2017/2313 K. 2019/3281 T. 28.3.2019

11. CD., E. 2017/2313 K. 2019/3281 T. 28.3.2019

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/2313
Karar No.: 2019/3281
Karar tarihi: 28.03.2019
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

A) Sanık ... hakkında "2007 takvim yılına ait defter ve belgeleri ibraz etmeme" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçunda, suç tarihinin ibraz için verilen yasal sürenin bitimini izleyen tarih olduğu dikkate alındığında; 13.10.2012 olan suç tarihinden önce 03.07.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5409 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesi gereğince hapis cezasının alt sınırının 18 aya yükseltildiği gözetilmeden, 6 ay olarak uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,

2-Kendisini vekille temsil ettiren katılan idare lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

3-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

B) Sanıklar hakkında "2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme" suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1-Sanıklar hakkında 2007 takvim yılında sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık ...'in savunmasında, ... isimli şahsın üzerine 3 şirket ve diğer sanık ... ile adına da... isimli şirketi kendisi Bulgaristanda iken açtığını, kendilerine "malları Türkiye'ye sokmak için uğraşıyorum siz idare edin gelecem" dediğini ve Türkiye'ye bu gıda mallarını getirdiğini ve kendilerinin de sattığını, 5-6 ay geçtikten sonra şirketi kapatacağını söyleyip işlerine son verdiğini, şirketle ilgili faturaları ve belgeleri getireceğini söylediğini ancak getirmediğini, şirket faaliyette olduğu zamanda getirdiği gıda maddelerini Anadolu'ya satmaya gittiğini, bu şirketlerin asıl sahibinin ...'ın ... Bankası ... Şubesinde çalışan eşi olduğunu belirtmesi; sanık ...'in de savunmasında, iş yeri sahibinin... olduğunu, kimlik fotokopisini alıp üzerine şirket kurduğunu beyan etmesi; dosyada mevcut 17.10.2012 tarih ve ... sayılı Vergi Tekniği Raporundan suça konu faturaların sanıklar tarafından düzenlendiğine dair somut delillerin bulunmaması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; öncelikle suça konu fatura asıllarından kanaat oluşturacak sayıda temin edilmesi ile bu faturaların sanıklara gösterilerek faturalardaki imza ve yazıların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını söyledikleri takdirde ise suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri/kişiler tanık olarak dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesine sanıkların iştiraki olup olmadığının sorulması, gerekirse sanıkla yüzleştirme yapılması; sanıkların savunmalarında bahsettikleri... ve eşinin açık kimlik ve adres bilgilerinin araştırılması ile bu kişilerin CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenilmeleri; suça konu faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanıklara, ... ve eşine ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, toplanan tüm deliller birlikte tartışalarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

2-Kabule göre de;

a)Sahte fatura düzenlemek ile defter ve belge ibraz etmemek suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği göz önünde bulundurulduğunda; sanıklar hakkında 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kamu davası açıldığı, hükmün gerekçesinde de sanıkların sahte fatura düzenledikleri kabul edilmesine rağmen, hüküm fıkralarında "sahte fatura düzenleme üzerine atılı suça konu şirkete ait incelemeye konu defter ve belgeleri ibraz etmeme" suçundan hükümler kurmak suretiyle, gerekçe ile hükümler arasında çelişki yaratılması,

b)Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak, sanıklar hakkında TCK'nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların sahte fatura düzenleme suçuyla ilgili kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 28.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.