2017/20801

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

E.S.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/20801)

 

Karar Tarihi: 19/11/2020

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Fatih HATİPOĞLU

Başvurucu

:

E.S.K.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluluk incelemelerinin süresinde yapılmaması, uzun süre hâkim önüne çıkarılmama, tutuklama kararını veren mahkemenin bağımsız ve tarafsız olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; gözaltı ve tutukluluk süreçlerindeki bazı uygulamalar nedeniyle kötü muamele yasağının; ceza infaz kurumunda tutuklu bulunulduğu sırada kurumda yapılan bazı sınavlara girmeye izin verilmemesi nedeniyle eğitim hakkının; ceza infaz kurumunda ziyaretçi sayısının, gün ve saatlerinin, açık görüş hakkının, fotoğraf çekiminin ve gönderiminin sınırlandırılması, görevli ve yetkili olmayan merci tarafından yasal şartları oluşmadan arama yapılması, elkoyma kararında yer almayan bazı elektronik eşyalara usulüne uyulmadan el konulması, meslekten çıkarma kararının Resmî Gazete'de yayımlanarak ismin teşhir edilmesi nedenleriyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının; telefonla görüşme hakkının kısıtlanması nedeniyle haberleşme hürriyetinin; maaşın kesilmesi ve mal varlığına el konulması nedenleriyle mülkiyet hakkının; infaz kurumunda sayım esnasında takke takılmasına, tespih çekilmesine ve Kur'an okunmasına izin verilmemesi nedenleriyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 6/4/2017, 12/7/2017, 13710/2017, 5/4/2018, 4/1/2018, 11/1/2018, 29/1/2018, 2/2/2018, 12/2/2018, 12/2/2018 ve 2/3/2018 tarihlerinde yapılmıştır.

3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon tarafından 2017/30536, 2017/35954, 2018/6174, 2018/5300, 2018/7914, 2018/11773, 2018/4802, 2018/1182, 2018/2684 ve 2018/5663 sayılı bireysel başvuru dosyalarının kişi yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2017/20801 sayılı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).

10. Bu kapsamda Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kaymakam (Mersin vali yardımcısı olarak) görev yapan başvurucu hakkında da FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu 19/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve Mersin İl Emniyet Müdürlüğünde dört gün süreyle gözaltında tutulmuştur.

11. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı 22/7/2016 tarihinde başvurucunun ifadesini almıştır. İfade tutanağına göre Mersin Barosu tarafından görevlendirilen müdafi ifade alma işlemi esnasında hazır bulunmuştur. Ayrıca başvurucuya yöneltilen FETÖ/PDY üyeliği suçlamasına dair olay ve olgular sorulan sorularla açıklanmıştır.

12. Başvurucu ifadesinde özetle 15 Temmuz 2016 günü Sinop'ta ailesiyle tatilde olduğunu, ortaöğretim ve liseyi ailesinin yanında, üniversiteyi Ankara'da akrabasının yanında okuduğunu, üniversiteye hazırlık döneminde dershaneye gitmediğini, örgüte ait evlerde ve yurtlarda kalmadığını, örgütün sohbetlerine katılmadığını, gazete ve dergi aboneliğinin olmadığını, örgütün finans kaynaklarında hesabının bulunmadığını ve herhangi bir şekilde örgüte maddi yardımda bulunmadığını ifade ederek suçlamaları kabul etmemiştir.

13. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucuyu anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından 22/7/2016 tarihinde -başka şüphelilerle birlikte- tutuklanması istemiyle Mersin 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

14. Sorgu tutanağına göre Başsavcılığın talep yazısının içeriği ve başvurucuya yönelik suçlama sorgu işlemi öncesinde Mersin 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından başvurucuya anlatılmıştır. Bu sırada başvurucunun avukatı da hazır bulunmuştur. Başvurucunun sorgudaki ifadesi şöyledir:

" ... ben İmam Hatip mezunuyum ve kişilik olarak sosyal biri olduğum için her kesimle içli dışlıyım ... ben 15/7/2016 günü Sinop'ta idim ...ben her kesim ile içli dışlıyım, görevimiz gereği herkes ile içli dışlı olmak zorundayız, ben daha önce 2008 yılından itibaren 2012 yılı sonuna kadar Mersin Yenişehir Kaymakamı olarak görev yaptım, daha sonra Bursa Vali Yardımcılığına tekrar geri geldim, kendi istemim ile tekrar 2015 yılının başlarında da Mersin Vali Yardımcısı olarak ... geldim, suçlamaları kabul etmiyorum, evimde yapılan aramalarda ele geçen Fethullah Gülen'e ait CD'lere ilişkin olarak benim elimde sağ ve sol kesim olmak üzere her türlü siyasi görüşten alevi, sunni yayınlardan yayın bulabilirsiniz, yukarıda da belirttiğim gibi ben her türlü yayın ve her türlü kesim ile diyalog içerisindeyim ve evimde ele geçen Fethullah Gülen'e ait dökümanlara ilişkin olarak bunların yasaklandığına ilişkin herhangi bir karar olmaması ve ayrıca çok aşırı derecede döküman olması nedeniyle bunu ayıklamak yönünde bir fırsatım olmadı ve aklıma da gelmedi, suç olmadığı için de böyle bir ayıklama gereği hissetmedim ve arama yapan arkadaşlar diğer CD'ler de almış olsalardı bu anlattıklarım ortaya çıkacaktı, suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum, sabit ikametgahlıyım, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmamı istiyorum ..."

15. Mersin 2. Sulh Ceza Hâkimliği 22/7/2016 tarihinde başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Şüphelilerin üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller (İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nün 18/7/2016 tarihli görevden uzaklaştırma yazısı) henüz delillerin tam toplanmamış olması, eylemlerin CMK'nın 100. maddesindeki katalog suçlardan olması nedenleri ile suçun kanundaki ceza miktarı, verilmesi beklenen ceza ile tutuklamanın ölçülü olması ve adli kontrolün yetersiz kalacağının anlaşılması nedenleri ile CMK'nın 100. ve devamı maddeleri uyarınca her suçtan ayrı ayrı tutuklanmalarına, ... [karar verildi.]"

16. Başvurucu 25/7/2016 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiş, Mersin 4. Sulh Ceza Hâkimliği 26/7/2016 tarihinde tutuklama kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle başvurucunun itirazını reddetmiştir.

17. Sonraki süreçte başvurucu hakkındaki soruşturma dosyası çeşitli tarihlerde verilen yetkisizlik kararları ile önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, sonrasında ise Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş; bu arada ilgili Sulh Ceza Hâkimliklerince başvurucunun tutukluk durumu değerlendirilmiş ve itirazları karara bağlanmıştır.

18.Bu kapsamda Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliği 7/2/2017 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiş, başvurucunun anılan karara itirazını Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliği 3/3/2017 tarihinde kesin olarak reddetmiştir.

19. Başvurucu söz konusu kararı 10/3/2017 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

20. Başvurucu 6/4/2017 tarihinde (2017/20801 sayılı başvuru yönünden) bireysel başvuruda bulunmuştur.

21. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucu hakkındaki soruşturmanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi gerektiğini belirterek yetkisizlik kararı vermiştir. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da benzer gerekçe ile yetkisizlik kararı vererek soruşturma dosyasını Adana Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

22. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı 23/3/2018 tarihli iddianame ile başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır.

23. İddianamede öncelikle FETÖ/PDY hakkındaki genel bilgilere ve özellikle mülkiye yapılanmasına ilişkin açıklamalara, sonrasında başvurucuya yönelik suçlama ve delillere yer verilmiştir. Savcılık başvurucunun FETÖ/PDY hiyerarşisi içinde yer almak suretiyle terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini iddia etmiştir. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular özetle şöyledir:

i. Başvurucunun İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 18/7/2016 tarihli yazısı ile görevinden uzaklaştırılmasına karar verildiği, 15/8/2016 tarihli ve 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarıldığı belirtilmiştir.

ii. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesi sonunda;

- 1'den 17'ye kadar numaralandırılan DVD'lerden 1 No.lu DVD'de "Bir Gece" isimli Fetullah Gülen'e ait videonun ve 8 No.lu DVD'de "Yağmur 3" isimli Fetullah Gülen'e ait vaaz ve sohbetlerin bulunduğu,

- 1'den 36'ya kadar numaralandırılan CD/DVD'lerden CD.2'de Fetullah Gülen'in çeşitli videolarının, CD.3'te ve CD.4'te "YAĞMUR" isimli belgesel videolarının, CD.8'de "YAĞMUR 3" isimli Fetullah Gülen'e ait vaaz, video ve ses kayıtlarının olduğu,

- 1'den 19'a kadar numaralandırılan CD/DVD'lerden CD.11'de Fetullah Gülen'e ait olduğu belirtilen "Çocuk Eğitim Programı"nın, CD.12'de ve CD.16'da Fetullah Gülen'e ait çok sayıda vaaz ses kayıtlarının, CD.13'te Fetullah Gülen'e ait çok sayıda fotoğrafın, CD.15'te Fetullah Gülen'e ait vaaz videolarının yer aldığı,

- 1'den 182'ye kadar numaralandırılan CD/DVD'lerden 71 numaralı CD'de Fetullah Gülen'in sohbet adı altındaki ses kaydının, 72 numaralı CD'de Fetullah Gülen'in "kırık mızrap" isimli şiirlerinin ses kaydının, 73 numaralı CD'de Fetullah Gülen'in Pensilvanya röportajlarının, Kırık Testi şiirlerinin ve word dosyası şeklinde Sızıntı dergisi yazılarının, 75-91, 93, 110 numaralı CD'lerde Fetullah Gülen'in sohbet adı altındaki video kayıtlarının, 94-98, 100, 109 numaralı CD'lerde Fetullah Gülen'in sohbet adı altındaki ses kaydının, 104 numaralı CD'de Samanyolu Televizyonunun (STV) yapılanma ve yurt dışı faaliyetleri ile Kimse Yok Mu Derneği faaliyetleri hakkında videoların, 111 numaralı CD'de Fetullah Gülen'in sohbet adı altındaki video kaydı ve word dosyası şeklinde röportajının mevcut olduğu,

- Bir adet CD kutusu içinde "murakabe ve muhasebe" isimli iki adet CD'de Fetullah Gülen'e ait vaaz videolarının bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.

iii. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince başvurucu ve bir kısım mülki idare amiri hakkında 15 Temmuz 2016 tarihinde darbeye kalkışan FETÖ/PDY ile bağlantı ve faaliyetlerinin araştırılması amacıyla düzenlenen 1/3/2017 tarihli araştırma raporuna değinilmiş ve söz konusu raporda başvurucuyla ilgili olarak yapılan bir kısım tespite yer verilmiştir. Bu bağlamda;

- Başvurucunun Meriç kaymakamı olarak görev yaptığı 13/4/1998 tarihinde "Atatürk düşmanı", "Fetullahçı" ve "irtica yanlısı" olduğu iddiasıyla şikâyet edildiği, .... Valilik tarafından yapılan inceleme sonunda öne sürülen iddiaların "varit olmadığı"ndan bahisle herhangi bir soruşturma açılmasına gerek görülmeyerek işlemin sonuçlandırıldığı,

- Başvurucunun Mersin vali yardımcısı olarak görev yaptığı sırada sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında idari soruşturma açıldığı, yapılan inceleme sonunda "sosyal medya paylaşımlarının başta Cumhurbaşkanı'nı ve Başbakan'ı kötüleyen, hükumet uygulamalarını eleştirir mahiyette ve siyasi nitelikte olduğu" belirtilerek başvurucunun eyleminin "Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" disiplin suçunu oluşturduğundan bahisle İçişleri Bakanlığı Müsteşarı'nın 23/2/2016 tarihli oluru ile "Kınama" cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

- Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının 18/8/2016 tarihli, Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığının 13/10/2016 tarihli ve Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığının 7/10/2016 tarihli yazılarına göre ''başvurucunun sosyal çevresi FETÖ/PDY içerisinde faaliyet gösterip hakkında yasal işlem yapılmış olan şahıslarla iltisakının bulunduğu'' belirtilmiştir.

iv. Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığının 19/10/2016 tarihli yazısına göre başvurucunun Kimse Yok mu Derneğine 8/11/2011 ve 8/12/2011 tarihlerinde telefondan kısa mesaj göndermek suretiyle her seferinde 5 TL olmak üzere iki kez bağışta bulunduğu tespit edilmiştir.

v. Mersin Valiliğinin 3/8/2016 tarihli yazısında, başvurucunun dört çocuğunun da FETÖ/PDY'ye müzahir okullarda okuduğu belirlenmiştir.

vi. Başvurucunun Zaman gazetesi abonesi olduğu ileri sürülmüştür.

vii. Başvurucunun sosyal meyda paylaşımlarında; FETÖ/PDY güdümünde faaliyet gösteren şahıs ve özel kuruluşlar ile örgütü sahiplenici, övücü ve destekler nitelikte paylaşımlar yaptığı iddia edilmiştir. Bu kapsamda Savcılık iddianame ekinde başvurucunun paylaştığını belirttiği ve suçlamaya dayanak yapılan bir kısım sosylal medya mesajına yer vermiştir. Bu bağlamda başvurucunun;

-8/9/2015 tarihinde "Kaynak Holdingden Hukuksuz baskına cevap: Havuz medyası delil yapılıyor." içerikli mesajı ve konuya ilişkin haberin linkini paylaştığı,

- 9/9/2015 tarihinde İ.O. isimli kişinin paylaştığı "Birisi 'paralelci' diye fişledi. Diğeri hayret etti. Pkk dün şehit etti. Hepsi bugün cenazesine gitti." şeklindeki mesajı retweet ettiği,

- 9/9/2015 tarihinde "Vaybe Dağlıca'da 16 şehit olunca gündem değiştirmek için operasyon olur, dedim. Kaynak. Iğdır olayının ertesi günü. İpek Hay Allah" içerikli mesajı paylaştığı,

- 11/9/2015 tarihinde H.Ş. isimli kişinin paylaştığı "İşimiz Allah'a kalmışsa, olmuş bil..." şeklindeki mesajı retweet ettiği,

- 11/9/2015 tarihinde "haber7: H.Ş.nin tweeti valiyi kızdırdı. Tepkisel bir toplum olduk vesselam." içerikli mesajı paylaştığı,

- 11/9/2015 tarihinde bir gazetenin "Eski savcı Akkaş ile eski hakim Karaçöl hakkında yakalama kararı" başlıklı haberiyle ilgili olarak "Vaybe. En dokunulmaz sinif hakimler tutuklaniyor. Yargi tarihimizde cürm ü meşhud da bile yargılama sonucu beklendi" içerikli mesajı paylaştığı,

- 12/9/2015 tarihinde "Firavunlar hep tehdit mi eder? Hep kendilerine tuzak, hile ve oyun yapıldığını mı söylerler. Kitleye, hitap" içerikli mesajı paylaştığı,

- 13/9/2015 tarihinde "Vatan: Hakimlere mahkumiyet karari olmadan tutuklamalar dolu dizgin devam ediyor ..." içerikli mesajı ve haberin linkini paylaştığı,

- F.M. isimli kişinin paylaştığı "Kim temiz, kim kirli ... Cevabı çok basit. İpek ailesi ve Boydaklar Türkiye vergi rekortmeni. Bir de havuzcu işadamlarınıza ve Rıza'ya bakın." şeklindeki mesajı retweet ettiği,

- B.B. isimli kişinin "Markalarımız, İstikbal Bellona ve Boydak Holding yılın en itibarlı markaları seçiminde yerlerini almışlardır. Mutlu ve Gururluyum." şeklindeki mesajı retweet ettiği,

"Cürümlerin en haram olduğu haram ay zilhiccede müstekbirlerin zulüm lerini gördükçe İndila gibi göklere ah et" içerikli mesajı paylaştığı belirtilmiştir.

24. Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi 25/4/2018 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve Mahkemenin E.2018/112 sayılı dosyası üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

25. Bu arada Başsavcılık başvurucu hakkında daha önce yürütülen soruşturma kapsamında başvurucudan elde edilen ve incelenmesi için ilgili kuruma gönderilen dijital materyallere ilişkin 22/11/2017 tarihli inceleme raporunun gelmesi üzerine başvurucu hakkında yeni bir soruşturma başlatmış ve 18/4/2018 tarihli iddianame ile başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde (daha önceki dava ile birleştirilmek üzere) kamu davası açmıştır. Söz konusu iddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamaya ilişkin olgular özetle şöyledir:

i. Dijital verilere ilişkin inceleme raporuna göre başvurucuya ait cep telefonu üzerinde yapılan incelemede cep telefonu veri tabanı bölümünde FETÖ/PDY mensuplarınca kullanıldığı tespit edilen ByLock isimli programa ait olan verilerin bulunduğu,

ii. Mikro CD kart üzerinde yapılan incelemede "Document" isimli dosyada "Dua Mecmuasi Mealli-1.pdf" ismi ile kaydedilen FETÖ/PDY lideri Fetullah Gülen'e ait yazının,"thumbnails" isimli dosyada ise Fetullah Gülen'e ait "Bir Kırık Dilekçe" isimli videoların ve yazılı dokümanların bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.

26. Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi söz konusu iddianame ile açılan davayı 25/4/2018 tarihinde yaptığı tensip incelemesi sonunda Mahkemenin E.2018/112 sayılı dosyası üzerinden yürütülen dava ile birleştirilmesine karar vermiş ve yargılamaya Mahkemenin E.2018/112 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.

27. Mahkeme 27/6/2018 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucunun savunmasının ilgili kısımları şöyledir:

" ... benim paylaştığım twitter mesajlarına ilişkin müfettişe beyanda bulunmuştum, buna ilişkin hakkımda Fetö soruşturmasına yer olmadığına karar verilmişken 4 ay sonra hakkımda soruşturma başlatıldı, 4483 sayılı kanunda hüküm bellidir, mülki amirler için müşterek karaname ile atananlar hakkında ilgili bakan ya da başbakanın izni gerekmektedir, buna ilişkin bir izin alınmamıştır, Savcılığın hakkımda yapmış olduğu hiçbir araştırma yoktur, savcılığın delilleri benim hakkımda daha önce idare tarafından yapılmış olan soruşturmaya ilişkin belgelerdir, CMK açıktır, bu yönde bir karar verilmişse yeniden yargılama yapılmaması gerekmektedir, bu yönde ara karar alınması gerekmektedir, bu tweetler bana ait değildir, bu tweetler başkasına ait tweetlerdir, ben sadece bunları reetweet yaptım ...

Benim telefonum Sinop'ta tatildeyken denize düştü, Mersin'deyken tamirata götürdüm, buna hiçbir şey yapılamaz dediler, böyle bir telefon kullanılamaz haldeyken iki yıl sonra Bylock tespiti yapılmasını anlamış değilim .."

28. Mahkeme duruşma sonunda başvurucuya ait ByLock bulgularının olduğu belirtilen içerik çıkarma raporundaki cep telefonunda 1/3/2014 ile 31/3/2016 tarihleri arasında hangi GSM hatlarının kullanıldığının tespit edilmesi, söz konusu hatlara ilişkin ByLock tespiti bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılması ve HTS kayıtlarının gönderilmesi amacıyla ilgili kurumlara müzekkereler yazılmasına karar vermiştir.

29. Mahkeme duruşma sonunda başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca başvurucu hakkında yurt dışına çıkamama ve konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına da karar vermiştir.

30. Mahkeme 26/10/2018 tarihli duruşmada gelen müzekkere cevaplarını okumuş ve başvurucudan savunmasını sormuştur. Bu bağlamda başvurucunun savunmasının ilgili kısmı şöyledir:

"... hakkımda bylock olmadığına dair BTK kayıtları gelmiştir, yine Kimse Yok Mu derneğine 5 er TL'den olmak üzere 10 TL'den bahsedilmiştir, hatlar bana aittir ancak kullanan kayın babam ve kayın validemdir, faturasını kendileri ödemektedir, bağış yaptılarsa onların bileceği bir iştir, benimle bir alakası yoktur, benim bu yapıyla uzaktan yakından bir alakam bulunmamaktadır, twitter de belki sert paylaşımlar yapmış olabilirim, bunların örgüt üyeliğiyle alakası yoktur, başka gazetecilerin paylaştığı tweetlerdir, amacım bu şekilde düşünen kişiler de vardır diye farkındalık yaratmaktır, amacım örgüt propagandası yapmak veya örgütü desteklemek değildir, başkalarının tweetlerini retweet yapmışımdır, MASAK raporunda da birşey yoktur, Bank Asyam bulunmamaktadır, örgütle herhangi bir bağlantım bulunmamıştır, ben bu nedenle üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum ..."

31. Savcılık 6/12/2018 duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur. Savcılığın mütalaasının ilgili kısmı şöyledir:

"... Sanık [E.S.K.nın] Mersin vali yardımcısı iken 672 Sayılı KHK ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı ve iltasklı olması gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği, sanığın Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarından yaptığı paylaşımların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü'nü övücü, sahiplenici ve destekler mahiyette olduğu, sanığın ikametinde yapılan aramada örgüt elebaşına ait vaaz ve sohbet videoları içeren CD'lerin ele geçirildiği, yine ele geçirilen bu CD'ler içerisinde örgüt elebaşısına ait şiirler, örgüte ait Sızıntı isimli derginin yazıları ve örgüte ait Kimse Yok Mu Derneği'nin faaliyetlerine ilişkin yazılar bulunduğu, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan haklarında adli işlem yapılan şahıslarla irtibatının bulunduğu, sanığın örgüte ait Kimse Yok Mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne 2011 yılında SMS ile iki kez 5 TL'lik bağışta bulunduğu, sanığın çocuklarını örgüte ait okula gönderdiği ve yine sanığın örgütün yayın ve propaganda aracı olan Zaman Gazetesi'ne aboneliğinin bulunduğu, sanığın telefonunda yapılan incelemede sanığın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca gizli iletişimde kullanılan Bylock isimli kriptolu konuşma ve mesajlaşma programını yüklediğinin anlaşıldığı, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya evrakı kapsamında sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunu işlediği, sanığın eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz ettiği ve bu bağlamda üzerine atılı suçun unsurlarının oluştuğu, sanığın Bylock programını kullanmadığına ilişkin savunmasının, dosya kapsamında bulunan dijital materyal inceleme sonucu nazara alındığında makul olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla; sanığın eylemine uyan TCK'nın 314/2; 3713 Sayılı Yasa'nın 5/1; TCK'nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur ..."

32. Mahkeme 6/12/2018 tarihli duruşmada başvurucunun beraatine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"... Sanığın, Mersin vali yardımcısı iken 672 Sayılı KHK ile FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile irtibatlı ve iltasklı olması gerekçesiyle meslekten ihraç edildiği,

Sanığın, Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım sitelerindeki hesaplarından FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nü övücü, sahiplenici ve destekler mahiyette paylaşımlar yaptığı,

Sanığın ikametinde yapılan aramada, örgüt elebaşına ait vaaz ve sohbet videoları içeren CD'lerin ele geçirildiği, ele geçirilen bu CD'ler içerisinde örgüt elebaşısına ait şiirler, örgüte ait Sızıntı isimli derginin yazıları ve örgüte ait Kimse Yok Mu Derneği'nin faaliyetlerine ilişkin yazılar bulunduğu,

Sanığın, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan haklarında adli işlem yapılan şahıslarla irtibatının bulunduğu,

Sanığın, telefonunda yapılan incelemede sanığın münhasıran FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gizli iletişimde kullanılan Bylock isimli kriptolu konuşma ve mesajlaşma programını yüklemediği, bu hususun Adana İl Emniyet Müdürlüğünün 25/10/2018 tarihli müzekkere içeriği ile sabit olduğu anlaşılmıştır.

Sanığın üzerine atılı suçlama, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlamasıdır.

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

... nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı olduğu anlaşılan ve fakat örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan;

Sanık [E.S.K.nın] evinde yapılan aramada örgüt elebaşı Fethullah Gülen ait video ve ses kayıtlarının ele geçirildiği bu hususun dosya içerisinde mevcut arama el koyma tutanağı ile sabit olduğu, sanığın sosyal medya hesaplarından örgüt elebaşı Fethullah Gülen'i övücü paylaşımlarda bulunduğu, bu hususun dosya içerisinde mevcut olan sosyal medya araştırma tutanağı ile sabit olduğu, sanığın örgütün gizli yazışma programı olan Bylock isimli programı kullanmadığının sabit olduğu, bu hususun da Adana İl Emniyet Müdürlüğünün 25/10/2018 tarihli müzekkere içeriği ile sabit olduğu, dosyadaki deliller bir bütün olarak incelendiğinde, sanığın Fetö'ye ciddi bir sempati duyduğunu gösterdiği, fakat sempatinin örgüt üyeliği suçunun oluşumu için yeterli olamayacağı, sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ... müsnet suçun sanık tarafından işlendiğinin şüphede kaldığı, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşılmakla, müsnet suçtan sanık hakkında beraat kararı vermek gerekmiş[tir.]"

33. Savcılık ve başvurucu kararı istinaf etmişlerdir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (E.2019/285) 14/7/2020 tarihinde istinaf talebini esastan reddetmiştir.

34. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla temyiz aşamasında Yargıtay'da derdesttir.

35. UYAP'tan yapılan incelemede başvurucunun 21/6/2018 havale tarihli dilekçe ile Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi üzerine uygulanan haksız gözaltı kararı nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmini için Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı davanın (E.2019/83) başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçundan Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince (E.2018/112) yapılan yargılama sonunda verilen beraat kararının henüz kesinleşmediği gerekçesiyle reddedildiği ve başvurucunun istinaf talebinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi tarafından (E.2019/1984) 14/10/2020 tarihinde reddedildiği ve dosyanın temyiz aşamasında Yargıtay'da derdest olduğu anlaşılmıştır.

36. Yine UYAP'tan yapılan incelemede -26/6/2018 tarihli davanın açıklanmasına ilişkin dilekçeye göre- başvurucunun tutukluluğunun infaz edildiği Menemen T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada bir kısım talebiyle ilgili dilekçelerinin muhataplarınca herhangi bir işlem yapılmadan sonuçsuz bırakılması nedeniyle meydana geldiğini iddia ettiği hak ihlalleri dolayısıyla uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmini için Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinde açtığı davanın (E.2018/447) -Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunun beklenmesi nedeniyle- derdest olduğu görülmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Kanun Hükümleri

37. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Kovuşturma ve Yargılama" kenar başlıklı 24. maddesi şöyledir:

"Devlet memurlarının görevleri ile ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir."

38. 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un "Amaç" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir."

39. 4483 sayılı Kanun'un "İzin vermeye yetkili merciler" kenar başlıklı 3. maddesinin 6/12/2019 tarihli ve 7196 sayılı Kanun'un 51. maddesi ile değiştirilen ilgili kısımları şöyledir:

" Soruşturma izni yetkisi

...

b) İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kaymakamlar hakkında vali

...

Yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat kullanılır."

40. 4483 sayılı Kanun'un "Hazırlık soruşturmasını yapacak merciler" kenar başlıklı 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılır. Ancak Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Bakan yardımcıları ve valiler ile ilgili olarak yapılacak olan hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili, kaymakamlar ile ilgili hazırlık soruşturması ise il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili tarafından yapılır."

41. 4483 sayılı Kanun'un "Yetkili ve görevli mahkeme" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemedir. Ancak Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Bakan yardımcıları ve valiler için yetkili ve görevli mahkeme Yargıtayın ilgili ceza dairesi, kaymakamlar için ise il ağır ceza mahkemesidir."

42. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Bu Kanunun uygulanmasında;

...

j) Suçüstü:

1. İşlenmekte olan suçu,

2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,

3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu,

...

İfade eder."

43. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

 (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

 (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

...

11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),

..."

44. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.

 (2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."

45. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:

"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."

46. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."

47. 5271 sayılı Kanun'un 150. maddesi şöyledir:

"(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.

 (2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.

 (3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.

 (4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

48. 5271 sayılı Kanun'un "Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi" kenar başlıklı 153. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili bölümü ile (3) ve (4) numaralı fıkraları şöyledir:

"(2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir:

a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

...

7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),

...

 (3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz."

 (4) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir."

49. 5271 sayılı Kanun'un "Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri" kenar başlıklı 161. maddesinin (5) fıkrası şöyledir:

"Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır."

50. 5271 sayılı Kanun'un "Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri" kenar başlıklı 161. maddesinin (6) numaralı fıkrasının 1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun'un 8. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki ve sonraki hali sırayla şöyledir:

"Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâllerinde, bu Kanunun hükümleri uygulanmak koşuluyla, vali ve kaymakamların kişisel suçlarından dolayı haklarında genel hükümlere göre soruşturma yapılması kaymakamların mensup oldukları il ve valilerin bulundukları ile en yakın il Cumhuriyet başsavcısına aittir. Bu suçlarda kovuşturma yapmaya, soruşturmanın yapıldığı yerin görevli mahkemesi yetkilidir."

"Vali ve kaymakamların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde soruşturma genel hükümlere göre yapılır."

51. 6/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Silâhlı örgüt" kenar başlıklı 314. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 (2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir."

52. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "Terör tanımı" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."

53.3713 sayılı Kanun'un "Terör suçlusu" kenar başlıklı 2. maddesi şöyledir:

"Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur.

Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır."

54.3713 sayılı Kanun'un "Terör suçları" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:

"26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır."

55. 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un "Sulh ceza hâkimliği" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur."

56. 5235 sayılı Kanun'un "Ağır ceza mahkemesinin görevi" kenar başlıklı 12. maddesinin birinci cümlesi şöyledir:

"Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda yer alan yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161) suçları, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir."

57. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" kenar başlıklı 1. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Bu kanun, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsar."

58. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

" (1) İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır:

1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak,

...

Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır."

59. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.

Şikâyet, dilekçe ile doğrudan doğruya infaz hâkimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir. İnfaz hâkimliği dışında yapılan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hâkimliğine gönderilir. Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır ve bir sureti başvurana verilir.

...

Şikâyet yoluna başvurulması, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkânsız sonuçların doğması ve işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir."

60. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"... Şikâyet başvurusu üzerine infaz hâkimi, duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir hafta içinde karar verir; ancak, gerek gördüğünde karar vermeden önce şikâyet konusu işlem veya faaliyet hakkında resen araştırma yapabilir ve ilgililerden bilgi ve belge isteyebilir; ayrıca ceza infaz kurumu ve tutukevi ile ilgili Cumhuriyet savcısının da yazılı görüşünü alır. Disiplin cezasına karşı yapılan şikâyet üzerine infaz hâkimi, hükümlü veya tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri toplayıp değerlendirdikten sonra kararını verir. Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekâletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir.

İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir."

B. Yargıtay Kararları

61. İlgili Yargıtay kararları için bkz. Mustafa Özterzi [GK], B. No: 2016/14597, 31/10/2019, §§ 45-48.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

62. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

63. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak -UYAP üzerinden temin edilen ve sunduğu belgelerden- geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan, bireysel başvuru tarihi itibarıyla tutuklu olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltının Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

64. Başvurucu; somut ve inandırıcı bir delil olmadığı hâlde hukuka aykırı olarak yakalanıp gözaltına alındığını, 5271 sayılı Kanun'da gözaltı süresinin dört günü geçemeyeceği yönünde düzenleme bulunmasına rağmen dört gün gözaltında tutulduğunu, hakkında uygulanan gözaltı tedbirinin ölçüsüz ve keyfî olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

65. Bakanlık görüşünde, başvurucunun bu bölümdeki iddialarına ilişkin özel bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bakanlık görüşünde genel olarak başvurucunun Karşıyaka ve Mersin Ağır Ceza Mahkemelerinde koruma tedbirleri nedeniyle uğradığı zararların tazmini amacıyla açtığı davaların derdest olması dolayısıyla başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği, ayrıca başvurucunun söz konusu davalara ilişkin olarak Anayasa Mahkemesine herhangi bir şekilde bilgi vermediği, bu bağlamda başvurucunun bireysel başvurunun sonucunu etkileyecek bir konuda bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediği, dolayısıyla başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

66. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru formundakine benzer beyanlarda bulunmuştur. Başvurucu ayrıca açılan tazminat davalarının tutuklamanın hukuka aykırılığını tespit etmeyeceğini, dolayısıyla başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi veya başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle başvurunun reddine karar verilmesi yönündeki Bakanlık görüşüne katılmadığını ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

67. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."