve belgelere... tarafından el konulduğundan ibraz edemediğini savunarak sanık ...'ün savunmasını doğrulaması karşısında; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.12.1990 gün ve 312/340 sayılı kararı doğrulturunda, birden fazla sorumlu bulunması halinde temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar ile eylemin ayrıntısını bilen temsilcinin Ahmet olduğu anlaşılmakla sanık ... hakkında beraat kararı verilmesi yerine mahkûmiyetine hükmolunması;

2- Kabule göre de;

a) 5271 sayılı CMK'nin 5728 sayılı Kanun ile değişik 231/5. maddesi uyarınca mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada, zarar değil tehlike suçu olan defter ve belgeleri ibraz etmeme suçu neticesinde oluşan herhangi bir somut maddi zarar bulunmadığı, sanıklar hakkında takdiri indirim maddesi uygulanarak cezasının ertelendiği gözetilmeden, “zararın karşılanmadığı” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.