2017/13540 K. 2022/5989 T. 7.4.2022

11. CD., E. 2017/13540 K. 2022/5989 T. 7.4.2022

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/13540
Karar No.: 2022/5989
Karar tarihi: 07.04.2022
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇLAR : Defter, kayıt ve belgeleri gizleme, sahte fatura kullanma

HÜKÜMLER : Mahkumiyet

A) Defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;

15.03.2007 tarih ve 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, her yıl Temmuz ayının biri ile yirmisi arasında mali tatil uygulanacağının ve son günü mali tatile rastlayan sürelerin, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağının öngörüldüğü, defter ve belge isteme yazısının 24.06.2010 tarihinde tebliğ edilmesi ve 15 günlük sürenin mali tatil içinde dolması nedeniyle, süre tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzayacağından, karar başlığında “24.06.2010” olarak yanlış yazılan suç tarihinin "27.07.2010" olarak mahallinde düzeltilmesi ile TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;

Tekerrüre esas alınan ilamın 15.12.2011 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, suç tarihinden sonra kesinleştiği anlaşılan ilamın tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında TCK'nin 58. maddesinin uygulanması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu husustan aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından tekerrüre ilişkin bölümlerin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B) 2008 takvim yılında sahte fatura kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;

Sanığa yüklenen “2008 takvim yılında sahte fatura kullanma” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 26.04.2009 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,

C) 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;

1) Sanığın suçlara konu olan faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını savunması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;

a) Suçlara konu olan faturaları düzenleyen mükellefler hakkında düzenlenmiş vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,

b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,

c) Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,

d) Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturayı düzenleyen mükelleflere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının, kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı araştırılıp faturaları düzenleyen mükellefler ile kullanan mükellefin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

2) Kabule göre;

a) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Kanun'la değişik 359/b-1. maddesinde on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü nazara alındığında; sahte fatura kullanma suçunun cezasının alt sınırının 3 yıl hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın 18 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,

b) Her takvim yılı içinde kullanılan faturaların ayrı suçları oluşturması, ancak aynı takvim yılı içinde farklı beyanname dönemlerinde kullanılması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanık hakkında TCK'nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

c) Suçlara konu faturaların kurumlar vergisi indiriminde de kullanılması nedeniyle suç tarihlerinin 2009 takvim yılı yönünden "26.04.2010", 2010 takvim yılı yönünden “26.04.2011” olduğu gözetilmeden, gerekçeli karar başlığına "01.04.2010" ve “01.04.2011” olarak hatalı yazılması,

d) Tekerrüre esas alınan ilamın 15.12.2011 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, suç tarihlerinden sonra kesinleştiği anlaşılan ilamın tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden sanık hakkında TCK'nin 58. maddesinin uygulanması,

e) Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 07.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.