2017/21 K. 2017/1453 T. 1.3.2017

11. CD., E. 2017/21 K. 2017/1453 T. 1.3.2017

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/21
Karar No.: 2017/1453
Karar tarihi: 01.03.2017
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet

HÜKÜM : Asıl Karar: Mahkumiyet

I- Sanık ... hakkında verilen hükümlere karşı sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanığın yokluğunda verilip, MERNİS adresine usulüne uygun şekilde 04.01.2013 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süresinden sonra 31.03.2016 tarihli dilekçe ile temyiz ettiği anlaşılmakla, yasal süresi geçtikten sonra vaki temyiz talebinin reddine dair mahkemenin 16.04.2014 günlü ek kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının reddiyle kararın ONANMASINA,

II- Sanık ... hakkında verilen hükümlere ilişen temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

A-Sahte fatura düzenlemek suçları bakımından;

1-Sanık hakkında “2005, 2006, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçlarından açılan davada 213 sayılı VUK'nun 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın bulunmadığı, mütalaanın “2005, 2006, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarına ilişkin olduğu, 5271 sayılı CMK.nun 225.m (1412 sayılı CMUK'nun 257) maddesi uyarınca hükmün konusu iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, davaya esas teşkil eden iddianamede sahte fatura kullanmak suçlarından dava açılmış, sahte fatura düzenlemek suçlarından ise dava açılmamış olduğu anlaşılmakla, “2005, 2006, 2007, 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçlarından açılmış bir dava bulunmadığı, birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarının birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden, sahte fatura düzenlemek suçlarından Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunulup dava açılması halinde birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, iddianame dışına çıkılarak yazılı şekilde hüküm tesisi,

2-Sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, dosya içine faturaların konulmadığı görülmekle; suça konu yıllara ait fatura ayrıntılarının vergi dairesinden sorularak her takvim yılı için kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin temin edilip dosya arasına konulmasından sonra, yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediği incelenerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,

3- Kabule göre de; aynı takvim yılı içerisinde farklı aylarda/zamanlarda düzenlenen sahte fatura eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme sahte fatura düzenleme suçunu oluşturacağı göetilmeden eksik ceza tayini,

B-Defter belge ibraz etmeme suçları bakımından;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1-2005 ve 2006 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin 02.06.2009 tarihinde tebliğ edilen tek bir yazı ile istenmesine rağmen sanığın teslim etmemesi şeklinde gerçekleşen eylemin, tek suç oluşturacağı gözetilmeyerek, ek savunma da verilmeden her takvim yılı için ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi,

2-Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik 213 sayılı Yasanın 359/a-2 maddesindeki temel cezanın alt sınırının 1 yıl hapis cezasına çıkarıldığının gözetilmemesi,

3-2005 ve 2006 takvim yıllarına ilişkin defter ve belgelerini vergi incelemesine esas olmak üzere merciine teslim etmediğinden bahisle eylemine uyan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/a-2 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılan sanık hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında somut bir zarara yer verilmediği, ancak defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden dolayı, geçmiş dönemlere ilişkin vergi beyanları yeniden hesaplanmak suretiyle, bu vergiler tarh edilerek, bunlara bağlı bir kısım cezalara hükmedildiği, bir başka ifade ile tarh edilen bu vergi ve cezaların eylemden doğan zarar niteliğinde bulunmadıkları anlaşılmaktadır. Şu halde anılan eylemi nedeniyle CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasına engel oluşturabilecek somut bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanamadığı cihetle, CMK'nun 231. maddesinin zarar giderilmediğinden bahisle uygulanmaması, yasaya aykırı,

C- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı açısından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 01.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.