2017/171 K. 2017/205 T. 26.4.2017
VDDK., E. 2017/171 K. 2017/205 T. 26.4.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/171
Karar No.: 2017/205
Karar tarihi: 26.04.2017
İstemin_Özeti : Davacı ortaklık adına, 2007 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 24.4.2013 tarih ve 2013-A-1760/8 sayılı vergi tekniği raporundaki verilere göre 27.12.2012 tarihinde sevkedildiği takdir komisyonunca, 26.9.2013 tarih ve 364, 365, 368 ilâ 373 sayılı kararlarla takdir edilen matrah farkı üzerinden, 1.11.2013 tarihinde tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnameleriyle 2007 yılı Ocak, Nisan, Mayıs, Temmuz, Ekim ve Kasım dönemleri için salınan vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 18.4.2014 gün ve E:2014/15, K:2014/781 sayılı kararıyla; 2007 yılı hesap ve işlemlerinin (ÖTV) yönünden incelenmesi üzerine düzenlenen 24.4.2013 tarih ve 2013-A-1769/8 sayılı raporda, tarhı gereken vergilerin dökümü yapılarak takdir komisyonunca yapılacak takdire esas olmak üzere raporun komisyona gönderilmesi gerektiğinin belirtildiği; dava dosyasında bulunan takdir komisyonu kararından, takdire sevk işleminin, zamanaşımı süresinin dolmasına (4) gün kala 27.12.2012 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda, incelemenin esas itibarıyla vergi incelemesine yetkisi olan denetim elemanı nezdinde yapıldığı ancak, inceleme elemanına verilen iş emrinden sonra zamanaşımını durdurmak amacıyla takdire sevk işlemi yapıldığı, bu şekilde incelemeye sevkle zamanaşımının duracağı yönünde bir hüküm bulunmamasına rağmen, tamamen farklı amaçla ve şekilde örgütlenmiş takdir komisyonuna sevk edilerek zamanaşımının bertaraf edildiği, takdir komisyonunca inceleme raporu doğrultusunda yapılan takdir sonucunda düzenlenen vergi ceza ihbarnamelerinin 1.11.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin görüldüğü, dava konusu cezalı tarhiyatın, takdir komisyonunca yapılan matrah takdiri sonucuna değil, tanzim edilen rapordaki belirlemelere dayandığının açık olduğu, konu bu çerçevede değerlendirildiğinde, matrah takdiri amacı dışında, sadece zamanaşımını durdurma sonucunu doğuracak şekilde takdir komisyonuna başvurulmasının, vergi inceleme raporuna göre gerçekleştirilen tarhiyat işlemine herhangi bir etkisinin bulunmadığı ve söz konusu işlemin niteliğini de değiştirmediği; zira, takdir komisyonuna başvurulması kimi özel hükümlerin uygulanmasını zorunlu olarak beraberinde getirmekte olup, belirtilen hususun, ancak bu süreçle birlikte varlık kazanarak bir anlam ifade ettiği, bu durumda, uyuşmazlık konusu vergi ve cezaların 2007 yılına ilişkin olması, zamanaşımı süresinin 31.12.2012 tarihinde dolması, tarhiyatlara ilişkin ihbarnamelerin ise 1.11.2013 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında, zamanaşımı sebebiyle yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık görülmediği, nitekim Mahkemelerince aynı gerekçeyle verilen kararın, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 3.12.2012 gün ve E.2012/5411, K.2012/7800 sayılı kararıyla onandığı gerekçesiyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 31.5.2016 gün ve E:2016/2956, K:2016/4850 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) bendi, 30'uncu maddesinin birinci fıkrası, 75'inci maddesinin birinci fıkrası, 134'üncü maddesinin birinci fıkrası ve 113 ve 114'üncü madde hükümlerine yer verdikten sonra 213 sayılı Kanunda, haklarında re'sen tarh sebeplerinden biri bulunan mükelleflerin hangi hallerde 135'inci maddede sayılan incelemeye yetkili olanlar tarafından incelemeye tabi tutulacakları, hangi hallerde matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilecekleri hususunda herhangi bir düzenleme yapılmadığı 213 sayılı Kanunun 30'uncu maddesi karşısında, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği tartışmasız olup, bu durumdaki bir mükellefin vergi incelemesine başlanmadan önce veya vergi incelemesi devam ederken takdire sevk edilmesine ve düzenlenen inceleme raporlarının takdir komisyonunca veri olarak kullanılmasına yasal bir engel bulunmadığı, zamanaşımı süresi içinde takdire sevk edilmekle işlemekte olan zamanaşımı süresinin duracağının, 213 sayılı Kanunun 114'üncü maddesinin gereği olduğu, amacı, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak, tespit etmek ve sağlamak olan takdir komisyonunun inceleme yapma yetkisinin mevcut olması karşısında, takdire sevk üzerine duran zamanaşımı süresinin sona ermesinden önce, yine incelemeye yetkili olan vergi müfettişi tarafından yapılan inceleme üzerine düzenlenen rapordaki verilerin esas alınması suretiyle matrah takdir edilerek, zamanaşımı süresi dolmadan 1.11.2013 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameyle duyurulan vergi ve cezanın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 30.9.2016 gün ve E:2016/2524, K:2016/1774 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare tarafından; zamanaşımı süresi içinde takdir komisyonuna sevk edilmekle işlemekte olan sürenin durmasının Vergi Usul Kanununun 114'üncü maddesinin gereği olduğu ileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin, 30.9.2016 gün ve E:2016/2524, K:2016/1774 sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 26.4.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.