2016/919 K. 2017/112 T. 8.3.2017
VDDK., E. 2016/919 K. 2017/112 T. 8.3.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/919
Karar No.: 2017/112
Karar tarihi: 08.03.2017
İstemin_Özeti : Davacının ortağı olduğu şirketin bayisi olduğu F1 Anonim Şirketi ile Genel Yaşam Sigorta Anonim Şirketi arasında 1.1.2000 tarihinde akdedilen grup yatırım sigorta sözleşmesinin iştira yöntemiyle 1.1.2010 tarihinden önce sonlandırılması neticesinde davacıya ödenen ve menkul sermaye iradı olarak beyan edilen 59.427,23 TL ile gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilen 4.500,00 TL üzerinden 2009 yılı için ihtirazi kayıtla verilen gelir vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden gelir vergisinin; ödemenin yapıldığı 2009 yılı itibarıyla yürürlükte bulunan ve lehe olan kanun hükümleri uyarınca nemanın vergilendirilmesi gerektiği, ödemeyi gerçekleştirirken vergi kesintisi yapma yükümlülüğü bulunan sigorta şirketinin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle kendisinin beyan ve ödeme yükümlülüğünün doğduğundan bahsedilemeyeği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinde 4697 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki düzenlemelerin uygulanacağı kabul edilse dahi beyan ve ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, ödenen tutarın istisna haddinin altında kaldığı ileri sürülerek, iptali ve iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 24.6.2011 gün ve E:2010/1441, K:2011/2793 sayılı kararıyla; davacının Anayasaya aykırılık iddialarının ciddi görülmediği, 193 sayılı Kanunun 75’inci maddesinin 2’nci fikrasına 4697 sayılı Kanunun 5’inci maddesi ile eklenen 15'inci bendinde; tüzel kişiliğe haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafindan; on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin, on yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin ve bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı olarak vergiye tabi olacağı düzenlemesine yer verildiği, 193 sayılı Kanunun, 4697 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki 4369 sayılı Kanunun 29’uncu maddesi ile değişik 25'inci maddesinin 3’üncü fıkrasında; Kanunla kurulan veya tüzel kişiliğe haiz olan emekli sandıklarınca kendilerine zat aylığı bağlananlara aylıkları dışında, kanunları veya statüleri gereğince verilen emekli, dul, yetim ve evlenme ikramiyeleri veya iade olunan mevduatı ve sürelerini doldurmamış bulunanlarla dul ve yetimlerin toptan ödenen tazminatlar ile on yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan sigorta şirketleri ile yardım sandıkları tarafından iade olunan mevduat veya toptan yapılan ödeme tutarının (Kamu idare ve müesseseleri ile kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumları dışında kalan tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen tazminat, yardım ve toptan yapılan ödemeler en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki farkın ücret olarak vergiye tabi tutulacağı, bu mukayesede gerek muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıklarından gerek aynı emekli sandığı ile sigorta şirketleri ve yardım sandıklarından muhtelif zamanlarda alınan ikramiye, tazminat ve toptan yapılan ödemelerin topluca dikkate alınacağı) gelir vergisinden müstesna olduğunun hüküm altına alındığı, 28.6.2001 tarih ve 4697 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 2’nci maddesinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyete başlamış olan emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan ödemeler ve akdedilmiş şahıs sigorta poliçelerinin ilgili olduğu prim ve ödemeler bakımından Gelir Vergisi Kanununun 23, 25, 63, 75, 89 ve 94’üncü maddelerinin bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlandığı, davacının, 1.1.2000 tarihinde F1 iletişim Hizmetleri Anonim Şirketi ile Genel Yaşam Sigorta Anonim Şirketi arasında akdedilen grup yatırım sigorta sözleşmesine istinaden sigortalandığı, sözleşmenin 1.1.2010 tarihinden önce iştira yöntemi ile sonlandırılarak, Tam Yaşam Fonu uygulaması çerçevesinde biriken nemaların ödendiği, davacının ihtirazi kayıtla verdiği 2009 yılına ait gelir vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin kaldırılması ile fazladan ödenen tutarın iadesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, sigorta sözleşmesinin 1.1.2000 tarihinde imzalanmış olması nedeniyle olayda, 4697 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki mevzuat hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacı tarafından, beyan ve ödeme yükümlülüğünün sigorta şirketine ait olduğu iddia edilmiş ise de lehdarı olduğu sigorta sözleşmesinin sonlandırılması üzerine kendisine vergi tevkifatı yapılmadan ödenen kâr payı, gelir vergisinin yükümlüsü sıfatı ile davacı tarafından beyan edilmesi gerektiğinden, bu iddiaya itibar edilemeyeceği, ancak, 1.1.2000 tarihinde imzalanan sigorta sözleşmesinde prim ödemelerinin yıllık vadelere bağlandığı, 10'uncu yıl prim ödemesinin ise 1.1.2009 tarihinde yapıldığı, bu hali ile (10) yıl prim ödeme şartının yerine getirildiği ve (10) yıl prim ödeme şartını tamamlayan davacıya, sigorta şirketince Tam Yaşam Fonu uygulaması çerçevesinde ödenen nema miktarının en yüksek Devlet memuruna yapılan en yüksek ödeme miktarından düşük olduğu anlaşıldığından yukarıda yer verilen, 193 sayılı Kanunun 4697 sayılı Kanun değişikliği öncesi 25'inci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca, söz konusu ödeme tutarının gelir vergisinden istisna olduğu gerekçesiyle dava konusu tahakkuku kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 23.10.2014 gün ve E:2011/9712, K:2014/5924 sayılı kararıyla; temyiz istemini reddetmiş ise de karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği, 23.6.2015 gün ve E:2015/1523, K:2015/5657 sayılı kararıyla; 4697 sayılı Kanunun geçici 1'inci maddesinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği 7.10.2011 tarihinden önce faaliyete başlamış olan emekli ve yardım sandıklarına ödenen primler ile bu sandıklardan iştirakçilerine yapılan ödemeler, akdedilmiş şahıs sigorta poliçelerinin ilgili olduğu prim ve ödemeler bakımından Gelir Vergisi Kanununun 23, 25, 63, 75, 89 ve 94'üncü maddelerinin bu Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hükümlerinin uygulanacağı hükmünün yer aldığı, 193 sayılı Kanunun, 4697 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki 25'inci maddesinin 3’üncü fıkrasında ise Kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz olan emekli sandıklarınca kendilerine zat aylığı bağlananlara aylıkları dışında, kanunları veya statüleri gereğince verilen emekli, dul, yetim ve evlenme ikramiyeleri veya iade olunan mevduatı ve sürelerini doldurmamış bulunanlarla dul ve yetimlerine toptan ödenen tazminatlar ile (10) yıl süre ile prim veya aidat ödenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından iade olunan mevduat veya toptan yapılan ödeme tutarının (Kamu idare ve müesseseleri ile kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumları dışında kalan tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından ödenen tazminat, yardım ve toptan yapılan ödemeler en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur. Bu mukayesede gerek muhtelif emekli sandıkları ile sigorta şirketleri ve yardım sandıklarından gerek aynı emekli sandığı ile sigorta şirketleri ve yardım sandıklarından muhtelif zamanlarda alınan ikramiye, tazminat ve toptan yapılan ödemeler topluca dikkate alınır.) gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verildiği, buna göre, (10) yıl süre ile prim veya aidat öenmiş olmak kaydıyla Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketleri ve yardım sandıkları tarafından iade olunan mevduat veya toptan yapılan ödeme tutarlarının gelir vergisinden müstesna olduğu, uyuşmazlıkta, F1 İletişim Hizmetleri Anonim Şirketinin bayisi olan davacının ortağı olduğu şirket nedeniyle, F1 İletişim Hizmetleri Anonim Şirketi ile Genel Yaşam Sigorta arasında, davacının lehdarı olduğu sigorta poliçesinin 1.1.2000 tarihi itibarıyla düzenlendiği ve 10'uncu yıla ait prim ödemesinin 2009 yılında yapıldığının ihtilafsız olduğu, davacı tarafından, 193 sayılı Kanunun 25'inci maddesinde belirtilen "10 yıl süre ile prim ödemiş olma" şartı gerçekleştiğinden, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarını aşmayan kısmının vergiden müstesna olduğu ileri sürülmekte ise de sigorta poliçesinin (10) yıllık süre dolmadan iştira yoluyla sonlandırıldığının anlaşıldığı olayda, davacının prim ödemelerinin (10) yıl süreyle sigorta şirketi bünyesinde kalmadığı ve akdedilen poliçeye göre henüz geri ödeme hakkı kazanılmadığı halde bir başka hukuki işlem olan iştira hakkının kullanılması nedeniyle sigorta şirketi tarafından söz konusu ödemenin gerçekleştirildiği, dolayısıyla yapılan ödemenin de akdedilen sigorta sözleşmesinin süresinin dolması nedeniyle (10) yıl için ödenen prim tutarlarının karşılığı olarak değil, poliçe süresi dolmadan önce iştira hakkının kullanması nedeniyle iştira bedeli olarak yapıldığı, bu nedenle, davacıya yapılan ödemenin 193 sayılı Kanunun 25'inci maddesinin 3’üncü bendinde düzenlenen istisna kapsamında bulunmadığı sonucuna varıldığı, davacının elde ettiği gelir, Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin 2'inci fıkrasının 6'ncı bendi uyarınca menkul sermaye iradı niteliğinde olup aynı Kanunun 85 ve 86'ncı maddeleri uyarınca beyanı gerektiğinden, ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek yapılan tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 29.3.2016 gün ve E:2016/620, K:2016/593 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare tarafından; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın, menkul sermaye iradı olarak beyan edilen tutar üzerinden tahakkuk eden gelir vergisinin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden anılan hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin reddi; dava konusu gelir vergisinin, gayrimenkul sermaye iradına isabet eden kısmı hakkında hüküm kurulmaksızın davanın sonuçlandırılmasında hukuka uygunluk görülmediğinden, sözü edilen kısım hakkında hüküm kurulmak üzere kararın bu yönden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının ortağı olduğu şirketin bayisi olduğu F1 Anonim Şirketi ile Genel Yaşam Sigorta Anonim Şirketi arasında 1.1.2000 tarihinde akdedilen grup yatırım sigorta sözleşmesinin iştira yöntemiyle 1.1.2010 tarihinden önce sonlandırılması neticesinde davacıya ödenen ve menkul sermaye iradı olarak beyan edilen toplam tutar ile gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edilen tutar üzerinden tahakkuk eden gelir vergisinin kaldırılması yolundaki ısrar kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararının, tahakkuk eden gelir vergisinin menkul sermaye iradı matrahına isabet eden kısmının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın söz konusu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, "Davaların Karara Bağlanması" başlığını taşıyan 22'nci maddesinin 1'inci fıkrasında; konular aydınlandığında meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı, 24'üncü maddesinin (e) bendinde, kararın dayandığı hukuki sebeplerin, gerekçe ve hükmün kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Davacı tarafından 2009 yılı için ihtirazi kayıtla verilen gelir vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden ve tamamı dava konusu edilen verginin üzerinden hesaplandığı matrahın 4.500,00 TL'lık kısmının gayrimenkul sermaye iradından kaynaklandığı anlaşılan olayda, bu husus değerlendirilmeksizin ve hukuki nedenlerle gerekçesine yer verilmeksizin, tahakkuk eden verginin, belirtilen gelir unsuruna isabet eden kısmının kaldırılması, İdari Yargılama Usulü Kanununun 22 ve 24'üncü maddelerine uygun düşmediğinden, vergi mahkemesi kararının, değinilen hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin, 29.3.2016 gün ve E:2016/620, K:2016/593 sayılı kararının, menkul sermaye iradı üzerinden tahakkuk eden gelir vergisinin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına karşı yapılan temyiz isteminin reddine, tahakkuk eden verginin, gayrimenkul sermaye iradına isabet eden kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına , 8.3.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz istemine konu yapılan ısrar kararının, menkul sermaye iradından kaynaklanan vergiye ilişkin hüküm fıkrasının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.