2017/10587 K. 2020/6649 T. 10.11.2020

11. CD., E. 2017/10587 K. 2020/6649 T. 10.11.2020

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/10587
Karar No.: 2020/6649
Karar tarihi: 10.11.2020
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak

HÜKÜM : Beraat, mahkumiyet

A) Sanıklar ..., ..., ..., ... (....), ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesi:

213 sayılı VUK'nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın, 2009 ve 2010 yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından sanıklar ... ve ... hakkında olduğu; iddianameye konu edilen 2010 yılında sahte fatura kullanmak suçu bakımından mütalaa bulunmadan hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de; zamanaşımı, olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğundan, sanıklara yüklenen "2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme" suçunun 213 sayılı VUK'nin 359/b-1 maddesindeki cezasının üst sınırına göre 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e maddesinde öngörülen asli dava zamanaşımının, zamanaşımını kesen son işlem olan sanıklar ..., ..., ..., ... (....), ..., ... ve ...'nun sorgularının yapıldığı 17/11/2011; sanıklar ... ile ...'ın sorgularının yapıldığı 31/01/2012 ve sanık ...'in sorgusunun yapıldığı 10/05/2012 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun'un 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,

B) Sanık ... hakkında 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesi:

1-Sanık hakkında “2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, faturaların gerçek alışverişlere dayandığını, ödemelerin çek ve banka kayıtlarıyla yapıldığını savunması; sanığın faturalarını kullanmaları nedeniyle sahte fatura kullanmak suçundan haklarında dava açılan hakkında beraat hükümleri kurulan diğer sanıkların faturaların gerçek bir ticari ilişki sonucunda düzenlendiğini beyan etmeleri; söz konusu sanıklardan sanık ... ile ....Has. ve Ted. Ltd. Şti.'nin yetkilileri olan sanıklar ..., ..., ... ve ... (....)'ın fatura bedellerinin ödendiğine ilişkin tahsilat makbuzu ve banka dekontlarını ibraz etmesi; vergi raporu ekinde bulunan 20/05/2010 tarihli yoklama tutanağında sanık ...'ın, 01/04/2010 tarihinden itibaren şirketin gayrı faal olup ticari faaliyetinin bulunmadığını, 01/06/2010 tarihinden itibaren tasfiye işlemine başlanacağını beyan etmesi ve söz konusu şirketin 20/05/2010 tarihinde re'sen terk ettirilmesine rağmen bu tarihten sonra çok sayıda fatura düzenlenildiğinin tespit edilmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sanığa 20/05/2010 tarihli yoklama tutanağı gösterilerek imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulduktan sonra şirketin gayrı faal olduğunu belirttiği dönemde düzenlenen faturaların kendisi tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin sorulması, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden; mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan ve faturaları kullanan mükellefler tarafından ibraz edilen tediye makbuzları, diğer banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyen sanığın yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak, faturaları kullanan mükellefler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması; sanığın fatura bedellerinin banka kanalıyla ödediğine dair savunması karşısında; ilgili bankaya müzekkere yazılarak şirket adına havale edilen paranın kim tarafından tahsil edildiğinin sorulması, ödemelerin düzenleyen şirket hesabına geçip geçmediğinin, sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemini gizlemek için fiktif ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması,

Sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu mahkumiyet hükmü kurulması,

2-Kabule göre de;

a)5237 sayılı TCK'nin 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suç işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suç konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK'nin "Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi" başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla, kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK'nin 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, sözü edilen ilke ve hükümlere uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir. Yine failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınamaz; ancak takdiri indirim yapılıp yapılmamasında göz önünde bulundurulabilir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın “2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; düzenlenen fatura sayısı ve miktarı da dikkate alınarak, somut olarak gerekçeleri açıklanmadan "suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, tehlikenin ağırlığı, sanığın amacı" şeklinde bir kısım yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilip alt sınırdan uzaklaşılarak sanık hakkında temel hapis cezasının “4 yıl“ olarak belirlenmesi,

b)Sanığın aynı takvim yılı içerisinde birden fazla sahte fatura düzenleme şeklinde gerçekleşen eylemlerine ilişkin olarak, TCK‘nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayini,

c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 10.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.