2017/254 K. 2017/305 T. 5.7.2017
VDDK., E. 2017/254 K. 2017/305 T. 5.7.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/254
Karar No.: 2017/305
Karar tarihi: 05.07.2017
İstemin Özeti : Davacı adına, F1 Altyapı Proje Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009 yılı kurumlar vergisi ve fer'ilerine ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35'inci maddesi uyarınca, ortak sıfatıyla düzenlenen 19.12.2012 tarih ve (1), (2) sayılı ödeme emirleri davaya konu yapılmıştır.
Ankara 2. Vergi Mahkemesi 31.1.2014 gün ve E:2013/1786, K:2014/182 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 35, 54, 55 ve 58'inci madde hükümlerine değindikten sonra; kamu alacağının şirket ortağından tahsil edilebilmesi için alacağın usulüne uygun olarak kesinleştirilmesi ve tüzel kişinin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerektiği, F1 Altyapı Proje Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından süresinde verilen 2009 yılı kurumlar vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin tahsili için düzenlenen ödeme emrinin şirketin bilinen adresinde tebliğ edildiği, vadesinde ödenmemesi üzerine yapılan malvarlığı araştırması sonucu haczedilen iki aracın değerinin, alacağın tahsiline yeterli olmaması nedeniyle 27.8.2009 tarihli hisse devri sözleşmesiyle hissesini devreden davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği, uyuşmazlıkta, kamu alacağının şirketten tahsil imkanının kalmadığı tespit edilmiş ise de şirketteki hissesini 27.8.2009 tarihinde devreden davacının bu tarihten sonra ortaya çıkan vergi borçlarından ortak sıfatıyla takibinin mümkün olmadığı, davacının ortak sıfatını taşıdığı 2009 yılı üçüncü dönem geçici vergi beyannamesinde, şirket tarafından zarar beyan edildiği, şirketten ayrıldığı tarihten sonra verilen kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edilen kurum kârı nedeniyle doğan vergiden davacının sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 8.4.2015 gün ve E:2014/2796, K:2015/1609 sayılı kararıyla temyiz istemini reddetmiş ise de karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 16.11.2015 gün ve E:2015/7801, K:2015/5569 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesinde, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacaklarının hükme bağlandığı, davacının, 24.8.2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve bu durumun tescil edilerek 2.9.2009 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, bu durumda, niteliği gereği bölünmesi mümkün olmayan 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisinden dolayı, yıl içerisinde ortaklıktan ayrılan davacının da müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, dava konusu kamu alacağının davacıdan tahsil edilebilecek aşamaya gelip gelmediği hususu araştırılarak varılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere kararı bozmuştur.
Ankara 2. Vergi Mahkemesi, 9.3.2016 gün ve E:2016/424, K:2016/469 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, 28.12.2016 gün ve E:2016/777, K:2016/1332 sayılı kararıyla; limited şirketteki ortaklık payının kısmen veya tamamen bir üçüncü kişiye devrine ilişkin özel hukuk niteliğindeki sözleşmelerin, kamu alacağının tahsilinden doğan sorumluluğu ortadan kaldırmasına olanak bulunmadığı, bu nedenle, 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesinden doğan ve limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan kural karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından sorumluluklarının devam ettiğinin açık olduğu, dava konusu ödeme emri içerigi kamu alacağı, şirketin beyanı üzerine tahakkuk eden ve vadesinde ödenmeyen 2009 yılına ait kurumlar vergisi ve fer'ilerine ilişkin olup dosyadaki belgelerden; 19.2.2009 tarihinde tescili yapılak 24.2.2009 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan 17.2.2009 tarihli kuruluş ana sözleşmesine göre şirket ortağı olan davacının, 27.8.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı hususunun 2.9.2009 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, 2.9.2009 tarihi itibarıyla ortaklık sıfatı sona eren davacının, ödeme emrine konu vergi borcunun ait olduğu 2009 yılının bir bölümünde şirket ortağı olduğunun saptandığı, devir tarihinden önceki dönemlere ait kamu borçlarından sorumluluğu bulunduğu yukarıda ifade edilen davacının takibi, kamu alacağının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil olanağı kalmadığının da saptanmasına bağlı olduğundan, borçlu şirket hakkındaki takibatın sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı, ödeme emriyle takip edilen tutarın hukuka uygunluğu araştırılıp incelenerek karar verilmesi gerektiği halde, hisselerini devreden davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle verilen ısrar kararında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle ısrar kararını bozmuştur.
Davacı tarafından; şirket ile hukuki ve fiili ilişkilerinin sona erdiği tarih itibarıyla zarar beyan edildiği, söz konusu tarihten sonrasına tekabül eden vergi borçlarından sorumlu olduklarının kabulünün hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti :Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin kabulü ile temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı adına, F1 Altyapı Proje Taahhüt İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009 yılı kurumlar vergisi ve fer'ilerine ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35'inci maddesi uyarınca, ortak sıfatıyla düzenlenen 19.12.2012 tarih ve (1), (2) sayılı ödeme emirlerinin iptali yolundaki ısrar kararını bozan Kurul kararının düzeltilmesi istenmiştir.
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (c) bendi uyarınca istemin kabulünü gerektirecek nitelikte bulunduğundan davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 28.12.2016 gün ve E:2016/777, K:2016/1332 sayılı kararı kaldırıldıktan sonra davacının temyiz istemi yeniden incelendi.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4369 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle değişik 35'inci maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emirleri içerigi kamu alacağının, şirketin beyanı üzerine tahakkuk eden ve vadesinde ödenmeyen 2009 yılına ait kurumlar vergisi ve fer'ilerine ilişkin olduğu; 19.2.2009 tarihinde tescili yapılak 24.2.2009 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan 17.2.2009 tarihli kuruluş ana sözleşmesine göre şirket ortağı olan davacının, 27.8.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı hususunun 2.9.2009 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, 2.9.2009 tarihi itibarıyla ortaklık sıfatı sona eren davacının, ödeme emrine konu vergi borcunun ait olduğu 2009 yılının bir bölümünde şirket ortağı olduğu; 12.5.2011 tarihinde yapılan başvuru üzerine şirketin borçlarının 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılandırıldığı, takside bağlanan borçların vadesinde ödenmemesi üzerine 1.12.2011 tarihinde taksitlendirmenin kaldırıldığı ve 19.12.2012 tarihinde ortak sıfatıyla uyuşmazlığa konu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 6111 sayılı Kanunun 2'nci maddesi uyarınca yapılandırma sonucu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup yapılandırma sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutulup tutulamayacağı bu kapsamda değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği halde, hisselerini devreden davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle verilen ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle Ankara 2. Vergi Mahkemesinin, 9.3.2016 gün ve E:2016/424, K:2016/469 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 5.7.2017gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, istemin kabulünü gerektirecek nitelikte bulunmadığından, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
XX - KARŞI OY
Düzeltilmesi istenen kararın işaretli "Karşı Oy" yazısında belirtilen hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca karar düzeltme isteminin kabulü ile Kurul kararının kaldırılmasından sonra temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.