2016/957 K. 2016/967 T. 28.9.2016

VDDK., E. 2016/957 K. 2016/967 T. 28.9.2016

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2016/957
Karar No.: 2016/967
Karar tarihi: 28.09.2016

İstemin_Özeti : 2010 yılı işlemleri incelenen davacı adına inceleme raporuna dayanılarak F1 Çelik Metal Mamulleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından gerçek bir emtia teslimine dayanmaksızın düzenlenmiş faturaları kayıtlarına dahil etmesi nedeniyle katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek Ocak ilâ Haziran, Eylül, Ekim 2010 dönemleri için re'sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353'üncü maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası davaya konu yapılmıştır.

Ankara 3. Vergi Mahkemesi, 7.4.2016 gün ve E:2016/665, K:2016/609 sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen kararın cezalı katma değer vergisi yönünden davanın reddi yolundaki ısrara ilişkin hüküm fıkrasının, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 10.2.2016 gün ve E:2015/1052, K:2016/145 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyarak; F1 Çelik Metal Mamulleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile ilgili 16.5.2008 tarihinde yapılan yoklamada, adreste demir, çelik, profil ve sac işinden dolayı toptan ve parekende satış yapıldığının ve işyerinde 10 çalışan olduğunun tespit edildiği, 1.12.2008 tarihinde yapılan yoklamada şirketin adreste faaliyette bulunduğu, işyerinin kapasiteye uygun olduğu, işyerinde toptan ve parekende demir, çelik satış ve kesiminin yapıldığı ve 6 işçinin çalıştığının belirlendiği, 2009 ve 2010 yıllarında yapılmış olan herhangi bir yoklamanın bulunmadığı, 2008 ve 2009 yıllarında 6 işçi, 2010 yılında ise 2 işçi çalıştırdığını beyan ettiği, 7.12.2012 tarihi itibarıyla toplam 8.588.779,21 lira tutarında vadesi geçmiş vergi borcun bulunduğu ve 36.143,93 liralık kısmının ödendiği, esasen şirkette işçi olarak çalışan ve şirket ortaklarının ricası üzerine şirkete geçici olarak ortak oldukları belirtilen K1 ve K2'nin, şirketin faaliyet konusu olan demir çelik satışlarının gerçek olduğunu teyit eden ifadelerinin yer aldığı, davacının söz konusu şirkete ödemelerinin büyük çoğunluğunu EFT ve havale yoluyla diğer kısmının çek ile yaptığı dikkate alındığında söz konusu şirketin ihtilaflı dönemde düzenlediği tüm faturaların gerçek bir mal teslimine dayanmadığı hususunun yeterli inceleme ve tespitlerle ortaya konulamadığı, bu durumda, yapılan incelemenin, 213 sayılı Kanunun 134'üncü maddesinde öngörülen amaca uygun olmadığı gerekçesiyle vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerini kaldırmıştır.

Davalı idare tarafından; sahte faturaların indirim konusu yapıldığı olayda, bu durumun aksinin ispatının davacıya düştüğü ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozma kararı uyarınca verilen kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasında, davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karşı yapılan temyiz isteminin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu öngörülmekle; yargılamanın bu aşamasında, ne bozulmakla kaldırılan ilk karar ve ne de ısrar edilmekle hükmüne uyulmayan bozma kararına göre temyiz incelemesi yapılamayacağı için ısrar kararı, Vergi Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulan vergi mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunun, uyulması yasadan dolayı zorunlu olan Kurulun bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebileceğine ve bu incelemenin, uyulması zorunlu bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılabileceğine; aynı nedenle temyiz isteminin Kurulumuzca incelenmesi gerektiğine; Kurul Üyeleri K3 ve K4'ün bu konudaki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemelerince verilen kararlar, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebileceğinden, Ankara 3. Vergi Mahkemesinin 7.4.2016 gün ve E:2016/665, K:2016/609 sayılı kararının, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine, 28.9.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Vergi Mahkemesinin ısrar kararının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması üzerine, bu karara uyularak aynı Mahkemece verilen kararın temyizen bozulması istenilmektedir.

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasında yer alan düzenlemeden, "ısrar" kararının, Danıştayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesi olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu ile ilgilidir. Anılan 4'üncü fıkrada belirtildiği üzere Kurul, bu başvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına uymak zorundadır. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu yönünden olacaktır. Bu incelemey yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri değil ilk bozma kararını veren dava dairesidir.

Bu nedenle ısrar niteliğinde bulunmayan kararı temyizen incelemek üzere dosyanın ilgili dava dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile temyiz isteminin esasının incelenmesi yolundaki karara katılmıyoruz.