2017/10697 K. 2021/8692 T. 19.10.2021

11. CD., E. 2017/10697 K. 2021/8692 T. 19.10.2021

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/10697
Karar No.: 2021/8692
Karar tarihi: 19.10.2021
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenleme

HÜKÜM : Mahkumiyet

Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08/11/2018 tarihli, 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme/kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bu hususa yönelik bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenlemek eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK'nin 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığının bozma nedeni sayılmamış, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.

Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiillerin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezaların kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin ONANMASINA, 19.10.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz incelenmesine konu olan somut olayda; 31.05.2013 tarihinde Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu tarafından yapılan inceleme üzerine gerçekleşen eylemde; sanık ... Çekirge Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ... vergi kimlik numaralı vergi mükellefiyetliliğini tesis ederek, vergi mükellefiyetinin avantajları ile 2010, 2011, 2012 yıllarında gerçek bir mal teslimine dayanmaksızın komisyon karşılığı sahte fatura düzenleme suçundan her takvim yılından ayrı ayrı üç kez mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

TCK'nin ilgili maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 213 sayılı VUK'nun 359.maddesinde düzenlenen kaçakçılık suç ve cezalarına istinaden maddede veya Vergi Usul Kanunun bu konuda her takvim yılının ayrı bir suç olacağına dair yasal düzenlemenin bulunmaması, mali denetimlerin idarenin denetim esasına ve dönemlerine göre re'sen veya başka soruşturma gereği yapılmış olması, sanığın üzerine atılı sahte fatura düzenleme eyleminden başlatılan soruşturma geçmiş yıllara ilişkin yapılan denetim, tespit ile mütalaa verildiği, bu tarihten öncesinde sanığın suç işleme iradesinin ne zaman başladığı, devam ettiği veya hukuki kesinti olup olmadığına bakılmaksızın hazırlanan vergi değerlendirme raporu ve mütalaa ile Cumhuriyet savcılığına kamu davası açıldığı dikkate alındığında, dosya içeriğinde sanığın suç işleme iradesinin belirgin dönemlerde gerçekleştiğine dair sanık aleyhine herhangi bir delil bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde;

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun sahte fatura düzenleme suçlarında suçların oluşumu bakımından her takvim yılının ayrı suç oluştuğuna ilişkin yasal düzenlemenin bulunmaması işletmenin mahiyetine göre tebliğlerle birden çok beyanname dönemini idarenin her zaman tespit edebileceği, beyanname döneminin vergi düzeni ve sistematiği açısından belirlenmiş olması sanığın "suç işleme iradesinin" idarenin beyanname dönemini belirleyen tebliğlerle belirlenemeyeceği, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında ve Doktrinin kabulüne göre de "suç işleme kararını" tespit etmek için sanığın baştan itibaren yaptığı bir plan dahilinde hareket etmesi gerektiği, sanığın yukarıda belirlenen vergi mükellefiyeti ile belirtilen aleyhe fiili ve hukuki kesinti olduğunun belirlenmediği Türk Ceza Kanunu genel hükümlerine göre sanığın kastının ve suç işleme iradesinin değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda sanığın birden fazla takvim yılı içerisinde gerçekleştiği iddia edilen eylemlerinin; dosya üzerinden hazırlanan vergi değerlendirme raporu, tarih ve mütalaa ile sanığın suç işleme iradesinin ne zaman yenilendiğinin veya kesildiğinin tespiti mümkün olmadığı geçmişe yönelik yapılan inceleme ile Türk Ceza Kanununun suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olarak her takvim yılı için ayrı suç kabul edilmesinin mümkün olamayacağından, Türk Ceza Kanununun 43. maddesinde belirlenen zincirleme suç hükmü uygulanması gerektiğinden, sanık hakkında 2010, 2011, 2012 yıllarına ilişkin üç kez mahkumiyet hükmü kurulmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 19.10.2021