2017/268 K. 2017/359 T. 5.7.2017
VDDK., E. 2017/268 K. 2017/359 T. 5.7.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/268
Karar No.: 2017/359
Karar tarihi: 05.07.2017
İstemin Özeti : Davacı adına, F1 İnşaat Nakliyat ve Turizm Dış Ticaret Limited Şirketinin 1996-2002 yıllarına ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen 27.1.2011 tarih ve 1 ilâ 25 sayılı, 31.1.2011 tarih ve 1 ilâ 131 sayılı ödeme emirleri davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, 2.12.2011 gün ve E:2011/883, K:2011/4339 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35, mükerrer 35, 55 ve 58'inci maddelerine yer verdikten sonra, davacının 16.10.2000 ilâ 31.3.2002 tarihleri arasında ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu F1 İnşaat Nakliyat ve Turizm Dış Ticaret Limited Şirketi adına 1997 ilâ Mart 2002 dönemleri için yapılan vergilendirmelere ilişkin ihbarnamelerin, şirketin bilinen adreslerinde tebliğ edilememesi nedeniyle ilanen tebliğ edildiği, kesinleşen borcun tahsili amacıyla ödeme emirlerinin düzenlenmesinin akabinde şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması neticesinde, borçlu şirketten tahsil imkanı kalmayan 16.10.2000 ilâ 31.3.2002 dönemine ait kamu alacağı nedeniyle davacı adına, hissesi oranında düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, 16.10.2000 tarihinden önceki dönemlere ait borçlardan ise sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, 16.10.2000 ilâ 31.3.2002 tarihleri arasındaki dönemlere ait kamu alacaklarına isabet eden ödeme emirleri yönünden davayı reddetmiş,16.10.2000 tarihinden önceki dönemlere ait kamu alacaklarını içeren ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 28.5.2015 gün ve E:2012/1847, K:2015/5849 sayılı kararıyla; davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 4369 sayılı Kanunla değişik 35'inci maddesinin birinci fıkra hükümlerine yer verdikten sonra; limited şirketin vergi borcunun, şirketten tahsilinin olanaksız olduğunun tespit edilmesi halinde öncelikle vergilendirmeyle ilgili ödevleri yerine getirmekle sorumlu bulunmasına rağmen, bu ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcinin takip edilmesi, kanuni temsilciden de tahsil edilemez ise ilgili olduğu döneme göre şirket ortağının takip edilmesi gerektiği, 10.11.2000 tarih ve 5172 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ortaklar kurulu kararından, davacının şirket ortağı olduğu ancak, şirketi temsile yetkili kılındığına ilişkin herhangi bir kararın bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, şirketten tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağının öncelikle kanuni temsilcinin mal varlığından aranması, buna rağmen tahsil edilememesi halinde, şirket borcunun ilgili olduğu dönemdeki şirket ortaklarının takibe alınması gerektiğinden, bu hususun araştırılarak varılacak sonucuna göre karar verilmek üzere mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.
İstanbul 8. Vergi Mahkemesi, 30.1.2017 gün ve E:2016/2525, K:2017/125 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı tarafından; limited şirketten tahsil edilemeyen amme alacağının öncelikle kanuni temsilcinin malvarlığından aranılması gerektiği, kanuni temsilcilik sıfatının bulunmadığı ileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi :Temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin, 30.1.2017 gün ve E:2016/2525, K:2017/125sayılı kararının ısrar hükmü aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Vergi mahkemesi kararı, limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağının öncelikle kanuni temsilciden aranmadığı gerekçesiyle bozulduğundan ve uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından, bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu nedenle, temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddine, kararın, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesine, 5.7.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
¸Bu belge 5070 Sayılı Yasa Hükümleri uyarınca Elektronik İmza ile imzalanmış olup, ayrıca ıslak imza ile İMZALANMAYACAKTIR.